| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 12.12.2021 |
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkürler.
Bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı 2020 kesin hesap ve 2022 bütçesinden geriye kalanları konuşacağız ancak konuşmama geçmeden önce başka bir konuya değinmek istiyorum. Bugün "Barınamıyoruz." diyen ve Ankara'ya gelerek seslerini duyurmak isteyen bir grup -yaklaşık 100-150 kadar- öğrencinin hukuksuzca gözaltına alınmasını buradan kınamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığı için bütçeden 62 milyar 531 milyon lira ayrılmış ancak döviz kurlarındaki hızlı yükselişle birlikte bütçenin yarısına yakını da artık yok hükmünde. Yani olmayan bütçe üzerine konuşacağız.
Sayın milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığı büyük bir yatırım Bakanlığı, büyük bir bütçeyi yönetiyor ve Sayıştay raporları da çok çok dolu. Şöyle, gördüğünüz gibi: Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığı bütçeleri, Sayıştay raporları böyle. Neyle dolu? Yandaş şirketlere yapılan milyarlarca lira fazla ödemelerle, şartlar oluşmadığı hâlde pazarlık usulü yapılan milyarlarca liralık ihalelerle, usulsüz yapılan indirimlerle dolu. Şimdi Bakan Bey Plan ve Bütçe Komisyonunda "Akşama kadar Sayıştay raporlarıyla mı uğraşacağız?" gibi bir şey söyledi. Geçen yıl da bunlara benzer şeyler söylemişti, "Bunlar bulgudur." demişti. Bu bütçe Bakan Bey'in 2'nci bütçesi ama Bakanlığıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluklara dair nereye hesap vereceğini de hâlâ öğrenemedi. Türkiye Büyük Millet Meclisine hesap vereceğini Sayın Bakana buradan iletmek istiyorum.
Ulaşım hakkı önemli bir insan ve yurttaşlık hakkıdır. Yapım maliyetleri bütçeye gereksiz yükler getirmemeli, sürdürülebilir olmalı, geleceği de öngörerek hazırlanmalıdır. Peki, bizde, ülkemizde nasıl? Örneğin, Sayın Bakan Komisyondaki konuşmasında "Cumhuriyetin ana yurdumuzun demir ağlarla örülmesi vizyonuna sahip çıkıyoruz." dedi. On dokuz yıl oldu, demir yollarını yeni hatırladılar. Türkiye'de yük ve yolcu taşımacılığı yüzde 88 oranında hâlâ kara yoluyla yapılıyor. Demir yollarının yük taşımacılığındaki payı yüzde 4,96'da, yolcu taşımacılığındaki payı ise yüzde 1'de kaldı. Yürüttüğünüz demir yolu projelerini skor kaygılarıyla yaptığınız için, yeterli denetim olmadan, güvenlikten yoksun olarak hızla hizmete alındı ve birçok kaza yaşandı, yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetti; Çorlu tren kazası bunun acı bir örneğiydi. Yani planlamadan yoksunsunuz.
Bir başka önemli konu: Maliyetler. Kamu-özel iş birliği finansman modeli tercihinizle bütçede kara delik açtınız. Bütçeye en büyük yük olarak, uyguladığınız soygunun düzenini getirdiniz. Kamu-özel iş birliği proje modelinizle yandaş şirketlere ulaşılamayacak sayıda araç geçiş garantileri, uzun işletme süreleri, hazineden borç üstlenim garantileri verdiniz. Örneğin, 7 büyük kara yolu projesinde verdiğiniz garantiler proje yatırım tutarlarının yüzde 156'sı; bu, fahiş bir garantidir, böyle bir şey hakikaten olamaz. Bir diğer örnek, çarpıcı bir örnek: Kütahya Zafer Havalimanı. Bu proje sizin yüz karanız olan bir projedir. 2012'den bu yana hizmet verdiği yolcu sayısı verdiğiniz yolcu garantisinin yüzde 4'üne ancak ulaşmış ve hiç uçamamış yolcular için şirkete yapılan garanti ödemeleri de yaklaşık 52 milyon euro olmuştur. Şirketin açıkladığı havalimanı yapımı zaten 50 milyon euro yani şirket maliyetini çoktan çıkardı, üstüne de 2044 yılına kadar Hazine garantisi almaya devam edecek değerli arkadaşlar ve şirkete yirmi üç yılda en az 208 milyon euro garanti ödemesi yapılacak. Bu olay, uluslararası hukukta geçen tiksindirici, gayrimeşru borç olayının en güzel örneklerinden -aslında en kötü örneklerinden- biridir. Her durumda şirketlerin lehine işleyen bir tezgâhla tüm ülkeyi yıllarca ödenecek ağır bir borç yüküne soktunuz. Biz yatırımlara elbette karşı değiliz ama bu anlayışa karşıyız.
2022 bütçesinde kamu-özel iş birliği ulaşım projeleri için ayrılan toplam garanti ödeneği de yaklaşık 22 milyar TL, bu ödemelerin yaklaşık 21 milyarı Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinden yapılıyor ama dövizdeki artıştan dolayı bu hesaplar da tutmayacak. Sayın Bakan -burada değil galiba- Bütçe Komisyonunda "Bu projelerde 2024 yılında gelir gider dengesi başa baş noktaya gelecek." dedi ancak bu da bu artışlarla ancak bir hayal olarak kalır. Sonuç olarak sizin döneminizde Ulaştırma Bakanlığı bir kamu zararı bakanlığına, Karayolları Genel Müdürlüğü de Düyun-ı Umumiye'ye dönüşmüştür. Kamu-özel iş birliği projeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından acilen soruşturulmalı, bu yatırımlara verilen tüm garantiler gözden geçirilmeli, sözleşmeler Türk lirasına çevrilmeli ve acilen, devleti uğrattığınız bu zararlar giderilmelidir. Biz iktidara gelince tüm bu söylediklerimizi yapacağız.
