GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:37
Tarih:15.12.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN ERGUN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Muhterem milletvekilleri, dengesini ve yönünü kaybeden iktidarın kalkınma modeli konusunda kendisine örnek aldığı Çin'de bir beddua varmış. Çinliler birisine beddua edecekleri zaman "İlginç zamanlarda yaşayasın." diye beddua ederlermiş. Bu Çin bedduasına maruz kalmış gibi, ilginç, hatta çok ilginç zamanlarda yaşıyoruz. Zira, geçmişte "Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı millî marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı bir milletin itibarıdır." diyenlerin şimdiye kadar millî paramızı değersizleştirmek ve dolayısıyla yukarıdaki ifadelerinde söyledikleri diğer hususları da gerçekleştirmek için yapılması gereken ne varsa hepsini yapar hâle geldiklerini görüyoruz, daha fazlasını yapmak için de olağanüstü bir gayret gösterdiklerini izliyoruz.

Özellikle Türk lirasının savunmasız bırakıldığı, Merkez Bankası rezervleri ve faiz araçlarının bilerek ve isteyerek işlevsizleştirildiği herkesin malumudur. Hâl böyle olunca, Merkez Bankası rezervlerini eksi 40 milyar dolara düşürecek kadar yolunu şaşıranlar artık bir meçhule doğru koşmaktadırlar.

Yılbaşından bu yana yüzde 46 değer kaybeden millî paramızın günde yüzde 10-15 marjlarla can yakan oynaklığının ve değersizleşmesinin rekabet üstünlüğü olarak görülmesi ise başka bir garabettir. Rekabet üstünlüğü olarak görülen bu travmatik hâlden dolayı piyasalarda fiyatlar belirlenememekte, ticari ilişkilerde Türk lirası çekler kabul edilmemekte ve artık faturalar dolarla kesilmeye başlamıştır yani Türk lirasıyla ticaret durma aşamasına gelmek üzeredir.

Örneklerini geçmişte Arjantin ve diğer batık ülkelerde gördüğümüz gibi, mevcut iktidarın akla mantığa sığmayan bu uygulamalarıyla Türkiye'de de vatandaşlarımız kendi para birimlerinden kaçar hâle gelmişlerdir. Türk lirasının gücünü ve güvenilirliğini yitirmesinden dolayı millet hızla Türk lirasından kaçmakta, tasarruflar dolar veya altına dönüşmektedir.

Geldiğimiz aşama itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının toplam tasarruflarının yüzde 60'dan fazlası artık Türk lirası olarak değil, dolar olarak muhafaza edilmektedir. Bu durum, yerlilikten ve millîlikten bahsedenler için büyük bir ibret tablosunu ortaya koymaktadır.

