| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 24.11.2021 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller ve ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımız; hepinizi selamlıyorum.
Şimdi, 285 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 38'inci maddesi aslında "çocuk teslimi" gibi sorunlu bir kavramın nerede yapılacağına dair bir düzenleme yani aslında kişisel olarak ilişki kurma hakkının mekânını düzenleyen bir düzenleme ama düzenlemenin çok üstünkörü olduğu ve gerçek anlamda aslında yasa teklifinin gerekçesinde ve hatta maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi, çocuğun üstün yararını gözetmekten ziyade, daha çok icra iflas müdürlüklerinin iş yükünü azaltmak üzere tasarlandığı çok açık ve net.
Şimdi, gerçek anlamda bir çocuğun üstün yararı gibi bir tartışma yapıyorsak -ki bence bu AKP Grubuyla asla yapamayacağımız bir tartışma- o zaman şuradan başlamamız gerekiyor: İşte, ülkemizde yaklaşık 35 milyon borçlu var, 28 milyonluk bir icra takibi var. Bu borçluluk ve icra takibinin içerisinde -üzerine pandemiyi de eklediğimizde- en fazla etkilenen kesim kim? Çocuklar ve kadınlar. Çocuk yoksulluğu ve kadın yoksulluğu artmış durumda, en üst sıralarda yer alıyor. Çocuklar okula gitmek yerine çekçekleriyle katı atık topluyorlar ama yetmiyor, sizin belediyelerinizin zabıtaları gidip o çocukların çekçeklerine yani ekmek teknelerine de el koyuyor. Birçok yerde çocuklar arabaların camlarını tıklatıp arabaların camını silip üç kuruş para almaya çalışıyor. Yine, her yerde mendil satan çocukları görüyoruz, tiner çeken çocukları görüyoruz ve siz gelmişsiniz, sanki gerçekten çok büyük bir öncelikmiş gibi çocukların teslimi meselesinde bazı düzenlemeler yapıyorsunuz. Üstelik kimin lehine? Erkeklerin lehine. Neden erkeklerin lehine?
Bakın, değerli arkadaşlar, 2020 yılının verilerine göre Türkiye'de 124.742 çocuğun velayeti verilmiş. Bunların yüzde 75,8'i kadınlara verilmiş yani boşanan ailelerin çocuklarının velayetinin yüzde 75,8'i kadınlara verilmiş. Bu ne demek? Çocuğun bakım yükünü, aslında çocuğun bakımını üstlenen kişiler kadınlar. Peki, siz yaptığınız bu düzenlemeyle neyi getiriyorsunuz? Diyorsunuz ki: Eğer kişisel ilişki kurma hakkını ihlal ederse kadına disiplin cezası verilecek -kişiye ki bu oranla aslında bunu zımni olarak kadın diye okuyabiliriz- yani aslında, kadının bir kez daha şiddete, bir kez daha çocuğuyla görüşme hakkının ya da çocuğunun şiddete uğramasını, istismara uğramasını engellemeye dönük yaklaşımlarını da cezalandıran bir aklınız var.
Bakın, değerli arkadaşlar, ben ve benden önceki birçok milletvekili arkadaşım da çocuk bakanlığı kurulması için yasa teklifi verdik. Örneğin, AKP milletvekillerine burada soruyoruz: Böyle bir gündeminiz var mı? Hani, bu ülkede hep "Çocuklar geleceğimiz, gençler geleceğimiz, çocuklar şöyle..." diyoruz ya; peki, niye hâlâ bizim bir çocuk bakanlığımız yok? Niye çocuklarımız okula gitmek yerine, oyun parklarında oynamak yerine, kişisel gelişimlerine uygun bir çocukluk geçirmek yerine hâlâ çalışmak zorunda kalıyorlar; tartı başlarında sabahlıyorlar ya da çöplerden karton toplamak zorunda kalıyorlar? Sizin bu sorulara verecek bir cevabınız var mı? Yok.
Bakın, geçen hafta ben ilim Muş'taydım, Malazgirt'teki sanayi tesisine geçtim. Malazgirt'te bir usta gördüm, sordum, "Ustam yaşın kaç? dedim. "Usta" dedikleri için... Çok genç görüyordu, "30" dedi. "Kaç yıllık ustasın, kaç yıldır bu işi yapıyorsun?" dedim, "Yirmi" dedi. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu ülkede çocuklar 10 yaşında sanayide tamir işine başlıyorlar, sanayide iş öğreniyorlar. Neden? Çünkü herkes diyor ki: "Çocuğumun eli ekmek tutsun." Peki, çocuğumuzun eli 10 yaşında gidip sanayide işçilik yaparak ekmek tutuyorsa o ülke nasıl bir ülkedir? O ülke çocukları için ne vadediyordur? Şiddet dışında, yoksulluk dışında, yoksunluk dışında sizin bu ülkedeki çocuklara, bu ülkedeki kadınlara bir vaadiniz var mı? Olmadığı yasa teklifini hazırlarkenki yaklaşımınızdan aslında açık ve net görülüyor.
Olması gereken neydi? Böyle bir yasa teklifi hazırlanırken paydaşların görüşleri alınırdı, değil mi? Bu alanda çalışmış, alanda hâkimiyeti olan, otoritesi olan akademisyenlerden görüş alınırdı; çocuk derneklerinden, kadın örgütlerinden ve bu çevrelerden görüş alınırdı. Yetmedi, gelişmiş ülkelerin örnekleri incelenirdi, değil mi? Gerçekten çocuğu birey olarak gören, gerçekten çocuğu özne olarak gören, anne baba arasında paylaşılan bir mal olarak, bir meta olarak görmeyen ülkelerin örnekleri incelenirdi ve oradan bir uyarlama yapılabilirdi, değil mi? Sizin deyiminizle yerli ve millî bir uyarlama yapılırdı ama siz ne yaptınız? İşte -sanırım 37- 37 milletvekili -ki içlerinde oldukça az oranda, 11'i sadece kadın, diğerlerinin hepsi erkek- oturdunuz ve bu teklifi yazdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ederim.
Ve bu teklifi yazarken gerçekten ama gerçekten çocukların üstün yararını gözetmediniz, gözetseydiniz hâlâ çocuk teslimi gibi sorunlu bir kavramsallaştırmayı kullanmazdınız.
Bakın, 38'inci maddeye tekrar dönecek olursak bu yerler kime bağlı? Buraların bütçesi nasıl ayarlanacak? "Belediyeler" demişsiniz, valiliklere topu atmışsınız, belediyelere topu atmışsınız. Ya, bu ülkede bir evrak bir masadan bir masaya aylarca gitmiyor ya. Bahsettiğimiz şey çocuk ve siz getirmişsiniz, herkesi işin içine koymuşsunuz; idari olarak sorumluluk belli değil, gerçek anlamda kimin muhatap olduğu belli değil. Ve en kötüsü, en kötüsü, siz, bu teklifte de aslında zihinsel bakışınızı, ideolojik duruşunuzu ortaya koymuşsunuz. Diyorsunuz ki: "Kadınlar ve çocuklar sadece aile içerisinde önemlidir; birey değildir, özne değildir, insan değildir. Hakları ancak anne ve babasına bağlıdır, öyle kullanılır." Bu da kesinlikle kabul edilemez.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)