Ulaştırmada değinmek istediğim bir iki konu daha var. Tabii ki Kanal İstanbul... Bakan Bey yine Komisyondaki konuşmasında 1930'lara kadar gitti. "30'lu yıllarda Türk boğazlarından geçen gemi sayısı 3 bin seviyelerindeydi, bugün 43 bin gemi geçiyor boğazlardan." dedi ve kanala çok ihtiyaç olduğunu vurguladı. Sayın Bakana şunu sormak isterim: 2007 yılında boğazlardan 56 bin geminin geçtiğini, bugün trafiğin 43 bin gemiye düştüğünü ve dolayısıyla on dört yılda yüzde 24 azalma olduğunu neden söylemiyorsunuz? Artık herkes biliyor ki Kanal İstanbul bir rant projesidir, bir ulaştırma projesi değildir ve yapamayacaksınız.
Ayrımcılık ve kutuplaşmada da hız kesmiyorsunuz. Yine Bakana sormak istiyorum: Ulaştırma Bakanlığının metrolarında -İstanbul'da- tabelalara "M" yerine "U" koydunuz da ne değişti, ne oldu acaba? Yani ağlanacak hâlimize gülmek gerekiyor.
Şimdi, Haziran 2017'de bitmesi planlanan Sabiha Gökçen Havalimanı ikinci pistiyle ilgili soru önergem vardı. Cevaben, geçen yedi yılın üstüne, pandemiyi bahane gösterip bitiş tarihi olarak 28 Aralık 2021'i vermişti Sayın Bakan. Şimdi 28 Aralığa on altı gün kaldı. İkinci pist inşaatı ne durumda? Tamamlanmamasının gerçek nedeni ne? Yeni kazaların olmasından hiç endişe duymuyor musunuz? Çünkü 2020'de bir uçak düşmüştü ve 3 yolcu, 3 vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
Değerli milletvekilleri, biraz da Millî Eğitimin bütçesine değinmek istiyorum. Eğitim, ülkemizde en sorunlu alanlardan biri hâline geldi. On dokuz yılda iktidarın temel eğitim politikası politikasızlık oldu. Sayın Bakan, on dokuz yılda gelen 8'inci Millî Eğitim Bakanısınız, ilk açıklamanız "Benden reform beklemeyin." oldu. Yoğurdu üfleyerek yemeye karar verdiniz yani diye düşünmek lazım. Çocuklarımız sosyal, kültürel ve akademik anlamda on dokuz yılda, geleceğe hazır hâle gelmekten, değerlerimizden tamamen uzaklaştılar, dünya ülkeleriyle rekabet edemez hâle geldiler. Her defasında ne diyor sayın iktidar mensupları? "Bütçede en çok payı eğitime ayırdık." Ancak öyle mi? 189 milyar lira olan MEB bütçesinin merkezî yönetim bütçesi içindeki büyüklüğü personel giderleri ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerinden kaynaklanmakta; bu oran yüzde 81, geriye kalan bütçenin yüzde 19'u yani 42 milyar; onun da kur karşısında zaten 20 milyarı eridi, ortada bir bütçe falan kalmadı.
Diğer yandan, biliyoruz ki geçen yıllarda da bütçenin tamamı Bakanlığa kullandırılmadı. Sayın Bakan, bu yıl da öyle olursa bu bütçeyle bırakın reform yapmayı, olanı bile sürdüremeyeceksiniz. Devletin nitelikli eğitimi yurttaşlarına eşit bir şekilde sunması bir haktır ancak siz ülkeyi laik, demokratik, bilimsel eğitimden bilerek ve isteyerek uzaklaştırdınız; eğitim bütçesini bilerek ve isteyerek azalttınız. (CHP sıralarından alkışlar) Eğitimi piyasaya terk ettiniz. Çocukları ideolojik olarak şekillendirme hedefi politikanız oldu ve vakıf ve cemaatleri eğitiminize de ortak ettiniz. Ama hiç kimse endişelenmesin; bu millet, bu gençler sizi bu sandığa gömecek, biz iktidara geleceğiz ve eğitimde nitelikli, niteliksiz okul ayrımını ortadan kaldıracağız. Anaokulu da dâhil zorunlu kesintisiz eğitim sistemini oluşturacağız. Sokakta yaşayan, çalışan çocukların da okullaşmasını sağlayacağız. Köy okullarını açacağız. Yetersiz olan ve talep görmeyen meslek ve teknik liseleri artıracak ve verimli hâle getireceğiz. Öğretmenlik mesleğinde kategorileri kaldıracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Tamamlıyorum.
Ücret ve haklarda eşitliği sağlayacağız. 3600 ek göstergeyi öğretmenlerimize vereceğiz. Öğretmenlik meslek kanununu çıkaracağız. Bu ülkenin gencecik öğretmen adaylarının atanamadığı için inşaatlarda çalışıp iş cinayetlerine kurban gitmesine izin vermeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) İhtiyaç olduğu hâlde atanmayan tüm öğretmenlerimizin atanmasını sağlayacağız. Uzman öğretmen ayrımını kaldıracağız.
Türkiye'nin önceliği Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da eğitimdi, bugün de önceliğimiz eğitim, gelecekte de öyle olacak. Biz, çocuklarımızın gözlerinde umudu yeniden parlatacağız. Bu millet, bu gençler sizi affetmeyecek. (CHP sıralarından alkışlar)
Son söz olarak da şunu söylüyorum: Gidiyor gitmekte olan, geliyor gelmekte olan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)