| Konu: | SURİYE'DEKİ İÇ SAVAŞ NEDENİYLE YAŞANAN SİLAHLI ÇATIŞMALARIN ŞANLIURFA'NIN CEYLÂNPINAR VE AKÇAKALE İLÇELERİNE OLAN ETKİLERİNE VE SON GELİŞMELERE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 05.02.2013 |
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık iki yıldır Suriye'de süren iç savaşın etkileri ve sınır illerine muhtemel yansımaları üzerine şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geriye dönüp baktığımızda, özellikle âdeta tarih tekerrür ediyor gibi göreceğimiz hadiseler cereyan ediyor. Neden tarih tekerrür ediyor? Tarihte Beşar Esad'ın babası da Hama'da, Humus'ta, Halep'te toplu katliamlar, kardeş katliamları gerçekleştirmişti. Bugün için dönüp baktığımızda, aynı babanın evladı toplu katliamlar ve kendi kardeşini öldürecek düzeyde iç savaşla karşı karşıya kalmış durumdadır.
Büyüklerimiz, atalarımız aslında çok güzel ifade etmişlerdir: "Asıl azmaz, bal kokmaz. Kokarsa yağ kokar, bil ki aslı ayrandandır." Tam da burada söylenecek olan bu vecize sözün aslına rücu ettiğini, Esad'ın aslına rücu ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz.
Suriye'deki bu hadiseler cereyan ettiği andan itibaren, değerli milletvekilleri, dünya kamuoyu, uluslararası örgütler gündemlerinden hep düşürmüşlerdir ancak bir ülke var ki Türkiye Cumhuriyeti ve Sayın Başbakanımız, Suriye'de yaşanan kardeş katliamını hiçbir zaman gündeminden düşürmemiştir çünkü biz tarih boyunca bize yakışanı yapıyoruz. Zulme uğrayanın yanında, zulüm yapanın karşısında durdurduğumuzu biliyoruz, geliştirdiğimiz politika bu eksendedir. Ve Suriye'deki bu hadiseler cereyan ederken, zaman zaman Rasulayn'den zaman zaman Akçakale -Tel Abyad- karşısındaki yerden gerek şarapnel parçaları gerekse seken kurşunlar dolayısıyla Akçakale'deki vatandaşlarımız, Ceylânpınar'daki vatandaşlarımız ciddi manada etkilenmişlerdir. Ancak, biz, biliyoruz ki bu hadise, bizim kendi ülkemizden kaynaklanan bir hadise olmayıp Suriye'nin kendi iç meselesi olarak karşımıza çıkmıştır.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Şanlıurfa milletvekili arkadaşlarımla beraber, Sayın Faruk Çelik Bakanımızla beraber, olaylar cereyan ettiği andan itibaren bizler bu ilçelerde bulunuyoruz, bulunmaya devam ediyoruz. Bundan yaklaşık bir, iki ay önce Sayın Başbakanımız bahsi geçen her iki ilçeyi de -Ceylânpınar'ı da, Akçakale'yi de- ziyaret etmişlerdir ve burada, halkımıza geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdir.
Buradan şunu ifade etmek isterim ki: Burada, özellikle, ilçe halkı içerisinde "Milletvekilleri buraya uğramıyor, Sayın Bakan buraya uğramıyor." diye bir söylenti olduğunu ve bunun üzerinden bir maniple olarak gerçekleşen bir hadise olduğunu vurgulamak istiyorum. Ceylânpınar halkı da, Akçakale halkı da? Şanlıurfa'daki tüm olaylar içerisinde an ve an orada bulunuyoruz, acılarını paylaşıyoruz.
Gördüğümüzde, dönüp baktığımızda, bize yakışan bir şey daha var: Şu anda, bugün itibarıyla, Ceylânpınar çadır kentinde 25 bin, Akçakale çadır kentinde 35 bin Suriyeli kardeşimizi evimizde misafir ediyoruz. Biz, eski parayla 600 trilyon gibi bir rakamla, tamamen kendi bütçemizden karşıladığımız bir rakamla bu maliyetleri karşılıyoruz. Ancak, dönüp baktığımızda, uluslararası örgütler Kuzey Irak'ta olaylar cereyan ederken hemen orada bulunmuşlar fakat Suriye'ye bu ana kadar tamamen kayıtsız kalmışlardır. Bunu anlıyoruz, bunu biliyoruz çünkü Suriye'de onların arzuladığı menfaatler söz konusu değildir. Kuzey Irak'ta onların özellikle kapitalist anlayış bağlamında menfaatleri olduğunu biliyoruz fakat biz, kapitalist anlayışın dışında politika geliştiriyoruz.
Tarih boyunca gösterdiğimiz hep şu olmuştur: Hiçbir etnik yargılama, -din, dil, ırk bağlamında- değerlendirmeksizin, bize yakışanı sergiliyoruz. O da mazlum halkın yanında, dünya milletlerinin neresinde olursa olsun, zulme uğrayan milletlerin yanında, zulüm yapanın karşısında durduğumuzu ifade ediyorum. Özellikle de Sayın Başbakanımızın, AK PARTİ iktidarımızın yürütmüş olduğu Suriye politikasını, en kısa zamanda, tarih, haklılık noktasında yazacağını ifade ediyor, bir kez daha yüce Parlamentoyu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gök.