| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 07.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, görüşmekte olduğumuz Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ben geçen yıl yaptığım bir konuşmayı hatırlatarak sözlerime başlamak istiyorum. Geçen yıl Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçe görüşmelerinde spor kulüpleri ve federasyonları yasası yani kamuoyundaki bilindik adıyla spor yasasıyla ilgili hangi somut adımların atıldığını, yapılacak olan çalışmaların neler olduğunu sormuştum, bugün onu hatırlatarak başlıyorum sözlerime.
Bilindiği gibi, Gençlik ve Spor Bakanlığı 2020 Ocak ayında Ankara'da bir çalıştay düzenlemişti. Bu çalıştaya Türkiye'nin dört bir tarafından kulüp başkanları, yöneticileri ve çeşitli amatör branşlara mensup spor adamları katılmıştı. Bu çalıştayda Sayın Bakanımız "Spor kulüpleri ve federasyonları yasasını bir an önce getireceğiz." ifadesini kullanmıştı. O günden bugüne hemen hemen iki yıl geçti, geçen bu süreç içerisinde spor yasasıyla ilgili herhangi bir somut gelişme göremedik Sayın Bakanım, onu söylemek istiyorum. Bir taslak hazırlanmıştı, Meclise geliyordu, medyada sıkça bunun haberleri yer aldı, üzerinde çok yazıldı çizildi ancak spor yasası teklifi geçen yıl Meclise gelmedi.
Bugüne geldiğimizde bu yasayla ilgili haberler yine basın-yayında yer alıyor. Eylül ayı itibarıyla TRT başta olmak üzere birçok medya organında "Yeni spor yasası geliyor." "Yeni spor yasasında sona gelindi." "Spor yasası son düzlükte." "Spor yasasında devrim." gibi manşetleri sıkça ve büyük puntolarla gördük. Bu çıkan haberlerin ana başlığı altında ilgili yasanın bu dönemde Mecliste görüşüleceği yazıyordu ama hâlâ daha gelen bir şey yok. Manşet var ama yasa yok. Bunun sebebi nedir? Doğrudur, bir pandemi süreci yaşadık ve bu süreç devam ediyor. Pandemi süreci gerçeğini de göz ardı etmemek lazım ama pandemi sürecini bahane etme kolaycılığına da kaçmamak gerekir diye düşünüyorum.
1461 Trabzon Futbol Kulübünün Başkanlığını yapmış ve hasbelkader spor camiasının içinde bulunmuş bir kardeşiniz olarak "Spor yasasında son durumumuz nedir, ne zaman gelecek, ne zaman yürürlüğe girecek?" bunu sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de futbol kulüplerinin durumu ortada, birçoğu borç batağında, bir denetim mekanizması yok. Türk futbolu son yirmi yılda parasal gelirlerini yüzde 600-700'e yakın artırırken sportif performansı, maalesef, 2000 yılının gerisine düşmüştür. Yani Türk futbolu bir şekilde parasal gelirini -bir şekilde- artırırken bu parasal genişlemeyi sportif performansa dönüştürebilecek üst yapıyı günün koşullarına uygun şekilde tesis edememiştir. O hâlde şu soruyu sormamız lazım: Türk futbolunun parasal gelirleri artarken sportif performansı neden düştü? Türk futbolunda mevcut kaynaklar sportif performansı maksimize edebilecek şekilde kullanılmamıştır arkadaşlar. Bunun kaçınılmaz sonucu da sportif performansın gerilemesi olmuştur.
