| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 10.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Çok değil, son üç ayda yaşananlar AKP saray iktidarının tabutuna çiviyi çakmıştır. Bu iktidar artık siyaseten yaşayan bir ölüdür. Evet, burada bütçe falan konuşmuyoruz; burada, İçişleri Bakanınızın suç işleri bakanı olarak nasıl tanımlandığını, işlediği suçlara ilişkin iddiaları yanıtlamamak için Meclisi nasıl provoke ettiğini gördük, son çırpınışlarına tanık olduk ve sizler de ona sahip çıktınız. Neyi sahiplendiniz biliyor musunuz? Soylu'nun yazıcısının çıkardığı fatura sesidir, pudra şekeridir sahiplendiğiniz; uyuşturucu kaçakçılarıyla çekilen fotoğraflardır, Sezgin Baran'ın uçağıdır mesela; vatan, millet edebiyatının arkasında saklanan pislikler, iğrençliklerdir.
Meclisin saray için bir angarya olduğu belli. Elinden gelse buradaki 600 koltuğa da adam oturtur. Evet, Meclisin neredeyse en önemli işi bütçe yapmak değil mi? Bu bütçenin ne halkın ne de Meclisin bütçesi olmadığını herkes biliyor. Bu bütçe, sarayın bütçesidir; evet, sarayın bütçesidir ancak beyefendi kendi bütçesini Meclise sunmak, Mecliste tartıştırmak için bile olsa buraya gelmiyor, gelemez, yerine atadığı memurlarını gönderiyor. Neden? Çünkü kralı daha fazla savunsunlar diye, kendisinden daha fazla savunsunlar diye çünkü kralı savunanlar bilir ki kral düşerse kendileri de düşer; o yüzden Mecliste sataşırlar, dalaşırlar, kavga çıkarırlar.
Bir de kuru palavracılarınız var Teknoloji Bakanınız gibi. 2023'e tüm umutlarınızı, hayallerinizi bağladınız ya yerli araba, yerli uçak, yerli uydu... Ne kadar palavra varsa atmak serbest. Sert iniş yapacakmış Varank Ay'a. Yani atılacak roketle Ay'ı vuracak; vurmazsa "Teğet geçti." der geçersiniz, onu da başarı sayarsınız.
Sevgili Filiz Kerestecioğlu Vekilimiz Bakanınıza bir öneride bulundu ya "Soylu'yu da al giderken." diye. Evet, ekliyorum, sadece Soylu'yu almasın, üstün bilimsel araştırmalarıyla ünlenen Ali Erbaş'ı da alsın yanına. Evet, imamlar, şeyhler, şıhlar, yüzlerce imam-hatip, yüzlerce Kur'an kursu bu ülkeye bilim getirecek, teknoloji getirecek, öyle mi? Sizler de olmayacağını biliyorsunuz ama bilimin, sanatın, aklın önünü açsanız o koltuklarda oturamayacağınızı da o kadar iyi biliyorsunuz ki 7 bakanlık, 12 başkanlığın bütçesinden daha fazla bütçe emanet ediyorsunuz bu şahsa. 13 milyar lira teslim edilen bu şahıs parasını saraydan alıyor, saray ayakta kalsın diye fetva veriyor sadece. "Cemevleri kırmızı çizgimizdir" der, "Feminizm ahlaksızlıktır." der, "Torunu dedesine helaldir." der ve o paraları kadınları, Alevileri, çocukları yok saymak için kullanır.
"Adalet"ti değil mi sizin ilk adınız? Evet, başlangıç isminiz. Adil olup adalet dağıtacaksınız değil mi? Konuşma sürem bir yıla da çıksa, bir yıl da olsa sizin yirmi yılda yaptığınız adaletsizlikleri anlatmam mümkün değil.
Ama bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Evet, burada şunu söylemeden, bunu atlayarak geçemeyeceğim: Sevgili Aysel Tuğluk; insan hakları savunucusu, meslektaşım ve bu sıralarda sizinle beraber oturan bir milletvekili. Ve Aysel Tuğluk'a anlatılanları bir kez daha, yeniden duyun. O, hukuksuz yere cezaevine attığınız yerden annesinin cenazesine gitti ve orada ırkçı, faşist saldırıları gördü, onları duydu ve annesinin gömüldüğü yerden çıkartıldığına tanık oldu ve sevgili Aysel'in yüreği de aklı da almadı. Ve o günden itibaren hastalığı gittikçe derinleşiyor.
