| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 31.01.2013 |
SUAT ÖNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 329 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin genç nüfusunun yüksek olması ve bu genç nüfusun yükseköğretim talebine cevap verebilmek amacıyla yeni üniversiteler kurulurken farklı alanlarda imkânlarını yoğunlaştıran üniversitelerin kurulmasının da yükseköğretimimize zenginlik katacağı muhakkaktır. Öğretim ve araştırma faaliyetleri çerçevesinde ürettiği güncel bilgiyle toplumsal gelişime ve ülkenin kalkınmasına katkı sağlayan, ihtiyaç duyulan alanlarda nitelikli insan gücü yetiştiren üniversiteler bulundukları şehirleri bilimin ışığıyla aydınlatmakta, bölgenin sosyokültürel ve ekonomik gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Bugün üniversitelerin açık öğretim birimleri hariç olmak üzere ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarında eğitim gören öğrencilerin yaklaşık yüzde 10'u vakıf üniversitelerinde eğitim-öğretim görmektedir. Devlet kaynağı kullanmadan kendi öz kaynaklarıyla ve kazanç amacı gütmeden kanunla kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip vakıf üniversiteleri yükseköğretimimizin ayrılmaz bir parçasını ve önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
İşte bu kanun tasarısı ile de Diyarbakır'da İhtiyat Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından "Selahaddin Eyyubi Üniversitesi" adıyla kamu tüzel kişiliğine sahip bir vakıf üniversitesi kurulmaktadır. Bu üniversite bünyesinde 4 fakülte, 4 enstitü ve 1 meslek yüksekokulu açılmaktadır. Kurulacak olan Selahaddin Eyyubi Üniversitesinin Türkiye'nin genç nüfusunun yükseköğretim talebini karşılamakta katkı sağlayacağı açık bir husustur.
Değerli milletvekilleri, daha geçen hafta, yine, Ankara'da "Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi" adıyla yeni bir tematik devlet üniversitesi kuruluşunu Genel Kuruldan geçirmiştik ve bu üniversite bünyesinde Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Batı Dünyası Araştırmaları Enstitüsü ve İslam Araştırmaları Enstitüsü gibi çok önemli araştırma birimleri kurulmuştu. Bu suretle de devlet üniversitesi sayımız 103'ten 104'e, vakıf üniversitesi sayısı da 65'ten 66'ya çıkmış oluyor.
Değerli milletvekilleri, yeni üniversitelerin açılmasıyla ilgili muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmı üniversitelerdeki bu sayısal artışın ister istemez bir nitelik sorununu gündeme getireceğini ve nitelikte azalma olacağını ifade etmişlerdir. Tabii ki, muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın yapıcı eleştirilerine saygı duyuyoruz, teşekkür ediyoruz. Ancak şu unutulmamalıdır ki, özel üniversiteler kendi öz kaynakları ile ayakta durduğundan nitelik açısından da her türlü rekabetin içinde olmak durumundadır ve bugün birçok vakıf üniversitemiz nitelik açısından kendilerini kabul ettirmiş ve yükseköğretim kurumları arasında saygınlık oluşturmuşlardır. O nedenle böyle bir kaygıyı taşımanın yersiz olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yine, özellikle tasarının geneli üzerinde muhalefet adına yapılan konuşmalarda bazı konuşmacılar çok karamsar tablolar çizdiler.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerin 2002 yılı bütçesi 2,5 milyar iken bugün 2013 yılı bütçemiz 15,2 milyar dolar. ÖYP programlarıyla birçok öğretim üyesi yetiştiriliyor. Biz, bugün IMF'ye borcunu sıfırlamış, yıllık ihracatı 152 milyar doları aşmış, Merkez Bankası döviz rezervi 122 milyar dolara ulaşmış, ekonomik büyümede dünyada 2'nciliği yakalamış bir Türkiye'yi konuşuyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu bir vatandaşı olmaktan gurur duyuyoruz. Herkes şunu iyi bilsin ki, Türkiye, AK PARTİ iktidarıyla her gün daha da büyüyor, gelişiyor, demokratikleşiyor ve güzelleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SUAT ÖNAL (Devamla) - Tüm bu güzellikleri ön yargı perdesinde göremeyenlere Mevlânâ Celâleddin Rûmî'nin veciz sözleri ile seslenmek istiyorum. "Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ayda ara, gözlerindeki perdeyi arala."
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum, yapılan düzenlemenin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)