Sonuç olarak, Türk futbolunda son yirmi yılda, yönetsel gelişim parasal gelişim hızının çok çok gerisinde kalmıştır. İşte, bu sorunların ortadan kaldırabilmesi için bu yasa önemli diyorum. Bu noktada biz de muhalefet olarak görüşlerimizi, önerilerimizi sunalım; Türk sporu için, Türk futbolu için, federasyonlar için hayırlı olacağını düşündüğümüz bu yasanın çıkarılmasına biz de katkıda bulunalım; el birliğiyle, ortak akılla bu yasayı bir an önce çıkaralım diyorum. Temennim odur ki spor yasası geçen yıl olduğu gibi sadece manşetlerde ve tutanaklarda kalmaz, bir an önce Meclise gelir, yasallaşır ve uygulamaya geçer.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın bu bölümünde öğrenci yurtlarında deprem, yangın ve imar mevzuatlarının gerektirdiği teknik, asgari koşulların sağlanmasına ilişkin bir iki cümle söylemek istiyorum. Geçen yılki bütçe görüşmelerindeki sunumda öğrenci yurtlarının deprem dayanıklılık testleri, riskli binaların güçlendirilmesi, kapatılması ve yıkılmasına yönelik bilgiler paylaşmıştınız.
Sayıştayın resmî internet sayfasında yayımlanan Eylül 2021 tarihli denetim raporunda da bu konuyla ilgili hususlar yer almıştır. Buna göre "Bakanlık tarafından geçmiş yıllarda kiralanan konut veya iş yeri niteliğindeki bazı binaların, öğrenci yurdu olarak kullanımı uygun olmadığı hâlde, kira sözleşmelerinin feshedilmediği ve bazı sözleşmelerin süresinin uzatıldığı bulgusuna rastlanmıştır." denilmektedir. Sayıştayın yayımladığı bu denetim raporunda Bakanlıkça Sayıştaya verilen veriler incelendiğinde, 2020 yılı içerisinde kapatılan toplam 24 adet yurt binasından 11'inin sözleşme süresinin dolması, 12'sinin Bakanlık tarafından yeni bir yurt binası açılması ve yalnızca 1 binanın gerekli standartları sağlamaması nedeniyle kapatıldığı anlaşılmaktadır. Buna karşın "Sözleşmesi bittiği hâlde kira sözleşmesi bir ile beş yıl arasında yenilenen kullanıma elverişli olmayan 169 adet bina olduğu görülmektedir." denilmektir. Sayıştayın raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, deprem, yangın ve imar mevzuatlarının gerektirdiği teknik, asgari koşulların sağlanamadığı yurt binalarında öğrenci barındırılması, Allah göstermesin, telafi edilemeyecek felaketlere davetiye çıkarır diyorum. Belirtilen nitelikteki riskli yurt binalarının kira sözleşmelerinin uzatılmasına devam edilmemesi gerekir diyorum. Bu konuda hassas olmamız gerektiğinin altını çiziyorum. Bu sebeple, Bakanlık bu nitelikteki binaların kullanılmaması, kapatılması ya da yıkılarak yeniden yapılması yönünde çalışmaları bir an önce başlatmalıdır. Geleceğimizin teminatı olan evlatlarımızın sağlığı ve can güvenliği her şeyin üstündedir. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı deprem, sel ve yangın gibi afetler de göz önünde bulundurularak bu hususa önem gösterilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, öğrenci yurtlarıyla ilgili bir diğer hususu da yine sizlerle paylaşmak istiyorum. Malumunuz üzere, yeni eğitim öğretim yılında üniversiteli gençlerimiz birçok yerde, birçok şehrimizde barınma sorunu yaşadılar. Bu durum, taraflı tarafsız herkesin gözü önünde cereyan eden bir durumdu aslında. Üniversite öğrencisi evlatlarımız yüz yüze eğitimin başlamasıyla Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurtlarında kalacak yer bulamadıklarını, pandemi sürecinde kapanan özel yurtlar nedeniyle yatak sayısının azalması ve kiralardaki ciddi artışlar yüzünden sorun yaşadıklarını dile getirmişlerdi. Ancak, siz "Öğrenciler yalancı, yurtlar yeterli." dediniz, bu gençlerimizi yalan konuşmakla itham ettiniz. Değerli arkadaşlar, gerçek ortada. