| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 09.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, 3 şehit haberi var, içimiz yanıyor; ben şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum, Silahlı Kuvvetlerimizin ve milletimizin de baş sağ olsun temennisinde bulunuyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, hayırlı olsun öncelikle.
Sayın Nebati yok mu?
HAZİNE VE MALİYE BAKAN YARDIMCISI CENGİZ YAVİLİOĞLU - Bakan Yardımcısı var.
ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Başkan, nasıl yapacağız? Ben Maliye Bakanlığı üzerine konuşuyorum, Maliye Bakanı yok.
AYHAN EREL (Aksaray) - Bütçe yok ki Maliye Bakanı olsun. Sayın Başkan, bütçe var mı ki Maliye Bakanı olsun.
BAŞKAN - Lütfen efendim, lütfen.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Lavaboya gitti.
ERHAN USTA (Devamla) - Ya, bu şartlarda... Yani, çünkü biz, Maliye Bakanlığına politika önerisinde bulunacağız. Böyle bir şey nasıl olur?
BAŞKAN - Sayın Usta, siz devam edin, biz takip edelim efendim.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ara verelim Sayın Başkan.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, ara verelim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Erhan Bey, biz çıkalım, siz Maliye Bakanıyla görüşün o zaman. Çıkalım mı biz?
ERHAN USTA (Devamla) - Siz ne yaparsanız yapın ya, zaten çıkmışsınız, kimse yok. Yani sizin kendi grubunuz konuşurken de kimse yok.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Tamam o zaman siz özel olarak görüşecekseniz biz çıkalım. Burası Genel Kurul, Bakanlığın yolunu biliyorsunuz siz oradan gelmesiniz yani.
ERHAN USTA (Devamla) - Ancak Sayın Başkan, isterseniz ara verelim.
BAŞKAN - Sayın Usta, Komisyon yerinde, biz takip edelim efendim.
Siz buyurunuz efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Erhan Bey, siz Bakanlıkta görüşün.
ERHAN USTA (Devamla) - İşte, devlet maalesef böyle yönetiliyor. Belki bir ihtiyaç için çıkmıştır, bakalım, görürüz şimdi.
Yani, şunu söyleyecektim: Bakanlığı hayırlı olsun.
Tabii, bir Bakanlık adaylığı dönemi oldu Sayın Bakanın. Adaylık döneminde göz doldurucu beyanatları oldu ve sonrasında Bakan oldu. Hayırlı uğurlu olsun.
Şimdi, şu soruyu soracaktım, kendisi artık tutanaklardan bakarak cevap verir: Bakanlığınızı ve kendinizi ekonomi yönetiminin neresinde konumlandırıyorsunuz? Şimdi, bu sorunun Türkiye açısından ben çok kritik olduğunu düşünüyorum çünkü Türkiye ekonomisini kim yönetiyor? Burası belli değil. Hazine ve Maliye Bakanlığının pozisyonu, yeri nedir? Burası da belli değil. Zannediyorum bir başarısızlık var ortada ve bu başarısızlığı kimse üstlenmek istemiyor. Zaten Sayın Cumhurbaşkanının 22 Kasımda Kabine toplantısı sonrasında bir beyanatı oldu. On dokuz yılın toptan başarısız olduğunu söyleyen, "Sonuç alamadık." dediği beyanatından sonra bugün, AK PARTİ milletvekillerini de ben tebrik ediyorum. Yani on dokuz yılı silip attılar, on dokuz yılda ne kadar başarısız olduklarını burada her biri beyanlarıyla söylediler.
Şimdi, tabii, bu bütçeyi konuşuyoruz da bütçenin dayandığı orta vadeli program yok ortada. Orta vadeli program 2 nedenle çöp oldu arkadaşlar. Geçmiş yıllarda da çöp olduğu oluyordu, makro hedeflerindendi, oralarda rakamlar çok değişiyordu, öngörüsüzlükten kaynaklanan bir şey vardı, şimdi o yine var. Mesela 2022 yılı için orta vadeli program "9,27 kur." diyor, kurun şimdi kaç lira olduğunu hepimiz biliyoruz: 13,80 kur. Yani o rakamsal hedefleri yönüyle, sadece kur değil büyüme açısından da diğer unsurlar açısından da benzer şeyler var. Fakat daha da önemlisi, 22 Kasımdaki Sayın Cumhurbaşkanının bu konuşması, çok önemlidir. Orada ifade ettiği ve onun öncesinde de bir miktar söylediği ciddi bir paradigma değişikliği var. Yani orta vadeli programda konulan, yazılan her şey bir kenara atıldı, şu anda yeni bir -tırnak içerisinde yani- model uygulanıyor, o yönüyle de orta vadeli programın bir çöp olduğunu maalesef görüyoruz. Bu, incitici bir şey tabii.
