GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:14.12.2021

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı ve İletişim Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, kıymetli ağabeyini kaybeden İzmir Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncu ve ailesine başsağlığı, merhuma da Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüştüğümüz bugün, cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Millî Mücadele'mizin kahramanlarını, terörle mücadelede devlet hizmetinde, vatan ve millet savunmasında toprağa düşmüş tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anarak sözlerime başlamak istiyorum.

Atatürk Millî Mücadele'yi başlattığında "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." diyerek millî iradeye olan inancını, Türk milletine olan güvenini ve milletle birlikte yol yürüme kararlılığını ortaya koymuş, millî iradeye dayalı bir hükûmetin milletin kaderine hâkim olacağını işaret etmiştir. Atatürk'ün ülkeyi işgalden kurtarıp yeniden tam bağımsızlığa kavuşturmak için başlattığı Millî Mücadele aynı zamanda millî hâkimiyet mücadelesi olmuştur. Anayasa'mızın 6'ncı maddesinde yer alan millî hâkimiyet prensibi, ilk kez 1921'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 1'inci maddesinde "Hakimiyet bilâkaydüşart Milletindir." düsturuyla Anayasa maddesi hâline getirilerek millî iradenin önemi tescillenmiştir.

Bilindiği gibi, Türk milletinin iradesiyle 16 Nisan 2017'de yapılan halk oylaması sonucu yönetim sistemimiz kapsamlı bir reforma tabi tutulmuş, millî iradenin doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısı olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmiştir. Artık, yasamayla birlikte yürütme yetkisini de doğrudan ve vasıtasız olarak aziz milletimiz vermekte, hesabını da kendisi sormaktadır. Bu şekilde demokrasimiz güçlenmiş, cumhur ile cumhuriyet kucaklaşmıştır. Türkiye'ye özgü, Türk milletinin tarihî ve kültürel dokusuna uygun "Türk tipi başkanlık modeli" olarak inşa edilen sistemin merkezinde sadece millet egemenliği ve demokratik değerler yer almıştır. Anayasa'mızla güvence altına alınan cumhuriyetin temel nitelikleri, millî ve üniter devlet yapımız, Türk millî kimliği, Atatürk, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerler sistemin kırmızı çizgileri olmuştur.

9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren hukuken ve fiilen yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte ülkemiz, yönetimde istikrarın temin edildiği, temsilde adaletin arttığı bir yönetim sistemine kavuşmuştur. Görev, yetki ve sorumluluk tartışmaları nedeniyle sonu gelmez gerilimlere yol açan devlet yönetimindeki çift başlılık sona ermiş, siyasi istikrar kurumsallaşmıştır. Kuvvetler arasındaki denge ve denetim güçlenmiş, yasama, yürütme ve yargı organları kendi içinde daha etkin ve daha bağımsız hâle gelmiştir. Bu şekilde hükûmet etme sistemindeki engeller aşılmış, karar süreçlerindeki parlamenter sisteme özgü tıkanıklıklar açılmış, prangalar sökülüp atılmıştır.

Parlamenter sistemde birtakım vesayet odaklarının tasarımıyla hükûmetlerin nasıl kurulduğu, nasıl değiştirildiği ve nasıl düşürüldüğü aziz milletimizin hafızasındadır. Uygulandığı 1946 ile 2018 yılları arasındaki yetmiş iki yılda görev yapan 51 Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin ortalama ömrü sadece bir yıl beş ay olmuştur. Yeni umutlarla yapılan seçimler ve bir öncekinden daha iyi olacağı düşüncesiyle kurulan istikrarsız hükûmetler ülkemizi maalesef ileriye taşıyamamıştır. Yaşanan sistemsel sıkıntılar rejim krizlerine dönüşmüş, darbelerin acı ve ağır faturası milletimizi demokrasi ve kalkınma hedeflerinden uzaklaştırmıştır. O nedenle, kim ne derse desin, Türkiye bu kaotik süreçlere tekrar mecbur kalmayacak, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle millî hedefler doğrultusunda yoluna devam edecektir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle başlatılan işgal planının çok cepheli olarak devam ettirildiği süreçte siyasi ve ekonomik tüm meydan okumaların karşısında durabilmiştir. Başta millî güvenliğimiz ve terörle mücadele olmak üzere, etkin kararların alınması kolay hâle gelmiş "Lider Ülke Türkiye" hedefi doğrultusunda verimli bir çalışma imkânı doğmuştur.

