| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 09.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, sevgili Garo da söyledi, iki senedir Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen bakanlar ile buraya gelen bakanlar arasında fark var. Neydi Cumhurbaşkanlığı sistemi? "Daha hızlı kalkındıracağım, daha hızlı değiştireceğim." Tek yaptığı değişiklik, ekonomide banka yöneticilerini değiştirmek, bakanları değiştirmek. Sonuç ne? Uçuyor. Ne uçuyor? Dolar uçuyor. Ne düşüyor? Türk lirası düşüyor.
Bugün 9 Aralık. "9 Aralık" dediğimde aslında sizlere bakıp şunu söylemem lazım: İlk iktidara geldiğinizde "3Y" demiştiniz; yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk. Bugün Yolsuzlukla Mücadele Günü ve yolsuzluğun mücadelesini söyleyenler dünya yolsuzluk sıralamasında en başta giden ülkeler arasına gelmiş. Hani büyüyorsunuz, büyüyorsunuz ya, yolsuzlukta büyüyorsunuz. Birazdan bunların örneklerini de vereceğim. Öyle ki Angola'yı, Ruanda'yı bile geçmiş düzeyde. Peki, sadece bu veriler mi? Aslında, ekonomiye baktığımızda başka verilere de bakmamız lazım; demokrasiye bakmak lazım, özgürlüğe bakmak lazım, barış ortamına bakmak lazım, hukukun üstünlüğüne bakmak lazım, adalete bakmak lazım. Türkiye bu liglerde nasıl? Sürünüyor, küme düşüyor. Ama nedir? "Büyüyoruz." Nedir? "Türkiye, Avrupa'da en çok büyüyen ülkelerden biri." Doğru ama bu eşit bir büyüme mi? Eşit büyüme olursa, her yurttaşa yansırsa, Hakkâri'den Edirne'ye yansırsa bir anlamı olur.
Büyüme, enflasyon, faiz, hayat pahalılığı ve yoksullukla ilgili Sefalet Endeksi; bunu biz mi hazırladık? Dünya hazırlıyor. Türkiye, dünyanın en sefalet olan ülkelerinden biri görünüyor. Sefalette yaşayan kim? Büyük çoğunluk, halkımız sefalette yaşıyor. Neydi? "Büyüyeceğiz, uçacağız, gelişeceğiz." Bunu doğru söylediniz, niçin? Büyüyen sizsiniz, yandaşınız, uçan sizsiniz. Toplumun büyük çoğunluğu, halkın büyük çoğunluğu sıkıntıda; pazara artık akşam gidiyor, bayat ekmek almaya çalışıyor, artık kendi evinin erzakını getiremiyor ama siz bunu görmek istemiyorsunuz.
Nedir? Her söylediğimize "terörö, terörö..." deniliyor. Ya, dünya diyor ki: "Sizi terör örgütlerine destek olduğunuz için gri listeye aldık. Yolsuzluk olduğu için, şeffaflık olmadığı için gri listeye aldık." Bunu biz söylemiyoruz, dünya söylüyor. Dünyanın söylediğine içeride bir hamasetle her söylenene bir atıf getiriyorsunuz.
Bakın, bu kürsüde -başka bir Bakan oturuyordu- dedik ki: "Ya, dezenfektanlardan yolsuzluk yapılmış." Hiçbir soruşturma açılmadı, hiçbir soruşturma. Bütün Türkiye'de yaşayanlar biliyor, bütün dünya biliyor. Peşinden biz araştırma önergesi verdik, reddettiniz, reddettiniz. Hani yolsuzlukla mücadele edecektiniz? Kime inanacak insanlar? Aç olan insanlar sizin ne yaptığınızı teker teker görüyorlar ama siz bunu görmüyorsunuz. Ve insanlar ne diyor biliyor musunuz? "Yoksulluk kader değil, siz bunu yaşatıyorsunuz. Geri kalmışlık kader değil, geri bıraktırıyorsunuz." Birazdan farkları da göreceğiz.
Ya, şimdi, esnaftan söz ediyoruz, öğretmenden söz ediyoruz, işçiden söz ediyoruz, emekçiden söz ediyoruz; herkes sıkıntıda kulaklarınızı tıkamışsınız, kendinize bakıyorsunuz, kendi dünyanızda duruyorsunuz. Ya, çiftçiler sabahtan akşama kadar bizi arıyorlar. Geçen yıl çiftçi gübreyi 3 bin liraya alıyordu, şimdi 14 bin lira, 14 bin lira. Yani siz sonra diyorsunuz ki: "Çiftçinin problemi yok, destek olacağız." İkide bir diyorsunuz ki: "Faizi düşüreceğiz, faizi düşüreceğiz." Size bir önerim: Faizi her düşürdüğünde, banka, borçlu olan çiftçinin, esnafın, kredi kartlının da borcunu aynı oranda düşürsün, düşürsün, madem ki faize karşısınız. Siz faizciyi düşüneceksiniz, başkalarını zengin edeceksiniz ama aynı kişilerden de faizini alıp icraya götüreceksiniz, traktörüne icra koyacaksınız, kredi kartına icra koyacaksınız, malına mülküne icra koyacaksınız. Bu mu sizin anlayışınız? Hiç de ilişkisi yok, inandırıcılığı yok.