O yüzden biz şunu söyledik hep: "Bu yapılabilir, Hükûmetin takdiridir, biz buna bir şey demeyiz." O zaman ne yapacaksınız? Yapacağınız şey yeni bir orta vadeli program, yeni bir bütçe çerçevesi getirmeniz lazım. Zaten getirdiğiniz bütçenin üçte 1'i bu çok kısa süre içerisinde eridi biliyorsunuz. Yani 224 milyar dolar olarak gelen bütçe şu anda 128 milyar doların altına indi, yani bütçenin yüzde 43'ü eridi arkadaşlar, böyle bir şey olamaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, o "istikrarsızlık dönemi" dediğiniz dönemlerde dahi böyle bir şey görülmedi Türkiye'de, ilk kez böyle bir şeyle karşılaşıyoruz. Bundan olsa gerek ki işte, artık, on dokuz yılı toptan reddeden bir Cumhurbaşkanı ve bir AK PARTİ Grubu var.
Şimdi Sayın Bakan, borçlanma stratejisi... Tabii, siz yeni geldiniz ama kurumsal sorumluluk devam ediyor. Özellikle Berat Albayrak döneminde borçlanmada ciddi hatalar yapıldı. Ben bunu daha önceden söyledim ama tabii şimdi roller, yani işte, her yerde kesişiyor, bazen tekrar etmek durumunda kalıyoruz, çok detayına girmeyeceğim ancak talep ederlerse detay hesapları kendilerine takdim edebilirim. Ne yapıldı? Altın üzerinden, döviz üzerinden ve enflasyona endeksli borçlanmalar yapıldı. Enflasyona endeksli borçlanmalar eskiden de vardı ancak Türkiye, altın ve döviz üzerinden borçlanmaları belki yirmi yıldır, otuz yıldır unutmuştu. Yurt içerisinde onlara dönüldü. Bunun sonucunda...
Şimdi yeni modeli vaktimiz olursa konuşacağız. Bütçenin tümü üzerinde konuştuğum için şimdi burada vakit ayırmayı çok fazla düşünmüyorum, vaktim olursa konuşurum ancak bu "model" denilen şey ne yaptı? Kuru serbest bıraktı. "Ya, kur serbest olsa ne olacak, ne zararı var bunun?" diyen arkadaşlar var. Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, bir yandan borçlanmayı altın ve döviz üzerinden yapacaksınız... O zaman bile bile mi yaptınız bunu? Yani birilerine "Gel kardeşim, sen altın ve döviz üzerinden kâğıtlarımızı al, biz nasıl olsa dövizi ve altını..." Ben altının ons fiyatını söylemiyorum, kura endeksli kısmını söylüyorum. O da döviz gibi hareket ediyor. "Ondan sonra gel, biz de yarın bir gün size çok güzel kazançlar vereceğiz." diye birilerine özellikle mi yaptınız bunu? Türkiye Cumhuriyeti hazinesine kumpas mı kurdunuz Sayın Bakan? Yani olsa olsa, hakikaten, ancak kötü niyetle yapılacak bir şey olur bu. Çok ikaz edildiniz, ikaza rağmen bunlar devam etti. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bakın, sadece kasım-aralık; aralıktan 9 gün, kasımdan 30 gün; 39 günde, sizin bu yanlış borçlanmalarınız nedeniyle hazinenin borcu ne kadar arttı biliyor musunuz, hiç hesap ettiniz mi? 606 milyar TL arttı arkadaşlar. Yani bir ay, bir buçuk ay yok bu süre; 39 gün içerisinde hazinenin borcu 606 milyar TL arttı. Borç arttı demek, ne demek? Ya, gelir toplayacaksınız, borç ödeyeceksiniz. Borçlanma ve borç ödemeleri, yeni sistem gereği finansman tarafındadır ama özü itibarıyla baktığınızda gelir toplayacaksınız, borç ödeyeceksiniz. Aylık geliriniz ne kadar yani bir ayda, kabaca? Otuz dokuz güne bir ay dersek bir ayda borcunuz 606 milyar TL artıyor, sizin ekim ayındaki aylık vergi geliriniz 96 milyar TL. Yani bir ayda bütün bu vatandaşlardan topladığınız verginin 6,3 katını bu yanlış borçlanma stratejisinden dolayı birilerinin cebine aktardınız. Bunlar da kim? Devlete borç veren faizciler. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bir yandan da tutuyorsunuz "Faiz lobisi var." diyorsunuz, biz sizin nerenize, nasıl inanacağız?
