| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 15.12.2021 |
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımızı ve cezaevlerinde tecrit altında tutulan tüm tutsakları selamlıyorum.
"Sadece kendi varoluşunu koşullayan; baskı, zulüm ve işkence politikalarını üzerimizde uygulayan sömürge sistemine karşı ben de bizler de direnmekteyiz." demişti Halil Güneş ve hasta oldukları hâlde tahliye edilmedikleri için dün Abdülrezzak Şuyur'un, bugün de maalesef Halil Güneş'in cenazesi cezaevinden çıktı. Cezaevlerindeki hak ihlalleri can almaya devam ediyor. Bizler, buradan, hayatını kaybeden 2 tutsağın ailelerine, yakınlarına, sevenlerine ve tüm halkımıza başsağlığı diliyoruz. Onlara sözümüz olsun, bu sömürge sistemine karşı direnişlerini kazanana kadar bizler devam ettireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Evet, bugün sağlık emekçilerinin yaptığı açıklamadaydık. Emekleri görmezden gelinen sağlık emekçilerinin emekliliğine yansıyacak yaşanabilir bir ücret için, insanca çalışma ve dinlenme süreleri için bugün yapmış oldukları iş bırakma grevini de selamlıyorum.
Bugün, sizlere, iktidarın ekonomiyi nasıl uçurduğuna kayyumlar üzerinden ve yaşanan kriz üzerinden kısaca değineceğim. Geçen haftalarda AKP Genel Başkanı Batman ziyareti sonrası bir MKYK üyesinin evini belki ziyaret eder diye Diyarbakır Silvan'da evinin önüne kayyum tarafından helikopter pisti yapıldı; maliyeti ise 4 kişiden 1'inin işsiz olduğu Diyarbakır halkına ödetildi. Ama Cumhurbaşkanı, programı yetişmedi diye aileyi ziyaret edemedi. Yani helikopter pisti bir ihtimal üzerine yapılmış oldu. Sizin bir ihtimalinizle bile kaç aile doyar, biliyor musunuz? Gerçi halkı bu kadar düşünüyor olsaydınız kayyumların Sayıştay raporlarına yansıyan yolsuzluklarına dair ufak da olsa bir soruşturma başlatırdınız.
2020 yılı Sayıştay raporlarına göre Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin usulsüzlükleri almış başını gidiyor. Buradan hepsine değinmemiz imkânsız. O yüzden sadece birkaçına değineceğiz. Belediyenin taşınmazları vakıf ve derneklere tahsis edilmiş. Hangi vakıf ve dernekler olduğunu tahmin edersiniz. 2.847 taşınmazdan sadece 2.667 taşınmaz cetvele işlenmiş. Halkın vergileriyle alınan 180 taşınmaz ise nerede, bilinmiyor.
Yine, yıllar boyu tüm yolsuzluklara itiraz eden belediye emekçileri, sırf AKP'li olmadıkları için hukuksuz bir şekilde KHK'lerle işlerinden çıkartılırken il dışından getirilen yandaşlar aynı hukuksuzluklarla her ay 3-4 maaş birden alıyor. Bu rezillikler basına yansıdığı hâlde tek bir işlem yapılmadı. Şimdi, Sayıştay raporları da diyor ki: Belediyelerde usulsüzce geçmiş tarihli yevmiye kaydı oluşturulmuş. Fazladan yazılan bu yevmiyeler kimlere yazıldı? Diyarbakır halkı işsizlikle, yoksullukla cebelleşirken kayyumun kendi yandaşlarına karşı bu cömertliği, açıkçası, göz dolduruyor.
