| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 09.12.2021 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, milletvekilleri, değerli yurttaşlar; Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi vesilesiyle, iki yıldır görüşmelerin başlangıcındaki bakanların bütçe görüşmelerinin sonunu getiremediğine derinleşen kriz ortamında tanık oluyoruz. Hukuksuzluğa dayalı siyasal istikrarsızlık o denli açık ki bakanlık değişimi bile "af talebi" ve "af kabulü" gibi tamamen Anayasa dışı kavramlarla gerçekleştiriliyor. Bu istikrarsızlık nedeni, tek kişi projesi olarak, baskıcı OHAL koşullarında dayatılan 2017 Anayasa değişikliğidir. Demokrasinin olmazsa olmazları kaldırıldı, ortak akla dayalı bütün siyasal karar düzenekleri de silindi. 2018 bütçe görüşmelerinden beri bu acı gerçek, devlet kurumlarının işleyişinde asgari dayanışma, eş güdüm ve iş birliği yokluğunda görülmektedir.
Bakanlıklar ve bakanlıkların faaliyet alanlarında kurgulanan, paralel saray politika kurulları arasındaki kopukluk bütçe görüşmelerinde bir kez daha doğrulandı. Teşkilat politikalarına dahi hâkim olamayan atanmış bakanların bu dağınıklığı örtme çabası da bütçe sunuş tarz ve üsluplarıyla gözler önüne serilmektedir. Bütçe görüşmelerinin amacı, Bakanların propaganda yapması ya da vekillere hakaret etmesi değildir. Haklarındaki suç isnatlarının gündeme gelmesini engellemek amacıyla saldırganlaşan bazı bakanların ve onlara arka çıkan Cumhur İttifakı vekillerinin Genel Kurul düzenini bozan söz ve eylemleri, Meclisin bütçe hakkını gasbeden tek kişilik yürütmenin ulusal egemenliğe yabancılığını bir kez daha kanıtlamaktadır.
Siyasal, idari, akçasal ve çevresel yetkiler bütünü bir kişide toplanırken o kişinin en yakınındaki birimler darmadağınık durumdadır. Bu sistemsizlik, bakanlıkları sarayın idari birimlerine indirgerken kendi birim yöneticilerini bile atayamayan bakanlar, muhalefetle çatışmak amacıyla, anayasal temeli olmayan bir özgüvenle, hesap vermek için geldikleri Genel Kurulda kendilerini siyasal aktör sanıveriyorlar ama şu da bir gerçek: Bakanlıklar ile saray temsilcileri arasında tam bir kopukluk söz konusu; aralarındaki tek söylem ortaklığı ise şefe referans, sadakat ve itaat, hukuka ve halka değil. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyetin kalbinde yer alan kamu yararı çatısı, biatçi bir şahsi bekacılar zümresince yıkılmış durumda. Sadakati hukuka değil, siyasi varlıklarını bir şahsa, mutlak biate dayandıranlara Anayasa andını ve "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir." cümlesiyle başlayan Anayasa madde 6'yı hatırlatmak gerekir.
Sayın vekiller, devlet yönetimi, hukuki yapı ve iktisadi düzen arasındaki ilişkinin merkezinde yer alır. İnsan haklarının ve iktisadi refahın anayasal güvencesi, kuralı koyan yasamanın kuralı uygulayan yürütmeden ayrı olması, uyuşmazlıkları çözen yargının da bağımsız olmasıdır. Erkler ayrılığını ve yargı bağımsızlığını sönümlendiren, bütün ekleri doğrudan ya da dolaylı olarak uhdesinde toplayan parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme iktisadi liberalizme değil ama bir vahşi kapitalizme, bir yolsuzluk ve yağma düzenine ivme kazandırdı. Bunların başında çevre yağması ve Kamu İhale Kanunu'nun delik deşik edilmesi gelmekte. Bu partizan süreç, aynı zamanda kamu hizmetine girmede eşitlik ilkesini ortadan kaldırarak cumhuriyetin özünde yer alan fırsat eşitliğini de yok etti. Merkez Bankasından TÜİK'e uzanan uzman kurumları da güdümüne sokarak özerklikleri bir yana, varlık nedenleri üzerine halkın bilgilenme hakkını bile yok eden keyfî yönetim, tıpkı anayasal düzeni yıkmak için yaptığı üzere bekasını da bilgi kirliliğiyle sağlamak istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bir dakika daha.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - İşte, çifte bilgi kirliliği budur.
Türkiye'yi tarihinin en büyük ve yaygın yoksulluğuna sürükleyen tek kişilik yürütme, bir zamanlar kendisinden en çok mağduriyet ürettiği Millî Güvenlik Kurulunu da araçsallaştırarak ekonomik kurtuluş seferberliği ilan etti. Millî Güvenlik Kurulunu ekonomik krize alet eden ancak anayasal bir kurul olarak üretici ve tüketici örgütlerini temsil eden Ekonomik ve Sosyal Konseyi on iki yıldır toplamayan bir anlayışın, müsebbibi olduğu felakete çözüm üretebileceği düşünülebilir mi? Adil bir iktisadi düzen ve devlete güven ancak hukuk güvenliğinin ve bağımsız yargının olduğu bir siyasal yapıda geçerli kılınabilir. Bu itibarla, sorunların kaynağı olan ve sürdürülemezliği defalarca kanıtlanan tek kişi yönetimini savunan ve yürürlükteki Anayasa'ya bile saygı duymayanların genel hukuk inancı olmadığı için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - ...anayasal vaatlerine ve hukuka, reform çıkışlarına inanmak saflıktır.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)