Bu hesabı biraz geriye götürürsek bu 606 milyar TL dediğimiz şey, yılın başından itibaren baktığınızda, on bir aylık dönemde de 935 milyar TL. Bakın, on bir ayda 935 ama son otuz dokuz günde 606 milyar TL. Bu ülkede nasıl "Ben böyle, kuru başına bırakırım." diyebilirsiniz? O zaman bilerek yapıyorsunuz bunu. Birilerine para kazandırmak için yapıyorsunuz. Bunun çünkü başka hiçbir mantıklı izahı yok. Daha şeylere girmeyeceğim, dış borçların 3 trilyon arttığına, yıllık bütçe gelirinizin 1 trilyon olduğu düşünülürse onun 3 katı kadar dış borcun arttığına. Ya, bu ülkeyi ilanihaye yani borçlu ve borcunu ödeyemeyen bir ülke hâline getirdiniz.
Cumhuriyet tarihi boyunca ülkenin bütün borç stoku -dış borç anlamında söylüyorum- 3,2 trilyonken bunu on bir aylık dönemde -sizin on sekiz yılınız da var bu cumhuriyet tarihi dediğimde- 2'ye katladınız. Bütün cumhuriyet tarihi boyunca hatta Osmanlıdan kalan, Düyun-ı Umumiye'den kalan borçlar da dâhil 3,2 trilyon lira olan dış borcu bu yılın başı itibarıyla şu anda 6,2 trilyon liraya getirdiniz ve kasıla kasıla "Yeni model uyguluyoruz." diyorsunuz, Allah'tan korkun ya, Allahtan korkun! Böyle bir şey olamaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Daha bu bahis uzatılabilir ama uzatmanın da çok fazla bir gereği yok, dediğim gibi konuştuğumuzdan ne kadar anlıyorsunuz, ondan da emin değilim işin doğrusu.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, biz "Faiz düşürülmesin." demiyoruz, yüksek faize ilk önce biz karşıyız. Biz sizi sürekli buralardan "Yüksek faiz veriyorsunuz." diye eleştirdik ya. "Dünyada, Avrupa Birliği ülkelerinde faiz sıfırken, efendim, Polonya'da 1,25'ken, Güney Afrika'da 3,75'ken niye bu ülkede 15, 18, 20 faiz veriyorsunuz." diye biz eleştirdik ama idari kararla düşürdüğünüz faizin sonucunun işte şimdi ne olduğunu görüyorsunuz. En son borçlanma yüzde kaçtan yapıldı Sayın Bakan? Yüzde 22,70. Politika faizimiz kaç? Yüzde 15.
Ha, ne diyorlar? "Ya, başka ülkelerde de bu var." Başka ülkelerde böyle bir şey yok yani bakın, sizin bu saçmalıklara başladığınız günde 16,50'ydi bu ülkede faiz oranları -yüksek miydi, gene yüksekti ama 16,50'ydi- şimdi 22,70'e getirdiniz; yüzde 6,10 puan faizlerde artış yaptınız; güya politika faizini aşağıya indirdiniz. Ben ne anladım bu politika faizini aşağıya indirmenizden ya? Hazinenin borçlanma faizi yüksek mi? Yüksek.
Sayın Bakan, millete vergi borcu için yüzde kaç gecikme faizi uyguluyorsunuz? Öğrencilere yüzde kaç faiz uyguluyorsunuz kredi borcu için? Yüzde 19,2. Onu niye düşürmüyorsun? Politika faizini düşürüyorsun. Politika faizini düşürmekten kasıt ne?
Değerli arkadaşlar, faizin düşmesine seviniyorsunuz, ben de keşke düşse diyorum ama yüzde 15'le bankaya para veriyorsunuz, yüzde 22,70'le aynı banka geliyor, Hazineye para veriyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi ya? (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu soygun düzenini siz yarattınız bu ülkede. Yazıklar olsun ya, yazıklar olsun ya! Bir de geliyorsunuz, model varmış gibi konuşuyorsunuz, Allah'tan da korkmuyorsunuz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Soygun modeli...