Ben size gerçekten, buradan soruyorum: Bu neyin intikamıdır? Ve siz bu kadar kötülüklerle nasıl yaşayabiliyorsunuz ya? Evet, adalet sizin keyfîliklerinizi, yolsuzluklarınızı, hırsızlıkları örtmek için kullanılan bir örtü sadece sizin için; ha, bir de sarayda oturanın kişisel ve siyasi amaçları için kullandığı bir sopa. Hiçbir hukuki dayanağı olmadan 2 insan yıllardır cezaevinde tutsak. Evet, FETÖ'den sorumlu tuttuklarını bile saldı ama onları salmıyor. Kim onlar, çok iyi biliyorsunuz. Evet, Sevgili Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'dan bahsediyorum. Neden mi? Kişisel intikam, evet, bir yana ama korkuyor, hem de çok korkuyor; korkuyor, o nedenle ikisini de cezaevinde tutuyor. Koskoca Başkan 2 kişiden korkar mı peki? Evet, korkar çünkü asıl o 2 kişinin temsil ettiklerinden korkuyor; Kürt halkından korkuyor ve Gezi'de o eşitlik, özgürlük, adalet için sokaklara dökülen milyonlardan ve demokrat, ilerici ve solculardan korkuyor. Evet, korktuğu, Kürt halkı ve Gezi'de çıkan milyonlar. Zannediyor ki bu 2 insanı tutsak edince o milyonlar susacak ve kendisine biat edecek, hareketsiz kalacak. Ne Kürt halkını ne de ülkenin solcularını teslim alamazsınız. (HDP sıralarından alkışlar)
Gelelim ikinci isminize, "kalkınma"ya. Biliyorum, sokağa, pazara çıkamaz duruma geldiniz, bütün umudunuzu saraydakinin şapkadan tavşan çıkarmasına bağlamış durumdasınız. Sözde ekonomist yirmi yıl sonra formülü buldu; enflasyonu, faizi, işsizliği halledip ekonomiyi düzeltecek, değil mi? Sanki iktidara yeni geldiniz.
Bahçeli de harflerle oynar, "Merkel"den "l"yi çıkarıp tersten okur, "Ekrem" olunca muhalefet yaptığını zanneder. Erdoğan rakamlarla oynar, TÜİK'e talimat verip yüzde 60 enflasyonu yüzde 20'ye düşürür, kendini ekonomist ilan eder.
Bu arada söyleyeyim: Sakın ola ki "TÜİK verilerini baz aldık, asgari ücrete enflasyon üzerinde zam yaptık." demeyin, yemezler. Asgari ücret bu yılın başında, ocak 2021'de 380 dolardı, asgari ücret 380 doların üzerinde artmak zorundadır ve bunun altında yaptığınız her zam sahtekârlıktır.
Sizlere tavsiyem: Nasıl olsa evden çıkamıyorsunuz, hafta sonu, pazar günü televizyonlarınızın karşısına geçin, DİSK'in Kartal'daki mitingini izleyin; orada işçilerin, emekçilerin, yoksulların gündemini ve öfkesini görün.
"Geliyor gelmekte olan." Evet, bu sözü çok duydunuz, Barolar Birliğinin seçimindeyse gördünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) - Hukuksuzluğun yıllardır tam karşısında, savunmanın onuruna sahip çıkan, halkın, doğanın haklarını savunan meslektaşlarım kazandı; evet, Sevgili Erinç kazandı, sırtını saraya dayayan adam kaybetti. Teker teker sökülüyorsunuz o kendi kale bildiğiniz yerlerden. Şimdi, Binali, Gökçek derken bir de Feyzioğlu'na yer aramakla uğraşacaksınız. Buradan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ü ve Çekya Büyükelçisi Egemen Bağış'ı uyarayım: İkinizden birinin koltuğu sallanıyor. Feyzioğlu'na saraya yaptığı bu kadar hizmetten sonra mutlaka ya bakanlık ya büyükelçilik düşer herhâlde.
En baştaki sözümü tekrar edeyim: Sizler artık siyaseten yaşayan ölülersiniz. Birileri kaçacak orası kesin. Kimin kaçacağını tahmin edebilirsiniz ama siz gittikten sonra yapılacak çok iş var. Birileri de iktidara hazırlanıyor ama bilsinler ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - ...burada Kürt halkının hakları verilmeden, kadınlar eşit ve özgür olmadan, doğa talanına son verilmeden ve bu sömürü düzeni bitmeden bu ülke düzelmez. (HDP sıralarından alkışlar)