| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 15.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kürtler, Türkiye nüfusunun üçte 1'ine yakınını teşkil ediyor, 25 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip. Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler üyesi onlarca devletin nüfusundan daha fazla bir nüfusu var fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi de dâhil olmak üzere kendi dillerini kullanamıyorlar.
Ben konuşmamı dil üzerine geliştireceğim biraz. Burada iki kelime Kürtçe konuştuğumuzda önce direkt Sayın Meclis Başkan Vekilinden uyarı alıyoruz "Mikrofonunuz kesilir." diye, bir de tutanaklara "x" diye geçer; sonuçta, ne konuştuğumuz da pek anlaşılmasın şeklinde tutanaklar tutturuluyor.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan "Ben, Kürt sorununu çözdüm, Kürt meselesini çözdüm; Kürt sorunu artık yok." diyerek her gün değişik illerde konuşuyor. Aslında, baktığımız zaman, Kürt sorununun, otuz yıl öncesinin hatta elli yıl öncesinin dahi gerisine düştüğünü görüyoruz. Kürt sorununu nasıl çözdü, Kürt sorununu nerede çözdü; onu bir izah etse de biz anlasak. Ama şunu yapamadı: Kürtleri asimile edemedi; dillerini, kültürlerini yok edemedi. Bunu da sevinçle söyleyebilirim. (HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, İç Anadolu'da yaşayan bir Kürt'ün evine gidin, İstanbul'da yaşayan bir Kürt'ün evine gidin, Antalya'da, Hakkâri'de, Diyarbakır'da yaşayan bir Kürt'ün evine gidin, kapısını çalın; içeri girdiğiniz zaman bunların kendi içlerinde, aile içinde Kürtçe konuştuklarını hepimiz görürüz. Ağırlamayı da o şekilde yapacaklarını hepimiz görürüz. Ama Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne yaptı? Diyarbakır'da bir miting yaptı, mitingde 2 tane sanatçı çıkardı "..."(x) şarkısını söyletti, bununla Kürt sorununu çözdüğünü ifade ediyor. Ya da geçen gün Batman'da yine böyle bir toplantı yaptı, o toplantıda da "..."(x) şarkısıyla Kürt sorununu çözdüğünü bize ifade etmeye çalışıyor. Aslında bunun olmadığı belgelerle elimizde, yaşamımızda da bunu görüyoruz.
Ben, geçen yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi vermiştim, ana dilde eğitim hakkına dair kanun teklifi. Şu, benim verdiğim kanun teklifi; şu da Sayın Mustafa Şentop'un bana verdiği yanıt, şöyle diyor: "Ana dilde eğitim hakkına dair kanun teklifi Başkanlığımızca incelenmiştir; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3'üncü maddesinin birinci fıkrası 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.' diyor." Biz bölmek istemiyoruz ki biz Kürtçe konuşmak istiyoruz, Kürtçe eğitim almak istiyoruz. Bunun bölünmekle ne alakası var, bu bağlantıyı kuramadım ben. Devam ediyor: "Söz konusu hüküm..." Bir de Anayasa'nın 4'üncü maddesi de varmış, orada demiş ki: "Bu maddeler değiştirilemez." Bir de orada atıfta bulunuyor. Devam ediyor, bir de ayrıca "42'nci maddenin son fıkrasında, Türkçeden başka hiçbir dilin, eğitim ve öğretim kurumlarında -bak, çok önemli burası- Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamayacağı ve öğretilemeyeceği açıkça belirtilmiştir." diyor ve gördüğünüz bu kanun teklifini de reddediyor. Arkadaşlar, Kürt sorununu bu şekilde çözdüğünü ifade ediyor AKP ve Sayın Erdoğan. Bu uygulamanın -biliyorsunuz- zaten yüz yıldır ret, inkâr ve asimilasyon politikalarıyla devam ettiğini biliyoruz. Oysa, Kürtler kadim ari millet olup Kürt dili de İngilizce, Farsça, Hintçe, Almanca, İspanyolca gibi dillerin bulunduğu Hint-Avrupa dil grubuna mensup bir dildir. Kürtler üç bin beş yüz yıl öncesinden kurdukları devletlerle, Orta Doğu'da sürekli etkili olan aşiret ve devlet yapılanmalarıyla kendilerini her zaman ifade etmişlerdir. Kürtler bugünkü iktidarlar tarafından tanınmasa da tam tersi, geçmişten bugüne dilini, kültürünü ve soyunu devam ettirmiş, güçlü bir ari millet olarak bugüne kadar gelmiştir. Kürtler onlarca devlet kurmuş olup en güç sahibi olduğu devlet ise Osmanlılardan önce varlığını sürdüren Selahaddin Eyyubi El-Kurdî'nin Eyyubi devletidir. Türkiye'de tarih kitapları Kürt devleti olmadığını iddia etse de bu doğru değildir, zira Eyyubi devleti Arap ve Türkmenlerin içerisinde olduğu, Kürtlerin de çoğunlukta olduğu, Osmanlı benzeri kozmopolit bir yapıya sahipti ancak Eyyubi devleti imparatorunun Kürt olması ve geçmişten bugüne gönderdiği mektubunda da bahsettiği üzere Kürt olduğunu belirtmesi, Kürtlerin kadim ve yüzyıllar boyunca bu coğrafyada yaşayan bir millet olduğunu gösteren verilerden bir tanesidir.
