GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:33
Tarih:11.12.2021

HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Ben de hem televizyonlarda bizi izleyen halklarımızı hem de cezaevinde rehin tutulan tüm arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Mesleki Yeterlilik Kurumu, çalışma alanlarını ve iş bulabilme şartlarını göz önünde bulundurmadan sadece AB'den fon alabilmek için sertifika veren bir kuruma dönüştü. Dolayısıyla, sadece açığa çıkardığı sonuç da sertifikalı işsizler.

Değerli arkadaşlar, TÜRK-İŞ verilerine göre 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli aylık gıda tutarı yaklaşık 3 bin TL. Buna konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar dâhil edildiğinde toplam tutar 10 bine yaklaşıyor ama yaklaşık 13 milyon kişi, asgari ücretle geçinmek zorunda. Bu 13 milyon, sadece kayıtlı kişi sayısı ama diğer taraftan baktığınızda neredeyse ülke nüfusunun yarısı, asgari ücret veya asgari ücretin altında bir ücretle geçinmek zorunda bırakılıyor.

Peki, bu insanlar bu ücretlerle nasıl geçiniyor, hiç merak ediyor musunuz? Hani siz merak etmeseniz de biz yine de anlatmaya çalışalım. İnsanlar geçinebilmek için tek öğün besleniyor. Yine, evini ısıtamıyor, meyve, sebze, et zaten lüks tüketim maddesi hâline geldi, çocuklarına süt alamıyorlar; derin bir yoksulluk ve açlıkla karşı karşıyalar. İşte, tam da bunun için biz, asgari ücretin 6 bin TL olması gerektiğini ısrarla vurguluyoruz ve bu asgari ücretin de vergiden muaf tutulması gerektiğini öneriyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

Yine, değerli arkadaşlar, emekli maaşları artık maaş olmaktan çıktı, emekliler 1.500 TL maaş alıyor. Sayın Bakana sormak istiyorum: Gerçekten 1.500 TL'yle emekliler nasıl geçinsin? Gerçekten emekliler geçinemiyor, onun için, onurlu bir yaşam için emeklilerin ücretinin 5 bin TL olması gerektiğini HDP olarak öneriyoruz.

Yine, bakın, basına da yansıdı değerli arkadaşlar, bir emekli vatandaşımız geçinemediği için bir fabrikaya gidiyor iş aramak için, iş bulamıyor. Fabrikanın önünde bulunan ekmeği almak istiyor ama utandığı için "Ekmeği tavuklar için almak istiyorum." diyor ama o ekmeği aslında eve götürüp eşiyle yemek için istiyor ve bunu da gözyaşları içerisinde anlatmaya çalışıyor. Buradan bir kez daha söyleyelim, utanması gereken, emekliler değil; utanması gereken, o vatandaşımız değil. Utanması gerekenler kimlerdir biliyor musunuz? Utanması gerekenler; üç maaş alanlardır, şatafat içinde yaşayanlardır, bu ülkenin kaynaklarını yandaşlarına pul edenlerdir ve milyon dolarlık araçlara binenlerdir ama maalesef gelin görün ki utanma nerede kaldı? (HDP sıralarından alkışlar) Bırakın utanmayı, yarattıkları krizi şimdi de ayetlerle açıklamaya çalışıyorlar. Neymiş? Faizi Nâs'la, yoksulluğu da Bakara'yla açıklıyorsunuz yani kendiniz lüks içinde yaşıyorsunuz ama dönüp halka da diyorsunuz ki: "Şükredin." Gerçekten bunun karşısında insan pes diyor, başka da bir şey diyemiyor.

Yine, değerli arkadaşlar, AKP, her yıl emekçilerin aleyhine yasalar çıkaran, güvencesiz çalışma koşullarını oluşturan, iş cinayetleriyle ünlenen, hak ve özgürlük mücadelesine karşı baskıyı süreklileştiren emek düşmanı bir iktidardır.

Bakın, bu iktidarın on dokuz yıllık döneminde emekçilerin başına ne gelmiş? Soma, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, üçüncü havalimanı, Tuzla Tersaneleri, kot kumlama gibi birçok iş katliamı bu dönemde meydana geldi. Türkiye'de her yıl yaklaşık 120 bin ile 360 bin arasında işçi, meslek hastalığına yakalandı. İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık bir kural hâline geldi; bu cezalar çoğu zaman para cezasına çevrilmiş ve yirmi dört ayla taksitlendirilmiştir. Devlet kendi yasalarına dahi uymamış, çalışan çocukları korumamıştır. Mevsimlik tarım işçilerinin üçte 1'i 14 yaş ve altında olmak üzere her yıl 60-70 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir; her yıl 120 ile 150 civarında kadın çalışırken yaşamını yitirmiştir. Nüfusun yaklaşık yüzde 10'una yaklaşan göçmenler; sigortasız, ucuz, dışlayıcı yani tamamen korunmasız koşullarda çalışmıştır. Son dönemde her yıl 100 civarında göçmen işçi, hayatını kaybetmiştir. Yine, Türkiye, iş cinayetleri sıralamasında dünyada 3'üncü sırada. AKP'nin iktidara geldiği Kasım 2002'den beri de yaklaşık 28.380 işçi hayatını kaybetti; sanki insanlar çalışmamış, savaşmış.

