GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:37
Tarih:15.12.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 9'uncu maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.

Bu maddeyle, 2022 Yılı Yatırım Programı'nda ödeneklerin harcanmalarında uygulanacak genel prensipler anlatılmaktadır. Ayrıca, bu madde her yıl bütçe kanununda tekrarlanan bir madde olup, uygundur.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarının diğer konularda olduğu gibi yatırımlar konusunda da kaynakların verimli ve etkin kullanılması açısından başarısız olduğunu, liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolarla her konuda tartışmalar yarattığını, firmalarla yapılan sözleşmelerde de şeffaf olmadıklarını biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra yatırımlarda "ben yaptım oldu" anlayışının hâkim olduğunu görüyoruz. O yüzden, yanlışlıklar yapılmakta ve Türkiye zamanının büyük kısmını tartışarak geçirmektedir.

Değerli milletvekilleri, biraz tekrar da olsa bazı konuları dile getirmek istiyorum. Gelecek on beş yirmi yıl torunlarımızın ödeyeceği yap-işlet-devret modeliyle yapılan, ödemeleri dolara endeksli yolcu garantili havalimanları, araç geçiş garantili köprüler, yollar; motoru yabancı, yerli helikopter projeleri... Kasım 2018 tarihinde Savunma Sanayii Başkanının "On sekiz ayda hazır olacak." dediği ALTAY tankı, otuz altı ay geçti hâlâ ortada yok; motoru ve transmisyon sistemi yok. "Tank" demek; "motor" demek, "transmisyon sistemi" demektir; eğer bunlar yoksa nasıl tank yapacaksınız? Mühendislikte yüzde 10 hata kabul edilebilir bir hata payıdır ama bu süreçte hata yüzde 100'ü geçmiştir. Bu en baştan bilinmez mi, insan şaşırıyor? İnşallah, otomobil için de böyle olmaz. "Motorumuz yok, dişli kutumuz yok." demezsiniz.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı bütçe sunuşunda araç kamerası yapıldığını söyledi ve gösterdi burada; bu, sevindirici. Ayrıca, servo motor ve CNC tezgâh yapıldığını da ilave etti. Aslında, Türkiye'nin CNC konusunda bir altyapısı var, otuz yıl önce de biz bu tezgâhları aynı şekilde yapıyorduk.

1990'lı yıllarda TAKSAN ve bir özel firma tarafından 3 eksenli CNC tezgâh üretiliyordu. TAKSAN'ı 2003 yılında kapattınız, özelleştirdiniz. Özel firma da yurt dışı firmalarla rekabet edemediği için imalatı durdurdu. Hâlen birkaç firma 3 eksenli CNC tezgâh imalatı yapıyor ancak servo motorları, kontrol üniteleri, kızaklar, vidalı miller, fener milleri yurt dışından temin edilerek montaj yapılmaktadır. Yerli ve millîlik oranı oldukça düşüktür ama montaj da olsa, yerlilik oranı az da olsa yine de olumlu görüyoruz ancak Sayın Bakanın yeni yapılıyormuş gibi anlatması doğru olmamıştır. 5 eksenli tezgâh yapılırsa teknolojide bir yerlere gelmişiz demektir ki işte o zaman övünmek yerindedir.

Değerli milletvekilleri, bir zamanlar tarımda kendine yeten Türkiye, şimdi, tarımda gübresi, ilacı, tohumuyla dışarı bağımlı. Yanlış tarım politikaları ve yetersiz destekler çiftçileri çökertmiş, vatandaşı ekmek kuyruğuna mahkûm etmiştir. Hesapsız tarım ürünleri ve hayvan ithalatları tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir. Yanlış politikalar esnafı da bitirmiştir, emekliyi de. Yanlış yapılıyor dedik ya, yanlıştan çok ne var; Tank Palet Fabrikası, F-35'ler, S-400 füze savunma sistemleri çok tartışıldı, o konulara girmeyeceğim ama bunların günlük karar verilen, hesapsız kitapsız projeler olduğunu söylemeliyim. Biraz daha sayarsam, sadece sayılarıyla övünülen, bilim ve teknoloji üretmekten uzak, sorunlar içindeki üniversiteler; milyonlarca işsiz üniversiteli, yandaş müteahhitlere verilen ballı ihaleler, yıllardan beri tamamlanmayı bekleyen ve Türkiye için vazgeçilmez önemdeki GAP, KOP, DAP ve DOKAP bölge kalkınma projeleri yılan hikâyesi gibi. En iyi durumda görünen GAP'ta bile sulanması planlanan 2,5 milyon hektar toprağın ancak 580 bin hektarı sulanabiliyor. Konya Ovası su beklerken, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ilgi ve destek beklerken "çatlasanız da patlasanız da" ısrarıyla ve anlayışıyla yapılmak istenen Kanal İstanbul. İtibardan taviz verilmeyen lüks ve şatafatlı harcamalar, saymakla bitmeyen yolsuzluklar... Sonuçta, ülkemiz dış ülkelere borç vesayeti altına sokulmuştur. Bu sonuçlara gelmemizde en büyük etkenlerden biri liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolardır. Kendi kafasıyla düşünen, kendini bilen, vicdanı hür insanları istemediğiniz için, bilmeden ezberden konuşan, yalan söyleyen, vatandaşa kazık atan fakat dürüstlüğü dilinden düşürmeyen, hep yetim hakkından bahseden ve millete ahlak öğretmeye kalkanlara yol açıldı. Millî Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde yaptığım konuşmada söylediğim gibi, Yüce Allah'ın "Karşıma kul hakkıyla gelmeyiniz." ayetini eğitimde bir değer olarak almadıkça düzelmek mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, bir ekonomist "Para harcamanın dört şekli var." diyor. Birincisi: Kendi paranızı kendiniz harcarsınız. Bu durumda, aldığınız malın fiyatı da kalitesi de sizi ilgilendirir, hem ucuz hem kaliteli almaya çalışırsınız. İkincisi: Kendi paranızı başkasına harcarsınız. Bu durumda, aldığınız malın fiyatı ilgilendirir sizi; ucuz mal alırsınız, kalitesi önemli değil. Üçüncüsü: Başkasının parasını kendinize harcarsınız. Bu durumda, kaliteye bakarsınız, fiyat önemli değil, nasıl olsa başkasının parası. Dördüncü şekil ise birinin parasını başka birine harcarsınız, bu durumda da ne kalitesi ne de fiyatı sizi ilgilendirir, umurunuzda olmaz. Şu anda kamuda hangi şekil uygulanıyor diye sormayacağım -hepiniz biliyorsunuz- ama bize göre olması lazım gelen şekil birincisidir. Para harcama makamında olanlar, her kim olursa olsun, Cumhurbaşkanı da dâhil, devletin parasını kendi öz parası gibi harcamak anlayışında olmalıdır. Kısacası, devletin her bir kuruşunu harcarken yüreği titreyen Hazreti Ömer'i, Ömer bin Abdülaziz'i örnek alın.