Bakın, öyle bir hâle geldi ki, biz gittik, bütçe buluşmalarında insanlar diyor ki: "Patates, soğan alamıyoruz, değil ki domates, biber." İnsanlar diyor ki: "Artık peyniri kiloyla değil, 5 liralık, 10 liralık alıyoruz." İnsanlar zeytini artık 5 liralık, 10 liralık alıyorlar, günübirlik yaşamaya çalışıyorlar. İstanbul'da biz kâğıt toplayan emekçilerle buluştuğumuzda şöyle bir ifade kullandı bir çekçekçi, dedi ki: "Annelerin bir kısmı topladıkları, geri atıkları bize getirip satıyorlar çocuklarına süt almak için, çocuklarına ekmek almak için." Böyle bir ülkede yaşıyoruz, siz bunları görmüyorsunuz. Bayat ekmeğin satıldığı bir yerde siz kendi saltanatınıza batmışsınız, servetinize servet katmaya çalışıyorsunuz.
İşsizlik zirvede, yoksulluk zirvede. Bunu biz her seferinde söylediğimizde "dış mihraklar, dış mihraklar" diye söylüyorsunuz. Bakın, Sefalet Endeksi'ni gösterdim. Hep diyorsunuz: "Kalkınma, kalkınma." Peki, bu ülkede, içerideki kalkınma eşit mi yansımış? Hayır. Geçenlerde Sayın Mithat Başkan da gösterdi; bakın, işsizlik oranı... Geçen yıl da göstermiştim. Ya, ben kayyum haritası göstermiyorum, iktidarın yasakları uzattığı bölgeyi göstermiyorum, eski OHAL'i göstermiyorum. Evet, başka yerler kalkındı; peki, buradaki kalkınma eşit mi kalkınıyor? Biri yükseliyor dolar gibi, öbürü Türk lirası gibi aşağıya düşüyor. Bu, kader değildir; bu, bilinçli bir politikadır. İstihdam oranı... Hep diyorsunuz: "Fabrika açıyoruz, şunu yapıyoruz." istihdam oranı aynı. Benim bulunduğum Batman'da insanlar büyük sıkıntıda; 2 gençten 1'i işsiz, Mardin'de 2 gençten 1'i işsiz Diyarbakır'da 2 gençten 1'i işsiz; buna ses mi çıkarıyorsunuz? Hayır. Ve ne yapıyorsunuz? Siz, bunları görmezlikten gelip hâlâ devam etmeye çalışıyorsunuz.
Banka müdürleri değişiyor. Biz Kürtçede diyoruz ki: "..."(x) damat "..."(x) (HDP sıralarından alkışlar) Ondan sonra, şimdi, Lütfi Elvan geldi, "..."(x) Merkez Bankaları "..."(x) Vallahi, Kürtçede diyorlar ya: "..."(x) "gidiyorsunuz ya! (HDP sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Ne söylüyor anlamıyoruz Sayın Başkan. Böyle bir usul yok.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Şimdi, TÜİK... TÜİK'le ilgili konuşacağım: Türkiye İstatistik Kurumuna baktığımızda, verileri sağlıklı vermiyor. 2014 yılından beri, yedi yıldır hane halklarıyla ilgili, iş gücüyle ilgili bir bilgi aktarmıyor, yedi yıldır ya! Ben, kendi Batman ilimin, kendi bölgemin... Ya, sizler kendi illerinizin bilgilerini öğrenmek istemez misiniz? Öğrenmek istersiniz analiz yapmak için, eleştirmek için, muhalefet etmek için, yapıcı eleştiri getirmek için. Ey TÜİK, bütün rakamlarla oynuyorsun, bütün rakamlarla oynuyorsun; ya, bari, her kentle ilgili verileri ver. Vermiyor, saklıyor; neden? Hakikatle yüzleşmemek için, gerçekle yüzleşmemek için. Nasıl ki biz "barış" dediğimizde, nasıl ki biz "işkence" dediğimizde, nasıl ki biz "hak" dediğimizde, nasıl ki "yoksulluk" dediğimizde, "işsizlik" dediğimizde siz hakikatle yüzleşmek istemiyorsanız, sanal bir ortamda görünmek istiyorsanız, maskelemek istiyorsanız; onun için kaçıyorsunuz, TÜİK de bunu göstermiyor.