Covid-19 salgınının küresel ekonomiyi derinden sarstığı ve ekonomik aktivitede büyük dalgalanmalara yol açtığı iki yıllık süreçte Türkiye, salgının olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik önlemleri süratle alarak vatandaşlarımız ve sektörler üzerindeki yükün hafifletilmesini ve ekonominin çarklarının döndürülmesini sağlamış, bu amaçla birçok destek tedbirini uygulamaya koymuştur.

2020 yılını yüzde 1,8 büyümeyle kapatan Türkiye, 2021 yılının ilk dokuz ayında da yüzde 11,7 oranında büyüyerek oldukça güçlü bir performans sergilemeyi başarmıştır. Ekonomik büyümedeki artış, ihracatta rekor düzeydeki yükseliş, sanayi üretimindeki kapasite artışı ülkemizin salgından kaynaklı tehlikeli girdaptan güçlenerek çıktığına işaret etmektedir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi itibarsızlaştırılmaya, Türkiye yeniden parlamenter sistemin karanlık dehlizlerine sokulmaya çalışılsa da uygulandığı süre içerisinde etkinliği görülen sistem milletimiz nazarında da karşılık bulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte Türk kamu yönetiminde de kapsamlı değişimler söz konusu olmuştur. Devlet yapısı, teşkilatlanma, insan gücü ve diğer unsurlarıyla yeni sisteme uygun hâle getirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısında 9 politika kurulu, 4 ofis, 1 idari işler başkanlığı ve 10 bağlı kuruluş yer almıştır. Cumhurbaşkanlığı yeni yapısına uygun olarak kurumsal kapasitesini süratle artırmış; politika kurulları, ofisler, idari işler ve bağlı kuruluşlar görev, yetki ve sorumlulukları doğrultusunda önemli hizmetlere imza atmıştır. Dünyanın sayılı kütüphanelerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinin milletimizin hizmetine sunulması ve yaygın bir ziyaretçi ağırlaması gurur verici olmuştur.

Kamu hizmetlerinin geliştirilmesi ve etkin şekilde sunulması, yeterli nicelik ve niteliğe sahip insan gücüyle yakından ilişkilidir. Sistemin kalitesiyle birlikte insan gücü kalitesinin sürdürülebilirliği de bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Yıllık programda eğitim-istihdam ilişkisinin kurulması, kamuda liyakat esaslı, veriye dayalı ve yenilikçi bir insan kaynakları sisteminin yaygınlaştırılması gibi hedeflerin gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Bu doğrultuda kamu personel rejiminin, teşkilatlanma, istihdam, statü, ilerleme, yükselme, hizmet içi eğitim, mali ve sosyal haklar konusunda bütüncül bir yapıda, işe girişten başlayarak emekliliğe kadar olan tüm boyutlarıyla ele alınması, bu amaçla Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü ile İnsan Kaynakları Ofisi başta olmak üzere kurumsal ve işlevsel kapasitesinin güçlendirilmesi önem arz etmektedir. Özellikle yaşadığımız salgın döneminde dijitalleşmenin, bilgi ve kişisel veri güvenliğinin önemi artmış, buna uygun altyapının hazırlanması da önemli hâle gelmiştir. Kamu hizmetlerinin kullanıcı odaklı bir bakış açısıyla elektronik ortama taşınması ve E-Devlet Kapısı'ndan hizmet sunumu ve kullanımının artırılması konusunda Dijital Dönüşüm Ofisi önemli faaliyetler yürütmektedir. Ekim itibarıyla E-Devlet Kapısı üzerinden 824 kurum ve kuruluşun 6.001 hizmetine ulaşılabilmesi, mobil uygulamalar üzerinden 3.205 hizmete erişimin sağlanabilmesi bu alanda alınan mesafeyi göstermektedir. Aynı dönemde 56,7 milyon kayıtlı kullanıcının istifade edebildiği bu hizmetin kalitesindeki artış e-devlet hizmetlerinin kullanımını da giderek yaygınlaştırmıştır.

Arşivlerimiz, Türk ve dünya tarihi açısından, aynı zamanda milletimize yöneltilmeye çalışılan mesnetsiz iddiaları çürütmek ve ülkemizin dış politikada öne sürmüş olduğu savları bilgi ve belge temelinde desteklemek adına büyük öneme sahiptir. 56 ülkeyle yapılan iş birliği kapsamında farklı coğrafyalardan tarihimizi ilgilendiren önemli vesikaların dijital görüntüsünün ülkemiz millî arşivine kazandırılması da bu yönde alınan önemli mesafelerden biri olmuştur.

