GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:32
Tarih:10.12.2021

CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Barolar Birliği 5 Aralık günü bir seçim yaptı. O kadar hoş oldu ki alnından öpüyorum, yüreğinden öpüyorum meslektaşlarımızın; hukuk dersi verdiler, hukuk dersi. (CHP sıralarından alkışlar) Aylarca burada anlatmaya çalıştığımız "Bölmeyin baroları, 2010 yılında FETÖ projesi olarak getirilen kanunla oynayarak baroların üzerine çullanmayın, Türk yargı dünyası size ders verir." dememize rağmen dinlemediniz; bu da size ders olsun, olur mu, ders olsun ama sözümüz olsun, geldiğimizde bu Meclise çoğunluk olarak o yasayı yırtıp atacağız; adaletli, hukuk dünyasına yaraşır, avukatların nefes alacağı bir yasayı yapacağız, bunu da unutmayın.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Kaderin cilvesine bak, Dünya İnsan Hakları Günü'nde hukuksuzluğun, haksızlığın konuşmacısı olarak buraya çıktım. Her 2 gençten 1'inin işsiz olduğu bir ülkede, 14 milyon insanın asgari ücretle çalıştığı bir ülkede, asgari ücretin yoksulluk sınırının altında olduğu bir ülkede, 7,5 milyon insanın asgari ücretin üçte 1'iyle geçinmek zorunda olduğu bir ülkede ve 10 milyondan fazla işsizin olduğu bir ülkede adalet ve insan hakkı konuşmaya geldik. Kimlerle? Adaletsizliği yaratanlarla. İroniye bakın, adaletsizliği yaratanlar adalet dağıtıcısı gibi duruyorlar karşımızda.

MELİHA AKYOL (Yalova) - Sana göre.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Adaletsizliğin temel nedeni, bugün bize yaşattığınız ekonomik politikalardır. Adaletsizliğin temel nedeni, ekonomik altyapıdır, yoksulluktur, işsizliktir, istihdam sorunudur. Yarattığınız dünyayla daha fazla adaletsizliğe sebep olacaksınız Sayın Bakanlar ama diyeceksiniz ki: "E, kardeşim, bunu biz yaratmadık." Kim yarattı? Sizin yerinize dış güçler mi geldi yarattı? Sığınabilirsiniz buna bakın. Buna sığınabilirsiniz, bir şey söylemeyeceğim ama Sayın Bakanlar, zannetmeyin ki sadece Adalet Bakanının sorunu olan bir şeyden bahsediyorum, tüm yönetenlerin sorunundan bahsediyorum. Bu Anayasa'nın 106'ncı maddesi diyor ki: Bakanlar ve Cumhurbaşkanı yardımcıları Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Halka karşı değil ha, Meclise karşı değil ha, Cumhurbaşkanına karşı. Ama sizler sorumluluğu biat etmek olarak algılıyorsunuz; hâlbuki sorumluluk, aynı zamanda, meşveret, uyarmak, doğruya çekmektir.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Avrupa Konseyiyle alakalı olan bir kuruma, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Avrupa Birliğinin kurumu gibi davranıyor, diyor ki: "Avrupa Birliğinin kararları bizi bağlamaz." Anladık, Avrupa Birliğini bir ara çok seviyordunuz, şimdi, kötü giden işlere bir nefret abidesi yaratmanız lazım ama Sayın Cumhurbaşkanına söyleyin Sayın Bakanım, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Konseyiyle alakalı bir mahkemedir, Avrupa Birliğiyle bir alakası yoktur ve kurucu üyesi olduğumuz bir yerdir. Yapmadığınız, etmediğiniz işlerden dolayı da kimseye sorumluluk çıkarmaya kalkmayın.

Sayın Bakanlar, siz de yoksulluğun, işsizliğin, adaletsizliğin temel nedenisiniz.

Sayın Tarım Bakanı, yurt dışından ithal ettiğiniz hububatla beraber, ayçiçeğiyle beraber bu ülkenin tarım dünyasına darbe vururken "yerli ve millî" diye orada oturuyorsunuz, öyle mi? Sizsiniz yoksulluğun temeli, sizsiniz adaletsizliğin temeli.

Sayın Savunma Bakanı, askerî okul öğrencilerine içeride zulmedilirken, boş yere yatırılırken, komutanlarının emriyle sokağa çıkan çocuklara otuz yıl ceza verilirken siz de zulmün nedenisiniz. Size başka bir şey daha soracağım Tank Paletle alakalı. Yasal durumunu sormayacağım, oraları çoktan geçtik. 2018 yılında ALTAY tankını yapıp getirecektiniz, nerede? Dört yıldır bu ülkenin kaynakları nerede tüketiliyor Sayın Bakan? Hiç değilse maketini alın da burada bir görüntünüzü alalım.

Böyle bir dünyada, Urfa'da Şenyaşar ailesine yaşatılan da KHK'lilere yaşatılanlar da Türkiye'nin her yerindeki hukuksuzluk... Mesela, Ali Haydar Hakverdi Vekilimizle beraber Kocaeli'de eski bir parlamenteri ziyaret ettik; demans hastası, alzaymır, kendini idare edemiyor ve hâlâ içeride yatıyor Aysel Tuğluk.

"Bir kavme duymuş olduğunuz kin, sizi zulme neden olan o hâle getirmesin." diyor Maide suremiz. Ya, bu nasıl bir şeydir ya, bu nasıl bir şeydir? Siz bugüne kadar yaşlı, şu bu, birçok insanın hukuk ihlaliyle kendinize göre ilgilendiniz de orayı mı görmezden geliyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Evet, hukuksuzluğun had safhada olduğu bir ülkede adaletten bahsetmeyi kendime yediremiyorum artık. Sadece şunu söyleyeceğim: Zulmün temelindesiniz, sizi göndereceğiz, bu millet nefes alacak. Başka çaresi yok, size anlatacağımız fazla bir şey yok. Size sadece şunu söyleyeceğim, rahmetli Cemil Meriç'in çok güzel bir lafı var; AKP sıraları, size söylüyorum: "Zulmün olduğu yerde tarafsız kalmak namussuzluktur." diyor rahmetli Cemil Meriç. Ben bunu kendime referans olarak alıyorum, herkese tavsiye ederim. Hiç kimse zulmü sineye çekmesin çünkü vicdan mahkemesi çok geniştir, yeri geldiğinde herkes o mahkemenin önünde başı dik durmak zorundadır.

Külliyedeki arkadaşlar, siz de başınızı dik tutmaya çalışın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Her lafınıza "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla" başlamak yerine "birlikte aldığımız karar" demeyi bir deneyin lütfen.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)