| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 11.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de pandemi sürecinde hayatını kaybeden tüm emekçileri buradan anarak başlamak istiyorum.
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü bütçesine dair söz aldım.
Bilindiği gibi, küresel güçlerin paylaşım savaşlarının bir sonucu olarak birçok yerde yerinden yurdundan edilmiş göçmenlerin, sığınmacıların, mültecilerin gittikleri yerlerde maruz kaldıkları en büyük hak ihlallerinden biri de sağlık hakkı ihlalleridir. Gerekli devlet desteği sunulmadığından göçmenler yoksulluk, kötü barınma ve beslenme koşulları nedeniyle sağlık açısından en kırılgan gruplar içerisinde yer alıyor. Türkiye'de de yaklaşık 5,5 milyon mülteci ve göçmen bulunmakta ancak sadece geçici koruma altında kayıtlı bulunanlar ve Göç İdaresi Başkanlığının öngördüğü yerlerde yaşayanlar genel sağlık sigortasından faydalanabiliyor. Kayıtsız göçmenler ise sadece acil ve koruyucu sağlık hizmetlerinden kısmi bir şekilde faydalanabiliyor, bunlarda da ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bazı hastaneler belgesiz göçmenlerin acile başvurması durumunda kolluk kuvvetlerine haber veriyor. Bu nedenle de birçok göçmen ve sığınmacı, sınır dışı edilme kaygısıyla sağlık merkezlerine gitmekten kaçınıyor.
Bunların yanında, yapılan birçok akademik anket ve araştırmada da göçmenler, istedikleri hekime muayene olamadıklarını, tedaviye ücretsiz bir şekilde erişimi sağlayamadıklarını ve hastanelerden bunun için gerekli belgeleri temin edemediklerini, tedavi edici süreçlerde hastalıklarıyla ilgili yeterli bilgi alamadıklarını ve dışlayıcı davranış ve muamelelere maruz kaldıklarını, kültürel ve inanç noktasında da hassasiyetlerinin dikkate alınmadığını ifade etmişler. Özellikle hastanelerde tercüme hizmetlerinin yetersiz olması nedeniyle şikâyetlerini aktaramadıklarını ve çoğu zaman yanlış teşhis konulduğunu ve yanlış bölümlere yönlendirildiklerini ifade etmişler. Bir sığınmacı hastanın yapılan bir çalışmada söylediği sözleri aktaracağım. "Bazen doktorlara sorunlarımızı anlatamıyoruz, tercüme sorunu yaşıyoruz. Geçen, doktorun birisi bana grip ilacı vermesi gerekirken yanlış tercümeden dolayı doğum kontrol hapı vermiş, sonradan fark ettim." İşte bizler bu yüzden tam da ana dilinde sağlık hizmetlerinin bir insan hakkı olduğunu ve çok dilli sağlık hizmetlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Göçmenlerin sağlık hakkına erişimde yaşadığı sorunları giderme adına, belgesiz olanların ve kayıt dışı olanların hastanelerde kolluk kuvvetlerine bildirilmesi uygulamasından vazgeçilmeli; tedaviye ve ilaçlara erişim ücretsiz bir şekilde sağlanmalı; geçici koruma altındaki göçmenler, ülkelerindeki sosyal, kültürel özellikler dikkate alınarak geçimlerini sağlayabilecekleri, sağlık hakkına sorunsuz bir şekilde erişebilecekleri -talepleri doğrultusunda- illere yerleştirilmeli; özellikle, tedavi süreçlerinde inanç ve kültürel özellikler dikkate alınarak kendilerine yaklaşılmalı; göçmen, mülteci ve sığınmacıların sağlık hakkından yararlanma hususunda son derece karmaşık ve bürokratik uygulamalar sadeleştirilmeli ve hekim ve sağlık çalışanları bu konuda eğer gerekiyorsa eğitim çalışmalarıyla bilinçlendirilmelidir.
Evet, değerli milletvekilleri, sığınmacı kadınların sağlık sorunları çok daha fazla; hijyen ürünlerine erişim olmaması aslında en çok da kadın sağlığını etkiliyor, pedlere erişimleri dahi çok zor. Yine, üreme sağlığında gebelikten korunma, doğum, doğum öncesi ve doğum sonrası bakım, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yine, düşük, istenmeyen ve plansız gebelikler, doğum komplikasyonları gibi konularda yeterli hizmeti alamadıklarını ifade ediyorlar. Göçmen gebelerin doğum için hangi hastaneye gidecekleri konusunda bilgilendirme de yapılmadığı için evde doğum oranları artıyor ve bu da anne ve bebek yaşamı konusunda ciddi riskler taşıyor. Bununla birlikte, sınırlarda yaşanan şiddet ve taciz olayları gibi suçlar da hem beden bütünlüğünü hem de psikolojik sağlığı yerle bir ediyor. Bu sene sınırda yakalanıp Van Geri Gönderme Merkezine gönderilen İranlı sığınmacı bir kadına tecavüz eden devlet görevlilerini ve bu olayı hâlâ unutmadık.
Değerli milletvekilleri, kimse bu iktidardan lütuf beklemiyor. Mülteciler İçin Mali Yardım Programı kapsamında oluşturulan fondan Türkiye'ye şu ana kadar gelen 4,3 milyar avroluk para nereye, nasıl harcandı ve önümüzdeki yılla beraber gelecek olan 3 milyon avroluk parayı nereye harcayacaksınız? Bu fondan göçmen sağlığına ayrılan bir pay var mı?
Yasalar çerçevesinde "Herkes, ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen şartlar çerçevesinde koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına ve tıbbi tedaviden yararlanma hakkına sahiptir. Devletler bu hakkı garanti altına alacak faaliyetlerle tanımlanmalı ve uygulamayı yürürlüğe koymalıdır." Bu, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi'nde yer alan bir maddedir çünkü sağlık, evrensel bir haktır. Sağlık ancak insanlar geçinebiliyorsa, beslenebiliyorsa, barınabiliyorsa, giyinebiliyorsa ve hijyenik bir koşulda yaşayabiliyorsa gerçekleşebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Göçmenlerin yer yokluğundan sokaklarda yattığı bir süreçte milyonlarca lira harcayıp çürümeye bıraktığınız İskenderun Pirinçlik Eğitim ve Karantina Tesislerinin içler acısı bu durumu aslında sağlığın geldiği noktayı gösteriyor. Evet, bu merkez salgın süreçlerinde kullanılmak üzere otuz altı yıl önce yapılmış ama şu an bu hâlde. Göçmenlerin sağlık haklarından mahrum bırakılması ve bu konuda politikaların iyileştirilmemesi, insanların ölüme ve hastalığa terk edilmesi kabul edilemez. Bizler de bu uygulamaları kabul etmiyoruz ve bu bütçeyi de kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)