GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:14.12.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz İYİ Parti Grubu olarak bu Mecliste dördüncü bütçeye katılıyoruz, dördüncü bütçemizi yapıyoruz. Biz bugüne kadar askerimiz, polisimiz eli güçlü olsun; askerimiz, polisimiz sıkıntıya düşmesin diye Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bütçesine sürekli "evet" dedik. Biz böyle düşünürken siz ne yaptınız? Bu devletin en önemli kurumlarından biri olan Savunma Sanayii Başkanlığı kurumuna eski milletvekillerinizi, eski milletvekillerinizin eşlerini, bacanaklarını, yandaşlarını doldurdunuz. En liyakatli olması gereken kurumu arpalığa çevirdiniz. Türk Hava Yolları kurumunu 47 milyar zarara uğratan adamı, aldınız TUSAŞ'ın başına getirdiniz. Tam üç yıl önce, 20 Aralık 2018'de buraya bir kanun hükmünde kararname getirdiniz. Sakarya'daki Tank Palet Fabrikasını önce "Özelleştireceğiz." dediniz. Bu kararnamenin tam 8 yerinde "özelleştirme" vardı, biz itiraz ettik, başka bir kılıf uydurdunuz. Sonra bize de dediniz ki "Paçamızdan tutmayın, elimizi kolumuzu rahat bırakın, devletimize acil tank lazım." Şimdi, bugün itibarıyla tam üç yıl oldu Sayın Oktay, bu kürsüye geldiniz, bu kürsüde "Bizim elimizi kolumuzu rahat bırakın, acil tanka ihtiyacımız var." dediniz. Banttan inen bir tane tank yok. Şimdi, ben Türk Silahlı Kuvvetleri adına, Meclis adına, milletim adına soruyorum: Ne yaptınız? (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu tanklar nerede? Türk Silahlı Kuvvetleri sizin müteahhitlerinizin keyfini mi bekleyecek? Bizim güvenlik güçlerimiz, sizin müteahhitleriniz ne zaman kâr edecekse o zaman yapmasını mı bekleyecek? Devlet yönetiyorsunuz, devlet yönetmek çocuk oyuncağı işi değildir. Şimdi, tekrar soruyorum: Yaptığınız sözleşmede bir gün yok mudur? O firmayla yaptığınız sözleşmede "Şu gün teslim edeceksiniz. Bugün bu kadar tankı teslim edeceksiniz, etmezseniz bu kadar cezai şart vardır." diye bir şartınız yok mudur? Bu şirketten cezai şart alacak mısınız? Ordumuza, güvenlik güçlerimize tankı ne zaman banttan indireceksiniz? Cevaplamanızı bekliyoruz.

"S-400 sistemi" dediniz, S-400 sistemiyle alakalı size sormamız gereken sorular var. S-400 sistemi kaç kilometrekareyi korumaktadır? S-400 kendi sistemlerimizle uyumlu hâle getirilmiş midir? 2,5 milyar dolar para verdiğimiz S-400'ler nereyi koruyacaktır, nasıl koruyacaktır ve Rusya'ya ihtiyacımız var mıdır? Bu sistemi kime karşı kullanacağız? Rusya'dan aldığımız S-400'leri Rusya'ya ve o bölgedeki ülkelere karşı kullanmayacaksak nereye kullanacağız? Bu soruyu cevaplamanızı istiyoruz.

Benim bildiğim kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti bir NATO ülkesi. Daha önce kendi öz ve millî çalışmalarımızla geliştirilen hava savunma sistemi projesini neden iptal ettiniz? F-35'lere 1,8 milyar dolar para verdiniz, ne paramızın ne olduğu belli ne de uçaklarla alakalı bir bilgimiz var, şimdi "F-16 alacağız." diyorsunuz. Bir taraftan "Millî Muharip Uçak yapacağız." diyorsunuz. Maketine 1,3 milyon euro para harcadınız, dolaştırdınız, şimdi diyorsunuz ki: "2023'te hangardan çıkaracağız, 2026'da uçacak, 2030'da filo kuracağız." Ya, gerçekten siz bizim zekâmızla dalga geçiyorsunuz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) 2023'te hangardan çıkacak uçak 2026'da nasıl uçacak? Basit bir MPT silahının, basit bir MPT tüfeğinin bile iki yıl deneme süreci vardır ya; 2030'da nasıl filo kuracaksınız, bizimle dalga mı geçiyorsunuz?

Makine ve Kimya Endüstrisini anonim şirket hâline getirdiniz. Kırıkkale'deki, Çankırı'daki, Ankara'daki fabrikalarda memurlar haklı olarak işçi statüsüne geçmedi ve şimdi oralarda eliniz kolunuz bağlı.

