GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:22
Tarih:23.11.2021

CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, sözde bir yargı reformu adı altında ancak çağdaş yasama dünyasındaki yasa yapma tekniklerine açıkça aykırı olarak Meclise getirilmiş bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız; klasik. Son demlerini yaşayan AKP, saray ve tek adamlık rejimiyle birlikte tıpkı ekonomi ve demokrasiye yaptığı gibi modern yasa yapım süreçlerini de mezara gömdü. AKP gelmeden önce Türkiye, Avrupa Birliği normlarıyla ilerlerken şimdiyse Afrika Birliği normlarının bile ardında gerilemeye devam ediyor.

Gelen teklif yine bir torba, yine özensiz hazırlanmış, yine içinde Anayasa'ya aykırı hükümler var, yine muhatapları ve uzmanlarıyla görüşülmeden çalakalem yazılmış bir teklif.

Bakınız değerli milletvekilleri, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde Türkiye 139 ülke içinde 117'nci sırada. Sudan, Madagaskar, Zambiya, Kenya, Tanzanya, Paraguay, Kolombiya, Nijerya, Sri Lanka ve Nepal gibi ülkeler sıralamada maalesef Türkiye'nin üzerinde yer alıyor; bu bir utanç kaynağı. Yani ekonomi enkaz, demokrasi enkaz, kadın hakları enkaz, üretim enkaz; tabii ki hukuk da bu enkazın en altında kaldı. (CHP sıralarından alkışlar) Hatta öyle ki hukuk öyle ayaklar altına alındı ki suç işleri bakanınız çıkıp "Mahkeme kararını beklemeden hareket edin." diye açıklama yapıyor. "Mahkeme kararını beklemeyin, hukuka uymayın." TÜGVA'ya bağlı olan... Büyükada'daki Kaymakam mahkeme kararını, Türk milleti adına karar veren mahkemeleri tanımıyor ve devletin polisini yargı kararını durdurmak için kullanıyor; hadsizliğe, densizliğe, yandaşlığa bakar mısınız.

Değerli milletvekilleri, UYAP verilerine herkes bakabilir, buyurun, bu yıl 1 Ocak-5 Kasım günleri arasında icra ve iflas dairelerine toplam 6 milyon 328 bin yeni dosya geldi. Geçen yılın aynı dönemine göre artış 1 milyon 163 bin adet oldu. İcra dairelerinde derdest dosya sayısı 23 milyon 103 bin. Dosyaları koyacak yer kalmadı, neredeyse icralık olmayan vatandaş da kalmadı. İşçiye, memura, esnafa, çiftçiye, işsiz insanlara bile icra gönderiyorlar. Çiftçinin üretim yaptığı tarım arazisi ve kanuna aykırı olmasına rağmen traktörü bile haczediliyor.

Bir vatandaş, düşünün, karnını doyurmak için, kirasını vermek için 5 bin liralık bir kredi alsa ve ödemese banka derhâl takibe geçer. Peki, Ziraat Bankası ne yapıyor? Bu ülkenin, tüyü bitmemiş yetimin 750 milyon dolarını hortumlayan holding için Ziraat Bankası ne yapıyor? Hiçbir şey. İcra takibi bile açmıyor. Yazıklar olsun! (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Sayın milletvekilleri, bunlardan utanç duymamız gerekiyor. Ey AKP, gücünüz sadece fakir ve fukaraya mı yetiyor? Adalet bu hâlde, peki, ekonomi ne hâlde? Ekonomiye bakacak olursak yandık. 50 milyon kişinin yoksulluk sınırı altında gelir elde ederek yaşam mücadelesi verdiği, 14 milyon asgari ücretlinin açlık sınırı altında ücret aldığı bir ülkede halkımız açlığa mahkûm ediliyor.

