| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 13.12.2021 |
CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Avrupa Birliği Başkanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, geçen yılki bütçe görüşmelerinde hatırlıyorsanız Avrupa Birliği üyelik müzakerelerimizde kişisel, günübirlik, popülist söylemlerle ilişkilerin çıkmaza, kısır döngüye girdiğini, somut sonuç almamız gerektiği uyarılarında bulunmuştum, beklentilerimizi paylaşmıştım. Siz de demiştiniz ki: "Bizim de eksikliklerimiz var, sorunları aşarak ilişkilerimizi gidermek istiyoruz."
Şimdi ben size tekrar soruyorum Sayın Bakan: Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizde son bir yılda hangi eksiklerimizi giderdiniz, hangi sorunları aştınız, hangi somut kazanımları elde ettik? Bunlar yapmadığınız gibi ilişkilerde var olan açmazlar daha da derinleşirken yeni sorunların ortaya çıkmasına da engel olamadınız. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte partili ve taraflı cumhurbaşkanı sistemi uygulamaları, güçler ayrılığı, bağımsız özerk kurumlar, denge denetleme, yargı bağımsızlığı, temel haklarda ciddi geriye gidişler sorun alanları, açmazlar olarak karşımızda duruyor ve bizden adım atmamız bekleniyor. Evet, bu alanlarda hazırlanan reform paketleri, yapılan yasal düzenlemeler uygulamada ama ciddi ve somut sonuçlar ortaya çıkarmadı, çıkarmıyor. Neden? Biz burada bir taraftan yargı reform paketlerini hep birlikte kabul ederken ama diğer taraftan Sayın Cumhurbaşkanının çıkıp da "Talimat verdim, bu can bu bedendeyken..." dediğinde işte bu reform paketlerinin Avrupa Birliği nezdinde hiçbir anlamı ve karşılığı kalmıyor Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, işte bu nedenlerle sahada ve masada "güçlü Türkiye" savının Avrupa Birliği sürecinde son bir yılda bir karşılığı ve bir kazanımı olmamıştır. Peki, ne olmuştur? Bırakalım bir ilerlemeyi, hızla geriye gidiyoruz; ilişkilerde güven kaybı, belirsizlik ve öngörülemezlik hâkim; siyasi kriterlerde sorunlar giderek büyüyor; müzakere başlığı açamadık, açılan herhangi bir başlığı da kapatamadık. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat'a geçerken, bunu tartışırken biz gümrük birliğinin güncellenmesinde bir aşama kaydedemedik hâlâ. Ya göç mutabakatı... Biz söz ve taahhütlerimizi yerine getirdik ama vize muafiyeti hakkını elde etme noktasında bir ilerleme olmadı; dahası, yine yaptırım, fon kesintisi tartışmalarının içinde kaldık. Ama en önemlisi, değerli milletvekilleri, ısrarla sürdürülen kişisel, popülist dış politika tavrına karşı aldığımız cevap da kişisel, popülist tavır noktasına geldi. Bunun sorumlusu kim? Tam da bu noktada sizi uyardığımız, öngördüğümüz beklenen sonuç ve ülkemizin karşı karşıya kaldığı tablo bu oldu maalesef.
Sayın Bakan, bu başarısızlıklarınız için çıkıp -Komisyonda da uyarmıştım ve söylemiştim- salt, Avrupa Birliğinin çifte standardı, ikiyüzlülüğü, siyasi tavrı, engeli; bunları lütfen, artık öne sürmeyi bırakın. Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde bilinen, veri olan bu koşulları siz yönetemediniz ve başarılı olamadınız Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar) Doğu Akdeniz, Kıbrıs gibi hassas konularımızda malum ülkelerin ikili ilişkilerimizi Avrupa Birliği zeminine taşımalarına engel olamadınız. Haklı tezlerimizi dahi Avrupa Birliği ülkelerine ve kurumsal yapılarına savunamıyor, anlatamıyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ama gelinen aşamada Avrupa Birliğiyle sadece müzakere ve üyelik sürecinden uzaklaşmıyor ülkemiz, öncüsü olduğumuz, yüz yıl öncesinde kabul ettiğimiz, içinde itibarla yer aldığımız evrensel değerlerden, kazanımlarımızdan da hızla uzaklaşan tartışmalı bir ülke konumuna geldi ve bu konumdan çıkamıyoruz. Evet, Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp kurucu üyesi olduğumuz kurumları ve kararları "Tanımıyoruz." dediğinde, peki bizim, şimdi, karar alma mekanizmalarında yer almayı hedeflediğimiz Avrupa Birliğine üyelik perspektifimizin bir inandırıcılığı kalır mı sanıyorsunuz Sayın Bakan? Bu çelişkili sürece neden bir ses çıkarmıyorsunuz ve etkisiz kalıyorsunuz? Bu çıkış, Türkiye'nin itibarını, kazanımlarını ve çıkarlarını tehlikeye atmak değil mi Sayın Bakan?
Diğer taraftan, uzun süredir iddianamesiz uzun tutukluluk kararları nedeniyle uluslararası kamuoyuna taşınan hak ihlali davaları varken, imzaladığımız ama bizim de uygulamasından sorumlu olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni, AİHM kararlarını tanımayan, uygulamayan bir ülke tartışmaları içindeyken, şimdi, bir de çıkıp öncüsü olduğumuz, çekincesiz imzaladığımız insan hakları, kadın hakları konusunda önemli bir eşik olan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkarak ülkemizi Avrupa nezdinde yeni bir tartışmaya açmadınız mı? Bir uluslararası anlaşma olan Paris'i onaylarken yine, aynı zamanda bir başka uluslararası sözleşmeden bir gece yarısı, gerekçesiz, şahsi bir kararla çıkma çelişkisi ve güvensizliğini nasıl gidereceksiniz? Bunu nasıl anlatıyorsunuz Sayın Bakan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemiz bu tartışmaların içine sürüklenirken siz ne düşünüyorsunuz, ne yapıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Ama, Sayın Bakan bugün size asıl sorum: Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde karşı karşıya kaldığımız tüm bu çıkmazlara, tüm bu olumsuzluklara, geri gidişlere -belki şimdi çıkıp yine "ön yargılar" diyeceksiniz- tüm bunlara rağmen siz bugün çıkıp bize bir yol haritası ortaya koyacak mısınız koymayacak mısınız?
Son olarak şunu söylemek istiyorum değerli milletvekilleri: Şüphesiz, Avrupa Birliği Başkanlığı, Avrupa ülkeleri nezdinde kurumsal temsilcilerimiz, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanları, değerli üyeleri -hepimiz- ne olursa olsun ilişkilerin sürdürülmesi ve normalleşme çabaları içindeler. Ben de üyesi olduğum Komisyon gereği bu durumlara şahitlik ediyorum. Ancak, bu kurumsal çabanın ve ilişkilerin arkasında güçlü bir siyasi irade yok; günübirlik, kişisel, popülist söylemlere tüm bu çabalar heba ediliyor, siz de buna izin veriyorsunuz Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Çok özür dilerim Sayın Başkanım, uyarmıştınız bizi.
Ben son olarak şunu söylemek istiyorum değerli milletvekilleri: "Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerçek anlamda güçlü bir siyasi iradeyi ve reform programını ortaya koyarak Avrupa Birliğiyle adil, eşit, itibarlı bir üyelik zeminini kurarak ülkemize kaybettirdiğiniz tüm bu zamanı ve kazanımlarımızı geri alacağız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)