GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:25
Tarih:01.12.2021

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Genel Kurulu selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, cezaevlerinde hukukun üstün olduğu, insan haklarına saygılı, adil, eşit ve demokratik bir yönetim anlayışı ülkemizde maalesef hiçbir zaman oturmadı. Cezaevleri hep işkence, ağır hak ihlalleri, kötü muameleyle gündeme geldi, hâlâ da bu uygulamalar devam ediyor. Bu hukuksuzluklar elbette ki iktidar tarafından bilinçli bir politika olarak izleniyor. Çünkü amaç edinilen şey tam da politik olarak irade kırmaktır.

Şimdi, bu uygulamaları aslında katbekat aşan, hem ulusal hem uluslararası hukukun askıya alındığı, keyfîliğin bir yönetim biçimine döndüğü cezaevlerinin başında da İmralı Cezaevi geliyor. Bakın, yirmi iki yıldır İmralı Cezaevinde hukuk askıya alınmış bulunmakta. Herhangi bir yasa, yönetmelik orada uygulanmıyor. Zaten oradaki idare de kendisini hukuka bağlı hissetmiyor, tamamıyla keyfî bir rejim inşası söz konusu.

Bakın değerli arkadaşlar, diğer cezaevlerinde tutuklular, aileleriyle görüşebiliyor, avukatlarıyla görüşebiliyor, yine haftada bir telefon hakkını kullanabiliyor ama İmralı Cezaevinde ne avukat ne aile ne telefon ne mektup ne faks, herhangi bir iletişim aracının kullanılmasına izin verilmiyor. Anayasa'yla tanınan haklar gasbedilmiş durumda. Bunun yasal bir izahı söz konusu değil.

Bugüne kadar, aile ve avukatlar, görüşebilmek için tam 1.400 kere başvuruda bulundu ama hiçbir başvuru kabul edilmedi. 2011 yılından beri yani on yıla yakındır İmralı Cezaevine avukatlar gidemiyor, görüş gerçekleştiremiyor. Bu on yıl içerisinde avukatlar sadece 5 defa gidebildi, o da nedendi biliyor musunuz? İşte, açlık grevleri ve kamuoyunun baskısıyla iktidar bu dönem görüştürüyormuş gibi yapıp avukatların oraya gitmesine müsaade etti.

Şimdi, AKP her hukuksuzluğa bir kılıf uyduruyor, biz bunu biliyoruz, bu konuda da çok ustalaştıkları bilinen bir gerçeklik.

Şimdi, son dönemlerde avukatların Sayın Öcalan ve diğer tutuklularla yapmak istediği görüşmeleri, disiplin cezaları gerekçe gösterilerek yaptırılmıyor. Bu disiplin suçlarının gerekçesi hem hukuk hem akıl hem de mantık sınırlarını zorluyor gerçekten. Şimdi neymiş? Öcalan ve arkadaşları bir saatlik spor saatinde volta atmışlar yani yarım saat volta attıkları için birbirlerinin spor hakkını engellemişler ve bu da disiplin cezası olarak belirlenmiş. Şimdi, aile ve avukatlar görüşme yapmak için başvurduklarında bu disiplin cezası gerekçe olarak gösteriliyor ve görüş engelleniyor. Tecrit uygulamak, insan haklarına aykırıdır, insanlığa karşı uygulanan bir suçtur. Yine, CPT, uluslararası bir örgüt biliyorsunuz, İmralı Cezaevindeki tecrit uygulamalarına ilişkin raporlar yayımladı, bunun bir insanlık suçu olduğu ve derhâl ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etti.

Yine, bugün arkadaşlarım da ifade etti, ben de tekrar ifade edeyim. Evet, İmralı Cezaevinde olan tutukluların aileleri, bugün grubumuzu ziyaret ettiler ve tam sekiz aydır İmralı Cezaevinden hiçbir haber almadıklarını ifade ettiler ve yakınlarının yaşamından endişe duyduklarını ifade ettiler. Biz de aynı endişeyi paylaşıyoruz.

Yine, ailelerin ve avukatların tüm çabalarına rağmen Adalet Bakanlığı hâlâ bir açıklama yapmıyor, yapmaktan da çekiniyor. Bakın, Adalet Bakanlığı bu konuyla ilgili derhâl bir açıklama yapmak zorundadır. Yine, avukat ve aile görüşünü sağlamakla mükelleftir, bunu yaparak tecride de son vermelidir. 2019 yılında Adalet Bakanının kendisi, İmralı'da aile ve avukat görüşlerinde bir sakınca olmadığını, hukuki bir engel olmadığını açıkladı. Peki, hukuki bir engel olmadığını açıkladı. Peki, hukuki bir engel yoksa şimdi İmralı Cezaevinde neden görüş yapılamıyor, neden engelleniyor? Eğer Adalet Bakanı engellemiyorsa kim engelliyor, hangi güç engelliyor? Adalet Bakanı bir açıklama, bir izahat getirmek zorundadır ama biz biliyoruz, yine herhangi bir açıklama yapılmayacak, yine yokmuş gibi davranılacak çünkü her meselede olduğu gibi, İmralı Cezaevi meselesinde de AKP kendi çıkarına, kendi politikalarına uygun davranıyor, hukuku çiğneyerek bunu yapıyor. Keyfîlik, hukuksuzluk bu ülkede artık normalleştirilmişse, normal görülüyorsa bilin ki bunun nedeni, İmralı Cezaevindeki keyfîliktir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Çünkü ilk orada hukuk ihlal edildi, hukuk tanımazlık orada gerçekleşti, yasa tanımazlık orada gerçekleşti; sonra burada edinilen deneyimle bu hukuksuzluk ülkenin her tarafında yaygın hâlde uygulanmaya başlandı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Kürt sorununun demokratik çözümünde, müzakere ve diyalogda Öcalan'ın rolünü sizler de bizler kadar iyi biliyorsunuz; bildiğiniz için de 2011 yılında İmralı'da görüşmeler gerçekleşti. Belki de AKP'nin kendi tarihinde yaptığı en iyi işti, en güzel işti ama maalesef ne zaman bu görüşmelere son verildi, biz tekrar savaşı, şiddeti konuşmaya başladık. Oysa o dönem ilk defa Türkiye toplumu da rahat bir nefes aldı; biz barış siyasetini, barış politikalarını konuşmaya başladık.

Tecrit çözümsüzlüktür, çözümsüzlük derinleştikçe bu ülkenin sorunları, krizleri de bitmeyecektir. Onun için bir an önce tecridin son bulması gerektiğini düşünüyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)