Peki, biz ne yapıyoruz şimdi, burada, gecenin saat on birine doğru? İcra ve İflas Kanunu'nu değiştirerek e-ihale hükümleri getiriyoruz. İcrayı kolaylaştıracağız, insanların mallarını daha çabuk satalım istiyoruz ve çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamların icrasıyla ilgili yeni bir sistem getirmeye çalışıyoruz. Ama bu sistem yanlış, bu sistem eksik, bu sistem hatalı. Ne yapıyorsunuz? İnsanlar aç, insanlar geçinemiyor, kara kış kapıda, döviz almış başını gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, döviz yükseliyor; Sayın Cumhurbaşkanı konuşuyor, döviz yükseliyor; Merkez Bankası Başkanı konuşuyor, döviz patlıyor. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu mu Türkiye'nin hâli? Allah aşkına, önceliğimiz neden ekonomi değil; neden yoksul halkımız değil? Lütfen bir aynaya bakın, buna bir cevap bulabiliyor musunuz, ondan sonra konuşalım.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sussalar düşer mi acaba?

ALPAY ANTMEN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, biraz da gelelim teklife. Bu kanun teklifi, ben, hazırlayan, altına imza atan milletvekillerini tenzih ederek söylüyorum, saray koridorlarında çalakalem hazırlanmış. Bu kanun teklifini yazan bürokratların sahadan haberi yok, icra ve iflastan haberi yok, kanunlardan haberi yok. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Teklifin ikinci bölümü 30'uncu maddeyle başlıyor. Bu maddede ne var? İhalenin feshi davalarına nispi harç getiriyorsunuz. İnsanlar adalete nasıl erişecek? İnsanların adalete erişim hakkını kısıtlamayın sayın milletvekilleri.

Teklifin 33'üncü ve 34'üncü maddeleri daha fena. Aile mahkemelerinin çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına dair kararlarına, özellikle, velayetin değiştirileceğinin ihtar edilmesi getiriliyor yani kendisine velayet bırakılan ebeveyne siz... "'Eğer benim kararıma uymazsanız velayeti değiştiririm.' diye ihtar et." diye hâkime emir veriyorsunuz. Hani Anayasa'nın 138'inci maddesi? Hâkim dosyaya hâkim ise -ki öyle olmalıdır- bu ihtarı ona bırakacaksınız, hâkime takdir hakkı bırakacaksınız. Her şeye emir veriyorsunuz, "Her şeyi biz yöneteceğiz." diyorsunuz o zaman adliyeleri de kapatalım, gerek yok.

Değerli milletvekilleri, bu teklifin en önemli ama en kötü şekilde düzenlenmiş hükümleri teklifin 35'inci ve devam maddelerinde yer almış. Biz bunları Adalet Komisyonunda milletvekili arkadaşlarımla anlattık. Siyaseti bir yana bıraktık, tek tek maddelerdeki eksiklikleri anlattık; hiçbir düzelme olmadı. Tövbe estağfurullah, bu Allah kelamı değil, neden bir virgülü dahi değiştirmiyorsunuz ya? Geliyor, aynı şekilde çıkıyor ama bakın, çok hata var, bu hatalar başımıza çok büyük problemler açacak.

Ha, bir de şunu söyleyeyim yeri gelmişken: Çocuk teslimi, çocuk teslimi... Ya, çocuk bir mal mı? Yeni bir kanun getiriyorsunuz, yeni bir sistem getiriyorsunuz buna bile yeni bir ad bulamıyorsunuz. Ben Komisyonda da söyledim, seksen doksan yıllık bazı kelimeler bile aynı şekilde orada. Ya, bir kanun yazıyorsanız doğru düzgün araştırın. Mesela burada "velayet kararlarının infazı" diyebilirsiniz. Çocuk teslimi; çocuk bir mal, ondan al buna ver; işte bütün sorun burada.