Türkiye, uluslararası yatırımlar için sayısız yatırım fırsatı sunan büyük bir potansiyele sahiptir. Doğrudan yabancı sermaye ve özel sektör yatırımlarına Türkiye'yi cazip kılmak için gerekli kolaylıkların sağlanması ve bütünüyle kurumsal hâle gelmiş bir yatırım ortamının teşekkül ettirilmesi üretim ve istihdam artışının temel dinamiğidir. Bu kapsamda "tek durak ofis" anlayışıyla hizmet veren Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye'deki yatırım fırsatlarını küresel iş dünyasına tanıtmakta, gelişen süreçte başta sanayi ve hizmet sektörleri olmak üzere doğrudan yabancı yatırımların yoğunlaşmasına katkı sağlamaktadır.

Finans Ofisi ise kamu ve özel sektörden ilgili kuruluşlarla, koordineli bir şekilde, çeşitlilik arz eden finans piyasalarında Türkiye'nin konumunu güçlendirmeye yönelik pek çok çalışma yürütmektedir.

Türkiye'nin bölgesel ve küresel düzeyde artan etkinliği, meydan okumalara verdiği cevap ve millî menfaatlerimizi koruma kararlılığı Türkiye'ye yönelik hasmane kampanyaların bizzat devletler eliyle yürütüldüğü bir süreçle karşılaşmamıza yol açmaktadır. Bu durum, Türkiye'nin tanıtımında, hak ve menfaatlerinin takibinde İletişim Başkanlığına önemli sorumluluklar yüklemektedir. Hemen her gün medya ve sosyal medya platformlarında Türk devletine yönelik algı operasyonları, itibar suikastleri ve sinsi tuzaklar bu durumu değiştirebilecek araç ve yöntemlerin devreye konulmasını zorunlu kılmaktadır; bu kapsamda, İletişim Başkanlığı, Türkiye'nin tezlerinin ve politikalarının doğru anlatılmasına, Türkiye'ye karşı yürütülen dezenformasyon ve kara propagandayla mücadele edilmesine yönelik olarak iletişim boyutuyla önemli katkı vermektedir. Algı operasyonları yoluyla insanımızın doğru bilgi alma hakkını kısıtlayan engellerin kaldırılarak sağlıklı kararlar verebilen bireyler hâline gelmesini sağlayacak iklimin oluşturulması da bu kapsamda önem taşımaktadır. Vatandaşlarımızın yaşadığı sorunları ve kamu hizmetlerine ilişkin hususları aktarmakta etkin bir araç olarak kullanılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine kasım ayı itibarıyla yapılan 5,3 milyon başvurunun yüzde 87'sinin ortalama on altı günde cevaplanması sistemin sağlıklı ve sonuç alıcı işlediğini göstermektedir.

Yaşanan küresel ve bölgesel gelişmeler Türkiye'nin birçok cephede hazır bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Devletimiz hem egemenlik haklarımıza yönelik saldırılar hem de mazlum ve barışa susamış mağdurlar için buralarda faaliyet yürütmektedir. Türkiye, bu gücünü etkili yönetim şekli, demokratik siyasi istikrarıyla birlikte sahip olduğu askerî ve teknolojik kapasiteden almaktadır. Savunma sanayi son yıllarda Türkiye'nin destan yazdığı bir sektördür. Sektördeki bu olumlu seyir Türkiye'nin hem yenilikçi ve dinamik bir savunma sanayi hem de yüksek kabiliyetli güçlü bir ordunun muhafazasını mümkün kılmaktadır.

Sonuç olarak; Cumhurbaşkanlığı politika kurulları, bağlı kuruluşlar, ofisler ve diğer merkez birimleriyle tüm devlet fonksiyonlarını kapsayan bir anlayış ve teşkilatlanmayla nerede olursa olsun milletimizin her ferdine erişilebilir, kaliteli hizmet sunma gayretiyle etkin bir icra kabiliyeti kazanmıştır. Geleceğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, geleceğimizin mimarı da Cumhur İttifakı'dır. Allah'ın izniyle önümüz daha aydınlık, istikbalimiz bugünden daha parlaktır.

Bu düşüncelerle millî çıkarlarımızı korumada, terörle mücadelede, milletimizin huzur ve refahının temin edilmesinde gösterdikleri kararlılık nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza ve kabinesine teşekkür ediyor, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşları bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğiyle sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)