ERHAN USTA (Devamla) - Soygun modeli, kumpas... Bu model, Hazineye kumpastır arkadaşlar. Siz bu Hazineden mi intikam almaya çalışıyorsunuz, cumhuriyetten mi intikam almaya çalışıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz, ben anlamıyorum yani bir hükûmet on bir ayda cumhuriyet tarihi boyunca yaratılmış dış borç kadar dış borç yaratır mı arkadaşlar ya? Böyle bir şey olabilir mi ya? Bunu nasıl kabul edeceğiz, nasıl ödeyeceğiz bunu? Torunlarımız borçlandırılıyor. Daha bunların içerisinde kamu-özel iş birliği projelerinden gelecekler yok, daha bunların içerisinde -eğer bu tutumunuz devam ederse- önümüzdeki aylarda gelecek faiz indirimleri veya faizle ilgili, daha doğrusu saçmalıklarla ilgili gelecek yüklerin hiçbiri yok, onları da bakıp göreceğiz değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir şey daha söyleyeyim: Ben geçen bütçenin tümünü konuşurken burada "On dokuz yılda 516 milyar dolar faiz ödediniz." dediğimde bazı AK PARTİ'li arkadaşlar hopladı: "Ya, nasıl olur, bütçenin payına bak." Tamam, paya baktığınız zaman iyi, zaten ben onu söylüyorum, biz burada hep şunu söyledik: 99 yılının sonunda başlatılan programın temel amacı, bütçe açıklarını düşürmek ve dezenflasyon programıydı. Elbette oralarda mesafe alındı, ancak bunun payının düşmüş olması, bütçeden 516 milyon dolar faiz ödediğiniz gerçeğini değiştirmiyor. Sizden önceki iktidarlar, aynı on dokuz yılda yani geriye doğru on dokuz yılda bunu 248 milyar dolarla çözdü ve devletin çarkı aynı üç aşağı beş yukarı. Yani şu anda başımız göğe mi erdi? 248 milyar dolarla döndürdüğü çarkı -faiz açısından- siz 516 milyar dolara çıkardınız.
Şu anda şunu iddia ediyorum ve söylüyorum: Hesabını yapın, akşam konuşurken burada görüşelim. Bu faiz de gerçekçi faiz değil, faizler gizleniyor. Arkadaşlar az önceki söylediğim, sadece otuz dokuz günde yaratılan 606 milyar TL, borç stokunda gözüküyor. Aslında o bir faiz reel anlamda yani o gün TL cinsinden borçlanmış olsaydı yüzde 18-20 faizle borçlanacaktı, bu kadar olmayacaktı yük ama şimdi dolar üzerinden borçlanıyorsun, güya altı aylık 1,20'yle borçlanıyorsun, faizde gözüken kısmı sadece 1,20 ama benim ödediğim, aldığıma göre verdiğim arasında yüzde 50 fark var. O 606 milyar TL'yi de koyun bakalım, sadece -fazla geriye gitmeye gerek yok- otuz dokuz günlük faizi koyun, ödediğiniz faiz nereye geliyor? Ondan sonra da kalkıyorsunuz yok "faiz lobisi, bilmem ne" diye birilerini itham ediyorsunuz. Yani bunları anlamak mümkün değil.
Şu bahse girmek istemiyordum ya, nasıl bunu söyleyebilirsiniz. Nerede o milletvekili arkadaş? Çıktı. "El pençe divan durdu IMF'nin karşısında." diyorsunuz ya. Sizden önce iktidarda kim vardı? O iktidardan kalan siyasi parti şu anda kim arkadaşlar? Ya, böyle bir şey olmaz ya. Azıcık nezaketiniz olsun hiç olmazsa. Ben o dönemin bir bürokratıyım arkadaşlar yani bir bürokratın, tabii, sorumluluğu bir siyasetçi kadar olmaz. Hiç kimse, hiçbir Türk bürokratı, IMF'in önünde el pençe divan durmadı kardeşim! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
IMF'le program yapmak kötüdür, keşke ülke IMF'in kucağına düşürülmesiydi ama ülkeyi şu anda sizin aldığınız 2002'den daha kötü duruma getirdiniz, IMF'le program yapacak durumunuz dahi yok. IMF'le program yapmak kötüyse IMF'le en uzun programı beş buçuk yıl boyunca siz yürüttünüz bu ülkede. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) 2 defa da programı yenilediniz; elinizde şans vardı, "Uzatmıyorum programı." diyebilirdiniz, "Yırtıp atıyorum." diyebilirdiniz veya "Şurasını beğenmiyorum, orasını düzelteceğim." diyebilirdiniz, hiçbirini demediniz.