Muhterem milletvekilleri, AK PARTİ'nin 2011 yılında büyük bir şatafatla kamuoyuna açıkladığı ve yıllarca propagandasını yaparak vatandaşlarımızın umutlarını sömüren 2023 hedeflerinden bugün kimse bahsetmemektedir. Çünkü bırakın 2011 yılında açıklanan hedeflere ulaşmayı, Türkiye, 2011 yılında sahip olduğu ekonomik koşulların bile fersah fersah gerisine düşmüş durumdadır. 2023'te millî geliri 2 trilyon dolara, kişi başına geliri 25 bin dolara, ihracatı 500 milyar dolara çıkarmayı, işsizliği yüzde 5'e düşürmeyi hedefleyenler, aradan geçen on senede 200 dolarlık asgari ücreti bile millete çok görerek Çin modelinden bahseder hâle gelmişlerdir. Millet, fakruzaruret içinde birikimlerinin değerini korumaya çalışırken mevcut iktidar, âdeta "Koruyamazsın çünkü ben Türkiye'de Çin'in kalkınma modelini uygulayacağım." demektedir. İktidarın bahsettiği Çin tipi kalkınma modeli, esasında, 200 dolara düşen asgari ücretin reel değerini daha da düşürmektir, on milyonlarca insanın temel hak ve hürriyetlerinin kalkınma pahasına baskı altına alınmasıdır çünkü bu modelin uygulanması için itiraz edenin susturulması, kafasını kaldıranların ibretiâlem için ezilmesi gerekmektedir. Yani bu model, insanlık onuruna ve şerefine sığmayacak şekilde karın tokluğuna çalışan modern bir kölelik sistemidir, sayıları giderek artan çalışan yoksullar sınıfına on milyonların daha eklenmesi demektir, yoksulluğun ve yolsuzluğun sıradan ve aleni hâle gelmesi demektir. Evet, şimdi, iktidara soralım: Arzu ettiğiniz şey bu mudur? Hâlbuki, günümüzde, Çin bile bu modelden vazgeçerek ucuz iş gücüne dayalı kalkınma yerine, toptan faktör verimliliği yüksek, teknoloji odaklı bir kalkınma modeliyle hareket etme niyetini serdetmeye başlamıştır. Çin'de insan emeğini hiçe sayan ve insanlık haysiyetine sığmayan söz konusu bu eski üretim tarzı, sadece Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın esir alındığı toplama kamplarında ise bütün sertliğiyle devam etmektedir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki 1,5 milyar nüfusuyla her türlü demokratik ve insani nitelikten yoksun Çin rejimi bile kendi vatandaşlarına bu modeli artık reva görmeme eğiliminde iken mevcut iktidar 21'inci yüzyıl Türkiyesinde Türk vatandaşlarına bu zalimane modeli reva görebilecek kadar vicdanını ve merhametini kaybetmiş durumdadır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Muhterem milletvekilleri, partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte demokrasiden hukuk sistemine, ekonomiden dış politikaya kadar yayılan çürümenin yükü artık taşınmaz bir hâl almıştır. Bundan dolayı daha görüşmeleri sürerken bile içeriği boşalan ve kanunlaşmadan makroekonomik gücünü yitiren bir bütçeyle karşı karşıya olduğumuz ne yazık ki bir gerçektir çünkü Türk lirasının sene başından beri dolar karşısında yüzde 46, son iki ayda da yüzde 30'dan fazla değer kaybetmesiyle, 2022 bütçesi de reel değerini büyük ölçüde yitirmiş durumdadır. Bütçenin reel değerini yitirmemiş olduğunu varsaysak bile bu bütçe, giderek biriken ve ağırlaşan sosyoekonomik sorunlar karşısında herhangi bir çözüm vadetmemektedir. Zira bu bütçede enflasyonla mücadele yoktur ve bu bütçe, hayat pahalılığı altında ezilen insanlarımıza zerre miskal umut vermeyen bir bütçedir. Bu bütçede "Yüzde 25'leri aşan genç işsizliğin azaltılması." diye bir hedef yoktur.

Bu bütçe, öğretmenlere ve birçok branşta atanamayan üniversite mezunu gençlerimize herhangi bir ümit vadetmemektedir, girdi maliyetlerinin altında ezilen çiftçilerimizin yaralarına merhem olamayacaktır, mevcut hâliyle arkasındaki siyasi iradenin tükenmişliğinin en net göstergesidir. Bu bütçe, faizle mücadele ettiğini söyleyenlerin, öğrencilerin KYK borçları ile çiftçinin Tarım Kredi borçlarına yüzde 100'lere yakın faiz uyguladığı bir bütçedir. Bu bütçe, dış güçlerle mücadele ettiğini söyleyenlerin Türk varlıklarını haraç mezat dış güçlere aktarmak istediği bir bütçedir, torunlarımızı bile 5 müteahhide dövizle borçlu hâle getirerek kamu kaynaklarını onlara aktaranların bütçesidir.

Muhterem milletvekilleri, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in ifade ettiği gibi, bu bütçe, savurganlık ve israf bütçesidir. Bu bütçe, milletin emeğini faizcilerin kursağına akıtan bir bütçedir. Tüm bu nitelikleri itibarıyla bu bütçe, bir yokluk, kıtlık, yoksulluk, sefalet ve karaborsa bütçesidir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Zikrettiğimiz tüm bu hususları dikkate aldığımızda şunu açık ve net olarak söyleyebiliriz: 2022 yılı bütçesi, yirmi yıllık bir trajedinin son perdesidir. Bu sebeple de hem mevcut iktidarın hem de "partili Cumhurbaşkanlığı sistemi" denen garabetin son bütçesi olacaktır inşallah. Milletimiz müsterih olsun, Türk insanına modern bir kölelik vadeden bu düzeni ilk seçimde mutlak surette değiştireceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

METİN ERGUN (Devamla) - İYİ Parti olarak Türkiye'nin en nitelikli kadrolarıyla ve projeleriyle milletimizin üzerine çöken karamsar bulutları dağıtacağız. Ülkemizi hızla ayağa kaldıracak, güçlü, zengin ve müreffeh bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in liderliği ve vizyonuyla ülkemizin her türlü problemini çözmek için biz hazırız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)