Nedir? Demiş ki: "2021'in sonunda bunu açıklamaya çalışacağım." yedi yıl sonra. Bir ayı kalmış 2022'nin ilk ayına; gerçek ortaya çıksın ki biz de bunu öğrenelim.
Şimdi, arkadaşlar, her şeye rağmen, bütün bu şeyleri açıklarken, problemlerden bir diğeri: Geçenlerde Ulaştırma Bakanlığının da şeyindeydi; Plan ve Bütçede bir harita çıkarttılar, Türkiye'nin neresinde demir yolu yatırımı var... 2023'e kadar Erzurum'dan, Sivas'tan aşağıya kadar hiçbir yerde yatırım yok; haritanın o kısmı boş biraz önceki haritalar gibi. Sonra bir baktım, küçücük bir kırmızı yer var Mardin'de. Ya, merak ettim; Mardin'in Mazıdağı ilçesi-Diyarbakır arasında bir demir yolu döşemesi; bitmiş, son on yılda tek biten o. Neymiş? Cengiz Holdingin fabrikasına Mazıdağı'ndan Diyarbakır'a demir yolu döşüyorlar ve kim yapıyor? Cengiz Holdingin kendisi yapıyor. Kim bunu karşılıyor? Ulaştırma Bakanlığı yani biz karşılıyoruz. Ya, buna "..."(x) derler ama Allah size bunu bırakmayacak, onu diyeyim.
Şimdi, yer altı, yer üstü zenginliklerinin en bol olduğu yerde yer üstündeki yurttaşları yoksul bırakıyorsunuz; Hasankeyf gibi, Mezopotamya gibi enerjinin, suyun cenneti olan yerlerde insanları enerjisiz, susuz bırakıyorsunuz. Mardin'de, Batman'da, Urfa'da insanlar tarlalarını sulayamıyorlar, su parası veremiyorlar.
Ve yeni bir zulüm yarattınız, DAEŞ gibi "DEDAŞ" diye bir zulüm yarattınız. Ya "DEDAŞ" dendiğinde insanlar yakalarını silkiyor.
Şu anda, bir aydır Batman'ın 9 köyünde su yok elektrik dinamolarını kestikleri için; su yok, su ve gece gündüz "Pandemi var; elinizi yıkayın, elinizi yıkayın..." Ya demezler mi: "Ah, '...'(x)" Ya, bu olmaz; vallahi olmaz, vallahi olmaz. (HDP sıralarından alkışlar) Ama ne yapıyorsunuz? Siz bunu geliştiriyorsunuz.
Nedir? Bir diğeri de şu: Kayyumlar, kayyumlar... Ya, kayyumlar... Biliyor musunuz, Kamu İhale Kurumu burada oturuyor, bu "21/b" denilen nedir? Salgında, afette, olağanüstünde... İnanın dünyanın herhangi bir ülkesi Kamu İhale Kurumunun verilerini incelese, diyecek ki: "Türkiye zaten bir afette, olağanüstü hâlde yaşıyor." Yani der ki: "İnsan eliyle bir afette yaşıyor." Her yerde 21/b'yle ihale yapıyorlar." Ya, tünel yapıyorsunuz 21/b'yle, cezaevi yapıyorsunuz 21/b'yle, havlu peçete alıyorsunuz 21/b'yle. Ya, Mardin kayyumu 132 araç kiralamış, 80'i Mardin'e girmemiş, 21/b'yle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Ya, bre insaf! Kayyumun kendisi afet olmuş, kayyumun kendisi gasbolmuş. Sizin bunu böyle görmeniz lazım. (HDP sıralarından alkışlar)
Neymiş? "Batman'a Hoş geldin." diyorum; 21/b. Orada ben diyorum ki: "9 tane köyün suyu yok, vatandaş ısınamıyor." Hiç umurunda değil.
Bir diğeri, ya, şimdi diyorsunuz "Batman'a gittik." İşte, elinde erbane çalan kadınlar "..."(x) diyor. "Batman'a, Batman'a hoş geldin." diyor. İkinci kıtayı söylemiyorsunuz çünkü orada "..."(x) geçiyor, Batman'a "..."(x) Onu da geçtim. Sevgili Selçuk Mızraklı Diyarbakır'ın Fiskaya'sında, duvarına albena yapan, hep beraber oynayan kadınlar ve erkek folklor takımı çizdiriyordu. Nasıl çizdiriyordu? 21/b'yle değil, gönüllü ressamlar yapıyordu. Gönüllü ressamlar gelmişti, sadece yemek ve ulaşımını karşılıyordu. Sonra ne yaptı biliyor musunuz o kayyum? O herkese tatlı dağıtıyordu ya, kadayıftan heykel yaptırdı, yediği kadayıfların heykelini yaptırdı. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Selamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Selamlıyorum.
BAŞKAN - Böyle başladık, Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Onu yapıyor. Şimdi, kayyumlar böyle olunca hiç inandırıcılığı yok.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)