Efendim şimdi ne? "IMF borcunu ödedik." Ya, IMF borcunu, vadesi gelen borcu elbette ödeyeceksin, en fazla kaynağı zaten sen kullandın, IMF'ten para kullanmadın mı senin döneminde? Bir tüccar düşünün veya bir KOBİ düşünün, eve geliyor, hanıma caka satıyor, diyor ki: "Ziraat Bankasının borçlarını ödedim." "E, bey, nasıl ödedin?" "Halkbanktan kredi kullandım, Ziraat Bankasının borcunu ödedim." (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Yani IMF borcunu ödemiş mi oluyorsunuz ya? Tokyo'dan, Londra'dan milyarlarca dolar borçlandığınız kamunun borcu çığ gibi büyümüş, ondan sonra geliyorsunuz "IMF borcunu ödedik." diye basit siyaset yapıyorsunuz ya! Yapmayın Allah aşkına arkadaşlar ya!
Şimdi, fiyat artışları başımızın sıkıntısı, değil mi? Bakın, akşamleyin bu hesabın da mutlaka değerlendirmesini istiyorum. Yanlışsam düzeltin, ben hesap adamıyım, rakam adamıyım. Şimdi, ne deniliyor -yeni şey- fiyat artışlarından kim sorumlu? Stokçular sorumlu. O zaman BOTAŞ stokçu mu arkadaşlar ya? BOTAŞ niye sürekli doğal gaza zam yapıyor? O zaman en büyük stokçu kamu. Veya akaryakıt şirketleri stokçu mu, niye durup durup zam yapıyorlar?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Lisanslı depoları da söyle.
ERHAN USTA (Devamla) - E, siz bu ekonomiyi yönetemezseniz... Az önce dediğim gibi, borçları bir yandan artırıyorsunuz, bir yandan da milleti fakirleştiriyorsunuz; bunun farkında değilsiniz.
Bakın, ben hesabını yaptım. Şu ana kadar akaryakıt, doğal gaz hemen hemen, üç aşağı beş yukarı aynı. Kimse doğal gazın spot piyasada 1.300 dolarlara çıktığını filan söylemesin bana, ben bunları biliyorum kardeşim. Bizde BOTAŞ'ın kontratları uluslararası ham petrol fiyatlarına bağlıdır, tamam mı? Spot piyasa bizi şu anda ilgilendirmiyor. İlgilendiren kısmı ne? O da sizin beceriksizliğiniz. 2021 yılı içerisinde 3 tane ülkeyle bizim bir kısım taahhütlerimiz bitti. Onları zamanında yenilemediniz, şimdi yüksek fiyatlara o kısmıyla maruz kalıyorsunuz. Ama paçalladığınız zaman toplam içerisinde o düşüyor. Efendim neymiş? 1.300 dolara çıkmış LNG fiyatları. Ondan sonra... Yok, öyle değil. Biz, ham petrol fiyatı üzerinde gidiyoruz. Ham petrol fiyatları da belli. Yılın başında 51,5 dolar, şu anda 76 dolar.
Ama esas bizdeki artış, değerli arkadaşlar, kurdan geliyor. Yani şu anda hem ham petrolde hem de... Ham petrol için çok iddialıyım -akaryakıt fiyatları için daha doğrusu- LNG'de de yani doğal gazda da üç aşağı beş yukarı aynı; bunların artışlarının sadece yüzde 1'i uluslararası petrol fiyatlarındaki artıştan geliyor, dörtte 3'ü sizin beceriksizliğinizden geliyor, kurdan geliyor. Millete de bunu yutturuyorsunuz değil mi? Ne yapalım? A Haber'i izleyince "Efendim, ham petrol fiyatları yükseldi, ondan zam yapmak durumunda kalıyorsak... Hatta yansıtmıyoruz vatandaşa." filan diye edebiyat yapıyorsunuz, yazık ya. Yazık, böyle bir şey asla kabul edilemez. Bu, sizin beceriksiz ekonomi yönetiminizin faturasıdır. Hazineye olan fatura da odur, millete olan fatura da sizden kaynaklanır.