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Bu süreçte, bana, gerek seçim çevrem Trabzon'dan gerekse başka şehirlerimizden yani Türkiye'nin dört bir tarafından 100'e yakın yurt ve barınma talebi geldi. Ben, aynı şekilde, bütün milletvekillerimize de bu taleplerin gittiğini biliyorum, birçoğuna şahit oldum. Ortada net bir durum var: Yurt kapasitesi öğrenci kapasitesini taşımıyor. İnkâr ederek, efendim, yandaş medyada algı yaratarak bu durumu saklayamazsınız, bu sorunu çözemezsiniz. Gelin, acı gerçekle yüzleşin, algıya harcayacağınız zamanı sorunun çözümüne harcayın. Çok algı yapıyorsunuz ama algı tiyatronuz perdeyi indirdi, oyun bitti; bunu da kabul edin diyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bu arada bir teşekkür de etmek istiyorum. Bu mağduriyetin yaşandığı dönemde işte oteller kiralayarak veya misafirhaneler, binalar kiralayarak belediye imkânlarıyla binlerce öğrenciye destek olan Ankara Büyükşehir Belediyesine, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ve hangi siyasi partiye mensup olursa olsun bu desteği veren tüm belediye ve kamu kurumlarının yönetici ve çalışanlarına da teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yurt kapasiteleriyle ilgili 60'lı, 70'li yıllardan örnekler veriliyor; bunu çok sık yapıyor iktidar partisine mensup arkadaşlar. Ya 2021 yılındayız arkadaşlar ve bu ülkeyi yirmi yıldır siz idare ediyorsunuz. Bence artık böyle elli altmış yıl öncesiyle kıyaslama yapma alışkanlığınızdan artık vazgeçin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu sizi bir de hataya düşürüyor; bazen yılları, sayıları karıştırıyorsunuz, söyleminiz ile tarih uyuşmuyor, tarih ile yaşınız uyuşmuyor, verdiğiniz yer ile dediğiniz mekân birbirini tutmuyor ve ortaya Zaytung haberi gibi bir şey çıkıyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) O nedenle artık bundan vazgeçin diyorum. Bir de geçmiş dönemlerde, o günün şartlarında yapılanlar ile her gün değişen ve gelişen dünyada günümüz şartlarının kıyaslanması ne derece doğrudur, bunu da vicdanınıza sorun diyorum.
Burada kısır bir tartışma yapmanın gençlerimize de bir faydası yok. Öyle çok polemik seven bir milletvekili kardeşiniz de değilim ama bu evlatlarımızın mağduriyetini azaltacak neler yapılabilir, sorunlar nasıl çözülebilir; onları konuşalım. Ülkenin ekonomik durumu ortada, yurtların yetersiz olduğu bir gerçek. Buna bağlı olarak özel yurtların ücretleri, kira fiyatları karşısında anne babaların gelirlerinin yetersiz kaldığı gayet açık. Bu çocuklara ve ailelerine fayda sağlayacak neler yapılabilir, bunları konuşalım. Bu sebeple buradaki eleştirilerimizi önemseyip önerilerimizi dikkate alırsanız daha faydalı işler yaparsınız diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın bu bölümünde belediyelerin spora katkı yapabilmesiyle ilgili de bir iki hususu arz etmek istiyorum yüce Meclisimize. Belediyelerin spora yapacağı katkının miktarıyla ilgili olarak "Bütçe vergi gelirlerinin tahakkuk eden miktarının büyükşehir belediyeleri için binde 7'sini, diğer belediyeler için binde 12'sini geçemez." hükmü var; bu, spora katkı için. Bugün birçok belediyede ayrılan bu paralar amatör spor