GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:34
Tarih:12.12.2021

HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesini değil; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığını ele geçirmiş 5'li çetenin bütçesini görüşüyoruz, garanti ödemelerle toplumun geleceğini ipotek altına almış müteahhitlerin bütçesini görüşüyoruz. Bu çıkar ve menfaat gruplarının Bakanlığı nasıl ele geçirdiğini Sayıştay raporlarında da görmek mümkündür. Örneğin;

1) İGA olarak bilinen 5'li çetenin ortak şirketine, Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metro inşaatı işi kapsamında, yapılmayan iş için 8 milyon avro haksız bir ödeme yapılmıştır. Konu kamuoyunun gündemine gelince şirket parayı bu yıl iade etti; yasal faiziyle geri almanız gerekirdi. Sorumlular hakkında idari bir işlem başlattınız mı Sayın Bakan?

2) Avrasya Tüneli'nde vatandaştan 13 milyon TL fazla geçiş ücreti alındı. Sayın Bakan Sayıştayın bulgusunu yalanladı. Sayın Bakan, doğruya kulaklarınızı tıkarsanız hakikati bulamazsınız, kaldı ki bu sadece buz dağının görünen kısmı.

3) Avrasya Tüneli için 2016-2020 yılları arasında kaçak geçişlerin ücretini Bakanlık şirketleri ödedi; toplamda 26,8 milyon TL. Sayın Bakan, bu ödeme artık israf değil, kayıp değil, haramdır haram.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay raporlarına bakıldığında, 19,7 milyar TL'lik ihalenin Kamu İhale Kanunu'na aykırı bir şekilde gerçekleştirildiği tespit edildi. Kamu İhale Kanunu'nu yirmi yılda 190 kere değiştireceğinize tek bir yasa çıkarsaydınız, maddeleri de gayet basit.

Madde 1) Yürütmenin işaret ettiği firmaya ihale verilir.

Madde 2) Müteahhitler ne isterse verilir.

Madde 3) Müteahhitler ne yaparsa kabul edilir. (HDP sıralarından alkışlar)

İşler sarpa sarıp yapılan imalatlar yıkılırsa "tabii afet" dersiniz, "İşin fıtratında var." dersiniz; eğer bu dedikleriniz halk tarafından yutulmazsa, aksilik olursa dönüp müteahhide, suçlar gibi "Ne istedin de vermedik?" dersiniz. Baktınız bu da tutmuyor, en son halka dönüp "Kandırıldık." deyip Allah'tan ve halktan af dilersiniz. (HDP sıralarından alkışlar) Hani sizin bir atasözünüz var ya, "Sistem yasaya uymuyorsa, yasayı sisteme uydur." diyorsunuz.

AKP'li bir vekil, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin birkaç ihalesini evire çevire anlatmaya çalıştı, rakamlar vererek bir şeyler izah etmeye çalıştı. İdarenin keşif bedelini tahmin etmenin milyonda bir ihtimal olduğunu söyledi. Sayın vekil bu işi piyango ve lotoyla karıştırmış olacak. Güzel bir atasözü var: Tencere dibin kara, seninki benden kara.

Ben size işin gerçeğini anlatmaya çalışayım: Ciddi hazırlanan bir ihale dosyasında işin tarifi ve metrajları kesin ve nettir. Bu rakamlar birim fiyatıyla çarpılır ve maliyeti ortaya çıkarırsınız. Uluslararası rekabette işi almak isteyen müteahhit firmaların kâr marjı maksimum yüzde 25'tir. Firmalar ancak bu yüzde 25'lik kâr marjı üzerinden rekabet ederler; kimi yüzde 15'e razı olur, kimi yüzde 10, kimi yüzde 5. Dünya piyasasında bir kural vardır; hiç kimse kâr etmeden size iş yapmaz, yapamaz.

Açık, şeffaf, dürüst, sorgulanabilir ve denetlenebilir bir ihale yapmazsanız, işte herkes süreci sulandırır. Örneğin, KİT Komisyonunda, Sayıştay raporunda geçen bir güzergâh meselesi gündeme gelmişti. Tren yolunun güzergâhı göletin içinden geçiyor, ihaleyi alan firma bunu fark ederek yeni bir proje çiziyor ve ihale bedeli bu yeni güzergâhla birlikte 3 misline çıkıyor. Bu olay da hazırlanan ihale dosyasının gerçek verilerle değil de talimatla, masabaşında yapıldığının bir örneğidir yani şişirilmiş, gerçeklerden uzak.

Kamu-özel iş birliği projeleri halka hizmetin değil, kamu talanının adıdır. Fuat Oktay KÖİ'ler için "İnşa ve ihya dönemidir." demişti; herhâlde KÖİ projeleri için "İnşaatçının, şantiye ve rantiyecinin ihya olma dönemidir." demek istedi. İnşaatta büyümeyi büyüme olarak görüyorsunuz, büyüyerek fakirleşen tek ülke herhâlde Türkiye'dir. Her gün biraz daha fakirleşmiş uyanıyoruz.

Bu halk vergi ödüyor, hizmet bekliyor; bu vergiler sermayeye, rant projelerine aktarılıyor. KÖİ'ler şeffaf değil, Bakanlık da bu konuda derin bir sessizliğe bürünmüş durumda. Yani hangi projeyi kime, ne kadara, ne şartla ihale ediyorsunuz; hiçbir bilgi kamuoyuyla paylaşılmıyor. Yurttaşların cebinden çıkan paraları yurttaşların denetimden kaçırıyorsunuz. Yurttaşların bilgi edinme ve temel bütçe hakkını elinden almış durumdasınız.