Şimdi, daha uzatabiliriz bu bahsi. Ya, bir de burada hakikaten insanın bir miktar yüzünün kızarması lazım ya. Almanya'yla bizim akaryakıt fiyatlarını, pompa fiyatlarını karşılaştırıyorlar ya, Amerika'yla karşılaştırıyorlar. Efendim, orada 1 euroymuş, bizde de -kaç euroydu bizde şimdi- 67 euro sent. Ya, kardeşim, Almanya dediğin senin 7 katın, 8 katın -54 bin dolar- kişi başı geliri var. Alım gücüne göre baksana. Almanya'yla mukayese ettiğimizde aynı alım gücü içerisinde olduğumuz zaman mazot fiyatlarının bizde 2 lira 25 kuruş olması lazım; 10,5 lira falan değil. 2 lira 25 kuruş olursa şunu diyebilirsiniz bana: "Biz de Almanya'yla alım gücü açısından fiyatlarımız aynıdır."
Hele Amerika'ya geldiğinizde -şimdi baktım, arkadaşlara mesaj attırdım, Teksas'ta oturan bir arkadaşım var- orada galon, bunu litreye çeviriyorum, benzin 74 sent arkadaşlar, mazot 84 sent. Türkiye'de ne kadar? Ya, dolar cinsinden bile -bırak alım gücünü- Amerika'dan daha pahalı satıyorsunuz ya; 76 sente benzini, yine 76 sente de mazotu; benzini pahalı, mazotu 3-5 sent ucuz satıyoruz. Amerika'yla mukayese ettiğimizde, alım gücüne göre mukayese ettiğimizde... Çünkü Amerika'nın 63 bin dolar kişi başı geliri var arkadaşlar. Niye sen öyle mukayese ediyorsun, öyle bire bir mukayese yapılır mı? Bunlarda alım gücü üzerinden mukayese yapılır. O mukayeseyi yaptığınızda, Amerika'yla alım gücü açısından baktığımızda bizde 10 sent olması lazım, 1 lira 40 kuruş olması lazım, akaryakıt fiyatlarını karşılaştırdığımızda; 1 lira 40 kuruş Amerika'ya göre, Almanya'ya göre baktığımızda 2 lira 25 kuruş olması lazım. Milleti kandırmayın lütfen.
Şimdi, sanayide doğal gaz meselesi... Ya, geliyorsunuz, gidiyorsunuz, bir yandan diyorsunuz ki: "Üretim, ihracat, yatırım." Eyvallah. Ya, zaten bunu yapmadınız diye... Beni tanıyanlar bilir, 2015'te mi biz milletvekili olduk, ondan beri "Ya, olmaz kardeşim, şu ülkenin parasını taşa toprağa gömmeyin. Dışarıdan borç alıyorsunuz, taşa toprağa parayı gömüyorsunuz." dedik, dedik, dedik; tamam mı? Ancak, çok şükür onu idrak ettiler ama on dokuz yıldan sonra idrak edildi. Şimdi "Üretim, istihdam, yatırım." deniliyor. Ya, kimsenin itiraz ettiği yok. Doğal gaza yılın başından beri yapılan zam kaç? Bak, Aralık 2020, 1.000 metreküp doğal gaz 1.400 lira, şimdi 4.179 lira. Ha, sadece böyle de değil, bir de OSB'lere bir yazı gidiyor -en son yüzde 20 geldi biliyorsunuz yani yıl içerisinde sürekli zam geldi- şöyle baktığımızda aslında OSB'lerde ne yapılıyor biliyor musunuz? İlk dokuz ay ortalama tüketiminize, aylık tüketiminize bakın, bundan sonra kalan dönemde o aylık tüketiminizin yüzde 60'ına kadar olan kısmını açıkladığımız yeni fiyattan yani 4.179 liradan verecek. Bak, o dokuz aylık ortalamanın yüzde 60'ını geçerse -yani onun ortalaması kadar bile demiyor yani "Üretimini kıs." diyor ya, bir yandan da millete caka satıyorsunuz "Üretim, istihdam, yatırım." filan diye- ondan sonra üretim yaparsa yüzde 50 bindirimli uygulanıyor doğal gaz fiyatları.
