GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:14.12.2021

HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Savunma Sanayii Başkanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu ve televizyonları başında bizleri izleyen halklarımızı selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan bir araştırma, Covid-19 salgınına rağmen dünya genelinde savunma harcamalarının yaklaşık 2 trilyon dolara ulaştığını gösteriyor. Yine, Türkiye, en çok savunma harcaması yapan 40 ülke içerisinde 16'ncı sırada. Dünyada birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de savunma sanayisine devasa kaynaklar harcanıyor. Yine, küresel askerî malzeme, teçhizat satışlarında en fazla satış yapan 20 şirketin 14'ü ABD'li şirketlerden oluşuyor. Tüm dünyada savaş ve karışıklık çıkararak silah satan ve aslında insani acıları paraya dönüştüren bir sektörle biz karşı karşıyayız. Daha fazla silah satmak için veya daha fazla silah almak için bilinen bilinmeyen envaiçeşit düşman yaratılıyor, halkları karşı karşıya getirerek aslında bu düzen sürdürülmek isteniyor.

Değerli arkadaşlar, işte, bir bütçenin savaş bütçesi mi yoksa halkın bütçesi mi olduğunu anlamak için savunma sanayisine ayrılan bütçeye bakmak gerekiyor. 2022 bütçesine baktığımızda karşımıza saraya ve savaşa finansman için hazırlanan bir bütçe çıkıyor, tıpkı daha önceki bütçeler gibi. Bakın, silahlanma ve güvenlik harcamaları için ayrılan tutar 246 milyar TL. Bu rakam 2014 yılında 45 milyar TL'ymiş ama şimdi, 2022 bütçesinde bu rakam bu kadar devasa bir noktaya getirilmiş. Yani neredeyse sekiz yıl içerisinde bu bütçe 5 kat artırılmış. Diğer bir yandan, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2022 Yılı Bütçe Gerekçesi raporunda yapılan analize göre, söz konusu bütçeye, savunma sanayisi alanı ve bu alanda faaliyet gösteren 5 büyük şirketin gelirleri, yatırımları ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde güvenlik için ayrılan kaynak 350 milyar TL olarak hesaplanmıştır. Bu elbette ki buz dağının sadece görünen kısmı, bir de görünmeyen milyar dolarlık kısmı var. "Örtülü ödenek ya da gizli hizmet harcamaları" adı altında denetim dışı bırakılan bir pay da var ki o da aslan payı ve bu aslan payı maalesef savaşa, ölüme ve öldürmeye harcanıyor. Bu savunma harcamaları nasıl oluşturuluyor? Tabii ki borçlanarak gerçekleştiriliyor. Askerî harcamalardaki bu orantısız artış büyümeyi baskıladığı gibi halkın sırtına daha fazla vergi yükünü de bindiriyor dolaylı vergilerle gelir eşitsizliğinin de bir nedeni budur. Siyasi iktidar, krizler ve çelişkiler yaratarak, savaş politikalarında ısrar ederek ülke kaynaklarının büyük bir çoğunluğunu silah sanayisine harcıyor, elbette ki silaha bu kadar para harcamak zorunda değiliz. Savaş ve güvenlikçi politikalar yerine eğer barış politikasında ısrar edilseydi bugün silaha, tanka, topa ayırdığımız bütçeyi biz emekçilere, yoksullara, kadınlara, çiftçilere ve EYT'lilere harcayabilirdik. Ülkemizin öz kaynakları, bugün kangrenleşen sorunları, ekonomik sorunları elbette ki çözecek büyüklüktedir. Nitekim, çözüm sürecinde de AKP Ekonomi İşleri Başkanlığı bünyesinde hazırlanan bir rapor da savaş ekonomisi maliyetinin bu ülkeye hem maddi hem manevi kayıplarının çok fazla olduğunu göstermiştir. Zamanım olmadığı için bunun detaylarını aktarmayacağım, merak eden arkadaşlar bu araştırmaya bakabilirler. Bugün savaş değil, barış ekonomisi ve siyasetine yatırım yapılsaydı bu ülkenin insanları çöpten ekmek toplamak zorunda kalmazdı; Türkiye kendi bölgesinde demokrasi, barış ve özgürlükleri savunan bir ülke konumunda olurdu; komşularına paramiliter güçler ihraç etmek yerine hukuk, adalet, eşitlik ve özgürlüğü götüren örnek bir ülke olurdu. (HDP sıralarından alkışlar) Ama AKP, maalesef krizden beslenerek büyüyen, iktidarını sürdüren bir parti olduğu için tabii ki bu güvenlikçi politikalarda, bu savaş politikasında ısrar ediyor. Bu politikalarla sadece ülkemizi istikrarsızlaştırmıyor, aynı zamanda bu istikrarsızlığı Orta Doğu'ya da taşıran bir parti. İnsanlar yıllarca hafızalardan silinmeyecek acılar yaşadı. Sadece Suriye'deki tablo bunu özetliyor. Tüm bunlar, sadece içeride ve dışarıda Kürtler bir hak ve hukuk sahibi olmasın diye meşrulaştırılıyor ve yapılıyor. Yani açıkçası Kürtler uzaya gidip bir fidan dikse ve bu fidanın ismine de "Kürt fidanı" dese uzayı terörist ilan edeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar) Kürt fobisi ve karşıtlığı öyle bir hâl almış ki gerçekten artık AKP'de bir akıl tutulması yaşanıyor. Küreselleşen bir Kürt sorunu var, bu sorunun çözümüne katkı sunmak yerine ayrımcılık ve ötekileştirici politikalarla cevap veriyorsunuz. Sırf bu yüzden halkın boğazından kestiğiniz paralarla, vergilerle Suriye'deki cihadist grupları besliyorsunuz, büyütüyorsunuz.