Bir diğer önemli etken ise devletin hafızasını da ihtiva eden kurumların kapatılmasıdır. AK PARTİ hükûmetleri, geçtiğimiz on dokuz yıl içinde pek çok kurumu değiştirip dönüştürdü; kimini kapattı, kiminin yerine yeni kurum ihdas etti, kiminin adını değiştirdi. Devlet Personel Başkanlığı, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı örneklerden birkaçı.

Bunlardan Devlet Planlama Teşkilatı, 1960 yılında, ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını ve kalkınmanın hızlandırılmasını sağlamak, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı planlı bir şekilde yürütmek, uzun süreli kalkınma planları ile yıllık programlar hazırlamak ve bunların uygulanmasını takip etmek gayesiyle kurulmuştu. DPT, birçok eksiğine rağmen, ülkemize hazırladığı 10 adet beş yıllık planla oldukça önemli hizmetler veren, doğrudan Başbakana bağlı bir müsteşarca yönetilen bir kurumdu. DPT, anlaşılmaz bir şekilde, 2011 yılında kapatılarak yerine Kalkınma Bakanlığı kuruldu, 24 Haziran seçimlerinden sonra ise Kalkınma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesine alındı yani Kalkınma Bakanlığı da kapatıldı. 10 Temmuz 2018 tarihli 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde, kalkınma planının bundan böyle Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen temel hedef, ilke ve amaçlar çerçevesinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yapılacağı belirtilmiştir. Yeni yapılandırmada teşkilatın birçok birimi kapatıldı. Planlamanın Hükûmete müşavirlik etme görevi elinden alınmış "Sen bana senaryo üretme, sadece dediğimi yap."çı bir başkanlığa dönüşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti'nin bürokratik, ekonomik ve kalkınma hafızası ortadan kaldırılmış, ekonomimiz tam anlamıyla plansız ve öngörülmez bir ekonomiye dönüştürülmüştür.

Değerli milletvekilleri, bir konuya daha parmak basmak istiyorum. Dünyanın bütün ülkelerinde istatistik kurumu, planlama yapan kurumun bünyesinde veya onlarla yakın ilişki hâlindedir; bizde de öyleydi. TÜİK, eski adıyla "Devlet İstatistik Kurumu" önce DPT'nin, daha sonra da Kalkınma Bakanlığının bağlı kuruluşuydu, en son Hazine ve Maliye Bakanlığının bağlı kuruluşu yapıldı; istikrarsızlığı görüyorsunuz. TÜİK, o dönemlerde gerçekleştirdiği istatistik çalışmalarıyla planlamaya yardımcı oluyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Örneğin, Türkiye'nin bölgeler arasında kişi başına düşen millî gelir kıyaslaması yapılarak DPT, bölgeler arası dengenin kurulması için kalkınma projeleri önerebilmekteydi.

Değerli milletvekilleri, diyorum ki TÜİK şöyle dursun, geride dursun, verdiği bilgilere göre eğer planlama yapılırsa çöktüğümüzün resmidir, devlette asıl tahribat da budur. Gelişmiş ülkeler kurumlarını muhafaza edip daha verimli hâle getirirken AK PARTİ hükûmetleri ya kurumları ortadan kaldırdı ya TÜİK örneğinde olduğu gibi kamu nezdinde güvenini kaybettirdi.

Değerli milletvekilleri, yoksulluk, yolsuzluk ve faiz kokan, gelir gider dengesinin sağlanamadığı bu bütçelerle bir yere varamayız. Plansız kalkınma olmaz. Bilimde ve teknolojide seferberlik yapılarak dışa bağımlılık zinciri kırılmalıdır; öncelikler belirlenmeli, özellikle bölgeler arasındaki gelir dengesizliğini minimuma indirmek için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Süreniz tamamlandı Sayın Filiz.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Peki.

2022 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)