Peki, devam edelim; kanun teklifiyle, İcra ve İflas Kanunu'nda -oradaki deyimleri kullanacağım- çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişkiler kurulması konusunda icra dairelerini baypas ediyoruz. Neden baypas ediyoruz? Diyoruz ki: Memur harçları var, yolluk var; vatandaş çocuğunu görmek için para vermesin. Doğru, vermesin; kolayı var, buradaki memur yolluğunu devlet öder, harcı da kaldırırız, olur biter; bunu bile düşünmüyorsunuz. Niye? "Biz bir şey yapalım, olsun; yenilik yapacağız." Arkadaşlar, yenilik yapmıyorsunuz. Bakın, bu kanun teklifini getirirken kadın dernekleriyle görüştünüz mü? Hayır. Çocuk haklarıyla uğraşan çocuk hakları savunucularıyla görüştünüz mü? Hayır. Peki, bu işi yaptıracağınız Adalet Bakanlığı uzmanlarının bir derneği var, Adalet Sistemi Uzmanları Derneği; onlarla hiç konuştunuz mu? Hangi problemler çıkacağını biliyor musunuz? Hayır. Biz bunları Komisyonda söyledik ama dinleyen yok. Bakın, çok önemli bir değişiklik; söz konusu çocuk, çocuk. Bu çocukların hakları önceliklidir, çocukların psikolojileri önemlidir. Çocuk bir mal değildir ama ne yapıyorsunuz? "Ben yaptım oldu, göç yolda düzelir, yönetmeliklerle aksaklıkları düzeltirim." Ya, yönetmelikler kanun mu? Alıştınız Cumhurbaşkanı kararnameleriyle Türkiye'yi yönetmeye; getiriyorsunuz, kanun yerine yönetmelik yapalım... Kapatın Meclisi ya, kapatın Meclisi; Cumhurbaşkanı kararnameleriyle, yönetmeliklerle bu ülkeyi yönetin, olsun bitsin. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Zaten dolar olmuş 13 lira, olur size 20 lira, 30 lira; Allah sonumuzu hayretsin.

Bakın, gerçekten de çocuk tesliminde ciddi sorunlar var. Ciddi sorunlar yaşıyor, velayeti kendisinde olmayan ebeveyn çocuğunu görmek için perişan oluyor ama böyle eksik ve aksak sistemler yerine neden daha etkili ve yetkin şekilde işlemler yapmıyorsunuz, kanunlar getirmiyorsunuz? Peki, burada kimi kullanacaksınız? Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Genel Müdürlüğü personelini. Bu adamlar, bu kadınlar, bu görevliler, bu uzmanlar ne yapıyor? Adliyedeki bütün mahkemelere bilirkişilik görevi yapıyorlar. Ne yapacaklar? Adliyedeki bilirkişilik görevlerini hafta sonu bırakacaklar, çocuk teslimi, çocukla kişisel ilişki kurulması... Evet, güzel. Sonra? Oradaki bilirkişi dosyaları yatacak, çalakalem dosyalar yapacak. Burada avukat arkadaşlarım var. Aile mahkemesi uzmanları sayfalarca bilirkişi raporları hazırlardı; şimdi avukatlık yapanlara sorun, yarım sayfa, bir sayfalık raporlarla adalet sağlanmaya çalışılıyor. Maalesef, bu son derece tehlikeli bir gidiş.

Peki, bu kanunu yaparken Adalet Bakanlığını kullanmayı düşündünüz -Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Genel Müdürlüğünü- neden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünü ya da Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünü düşünmediniz?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Et ve Balık Kurumundan getirmişler.

ALPAY ANTMEN (Devamla) - Kesinlikle, bir yerden geliyor; "Ben yaparım, olur."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALPAY ANTMEN (Devamla) - Tamamlayayım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ALPAY ANTMEN (Devamla) - Bakın, çocuk teslimi ile çocukla kişisel ilişki kurulması son derece önemlidir, bunu böyle gayriciddi bir şekilde kanunlaştırmak doğru değildir, pek çok sorun çıkacaktır. Uzman olmayan yerlerde öğretmenlerden veya valilik tarafından atanacak listelerden kişiler bunu yapacak. Bunları kim belirleyecek? Liyakate bakılacak mı, uzmanlıkları olacak mı, yandaşlardan mı atanacak? Alın size burada başka bir problem.

Ama ben size daha önemli bir problem söyleyeyim: Daha mekânlar belli değil. Hangi mekânlarda çocuk teslimi yapacaksınız? Kafelerde mi? Buralar nasıl tefriş edilecek? Hangi mekânlar denecek? Bu mekânların daimî güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Burada yarın, bir kadına şiddet veya kadın cinayeti olursa bunun sorumlusu sizsiniz; vebali, günahı size ait. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, değerli milletvekilleri, değerli AKP milletvekilleri; bu ülkeye bir hizmet mi yapmak istiyorsunuz, son bir iyilik mi yapmak istiyorsunuz; derhâl seçim. Bu ülke sizden kurtulur ve ülke rahata erer.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)