Böyle baktığınızda yani bu yılın başından itibaren kalan aylarda da aynı miktarda doğal gaz kullanıldığını düşündüğümüzde 5,015'e çıkıyor doğal gaz fiyatı sanayici için arkadaşlar; 1,400'den 5,015'e çıkıyor, yüzde 258 artış! Böyle bir şey olabilir mi? Bu, neden kaynaklanıyor? Allah rızası için bana söyleyin ya, vicdanınıza sesleniyorum, bunun ne kadarı uluslararası fiyatlardan kaynaklanıyor? Çok az kısmı, işte az önce söyledim, bunların tamamı sizin beceriksizliğinizden kaynaklanan şey. Dolayısıyla OSB'lere bunu yapmaya hakkınız yok, sanayiciyi öldürmeyin, sanayiciyi öldürüyorsunuz ya, "Üretimini kıs." diyorsun ya. Geçen yılın yani daha doğrusu bu yılın başında yüzde 60'ını geçtiğin anda yüzde 50 sanki ceza yani sanki sanayicinin doğal gaz kullanması kötü bir şeymiş gibi.
Sayın Başkan, böyle bir şey olabilir mi ya? Böyle bir şey olabilir mi, bu kabul edilebilir mi? Bu nasıl bir fiyat ayarlamasıdır? Yapıyorsunuz, hiç olmazsa hepsine yapın. Yani "Geçen aylardaki yaptığının yüzde 60'ını geçersen ben sana yüzde 50 doğal gazı daha fazla veririm." diyen bir mantıkla, bir anlayışla Türkiye'yi yönetiyorsunuz, böyle bir şey olamaz.
Çok söylenecek şey vardı, onların hiçbirisine vaktim kalmadı fakat Sayın Cumhurbaşkanının açıklamaları var yani o sıcak gündem, onlara bir miktar girecek olursam. Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı? Diyor ki "Üretim, yatırım, tasarruf. Yastıkaltında paralar var, DTH'lerde paralar var." Bunu geçen sefer söylediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
ERHAN USTA (Devamla) - 3 milyar dolar bir haftada döviz tevdiat hesaplarından para çekildi. TL mevduata gitti mi? Gitmedi. Nereye gitti? Yastık altına gitti. Ya bunlar tehlikeli laflar arkadaşlar, bu laflar, bunları lütfen konuşmayın. Dün akşam yine Kabine toplantısı sonrası Sayın Cumhurbaşkanı bunları söyledi. Dolayısıyla, bakın, döviz tevdiat hesaplarındaki paraların zaten birçoğu bireyseldir. Onu döviz tevdiat hesabına yatırdıysa zaten o sistemin içerisinde, sistemin dışına da para kaçıyorsa, kusura bakmayın, sizin beceriksizliğinizden, milletin, kendi vatandaşınızın size güvenmemesinden kaynaklanıyor. Kurumsal bir firma eğer burada parasını dövizde tutuyorsa, yatırım yapmıyorsa o da yine size güvenmediği için yapmıyor. İstikrar olmayan yerde yatırım olur mu? Kur yarın kaçla bitecek? Yatırım bir günde mi yapılıyor? İki yıl sürüyor, üç yıl sürüyor, 30 lira kurdan belki arkasını tamamlayacak. Buna kim girebilir böyle bir ortamda?
Şimdi "Stoklara el koyacağız." dediniz. Stoklar; şimdi yeni günahkâr stokçular oldu ya "Fiyat artışı stokçulardan kaynaklanıyor." deniliyor. Şimdi, vatandaş bununla birleştiriyor "Ya, bu yastıkaltını, DTH'leri çok fazla söylüyorlar. Acaba bunlara da el koyma mı gelir?" diye piyasada tedirginliği kendi kendinize yaratıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Başkanım, bitireceğim.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı çok fazla yatırım tavsiyesi veriyor. Yatırım tavsiyesi veriyor fakat Sayın Cumhurbaşkanına güvenerek yatırım yapan herkes zarar etti değerli arkadaşlar. Ne dedi? "Dövizlerinizi bozdurun." dedi, o millet zarar etti; başka şeyler söyledi, hepsi zarar etti. Eğer bir aracı firmada çalışmış olsaydı veya bir yatırım danışmanlık ofisinde çalışmış olsaydı Sayın Cumhurbaşkanı şimdiye çoktan işini kaybederdi, kovulurdu çünkü yatırımcısına, müşterisine zarar ettiren bir Cumhurbaşkanı var. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)