Ben size muhalefet edeceğim diye devletimi yıpratmak istemiyorum ama şu soruyu da sormam lazım: Yurt dışından mühimmat ithal ediyor musunuz? Ediyorsanız neden ithal ediyorsunuz? Bizim bu kadar güçlü fabrikalarımız varken neden yurt dışından mühimmat ithal ediyoruz?

"Deniz topu yaptık." dediniz, yaptığınız deniz topu 1964 model. "İHA'lar" "SİHA'lar" dediniz... Ben bu kürsüde ilk konuşmamı yaptığım zaman İHA'ları, SİHA'ları yapanlara teşekkür ettim. Allah razı olsun; yüzlerce şehidin gelmesine mani olmuştur, başarılı bir çalışmadır ama ağzınızdan İHA'ları, SİHA'ları düşürmüyorsunuz, başka tarafa da bakmıyorsunuz. Sayın Oktay, Türk Silahlı Kuvvetleri İHA'lardan, SİHA'lardan ibaret değil. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Ekonomiyi yönetemediniz, yanlış borçlandınız, "kamu-özel iş birliği yatırımı" adı altında doğru projeleri yanlış yöntemlerle yaptınız, devletimizi dolandırttınız. Bakın, devlet dolandırıldı, siz de göz yumdunuz. Devletimizi milyarlarca dolar zarara uğrattınız, vatandaşımıza çile çektiriyorsunuz. Bir de biz şu yol bu kadar, bu yol bu kadar derken bazı milletvekilleriniz çıktı, dedi ki: "Siz de ucuz yoldan gidin." Niye ucuz yoldan gideceğim arkadaş? O yol da benim ülkemin toprağı, bu yol da benim ülkemin toprağı. Hangisinden canım isterse oradan giderim; size mi soracağız? (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Siz devletin hazinesini adam gibi kullanın.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen de adam gibi git!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Siz adam gibi kullanın devletin hazinesini.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen de adam gibi konuş!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Vatandaşa da işaret etmeyin, vatandaşın aklı kendine yeter.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Adam gibi konuş!

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Nasıl konuşuyor!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekili...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Adam gibi konuş!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Benim konuşmam biter, kalkar cevap verirsin.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Adam gibi konuş, böyle şey olur mu ya? Ayıp ya!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Oradan laf yetiştirme bana.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - O zaman adam gibi konuş.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ben buradayım.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Hazine ve Maliye Bakanı "Bitersek hep beraber biteriz." demiş, yanlış söylemiş. Vatandaş bitiyor, vatandaş; size hiçbir şey olmuyor. Siz her gün zenginleşiyorsunuz, vatandaş her gün fakirleşiyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Çiftçimizi bitirdiniz, tarımı bitirdiniz; çiftçinin tarlasına, traktörüne haciz geldi, inkâr ettiniz; tefecilerin kucağına ittiniz çiftçimizi. Bakın, çiftçinin ortalama yaşı 58-60, üretme kabiliyetini kaybediyoruz; farkında değilsiniz. Esnafı perişan ettiniz; vergisini ödeyemiyor, BAĞ-KUR'unu ödeyemiyor, sermayesini koruyamaz hâle geldi. Daha geçen hafta Sakarya'da 5 tane fırın kapandı, bir haftada 5 tane fırın kapandı. Sanayicimiz üretmek için mal bulamıyor, üretemez hâle geldi. Emeklilerimiz 1.500 lirayla, 1.800 lirayla, 2 bin lirayla geçinmeye çalışıyor. Sokakta vatandaş hüngür hüngür ağlıyor; görmüyorsunuz, duymuyorsunuz. Sokağa vatandaşın yanına inin, vatandaşın dertlerini dinleyin. Asgari ücretliye 4 bin lira maaş vereceğiz diye ipe un serdiniz ya, altı üstü 4 bin lira. İçinizde 24 bin lirayla geçinebilecek birisi var mı? Asgari ücretliye 4 bin lira vereceğiz diye ipe un serdiniz; 1'inci toplantı, 2'nci toplantı, 3'üncü toplantı; sonuç yok.

Gençlerimizin umutlarını çaldınız. Bu ülkenin gençleri artık bu ülkeden gitmek istiyor; bunun vebalini kaldıramazsınız. Biz, o çocukları bu ülkeye hizmet etsin diye yetiştirdik; başka ülkeye hizmet etsin diye onları okutmadık, onları yetiştirmedik. Çocukların hakkını yiyorsunuz, KPSS'de 95 puan alan çocuk bir yere giremiyor; 65 puan alan sizin yandaşınızın çocuğu işe giriyor; ayıptır ya. Bu hakkı ödeyemezsiniz, bu hakkı parayla ödeyemezsiniz. Bundan, bu çocuktan helallik alamazsınız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HACI TURAN (Ankara) - Doğru söylemiyorsun, yanlış söylüyorsun.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Yanlış söylüyorsam gelin, burada ispat edin.

