| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 10.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Merhabalar, bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü ama bu ülkede insan haklarının zerresi yok. Şu fotoğrafa bakın istiyorum. Kandıra 1 No.lu Hapishanede Garibe Gezer dün yaşamını yitirdi. Garibe Kandıra Hapishanesi'nde cinsel ve fiziksel saldırıya maruz kaldı. Süngerli odada saatlerce çıplak ve yaralı bir şekilde bekletildi. Gardiyanların sistematik saldırısına uğradı, doktorun ayrımcılığına maruz kaldı ve başından geçenleri anlatması hapishane tarafından engellendi. Garibe Gezer, bir daha bakın, dün yaşamını yitirdi.
Garibe yaşamını yitirmeden önce yaşadığı cinsel şiddeti ve fiziksel şiddeti sorduk, "Tedbir alın." dedik; yapmadınız. Garibe'ye cinsel saldırıda bulunan ve işkence suçu işleyen gardiyanlar ve hapishane idaresi hakkında "Soruşturma açın, tekrarlamasınlar." dedik. Bırakın soruşturma açmayı, bilgi edinme gereği bile duymadınız. "Tek başına hücreye koymayın." dedik; yapmadınız ve dün ölüm haberini aldık. Otopsi işlemleri avukatları beklenmeden apar topar yapıldı, neden? Kandıra Hapishanesine giden 5 avukat saatlerce görüşme yapmak için bekletildi, neden görüştürülmediler? Cezaevlerinde yaşanan her ölümden iktidar sorumludur. "İntihar" deyip geçemezsiniz, bu bir cinayet; şu fotoğrafa tekrar tekrar bakın ve işlediğiniz suçları bir kez daha görün.
Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki sayenizde memlekette ne adalet kaldı ne adalete olan inanç kaldı. Halk adaletten ümidini kesti. Gözlerinin önünde 2 çocuğu ve eşi pompalı tüfeklerle linç edilerek katledilen Emine Şenyaşar, Urfa Adliyesi önünde hâlâ adalet nöbeti tutuyor, kimliği belli katiller ise ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Soruşturmayı yürüten savcıyı, failleri tespit etti diye apar topar gönderdiniz. Katilleri cezalandırmak yerine Şenyaşar ailesini cezalandırıyorsunuz.
Mazlum İçli, henüz 14 yaşındayken Yasin Börü cinayetine karıştığı gerekçesiyle yüz yirmi dört yıl ceza verdiniz. Olay sırasında 140 kilometre uzakta bir düğündeydi. Görüntüler, telefon sinyalleri, tanıklarla ispat etti olay yerinde olmadığını hatta yetmedi bu delillerin doğruluğu da mahkemece araştırıldı. Savcı, önce beraat mütalaası verdi, arkasından yargıya müdahaleyle mütalaa değiştirildi ve yüz yirmi dört yıl hapis cezası aldı; adaletiniz batsın!
İfade özgürlüğünü bitirdiniz. Sokak röportajı yapan insanları, onlara soru soran muhabirleri bile tutukluyorsunuz. Kendine Muhabir kanalındaki Muhabir Hasan Köksoy'u ve röportaj yaptığı kişiyi bile tutukladınız. Kaç kişiyi tutuklayarak, emrinizdeki yargıyla tehdit ederek korkutmayı planlıyorsunuz? Ok yaydan çıktı bir kere, halk sizden de eli sopalı talimatlı yargınızdan da korkmuyor.
Adalet halka değil iktidara çalışıyor. İnsanlar adalete erişemedikleri için çetelerin, mafyaların eline düşüyor. Göz göre göre insanlar kaybediliyor bu ülkede. Neredeyse iki yıldır Yusuf Bilge Tunç'tan haber alınamıyor. "Kim kaçırdı, niye kaçırdı?" bunların cevapları yok.
Kadınların yaşamlarının güvencesine, güvencelerine saldırıyorsunuz. Her gün en az 3 kadın öldürülüyor. Biz "Devlet kadınları korumakla yükümlüdür." dedikçe siz "Kadınları koruyan mekanizmalardan, İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekildik." diyorsunuz. Kadınlar, göç yollarında, mülteci kamplarında her gün şiddete, tacize, tecavüze maruz bırakılıyor. Kadınlar, sınır dışı edilme kaygısıyla hakkını arayamıyor. Kayıt dışı yaşamak kadınların can güvenliğini tamamen ortadan kaldırıyor. Sorumlusunuz, o kamplarda yaşamdan koparılan her kadından sorumlusunuz.