kulüplerine değil, belediyelerin kendi bünyelerinde oluşturdukları spor kulüplerine aktarılmaktadır. Bunun yanında, aktarılan bu paraların belediyelerin örtülü ödeneği gibi kullanıldığı, ağırlama masraflarının buradan karşılandığı gibi iddialar da var. Oysa ki, olması gereken o ildeki amatör takımlara, kulüplere yardım olarak verilmesidir. Geçen yıl bu hususu yine arz etmiştim ama bu kulüplerimizden, özellikle amatör spor kulüplerimizden gelen talebi iletmiştim ancak herhangi bir gelişme olmadığı için tekrar etmek zorunda kaldım. Günümüz şartlarında maddi sıkıntı içinde ayakta durmaya çalışan amatör spor kulüplerimizin yanında olmamız, onlara destek vermemiz gerekir. Buna bağlı olarak bir hususu daha arz edeceğim. Ekonomik sorunların had safhada yaşandığı amatör kulüplerimiz, müsabakalara giderken dahi binbir zorlukla araç temin ettiği bir durumda, idmanlara giderken cebinden ücret ödeyen sporcularına servis hizmeti veya ulaşım için destek verememektedir. Bu nedenle, aktif lisanslı amatör sporcuların belediye otobüslerinden ulaşımda -65 yaş üstü gibi- ücretsiz faydalanabilmelerine imkân sağlanması yönünde talepleri var; bu, hem sporcu kardeşlerimiz hem de amatör kulüplerimiz için son derece önemlidir, bu durumu da sizlere iletmek istedim.
Değerli arkadaşlar, çok az bir zamanım kaldı, bir dakikam var, biraz da seçim bölgemden, memleketim Trabzon'dan bahsedeyim. Memleketim Trabzon yerelinde birkaç hususu arz edeyim. Trabzon'da bizim bir Yavuz Selim sahamız vardı, onlarca amatör kulübün evi konumunda olan, Trabzon'un spor tarihinde çok önemli bir yere sahip, efsanelerin yetiştiği, Kavak Meydanı'ndaki Yavuz Selim futbol sahasına millet bahçesi yapıldı. Trabzonspor'un şampiyonluklarının, onlarca kupa sevincinin yaşandığı Hüseyin Avni Aker Stadyumu da bu alanda yer alıyordu. Hüseyin Avni Aker Stadyumu her Trabzonlunun ve Trabzon'un yüreğinde, anısında çok önemli bir yer tutar. Geçmişin anısına, bu millet bahçesinde Avni Aker Stadı'nı temsilen bir yapı da inşa edildi. Ancak değinmek istediğim husus şudur Sayın Bakanım: AK PARTİ'li belediye başkanları adaylıkları döneminde millet bahçesi içerisinde bir futbol sahası yapılmasına ilişkin vaatlerde bulundular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Çok özür dilerim...
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - AK PARTİ'ye mensup arkadaşlar seçim zamanı, buraya bir saha yapılmasıyla ilgili vaatlerde bulundular, seçim kitapçıklarına da bunu koydular. Yine, iktidar partisine mensup arkadaşlar bu millet bahçesi içerisinde bir saha yapılmasıyla ilgili söz verdiler ancak ilerleyen süreçte futbol kenti olan Trabzon'da futbol bileşenlerine "Millet bahçesi içerisine futbol sahası olmaz." denildi ancak birçok yerde millet bahçelerinde futbol sahaları olduğunu biliyoruz. Bu hususta futbol kenti Trabzon'a bir haksızlık yapıldığını ifade etmek istiyorum.
Yine, aynı durum Akçaabat ilçemizde de yaşandı. 130 bin nüfuslu Akçaabat ilçemizde tek stat olan Fatih Stadı da yıkılarak yerine millet bahçesi yapılmıştır. Şimdi de spor lisesi yapmak için Söğütlü sahası yıkılmaktadır. Cumhuriyetle yaşıt olan Sebatspor kulübü ve bu ilçenin 8 takımı nerede futbol oynayıp spor yapacaktır? Akçaabat Sebatspor köklü bir spor geçmişine sahip, Süper Lig'de yarışmış bir takımdır. Buraya da stadın yapılmasını talep ediyorum.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)