HACI TURAN (Ankara) - Biraz sonra konuşacağım. Ben konuşacağım, cevap veririm.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Ben sokakta 12 yaşında bir çocuk gördüm Sayın Vekilim. Ben sokakta 12 yaşında bir çocuk gördüm, benden tablet istemedi, oyuncak istemedi, çikolata istemedi.

HACI TURAN (Ankara) - Benim çocuğum da 81 puan aldı, bir yere giremedi.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Çıkınca konuşursunuz.

Benden ne istedi biliyor musunuz; 12 yaşında, 12? Evine kömür istedi, kömür! (İYİ Parti sıralarından alkışlar) 14 yaşındaki bir çocuk kitap alacak, kitap alacak parası yok, babasına söylemeye utanıyor, babasının durumunu biliyor. Siz çocuklardan çocukluğunu çaldınız, farkında değilsiniz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Çocuklardan çocukluğunu çaldınız, farkında değilsiniz!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Kitapları masaya koyuyoruz, masaya, masaya! Kitapları masaya koyuyoruz, yirmi yıldır masaya koyuyoruz!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Ev kadınları ne pişireceğini şaşırdı, eti, kıymayı unuttu; tavuk alamıyor, tavuk!

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Hadi oradan!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hayret bir şey ya, ayıp ya! Yirmi yıldır masaya koyuyorlar o kitapları, yirmi yıldır masaya konuyor o kitaplar!

TAMER DAĞLI (Adana) - Millî Eğitim masaya bırakıyor kitabı, masaya bırakıyor; dünyadan haberin yok!

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Bir gün benimle çarşıya, pazara gelin de göstereyim size fileleri, çantaları. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Yandaşlarınız, yandaş müteahhitleriniz için 2022 bütçesine 47 milyar bütçe koydunuz; Sakarya'ya 300 milyonu çok gördünüz. Sakarya Büyükşehir Belediyesinin 300 milyon hakedişi var; kendi müteahhitlerinize, taşeronlarınıza, yandaşlarınıza 47 milyar bütçe koydunuz 2022'ye, Sakarya Büyükşehir Belediyesine 300 milyonu çok gördünüz, "Hayır." dediniz. Sakarya'da 100 binin üzerinde insan beton tabutlarda yaşıyor biliyor musunuz? Kentsel dönüşümle alakalı çivi çakmadınız.

Sayın milletvekilleri, sizden bir şey istiyorum, bir şey istirham ediyorum. Bizim gezdiğimiz her ilde, her ilçede SMA hastası olan çocuklar var. Dertlerine çare olmamız için, seslerini duyurabilmek için, dikkat çekebilmek için o çocukları yanımıza getiriyorlar; o çocuklar bize acınası gözlerle bakıyorlar. Bu çocukların sayısı 1.600. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu güce sahip, bu çocukları ölümden kurtarın.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Devlet bütün hepsini ödüyor Sayın Vekilim, hepsini ödüyor; Tip 1'i de Tip 2'yi de.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Bu çocuklara sahip çıkamıyorsanız size bir akıl vereyim ben. Şans oyunlarına; altılı ganyandı, millî piyangoydu, şuydu, buydu... Ben bugüne kadar bir kuruşluk oynamadım ama bu şans oyunlarına, bu SMA hastası çocuklar için bir fon koyun; buradan çıkacak fonla bu çocukların hepsi kurtulur. Bu hastalığın tedavisi var, bu çocuklar para yüzünden hayatlarını kaybediyorlar.

Sayın milletvekilleri, Genel Başkanımızın talimatıyla Uygur Türkleriyle ilgili kapsamlı bir çalışma yapıldı, bugün de bunun paneli vardı. Oruç tutuyor diye, namaz kılıyor diye, komünist Çin Hükûmeti bu soydaşlarımıza, bu kardeşlerimize eziyet ediyor, tecavüz ediyor; insanlık dışı muameleyle karşı karşıyalar orada. Ağzınızı açıp tek kelime etmediniz, ağzınızı açıp tek kelime etmediniz. Ses verin, onlar bizim soydaşımız, onlar bizim kardeşlerimiz. Namaz kılıyor ve oruç tutuyor diye orada çekmedikleri zulüm yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz her zaman konuşuyoruz. Kulağınız duymuyor, her zaman konuşuyoruz.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Bir rapor da biz size göndereceğiz, bakın, o insanlara sahip çıkın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Çok teşekkür ediyorum Başkanım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)