Kürt tarihi tabii ki Eyyubilerle sınırlı değildir. Kürtlerin tarihinin Hititlere kadar dayandığı, Medlerle çok zenginleştiği görülmektedir ve bilinmektedir. Şu an Türkiye'de Türkçeyle beraber konuşulan iki dilden biri olan Kürtçenin edebiyat tarihine baktığımızda, metinsel edebiyata kaynaklık eden bütün bu unsurları görmek mümkündür çünkü yazılı Kürt edebiyatının ortaya çıktığı merkezlerin Cizre, Hemedan, Erdelan, İmadiye, Bitlis, Hakkâri, Doğubayazıt, Müküs, Hizan, Meyyafarikin (Silvan), Siirt, Diyarbakır gibi Orta Çağ Kürt devletleri ve beyliklerine başkentlik yapmış şehirler olduğu görülür. Bu şehirlerde Kürt hükümdarlar, mirler tarafından kurulup finanse edilerek klasik dönem edebî patronaj sistemi içinde himaye edilen başat eğitim kurumları olan Kürt medreseleri bu yazılı edebiyata kaynaklık etmişler ve Kürtler bu dönem boyunca tarih, felsefe, müzik, mimari, mühendislik, matematik, astronomi alanlarında ustalaşmışlardır.
Dönemin önde gelen Kürtleri arasında Ebul Fida, İbni Attar, İbni Şeddad ve İbni Qutaybah gibi tarihçiler; El Sühraverdi ve Aynülkudât Hemedânî gibi filozoflar, gezgin İbni Fadlan, Seyfeddin Urmevî, Muhammed İbni Kâtib Erbili gibi müzikologlar; İbrahim ve İshak gibi, Musuli ve Ziryab gibi müzisyenler; mimar ve mühendis Munis; matematik ve gök bilimci Muhyeddin Ahlati; biyografici İbni Halkan; ansiklopedist İbni Nedim sayılabilir. Feqiye Teyran, Ahmed-i Hani, Melaye Bate, Cigerxwîn gibilerini de bunlara ekleyebiliriz. Böylesi edebî bir tarihe sahip Kürtçenin günümüz Türkiye'sinde eğitim dili olmayışı, aynı zamanda tarihten, bilimden, kültürden kopmuşluğun açık ifadesidir. Dil bir iletişim aracı olmaktan çok daha fazla bir şeyi ifade eder. Her dil, o dili konuşan toplumun tarihinin ve kültürünün de taşıyıcısıdır.
Her insan için ana dilin ayrı bir önemi ve yeri vardır. Ana dili, kişinin, dünyayla ilk iletişim kurma sürecinde edinip öğrenmeye başladığı ve dolayısıyla kişiliğinin, kimliğinin, duygusal ve zihinsel gelişiminin ayrılmaz bir parçası niteliğini taşıyan dildir. Ana dilimizi konuşamadığımızı bir düşünün, hepiniz için bu geçerli, ne olur acaba? Kişi kendini başka bir dilde ifade edemez mi? İlle de kimliğini yaşayabilmesi için kendi dilini mi kullanması gerekir? Sorular artırılabilir ama gerçek olan şudur ki ana dilimiz kendimiz ve kimliğimiz kadar hayati, gerçek ve önemlidir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkçe konuşulur. Meclisin dışında nerede, ne istiyorsan konuş. Gören de hiçbir yerde Kürtçe konuşamıyorsun zanneder.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) - Günümüz dünyasında insanlığın ortak kültürel zenginliğinin birer parçası olan dilleri tehlikeli gören, yasaklayan ve dolayısıyla yok etmeye çalışan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) - ...ülke konumunda olmak, bilimsel verilere uymadığı hâlde ısrarcı olmak çağ dışı kalmış ırkçı yaklaşımların yansımasıdır. Özellikle ulus devlet inşası süreçlerinde homojen bir topluluk yaratma politikalarının yani asimilasyonist politikaların, kültürel ve dilsel çeşitlilik ve zenginlikler açısından ciddi tehlikelere yol açtığı bilinmektedir. Çok dilli bir gerçeğe sahip olan Türkiye'de ise bu süreçlerin sağlıklı tartışılması bile yapılamamaktadır. Ne yazık ki Türkiye'de tartışmalar, dilsel zenginliğin insanlığın ortak mirası olarak korunması gerekliliği, pedagojik ilkeler ya da eğitim hakkı yerine sadece ve sadece Kürt sorunu bağlamında yürütülmektedir. Elbette ki Türkiye'de ana dille eğitim Kürt meselesiyle bağlantılıdır. Ancak Kürt sorunu sadece ana dil sorunu olmadığı için, ana dille eğitim konusunda bilimsel verilere dayanarak ana dille eğitim konusuna çözüm getirilmelidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)