| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 09.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA MURAT SARISAÇ (Van) - "..." (x) Başkan.
Bütün halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Mehmet Emin Özkan, aylardır arkadaşlarımız dile getiriyor, aylardır cezaevinde yaşamış olduğu sorunları her yerde herkese anlatmaya çalışıyoruz ama kör, sağır, dilsiz bir vicdanla, bir insanlıkla karşı karşıyayız.
Mehmet Emin Özkan, 83 yaşında, yirmi altı yıldır cezaevinde, 5 defa kalp krizi geçirdi, birçok hastalığı var, ona rağmen Adli Tıp Kurumu "Cezaevinde kalabilir." diyor. Şimdi, her defasında, biz buraya çıktığımızda Kürt düşmanlığından, bize duyduğunuz öfkeden, demin Hüseyin Vekilimin vermiş olduğu ayetten de örnekler veriyoruz ama ne yazık ki faydası olmuyor. Yirmi altı yıl önce Lice yakılırken, bir tuğgeneral şehit edilirken, katledilirken Mehmet Emin Özkan tutuklandı; sonrasında JİTEM'in itiraflarıyla Lice'nin yakılmasıyla da tuğgeneralin katledilmesiyle de hiçbir alakasının olmadığı ortaya çıkmasına rağmen Mehmet Emin Özkan hâlâ cezaevinde tutuluyor ve bu hastalıkların hepsini yaşamasına rağmen, dün coronadan dolayı yoğun bakımda olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu, Hükûmetten aldığı cesaretle "Cezaevinde kalabilir." diyor.
Şimdi, biz, "hukuksuzluk" desek gerçekten de bu kavramın içini boşaltmış olacağız, bir hukuksuzluk yok ortada; varsa bir hukuk, o da düşman hukukudur çünkü tecavüzcü Musa Orhan bir kişiye tecavüz edip sonrasında ölümüne sebep olurken, intihar etmesine sebep olurken on yıl ceza alıp şimdi dışarıdaysa, Mehmet Emin Özkan'a bunca hastalığına rağmen, yaşına rağmen hâlâ Adli Tıp Kurumu "Cezaevinde kalabilir." diyorsa bunda kimse bize gelip de "Burada bir hukuksuzluk var." diyemez; biz, hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; varsa bir Kürt düşmanlığı var, varsa düşman hukuku var burada.
Yine, aynı şekilde Aysel Tuğluk, birçoğunuz bilirsiniz. Aysel Tuğluk, DTP Eş Genel Başkanıydı, beş yıl önce de bir kumpas davasıyla yine tutuklandığında bizim Eş Genel Başkan Yardımcımızdı, şu an cezaevinde; bütün raporlara rağmen, avukatlarının bildirimine rağmen ağır bir hastalık yaşıyor, bu ağır hastalığına rağmen yani tek başına, kendisinin ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak durumdayken yine cezaevinde tutuluyor ve yıllarca bu sıralarda milletvekilliği yaptı. Aysel Tuğluk'un yapmış olduğu tek şey, Kürt halkının haklarını savunmak, kadın mücadelesi vermek, bundan dolayı da cezalandırılıyor ve bugün de yine cezalandırılmaya çalışılıyor.
Biz, şimdi, asla bu durumda da ne bir vicdana seslenme gereği duyuyoruz, ne de insanlıktan söz edilebilir; buradaki seslenmemiz kesinlikle iktidar partisine de değil. Burada eğer muhalefet de hâlâ Aysel Tuğluk'un bu mücadelesine rağmen; suçsuz yere, düşüncelerinden dolayı orada tutulmasına rağmen sessiz kalıyorsa bence muhalefet de kendisini gözden geçirsin. Birinci olarak, Sayın Aysel Tuğluk'un o sağlık koşullarına rağmen orada kalmaması gerektiğiyle ilgili bir çaba göstermek zorunda ki zira bugün, biliyorsunuz, Aysel Tuğluk'un bu sağlık sorununun en büyük nedenlerinden bir tanesi de yıllar önce annesi vefat ettiğinde faşistlerin orada cenazeye bile tahammül edemeyip "Annesinin cenazesini biz burada gömdürtmeyiz." demesiydi, o çıkan olaylardı. Ve bugün iktidarın da yapmış olduğu... O gün cenazeye nasıl karşı çıkıldıysa, nasıl gömdürmedilerse, bunda da bugün Aysel Tuğluk'u kim cezaevinde tutuyorsa o düşünceyle ortak anlayıştadır.
Yine, diğer bir konu, Sayın Leyla Güven. Biliyorsunuz, hukuksuz bir şekilde, Anayasa'ya aykırı bir şekilde cezaevine atıldı; birçok emsal karar olmasına rağmen, AYM burada emsal karar vermesine rağmen milletvekilliği düşürüldü ama bugün cezaevinde yirmi iki yıl cezaya çarptırıldı; o da yetmedi, her gün bizim bu sıralardan konuştuğumuz sözleri Hakkâri'de söylediği için propagandadan ve üst dereceden yani en üst seviyeden beş yıllık propaganda cezası aldı. Neydi bunun gerekçeleri? Her gün karşılaştığımız şeyler: "Halkı kin ve nefrete teşvik etme" ve en trajikomik olanı da "devleti itibarsızlaştırma".
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MURAT SARISAÇ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Devleti itibarsızlaştırmadan, bir ülkeyi itibarsızlaştırmadan bahsedilecekse bugün zaten devlette, ülkede bir itibar bırakılmamış. Bir devleti nasıl itibarsızlaştırırsınız, biliyor musunuz? Eğer halkın ucuz ekmek için girdiği kuyruklar, sizin övündüğünüz saraylarınızın lüks otomobillerinin kilometre uzunluğundaki konvoylarından uzunsa bir devlet öyle itibarsızlaştırılır. (HDP sıralarından alkışlar) Eğer siz bugün kendi halkınızı çöpten ekmek toplamaya muhtaç etmişseniz bir devlet öyle itibarsızlaştırılır. O yüzden Leyla Güven ve kadın yoldaşlarının vermiş olduğu kadın mücadelesi; barış, demokrasi ve eşitlik mücadelesi, onların beslendiği bu felsefe olsa olsa bu ülkeye itibar kazandırır. İtibarla ilgili sorumlu arıyorsanız bu ülkeyi itibarsızlaştırmayla ilgili sorumlu arıyorsanız buyurun, dün burada pervasızca konuşan Bakanınıza bakın, bugünkü politikalarınıza bakın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)