Erkek yargı, ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınları, yaşamlarını savundukları için cezalandırıyor. Hayatını savunmak için, kendisine tecavüz eden, şiddet uygulayan erkeği öldürmek zorunda kalan Nevin Yıldırım'a ceza indirimi bile yapmayan erkek yargı, konu, fail erkekler olunca binbir dereden su getirerek çeşitli erkek bahaneleriyle onları koruma altına alıyor.
Erkek adalet, Siirt'te 18 yaşındaki İpek Er'e tecavüz edip intiharına neden olan katil, tecavüzcü Uzman Çavuş Musa Orhan'ı kolluyor. Tutuksuz yargılanan tecavüzcü Musa Orhan'a verdiği ödül gibi ceza yetmiyor, bir de iyi hâl indirimi uyguluyor. On yıl cezaya rağmen de hâlen tutuksuz. Öte yandan Çilem Doğan ise öldürmek zorunda kaldığı için, yaşamını korumak için öldürmek zorunda kaldığı için on beş yıl cezaya mahkûm ediliyor. İşte sizin erkek adaletiniz. Evet, işte bu yüzden bu ülkede kadınlar adalete güvenmiyor ama fail erkeklerin adalete güveni sonsuz. Erkeklere cesaret veren, onları cesaretlendiren erkeklere amade bir yargı sisteminiz var.
Bu ülkede kadınlar kaybediliyor. Gülistan Doku yedi yüz altı gündür kayıp. Gülistan bulunamadığı gibi, onu arayan ailesine davalar açtınız.
Kadınlar yaşamlarını güvence altına almak için aile konutu tahsisi, geçici velayet, koruma taleplerinde bulunuyor. Mahkemeler "Kadınlar bu kararları istismar ediyor." deyip bu kararları reddediyor, farkında mısınız? 25 Kasımda, 8 Martta sokakları dolduran, haklarını talep eden kadınların eylemlerine saldırıyorsunuz. Kadın özgürlük mücadelesinden, feminist mücadelemizden o kadar korkuyorsunuz ki zıplayan kadınları bile gözaltına alıp, bir gece yarısı evlerini basıp davalar açıyorsunuz.
FATMA AKSAL (Edirne) - Diyarbakır Anneleri kadın değil mi?
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Kadınların eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemine saldırıyorsunuz. Kadın siyasetçileri rehin alıyor, yıllara varan cezalarla yargılamak istiyorsunuz. Kadınların siyasette karar alma mekanizmalarında yer almasına tahammülünüz yok. Kobani kumpas davasında kadın arkadaşlarımızı rehin aldınız ama kadınlar ve tüm arkadaşlarımız sokakta, Mecliste, meydanlarda olduğu gibi dava sürecinde de direnmeye devam ediyor. Savunma hakkını yok sayan, talimatlı kararınızı vermek için yaptığınız yargılamayı kabul etmiyor, duruşmaya katılmıyorlar. Selam olsun, buradan tüm direnen arkadaşlarımıza. (HDP sıralarından alkışlar) Tek bir somut delil olmamasına rağmen erkek yargı Ayşe Gökkan'a kin ile nefretle otuz yıl hapis cezası verdi. Savunma hakkı gasbedildi, avukatları polis tarafından darbedildi. İlk kurucu kadın Eş Genel Başkanımız Aysel Tuğluk, annesinin cenazesine yapılan saldırılara tanıklık etmek zorunda bırakıldı. Aysel Tuğluk'un -o gün kendisine yaşatılan travmanın da yarattığı- hafıza kaybı ve birçok sağlık sorunu bulunuyor. İlerleyen hastalığına, hapishanede kalamayacağını belgeleyen hastane raporlarına rağmen hâlen serbest bırakmıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Bu ülkede adalet yok. Bir ülkede adalet yoksa hiçbir şey yoktur. Bu halk, sarayın adaletini kabul etmiyor. Kadınlar, erkek adaletinizi kabul etmiyor. İçeride, dışarıda mücadelemiz sürüyor. Yıllarca bedel ödeyerek kazandığımız haklarımızı kimsenin elimizden almasına izin vermeyeceğiz. Siz kaybedeceksiniz; adalet, özgürlük, eşitlik isteyenler, kadın özgürlük mücadelesi yürütenler kazanacak ve elbette ki tüm suçlarınızdan yargılanacaksınız. Merak etmeyin, biz sizin gibi değiliz, adil yargılanmanızı sağlayacağız. Sizin gibi yapmayacağız, savunma için size makul süreler verecek bağımsız bir yargı olacak, göstermelik kararlar olmayacak bu bağımsız yargıda. Kin ve düşmanlıkla değil, demokratik yasalarla yargılanacaksınız. Savunmanızı şimdiden hazırlamaya başlayın, zira, uzun olacak.
Duruşma salonlarında görüşmek üzere. (HDP sıralarından alkışlar)