| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 02.12.2021 |
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 14'üncü maddesine dair söz almış bulunmaktayım.
38 maddeden oluşan, 21 farklı kanunda değişlik yapan bu kanun teklifi -farklı komisyonların konusu olan yasaları bir arada görüşerek- hem usulen hem de -birçok madde- esasen yasa yapma anlayışına aykırıdır.
Kanun teklifinin 14'üncü maddesi, mesleki ve teknik öğretimin daha fazla tercih edilmesinin yolunu açmak için ödenecek devlet katkısının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinden İşsizlik Sigortası Fonu'na aktarılmasına ve bu kapsamda yapılacak ödemelerin Cumhurbaşkanı tarafından yedi eğitim ve öğretim yılına kadar uzatılabileceğine ilişkin düzenleme içermektedir. Mesleki ve teknik öğretimin önünü daha fazla açma hedefinden bahsedilmiştir ancak bu torba yasada mesleki eğitim içerisindeki çocukların; çırak, kalfa veya stajyerlerin hakkını ve yararını gözeten hiçbir amaç yoktur. Çocuğun veya emekçinin yararını gözetmekten ziyade, işveren üzerindeki yükü azaltmak için yapılmıştır. İşvereni rahatlatmayı esas alan, dolayısıyla da sermayenin çıkarını gözeten bir düzenleme olmuştur. Nitekim çocuğun yararını gözetseydi, çocuk, işçi olarak emek sömürüsüne maruz kalmazdı. Mesleki eğitim alan çırak ve kalfaların hakları esas alınsaydı, çalıştıkları sürenin emeklilik primine dâhil edilmesi üzerine iyileştirme yapılırdı.
Anayasa'da, devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocuklar için koruyucu tedbir alır ancak Türkiye'de bu madde yıllardır ihlal ediliyor. Çırak, kalfa eğitimine devam eden 2 milyona yakın öğrenci çoğu zaman yetişkinlerle aynı işleri yaparak çalışmaya mecbur kalıyor. Gelenekçi ve ustaya her koşulda itaati öğreten, işlevsiz ve dağınık eğitim alanı "çıraklık" adı altında çocuk ve gençlerin sömürüldüğü bir alandır.
Bütün bunlara rağmen öğrencilerin mesleki ve teknik eğitime teşvik edilmesi iktidarın emek politikalarının boyutunu bizlere göstermektedir. Bu emek politikalarının bir örneğini de Diyarbakır'da yaşıyoruz. Diyarbakır'da, kayyum eliyle, mesleki eğitime erişim seferberliği ilan edilmiştir. Belediyelere dışarıdan bürokratlar atanmış, belediye işçileri haksız bir şekilde işlerinden çıkarılmıştır, kentte sendikal mücadele engellenmiştir. Buna karşılık, birden fazla maaş alan kamu görevlileri, öğrencileri, yurttaşları mesleki eğitime teşvik etmeye çalışmaktadır.
Milyonlarca insan ekonomik krizin yarattığı yoksulluk ve işsizlikle mücadele ederken iktidar, ucuz iş gücünü amaçlayan, sermayeyi gözeten emek politikalarını uygulamaktadır. Sermayeden yana, sermayenin ucuz ve vasıfsız iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere uygulanan bu politikaları kabul etmiyoruz. Birçoğu asgari ücretin altında, insani olmayan koşullarda çalıştırılan çırak, kalfa ve stajyer emekçiler için yapıldığı söylenilen ancak gerekçesi tam tersi olan bu kanun teklifinin birçok maddesinin emek ve emekçiden yana iyileştirilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu emek politikalarının diğer örneği de İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı dışında kullanılmasıdır. İşsizlik yüzde 20'yi aşarken İşsizlik Fonu gibi İŞKUR ve SGK kaynakları işverenlere aktarılmıştır. İşsizlik Fonu'ndan işçiye verilen nakdî ücret desteği ise patrona verilenin neredeyse yarısı durumundadır.
Açık bir şekilde ortadadır ki çocuğun yararına, haklarını desteklemek bir yana dursun kapitalist bir bakış açısıyla emek sömürüsünü derinleştiren bir yasadır bu. "İyileştirme" adı altında farklı kanunların hepsini bir torbada toplayıp kanunlara aykırı bir şekilde Meclisten geçirmeye çalışıyorsunuz. Sistemin kriz yaratan sorunlarını bu şekilde palyatif çözümlerle ortadan kaldıramazsınız. Başta 5510 sayılı Kanun'da evrensel çocuk haklarına uygun ve çocuğun yararına gerekli değişiklikler yapılarak uygulamadaki haksızlıklar giderilmelidir. Mesleki eğitimde, piyasacı değil kamusal anlayışla, öğrencilerin, toplumun üstün yararına odaklanan köklü değişimler yapılmalıdır.
Son olarak, Diyarbakır'da, mahkeme tarafından takipsizlik kararı verilmesine rağmen, 21 öğretmen görevlerinden ihraç edilmiştir. Bu ülkenin eğitimcilere ihtiyacı varken iktidar ise düşmanca politikalar uyguluyor. İnsanları ekmekleriyle terbiye etmekten vazgeçin. KHK'yle işlerinden haksızca ihraç edilen ve sendikal mücadele yürüten binlerce emekçiyi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)