GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:32
Tarih:10.12.2021

CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan ve kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Dünya İnsan Hakları Günü ve ben de cezaevi üzerine konuşma hazırladım. Cezaevinde 6 temel sorunla ilgili sizleri bilgilendirmek istiyorum. Bunlardan başlıcaları: Sağlık, beslenme, dilekçe hakkı, sevkler, eğitime ulaşma, kitap ve hepsiyle birlikte memurların özlük hakları. Kısaca açıklamak isterim: Öncelikle Adalet Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokolün 5'inci maddesi gereğince cezaevlerinde personel ve mahkûm dâhil 1.000'in üzerinde kişi sayısına göre haftanın beş tam günü sadece 1 aile hekimi, 500 ile 1.000 arasında ise haftanın beş yarım günü 1 aile hekimi, 500'ün altında ise de haftanın iki günü yarım gün 1 aile hekimi bulunuyor. Mahkûm sayısı fazla, cezaevi koşulları kötü, bu sebeple bu sayınının mutlaka ama mutlaka artırılması, bu protokolün de yenilenmesi gerekiyor; sayının en az 2 katı olması lazım.

Onun dışında, sağlığa erişimde başka bir engel daha var, kelepçeli muayene. Şimdi, yine, protokolün 38'inci maddesinde kelepçeli muayene düzenlenmiş. Mahkûm hastaneye gidiyor ama orada kelepçesinin açılması için doktordan yazılı kâğıt isteniyor. Doktor niye bu yazılı kâğıdı versin, niye bu yük doktorun üstünde kalsın? Bu sorumluluğu almıyor. Öncelikle muhafazalı mahkûm muayene odaları yapılmalı, kesinlikle ama kesinlikle mahkûm kelepçesiz muayene edilmelidir. Anayasa'nın 17'nci maddesinde düzenlenen insan haysiyetine aykırı bir uygulamadır ve son bulmalıdır.

Onun dışında, mahkûmlar beslenemiyor yani sağlıklı beslenemiyor demiyorum, mahkûmlar artık beslenemiyor. Şöyle ki: Mahkûmların günlük iaşe bedeli ne kadar biliyor musunuz arkadaşlar? 11,5 lira ya, 11,5 lira. Şimdi, bugün enflasyon yüzde 60 olmuş, siz kabul edin, etmeyin; TÜİK yüzde 21 demiş ama artık buna hiç kimse inanmıyor. Bugün Ankara'da ekmek 2,25, İstanbul'da 2,5 lira olmuş. Peynire, zeytine yaklaşılmıyor, vatandaş zaten eti unutmuş, siz bugün mahkûma 11,5 lira iaşe bedeli olarak ödeme yaparsanız, bu demektir ki: Mahkûm acından ölsün.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 1 dolar bile değil.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Az önce bir vekilimiz söyledi "Yemekler yenmiyor, çöpe dökülüyor." Yani infaz koruma memurları bu yemeklerin çöpe döküldüğünü görmüyor mu? Çünkü kaliteli yemek çıkartacak bütçeyi vermiyorsunuz. O yüzden yemeklerin tamamı da israf oluyor. Mahkûmlar açlığa terk edilmiş durumda bu iaşe bedeliyle.

Onun dışında, başka bir sıkıntı dilekçe hakkı. Ya, dilekçe hakkı Anayasa'nın 74'üncü maddesinde belirtilmiş temel anayasal bir hak. Ancak mahkûm dilekçeyi veriyor, akıbetinden haberdar olamıyor, kendisine dönüşler yapılamıyor. Şimdi, şöyle bir hususu yaşadık: Ben üç yıl önce İnsan Hakları Komisyonu üyeliğine başladım, üç yıl sonra tarafıma bir Anayasa Mahkemesi kararı ve bir dilekçe örneği geldi. Cezaevindeki bir mahkûm, Komisyon üyesi AKP'li milletvekiline aynı mektubu yazmış, ona ulaşmış ama bana ulaşmamış, cezaevi yönetimi engellemiş. Gerekçe de, cezaevini kötülüyor. Ya, cezaevindeki bir durumu bana aktarması hak değil ama AKP'li vekile aktarması hak. Bunu ne zaman öğrendim? Tam üç yıl sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla beraber dilekçe geldi, ben bunu öğrendim. Bu keyfiyetin de mutlaka ama mutlaka önüne geçilmeli.

Bir diğer sorun, büyük sorun sevkler. Tamam, biz kabul ederiz şunu: Yani mahkûm istediği cezaevini seçemez ama mahkûmun ailesine yakın bir cezaevinde hapsedilmesi gerekir. Devletin aile birliğini ve bütünlüğünü koruyucu önlemler alması gerekir; bu, devletin sorumluluğunda. Tam da bu sebeple, mahkûm mutlaka ama mutlaka ailesine yakın bir yerde tutulmalı; aksi hâlde, mahkûm daha uzak bir yere sürüldüğünde, gönderildiğinde bu, hem mahkûma hem ailesine eziyettir. Mesela, en son, Komisyonla beraber Afyon Cezaevindeydik. Ya, bir mahkûm bana "Ben ailemden çok uzakta kalıyorum; annem yaşlı ve beş yıldır onu görmüyorum, beş yıldır gelemiyor." dedi. Bunların tamamı insan haklarına aykırı uygulamalardır ve bunlara son verilmeli, mahkûm sevklerinin önü tamamen açılmalı, bir engel konulmamalıdır.

Son olarak, bu sorunların hepsini ilgilendiren başka bir sorun var: Personelin özlük hakları sorunu. Şimdi, 384 cezaevi, 70 bin personel, 266 bin de kapasite var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Şimdi, bu kapasite karşısında infaz koruma memurları 657'ye tabi devlet memuru ama genel idare hizmetleri sınıfında. Ya, polisten, askerden daha zor iş yapıyor, emniyet hizmetleri sınıfında olması lazım ama genel idare hizmetleri sınıfında. Ayrıca, sözleşmeli ile kadrolu arasında farklar var, arasında uçurum var; eşit işe eşit ücret verilmeli. Başka bir husus da 3600 ek gösterge hakları verilmeli, ayrıca sözleşmeliye de memuriyette yükselme hakları mutlaka tanınmalı. Neden önemli bu biliyor musunuz? Cezaevindeki huzurun sağlanması açısından bu hakların infaz koruma memurlarına verilmesi önemli.

Şimdi, bu söylediklerimiz hem eleştiri hem öneri bugünün iktidarına. Yaparlar, yapmazlar; bilmeyiz ama bizim sözümüzdür. Millet İttifakı'nın iktidarında bu sözlerimizi biz tutmaya hazırız diyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)