Tabii ki bu tablonun bir de kadınlar açısından daha vahim bir durumu söz konusu. Yoksulun da yoksulu denilebilecek bir kitle var, o da kadınlardan oluşuyor. Ülkemizde kadınlar derin bir yoksulluk hâlini yaşıyor. Cinsiyetlerinden kaynaklı ayrıca emekleri sömürülüyor, görünmez kılınıyor ve değersizleştiriliyorlar.

Bakın, araştırmalar bu konuda bize daha net veriler veriyor. Yani, bir yıldan uzun süre işsiz kalma oranının erkeklerde yüzde 20 iken kadınlarda yüzde 33 olduğunu göstermektedir. Yine, DİSK-AR'ın Ekim 2021'de yayımladığı rapora göre, cinsiyete göre işsizlik oranlarında kadın işsizliği, tüm işsizlik türlerinde en yüksek kategori olarak görülmektedir.

PERO DUNDAR (Mardin) - Acaba Bakanlar bizi dinlese nasıl olur?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Kart verme günleri mi bugün, hayırdır, iş takibi günü mü?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Ben dinliyorum, merak etmeyin.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sanki iş takip günü bugün.

PERO DUNDAR (Mardin) - Ziyaretlerini sonra da yapabilirler.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - "İşgücü Piyasasında Kadınların Yeri ve Politik Önerileri" başlıklı rapora göre: Türkiye, kadın istihdam oranıyla dünyada son sıralarda yer almaktadır. Yine, aynı rapora göre kadınların yüzde 50'sinden fazlası hizmet sektöründe, yüzde 25'i tarım sektöründe ve yine, yüzde 15'ine yakını da sanayi sektöründe çalışıyor. Tarımdaki kadınların yüzde 75'i ise ücretsiz aile işçisi olarak istihdam ediliyor. Kadınlar eşit işe eşit ücret almadıkları gibi, kadın işçilerin dörtte 1'i ise asgari ücretin altında ücret alıyor.

Yani, bu rakamları umursamıyorsunuz biliyoruz çünkü size göre zaten kadınların bir tane işi var, ev içi işleri kadınların asli görevidir, zaten kadınlar bu işleri de severek yapıyorlar, sizin iddianıza göre. Onun için kadın işsizliğini, kadın yoksulluğunu kendinden dert eden bir iktidarla biz karşı karşıya değiliz. Ama bilin ki bunu biz dert ediyoruz çünkü bizim için eşit, adil, özgür bir yaşamın önünde bu tutum engeldir. Onun için de biz bu durumu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz ve mutlaka da değiştireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)

Bunun için de biz HDP Kadın Meclisi olarak evet, tarım işçisi kadınlarla, emekçilerle Türkiye'nin dört bir yanında, 18 kentte bir araya geldik; onların sorunlarını dinledik, raporlaştırdık ve seslerinin, sözlerinin mücadelesini vermeye de devam ediyoruz.

Bakın, o kadınlardan sadece bir ikisinin sözlerini burada sizinle paylaşmak istiyorum. Ne demişti kadınlar: "Para yok, çocuklarımı okula gönderemeyeceğim. On bir saat çalışıyorum ve günlük sadece 30 TL alıyorum; aldığımı ekmeğe veriyorum, mecburum çalışmaya. Akşama kadar gözümün feri gidiyor, kiramı ödeyemiyorum."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Yine, başka bir kadın: "55 yaşındayım, ömrüm çalışmakla geçti, onlarca şehre gittim, yapmadığım iş kalmadı, aylık alıyorlar dünyanın parasını, Allah onlardan razı olmasın. Fakirler ölür, zenginler bakar işte. 9 yaşından beri il il gezdim; çuval, mısır fabrikalarında çalıştım, eninde sonunda çöktüm, şimdi de üzüm torbaları önünde kaldım. Siverek'ten tut, İzmir Söke'ye; Karadeniz'de çadır kurmadığım yer, su içmediğim pınar kalmadı. Başka işte çalışsam iki defa emekli olmuştum şimdiye kadar."

Maalesef nerede bir yoksulluk varsa orada muhakkak da kadınlar var ama biz HDP Kadın Meclisi olarak gittiğimiz her yerde, her alanda kadınların bu mücadelesinin yanında seslerini, sözlerini duyurmaya çalışacağımızı bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.

Genel Kurulu da selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)