| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 23.11.2021 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 26'ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
26'ncı maddede, kanun teklifinin diğer maddelerinde hükmü bulunan elektronik satış usulüne uyum sağlamak amacıyla düzenleme yapılmaktadır ancak ülkemizin geldiği noktada üzerinde durulması gereken asıl konu, icra ve iflasa konu olan hacizli malların nasıl satılacağı değil hacze konu işlemlerin sayısının her geçen gün neden daha da arttığı olmalıdır. İcra ve iflas hukuku, borcunu zamanında ödeyemeyen ya da çoklukla ödeyemeyen borçluya karşı alacaklı tarafların haklarını koruyan hukuk sistemidir ve borcun devlet yoluyla tahsil edilmesini sağlar. Bu tahsilat sırasında borçluya ait taşınır, taşınmaz mallara belirli şartlar dâhilinde el konulur. Bu durum, borcuna sadık, ödeme gücü olan hiçbir vatandaşımızın karşı karşıya kalmak istemediği bir durumdur ancak ülke ekonomisinin geldiği nokta itibarıyla ülkemizde borcu olan, borcunu borçla çevirmeye çalışan, borcunu ödeyemeyip icralık olan ve nihai noktada iflas yaşayan vatandaş sayısı her geçen gün artmaktadır. BDDK verilerine göre hane halkı borcu, vatandaşın bankalara olan tüketici ve kredi kartları da dâhil olmak üzere, 2021 yılının sadece ilk altı ayında 874 milyar liradır, sadece ilk altı aylık borç. 2002 yılında Hükûmeti devraldığınızda bu borç o günkü ekonomik darboğaza rağmen 6,3 milyar liraydı. Geçtiğimiz yıl kredi faizlerinin düşürülmesi sonrası taşıt ve konut kredilerindeki artışa rağmen bu rakam 820,7 milyar liraydı. Ekonomiyi getirdiğiniz nokta budur, rakamlar konuşuyor. Ekim 2021 sonu itibarıyla vatandaşın sadece kredi kartı borcu 193,9 milyar liradır.
"Borç yiğidin kamçısıdır." deriz. Nedir bu sözün anlamı? Bizim vatandaşımız borcuna sadıktır, borcunu ödemek için daha çok çalışır, ihtiyaçlarından kısar, borcunu ödemeye çalışır ama artık yiğidin sırtı paramparça. Vatandaşın vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borç tutarı 21,3 milyar lira, bankaların vatandaştan borcu tahsil edemediği için varlık yönetimine sattığı alacaklardan kaynaklanan borç tutarı mart ayı itibarıyla 30,3 milyar lira, vatandaşın TOKİ'ye olan borcu 26,4 milyar lira ve sonuç, Ulusal Yargı Ağı verilerine göre derdest durumda olan 25 milyon icra ve iflas dosyası. Borç rakamları ortada, borçlu sayısı ortada.
Olaya banka borçları açısından yaklaşıyoruz ama bir de piyasa borcu gerçeği var. İş dünyasında uzun yılların verdiği güvenle devam eden bir alacak verecek, borç ilişkisi de var. Pandemi, döviz kurları ve zamlar bütün sektörleri derinden etkiledi, piyasada herkes borçlu, herkes birbirinden alacaklı ama alacağın tahsiline yönelik ne güven kaldı ne de şirketlerin birbirine karşı toleransı. Alacağını tahsil edemeyen firmalar birbirini kilitlemeye başladı. Birçok firma alacağını "Diğerinden daha önce nasıl tahsil ederim." hesabında ki haklı. KOBİ'lerin neredeyse tamamı bankalara borçlu. Bankaya borcunu ödemezse faiz binecek, bankaya öncelik verse piyasada itibarı kalmayacak, ne iş yapacak ne mal alacak. Bir de çiftçi borçları var. Devletten aldığı üç kuruş destekleme ödemesine elektrik dağıtım şirketleri tarafından el konulan çiftçilerimizin borcu ama sizlerin umurunda bile değil, orada kıkır kıkır gülersiniz ancak.
2003 yılında toplam borcu 2,5 milyar lira olan çiftçilerimizin 2021 yılında bankalara 149 milyar lira, Tarım Kredi Kooperatiflerine 10 milyar lira ve geri kalanı serbest piyasada olmak üzere, 200 milyar liranın üzerinde borcu bulunmaktadır. 1932 yılında yani cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan İcra ve İflas Kanunu'nda haczi caiz olmayan mallar ve haklar 82'nci maddeyle hükme bağlanmış ve çiftçiye "borçlu çiftçi ise" ibaresiyle özel bir atıfta bulunularak malların haczedilemeyeceği kayıt altına alınmıştır. Bugün, haczi caiz olmayan çiftçi malları, bankalar ve çiftçilerin borçlu olduğu kurum ve kuruluşlar tarafından haczedilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kanunda "Çiftçinin tohumuna el konulamaz." denilirken çiftçi tohum almaya bile fırsat bulamadan parasına el konulmaktadır. Ayrıca, çiftçimiz sadece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu değildir; borcu borçla ötelemeye çalışan çiftçi zor durumda kalınca Türkiye'de kurulmuş yabancı sermayeli bankaların da kapısını çalmaktadır, hem de tarlasına ipotek koydurarak. Şu an ülkemizde satın alma, kuruluş ve şube açma yoluyla 21 yabancı sermayeli banka faaliyet göstermektedir; işin daha vahimi, sermaye hacmi ve işlem kapasitesi baz alındığında, bankacılık sistemimizin yarısı bu bankaların kontrolü altına girmiştir. Kendi kamu bankalarımızın, traktörüne, tarlada kullandığı ekipmanına, hayvanlarına el koyarken acımadığı çiftçiye elin bankası mı acıyacak? Tarla ipoteği karşılığı verdiği borç ödenmezse haciz işlemi başlatılıyor; mülkiyeti, yabancı sermayeli bankaların eline geçen tarım arazilerimizin ne kadar olduğunu bilen var mı? Yok çünkü rakamlar hiçbir zaman açıklanmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, biraz önce arkadaşların oradaki konuşmasından dolayı ek süre istiyorum çünkü insicamımı bozdular; çok az bir süre, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Ben vermiyorum.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Takdir senin Sayın Başkan.
Arkadaşlar gitmiş gerçi ama... (İYİ Parti sıralarından alkışlar)