Osmangazi, Yavuz Sultan Selim, Kuzey Marmara Otoyolu, Niğde Otoyolu, Avrasya Tüneli gibi, yandaş havuzuna devlet bütçesinden bu yıl 14 milyar 589 milyon TL ödeme yapılması öngörülüyor; 2022 yılı için 20,3 milyar TL garanti ödemesi yapılması öngörülüyor, kur farkı hariç. Bütün bu batak ortadayken, başta Kanal İstanbul olmak üzere, KÖİ projelerinde ısrar devam ediyor.

Talanın, rantın, yandaşı istihdam etmenin diğer bir adresi ise Devlet Demiryollarıdır. Bir soruyla başlamak istiyorum: Devlet Demiryolları Genel Müdürü Ali İhsan Uygun'u neden görevden aldınız? Ali İhsan Uygun'un yerine Adnan Oktar davasında, sanıklar arasında yer alan Abdülkerim Murat Atik getirildi, on gün Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü yaptı. Söz konusu kişi, kurumdan 40 milyon avro değerinde sinyalizasyon işi almış yani bu kişinin kuruma Genel Müdür olarak getirilmesinin gerekçesi neydi? Kim önerdi? Kurumla ticari ilişkisi olan birinin kuruma Genel Müdür yapılmasındaki süreç nasıl işletilmiştir? İşte çürümüşlük bu soruların cevabında gizli.

Plan ve Bütçe Komisyonunda "Demiryollarını özelleştirecek misiniz?" diye bir soru sordum, gelen cevap tek cümle: "Devlet Demiryollarında özelleştirme yok, yapısal reform ve dönüşüm yapılacak." deniliyor. Makine Kimya Endüstrisinde olduğu gibi mi? Demek isteniyor ki: Özelleştirme olmayacak, kamusal vasfı değiştirilecek. Yani özelleştirmeden bile daha kötü, para vermeden kuruma çökmek. Kamunun parasıyla kurulan kurum özel şirket gibi yönetilecek; devlet memuru olmayacak, Sayıştaya tabi olmayacak, kurumlar vergisine tabi olmayacak, Kamu İhale Kanunu'na tabi olmayacak, istediği kişiyi istediği maaşa çalıştıracak, istediği şirkete istediği ihaleyi verecek. Bu durum, özelleştirmeden bile beter; kamunun malı kamu esasına göre değil, ticari esaslara göre çalıştırılacak.

Yine, Devlet Demiryolları eski Genel Müdürü Ali İhsan Uygun geçtiğimiz mayıs ayında, 2022 yılında Devlet Demiryollarının özelleştirileceğini ve holdingleşeceğini belirten bir sunum yaptı. Bunun en büyük kanıtı, çalışanlarının statüsünün değiştirileceğini Devlet Demiryolları internet sitesinden yayınladı ve bu yayını hemen kaldırdı.

Bakın, TCDD Teknik AŞ diye bir şirket var, kamu şirketi olarak kurulmuş, Devlet Demiryollarında ne kadar ihale varsa hepsini ihaleyle değil, sözleşmeyle alıyor; sonra, kendi işçisi olmadığı için taşeron şirketlere veriyor. Yani istediği şirkete, istenilen ihaleyi vermek için kurulmuş paravan bir şirket; Kamu İhale Kanunu'ndan kaçmak için âdeta bir fırsat gibi kullanıyor.

Değerli milletvekilleri, PTT gibi 181 yıllık köklü bir kurumun içi boşaltıldı, zararlar ettirildi, talan edildi. "PTT'yi de şirketleştireceğiz." diye liyakatsiz ve vasıfsız insanları üst kademelere getirdiniz. Hükûmet güdümlü sendikalara teslim ederek aykırı tüm sesleri susturmak istiyorsunuz. Kendinizden olmayan memurun ve işçinin örgütlenme hakkına bile doğrudan saldırıyorsunuz. HABER-SEN gibi emek ve emekçinin yanında mücadele eden bir sendikayı PTT'den uzaklaştırmak adına yasaları çiğnemeyi göze alıyorsunuz. İstanbul 5 no.lu şubesindeki tüm yöneticileri sürdünüz. Bu hukuksuz ve kanun tanımaz anlayışınızdan derhâl vazgeçmelisiniz. Kimse ne sizin ne de yöneticilerinizin kölesi değil, emek ve hak mücadelesi her hâlükârda sürer. "PTT'yi şirket gibi yöneteceğiz." derken insanları köle gibi çalıştırmak istiyorsunuz. Eşit işe eşit ücret verilmiyor. Personel eksikliği konusunu defalarca dile getirdik, mahkeme tebligatları dağıtılamıyor. Liyakatsiz yöneticilerin PTT gibi bir yapıyı düşürdüğü hâle bakın. PTT'de sosyal haklar bile tırpanlanıyor, sosyal tesisler gasbediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Bir yandan PTT emekçi ve memurları her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa maruz kalırken PTT iştiraklerinde huzur haklarıyla yöneticilerinizi ihya ediyorsunuz; ayıptır, yazıktır!

Sayın Bakan, ibibik kuşlarının bir hikâyesi var. Yuvadaki yavru kuşlar biraz büyüyünce yuvalarının kokusundan şikâyet eder ve annelerinden yeni bir yuvaya taşınmasını isterler. Anne kuş ise "Bizde bu yeme alışkanlığı ve sindirim sistemi olduğu sürece kaç yuva da değiştirsek bu kokudan kurtulamayız." der. Evet, bizler de bu yönetim sistemini ve bu anlayışı değiştirmediğimiz sürece tüm kurum ve kuruluşlara sirayet etmiş pis kokudan ve çürümüşlükten kurtulamayız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)