| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 11.12.2021 |
CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de 2022 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama son üç yıldaki Sayıştay raporlarının ortak tespitiyle başlamak istiyorum. Sayıştay raporlarında diyor ki: "Şehir hastaneleri muhasebe işlemleri mevzuata uygun değildir." Ve devamlı suretle de kamunun zarar ettiğini tespit ediyor. Sayın Bakan, her ne kadar Komisyonda "Sayıştay raporlarında kamu zararı yok." dese de raporlar Sayın Bakanı doğrulamıyor çünkü raporlar diyor ki: "Kamu zararı nedeniyle Bakanlık bünyesinde mahsuplaşma komisyonları oluşturulmuştur."
Devasa kamu zararı içeren şehir hastaneleri esasen şirket hastaneleri olup kamudan özel şirketlere para aktarmanın bir paravanıdır ve cumhuriyet tarihinin en uzun süreli soygun sistemidir. Bu nedenle şehir hastaneleri kamu-özel iş birliği projeleri değil, AKP-yandaş iş birliği projeleridir. (CHP sıralarından alkışlar) Şehir hastaneleri AKP'nin ülkemize dayattığı bir küresel sömürü sistemidir ve âdeta günümüzün kapitülasyonları niteliğindedir; üstelik, Türkiye'nin de egemenlik haklarını ihlal etmektedir.
Bakın, şu elimde gördüğünüz şehir hastanelerinin yapımı için özel olarak çıkartılmış 6428 sayılı Yasa. 2013 yılında yapılan bir yasa, defalarca değiştirildi ve bu değişiklikler de finansör şirketlerin isteği üzerine oluyor. Benim tespit edebildiğim en az 10 tane değişiklik var. En önemli değişiklik de yasa çıktıktan iki yıl sonra, 2015 yılında yapılıyor ve Türk mahkemelerinin yetkileri alınarak Londra mahkemeleri yetkili hâle getiriliyor. Sayıştay "Neden bu değişikliği yaptınız?" diye sorduğu zaman da "Finansör şirketlerin isteği üzerine." diye cevap veriliyor ve işte, sizin "Söke söke alırlar." dediğiniz yasa değişikliğini siz 2015 yılında bu kanuna dercediyorsunuz ve yine, şehir hastanelerinin kira ödemelerini Türk lirası yerine dövizle yapmayı kabul ederek Türk lirasını itibarsız hâle getiriyorsunuz. Şehir hastaneleri zarar görüp kullanılamaz hâle geldiği zaman sigorta ödemesinin Sağlık Bakanlığına değil, finansör şirketlere yapılmasını da yine kabul ediyorsunuz. Tabii, sormak istiyorum: Sigorta ödemesi kime yapılır? Elbette malın sahibine. Demek ki burada şehir hastanelerinin sahibi Sağlık Bakanlığı değil, finansör şirketler. Ve Sayıştay 2019 yılında şöyle bir tespit yapıyor, diyor ki: "Kreditörlerin menfaatleri kamu menfaatlerinin önüne geçmiştir." Bakın, bu, kapitülasyon değil de nedir? Birazdan, buradan, ben size kapitülasyonun belgesini de açıklayacağım. Ondan önce, daha önce bu kürsüden Isparta Şehir Hastanesindeki ihale yolsuzluğuyla ilgili belgeyi açıklamıştım. İhale süreci devam ederken, daha komisyon karar vermemişken, dönemin Sağlık Bakanı, dönemin AKP milletvekilleri firmayla birlikte temel atıyorlar, daha sonra ihale komisyonuna baskı yaparak temel atmadan dört buçuk ay sonra -karar verdirilerek komisyona- o ihaleyi o firmaya vermiş oluyorlar. İşte, bu elimde gördüğünüzü de "Bu, ihaleye fesat karıştırmanın belgesi." diye burada göstermiştim, şimdi tekrar gösteriyorum çünkü kapitülasyon belgesiyle bağlantısı var. Bakın, bu belgenin altında kimin imzası var: Dönemin Sağlık Yatırımları Genel Müdürü Ahmet Burak Yaşar -bu 3'lüye dikkat etmenizi isteyeceğim- dönemin Müsteşar Yardımcısı Şuayip Birinci -şu anda Sağlık Bakan Yardımcısıdır- ve dönemin Müsteşarı Eyüp Gümüş. Bakın, bu 3'lüye lütfen dikkat edin. Bu ekip, 2014 tarihinde, 24 Temmuzda, Isparta Şehir Hastanesinin ihalesini verdikten bir ay sonra hep birlikte İngiltere'ye, Londra'ya gidiyorlar, bakın burada; bu elimde gördüğünüz belge kapitülasyon belgesi işte arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Şu anda İngiltere'nin, İngiltere Hükûmetinin resmî internet sitesinde 2014 yılının 5 Eylülünden itibaren yayınlanıyor; çok ayıp bir belge, ayıp bir belge ve ne diyor biliyor musunuz? "40 tane şehir hastanesi yapılacak Türkiye'ye." diyor, "95 bin yatak kapasiteli." diyor, "8 milyar sterlinlik yatırım için Türkiye'ye nasıl yardımcı olacağız?" diye başlık var ve en önemlisi de "Bu Türkiye'ye yapılacak yatırımlarla İngiliz şirketlerine kayda değer fayda sağlayacağız." diyor, bakın ve hâlen duruyor.
Peki, bu belgede bulunan fotoğrafta kimler var? Bakın, fotoğrafı göstereceğim. İşte -biraz önce- Isparta Şehir Hastanesindeki bu yolsuzluk belgesinin altında imzası olan Müsteşar Eyüp Gümüş, bakın, burada, ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Evet, şimdi, tekrar devam edeceğim.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Yine, bakın, bu fotoğrafta Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci de var. Bir tarafta kapitülasyon belgesi, diğer tarafta, efendim, işte, ihaleye fesat karıştırma belgesi, 3'lü aynı 3'lü; götürmüşsünüz, İngiltere'ye Türkiye'nin sağlık sistemini teslim etmişsiniz ve daha sonra dönüp diyorsunuz ki: "Efendim, biz yerliyiz ve millîyiz." Bunun neresi yerlilik ve millîlik? (CHP sıralarından alkışlar) Ben, şimdi size yerli ve millî nasıl olunur, onu göstereceğim; lafla olmaz, icraatla olunur. Yerli ve millî olmak, bu döviz ödemelerini Türk lirasına çevirmekle olur; bakın, yasa teklifini bizatihi CHP olarak biz verdik. Yerli ve millî olmak, şehir hastanesini kamulaştırmayı gerektirir; bakın, yasa teklifini biz verdik. (CHP sıralarından alkışlar) Yerli ve millî olmak, Türk mahkemelerini tekrar yetkilendirmeyi gerektirir ve yasa teklifini yine Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz verdik. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yerli ve millî olmak, özündedir arkadaşlar. Bakın, sırtımızda büyük bir kambur var Sayın Bakan, bu kamburu alın. Einstein'ın bir sözü var "Probleme sebep olan zihniyet o sorunu çözemez." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - O tarafa değil, bu tarafa konuş.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Probleme sebep olan zihniyet bakan yardımcılarınındır, onlarla bu sorunu çözmeniz mümkün değil ve vatandaş sizden bu sorunu çözmenizi bekliyor.
BAŞKAN - Sayın Şahin, süreniz tamamlandı.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)