Beslediğiniz bu gruplar ne yapıyor peki? Suriye'de insan haklarına karşı, insanlığa karşı suç işleyen birer makineye dönüştüler. Neler mi yapıyorlar? Bakın, insan kaçırıyorlar, işkence yapıyorlar, fidye istiyorlar, insanların malını gasbediyorlar, insanları öldürüyorlar yani insanlığa karşı buna benzer bir dizi suç fiilinde bulunmuşlar ve bunu da zaten Birleşmiş Milletlere bağlı uluslararası örgütler her ay raporluyor. Raporlara daha detaylı bakın, aslında insanlığa karşı işlenen suçlar var. Ama unutmayın ki bunların işlediği suçlar AKP'nin de hanesine yazılıyor.

Ülkenin kaynaklarını bu çetelere peşkeş çektiğiniz yetmezmiş gibi, bir de bu çetelerin ülkemize yönelik yarattığı bir itibarsızlaştırma da söz konusu. Bakın, OECD'nin, OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından Türkiye'nin gri listeye alınmasının bir nedeni de bu suçlar.

Tüm bunları bir beka sorunu varmış gibi anlatıyorsunuz, ısrarla bunu ifade ediyorsunuz ama biz biliyoruz ki ülkemizde bir beka sorunu yok, olsa olsa AKP'nin koltuklarını kaybetme sorunu var. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bir diğer sorun ise tabii ki SİHA'lar. Yani bu silahlı insansız hava araçları artık insanları yargısızca infaz eden araçlara döndüğü için dünya çapında da çokça eleştirilen silahlar bunlar. Siz de hatırlarsanız 2004 ile 2011 yılları arasında bu SİHA'larla Pakistan'da siviller vurulmuştu, 875 kişi katledilmişti, dünya bunun üzerine çok ciddi refleksler gösterdi. O dönem AKP iktidarı da bayağı bayağı bunları eleştiriyordu ama ne zaman Türkiye'de İHA'ları, SİHA'ları damat Bayraktar alınca bir baktık ki AKP iktidarı canhıraş bu silahları savunmaya başladı.

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - SİHA'dan da İHA'dan da rahatsız oluyorsunuz, yazık ya!

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Hatırlayacaksınız, bu silahların saldırısıyla 31 Ağustos 2010'da Hakkâri kent merkezine 20 kilometre uzaklıktaki bir piknik alanında 4 kişi saldırıya uğradı; bunlardan 1'i yaşamını yitirdi, Mehmet Temel; yine, İbrahim Sak, İsmail Aydın ve Musa Tarhan ise yaralandı. Tabii ki bu korkunç saldırının hesabı sorulmadı, hesabı verilmedi; yine ölenler öldüğüyle kaldı.

Şimdi SİHA saldırılarının yeni bir hedefi var. Neresi? Orası da Ezidi halkının kadim yurdu Şengal. Mezopotamya ve Orta Doğu'nun en mazlum ve en barışçıl halkına yönelik bu saldırıların gerçekten nedenini merak ediyoruz. On binlerce yıldır kutsal bildikleri topraklarda 74 defa soykırım yani fermandan geçmesine rağmen Ezidi halkı kendi coğrafyasında yaşamak istiyor, direnmek istiyor ve kendi varlığını korumak istiyor. 2014 yılında IŞİD barbarları, Şengal'e saldırdı, binlerce Ezidi'yi katletti. Bu saldırılar sonucunda 450 bin Ezidi dünyanın dört bir yanına mülteci olarak dağıldı. Yine 7 bine yakın Ezidi kadın, köle olarak kaçırıldı, köle pazarlarında satıldı hâlâ 2.700 kadından haber alamıyoruz, akıbetleri bilinmiyor. 21'inci yüzyılın en büyük trajedisini yaşayan bu halka yönelik saldırılara gerçekten anlam vermek mümkün değil. Yani 74 kez soykırım geçiren, nüfusu neredeyse bitme noktasına gelen Ezidi halkının kendini savunması, yurdunda kendini yönetmesi AKP'yi niye bu kadar rahatsız ediyor, biz bilmiyoruz. Şimdi, bir güvenlik gerekçesi olarak sunuluyor Şengal. Yani 100 metre ötenizde, hemen sınırın öbür tarafında bütün bu katliamları yapan, insanların kafasını kesen, askerleri diri diri yakan IŞİD barbarları sizin için sorun değil ama bin kilometre ötede bütün bu zulmü, bütün bu acıları yaşayan halk AKP için tehlike ve güvenlik gerekçesi olmuş, öyle mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Yani şimdi buna inanmamızı mı istiyorsunuz? Biz Ezidi halkına yönelik her saldırıyı IŞİD zihniyetinin bir devamı olarak görüyoruz. Ezidi halkının mücadelesini de bir kez daha buradan selamlıyoruz. Ezidi halkıyla birlikte olduğumuzu ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Evet, değerli arkadaşlar, 2023'ün bütçesi savaş bütçesi olmayacak, 2023'ün bütçesi sarayın bütçesi olmayacak, 2023'ün bütçesi HDP'nin halklarla birlikte eşit, adil, demokratik, hakça paylaşımın olduğu bir bütçe olacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)