GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:25
Tarih:01.12.2021

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu madde, ormanlık alanlarla ilgili düzenleme getiriyor. İşte, tesis kurma meselesi var işin içerisinde. Esasında dün yayımlanan bir yönetmelik vardı, buradan da ifade etmiştim, kürsüden, dünkü yayımlanan yönetmeliğe baktığımız zaman yani Meclisin düzenlemiş olduğu bu madde, oldukça masumane kalıyor çünkü esas sorun, oradaki yönetmeliğin kendisinde. Bu madde yani kanunun bu hâli, Anayasa Mahkemesinden dönmüş ancak şu anda çıkartılan yönetmeliğe baktığınız zaman bu kanunun çok daha ötesinde, çok daha fecaat bir durum ortaya çıkmış çünkü yönetmelikte ormanlık alanlara her türlü tesis kurma hakkı "kamu zorunluluğu" ya da "kamu yararı gözetilmesi" adı altında ortaya konuyor. Daha ilginci, cezaevi yani hapishane yapabiliyorsunuz, ormanlık alanlara patlayıcı madde deposu yapabiliyorsunuz.

Bir de esasında, içerisine gizlenmiş yer altı depolama tesisleri ve bu nükleer atıklarla ilgili çok ciddi bir endişe var çünkü şu anda İzmir Gaziemir'de on dört yıldır bir fabrikada duran nükleer atıklar var, fabrika kullanılmıyor; o atıklar da o fabrikaya ait değil; nereden gelmiş, nasıl gelmiş, oraya kim getirmiş? Yani Türkiye'nin bir çöplük olduğunu biliyoruz yani çöp ithal ettiğini, nükleer atıklar getirildiğini, buralarda çeşitli topraklara gömülmüş sahillerden fışkırdığını filan biliyoruz, Karadeniz'de bunu çok yaşadık. Şimdi burada acaba bunlara bir kılıf mı oluşturuluyor? Bu nükleer atıkları saklayacak, depolayacak, çöplük olarak kullanacak ormanlık alanlar mı ortaya çıkartılıyor? Bütün bunların hepsi endişe verici gelişmeler.

Yine, Sinop Nükleer Santrali'yle ilgili burada çeşitli düzenlemeler yapıldı ama bu nükleer atıkların nereye götürüleceği, nerelere atılacağı konusu belli değil. Nükleer santrallerin kendisi bir felaket, atıkları da başka bir felaket doğuruyor. Maddenin tümü üzerindeki eleştirilerimizi yapmıştık.

Şimdi ben başka bir konudan bahsetmek istiyorum bu kalan süremde. Şimdi burada Alevilerin meselesini çok konuştuk, herkes de hemen "Biz kardeşlerimizi çok seviyoruz, hepimiz iyi niyetliyiz, hepimiz iyi bakıyoruz." falan diyerek konuşuyorlar. Şimdi, size Almanya'dan bir örnek vereceğim: En son, Almanya Kiel kentinde imzalanan anlaşmayla Almanya'da şu ana kadar 5 eyalette hak eşitliğine kavuştu Aleviler. Şimdi, bu hak eşitliği mevzusu nedir? Şimdi, hak eşitliği mevzusu: Bu anlaşmayla birlikte Aleviler, diğer inanç gruplarının sahip olduğu tüm haklara sahip oldular Almanya'da; 5 eyalette bu geçerli, diğer eyaletler de çalışmalar yürütüyor. Nedir bu, Aleviler açısından ne sağlıyor?

1) Alevilerin inanç özgürlüğüne yasal güvence tanıyor.

2) Alevilerin kendilerini tanımlama hakkı güvence altına alınıyor yani "Bir başkası gidip Aleviler adına ahkâm kesemez, 'Siz aslında şusunuz, siz böylesiniz.' diyemez, kendileri karar verebilir." diyor.

3) Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, inanç kurumu statüsünde kabul ediliyor.

4) Alevilerin dinî etkinliklerini yapma temel hakkı yasal güvenceye kavuşturuluyor.

5) Perşembe günü, Alevilerin dinî dinlenme günü olarak kabul ediliyor.

6) Alevi bayram günleri ve bu günlerde Almanya Alevi Birlikleri Federasyonunun üyelerine izin hakkı tanınıyor.

7) Alevi gençlerin kişiliklerini özgürce geliştirme hakkı, gençlik çalışmalarını geliştirme, gençlik yardım kuruluşları kurma ve alıştırma hakkı tanınıyor.

Diğer taraftan, Aleviler, okul öncesinden yüksekokul eğitimine, eğitim veren kurumları açma hakkına sahip oluyorlar. Ve ayrıca, Alevilik derslerinin Alevi öğretisine uygun verilecek düzenli müfredat dersi olduğu kabul ediliyor ve bu konuda Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu tek yetkili kurum olarak kabul ediliyor, müfredatı düzenleme hakkına sahip oluyorlar.

Şimdi, bu kazanımı elde eden Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu yöneticilerini buradan kutluyoruz. Diğer taraftan, Kiel Alevi toplumuna da hayırlı uğurlu olsun diyoruz; oradaki yönetici arkadaşlara, Kiel Alevi toplumuna, Alevi kurumuna da hayırlı olsun diyoruz.

Gelelim Türkiye'ye. Peki, Türkiye'de ne oluyor? Türkiye'de şöyle bir şey oluyor: Şimdi, İçişleri Bakanı bununla ilgili çok yakın, yeni, iki gün önce bir konuşmasında şöyle diyor: "İşte, biz şu kadar cemevi dolaştırdık. Danışmanıma söyledim, 1.600'e yakın cemevi gezdi, onların ihtiyaçlarını sordu soruşturdu."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Başkan.

"Bize orada bir kısmı dedi ki: 'Ya, cemevinin ibadethane statüsünde kabul edilmesini istiyoruz.'" diyor yani cemevlerinden gelen talebi dile getiriyor İçişleri Bakanı ve cevap veriyor, diyor ki televizyon programında: "Bu, benim boyumu da bilgimi de aşan bir mesele. Buradan başlarsak hiçbir adım atamayız." Yani cemevlerinin yasal olarak "ibadethane" statüsüne kavuşması, Süleyman Soylu'nun boyunu aşıyormuş. Yani onun boyunu çok şeyin aştığını biliyoruz; onun boyunun nelere yettiği ortalığa döküldü zaten, onların hepsi belli. (HDP sıralarından alkışlar)

Şimdi, burada şöyle bir şey var: Ya, bu, Hükûmetin bir Bakanı. Yani bugün Alevilerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılacaksa, bir hak düzenlemesi yapılacaksa bunu Hükûmet yapacak. Yani senin boyunu aşan bir meselede acaba ne olacak, kim yapacak bunu? Yani Almanya Hükûmeti mi gelecek, burada düzenleme yapacak, Türkiye'de? Yani, bu, Türkiye'de... Ondan sonra Avrupa'ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidince de "İç meselemizi dışarıya götürüyorsunuz." oluyor. Yani, bu kardeşlik edebiyatı, böyle lafla olmuyor arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)