Değerli milletvekilleri, biz aynı cömertliği emekçiye, işçiye, kadınlara, yurttaşlara göremiyoruz maalesef. HDP Kadın Meclisi olarak aylardır, sokaklarda, tarlalarda, fabrikalarda çalışan, üreten kadınları ziyaret ettik, dertleştik, onlarla beraber çalıştık. Neden özellikle kadınlardan bahsedeceğim, biliyor musunuz? Çünkü kadınların yoksulluğu bu ülkenin utanç vesikasıdır; ne kadar çalışsalar da emekleri görülmemiş, asla bir erkeğin emeği kadar bulunmamıştır emekleri. Bugün Türkiye şartlarında kadın yoksulluğunun ne boyuta geldiğini görmek istiyorsanız, pazarlar toplandıktan sonra bir pazara gidin ve orada satılmamış, çürümüş, pazarcının elinde kalmış malları tezgâh altından toplayan kadınları görün, çocuğuna bez alamadığı için evdeki eski çarşafları yıkayıp kullanan kadınları görün. Biz gördük, 18 ilde kadınlarla bir araya geldik, her biriyle sohbet ettik. Sabah saat dörtte kalkıp turşuluk salatalık toplamak için Urfa ve Mardin'de, 45 derece sıcağın altında, elleri yara bere içerisinde olan genç kadınları gördük. "Doktor olmak istiyordum ama annem şeker hastası, babam kalp hastası olduğu için bu tarlaya gelmek zorunda kaldım." diyen, umutları çalınmış genç kadınları gördük. Kazandığı 60 liranın 15 lirasını aracılara vermek zorunda kalan kadınları gördük. Haksız, hukuksuz yere işlerinden edilen, ihraç edilen kadınları gördük. Yılın neredeyse altı ila dokuz ayını evlerinden uzakta, 18 kişiye bir banyonun düştüğü çadırlarda, susuz, elektriksiz, insani olmayan koşullarda çalışmak zorunda kalan mevsimlik tarım işçilerini gördük. "Çadır kurmadığım yer, su içmediğim pınar kalmadı; eninde sonunda geldim ve bu üzüm torbasının önüne çöktüm." diyen 55 yaşında 30 TL'ye on bir saat çalışan kadınları gördük. Devam eden güvenlikçi politikalar yüzünden uygulanan yayla yasaklarıyla üretim yapamaz hâle gelen, çadır kuracak alan dahi bulamayan koçer kadınları gördük.
Değerli milletvekilleri, iktidar, ha bire "Uçuyoruz." diyor ya, uçuyor ya, yapmaz biliyoruz ama tavsiyemizdir, ara ara da inip bu halk ne yaşıyor bunları görsün. (HDP sıralarından alkışlar) En son ne zaman çarşıya, pazara çıktınız bilmiyorum. Ben alışverişimi semt pazarlarından yapan biriyim. Domates bugün markete göre daha ucuz olan pazarlarda 7 TL, biber 10 TL, elma 9 TL, patates 5 TL yani 2 kişilik bir ailenin pazar alışverişi en az 200 TL, ayda 800 TL. Uçan bir şeyler var, evet ama ekonomi değil, maalesef fiyatlar.
Markete gidelim bir de. Bulgurun kilosu 15 TL, mercimek 14 TL, kışların vazgeçilmezi kuru fasulye 22 TL, en ucuz şampuan 20 TL, temel hijyen ürünlerinden ped 30 TL ve son günlerde zam şampiyonu olan tuvalet kâğıdı 130 TL. Evet, uçan bir şeyler var ama ekonomi değil, fiyatlar.
Tabii, bu fiyatlar böyle artarken tuvalet kâğıdıyla yarışan ve uçan bir şey daha var; euro ve dolar. E, tabii, dış güçler, değil mi? Onlar bizi kıskanıyorlar, dolar ve euro bizimle yarışıyor. Şu konuda haklısınız aslında: Fiyat konusunda bizim hızımıza dolar ve euro yetişemez maalesef. Sadece ekim ayı içerisinde tavuk yüzde 64, ayçiçeği yüzde 60, mercimek yüzde 41, süt ve yoğurt yüzde 35, nohut da yüzde 34 oranında zamlandı. Uçan bir şeyler var, evet, ekonomi değil, fiyatlar.
Bakın, unun fiyatı üç yılda yüzde 400 artmış. Geçen yıl 2 lira olan ekmeğin fiyatı şu anda 3,5 liraya dayanmış durumda ve şu anda da yeni fiyatlar konuşuluyor. İnsanlar daha ucuz ekmek alabilmek için Halk Ekmek büfelerinde yüzlerce metrelik kuyruklarda işte böyle bekliyor. Bu fotoğraf sizin utanç vesikanızdır, bu fotoğraf ekonominin kurtuluş savaşının değil, halka açtığınız savaşın fotoğrafıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
Tabii, bütün bu fiyatlardaki artışlar yokmuş gibi, sanki yurttaş pazarı, manavı, marketi görmüyormuş gibi veri paylaşmayı değil, veri saklamayı kendisine görev edinen TÜİK gibi bir kurum var bir de. TÜİK iktidarın bilgi merkezi hâline geldiği için kasım ayı enflasyon oranını geçen yılın kasım ayına oranla yüzde 21 artmış olarak gösteriyor fakat işin ehli iktisatçılar tarafından kurulan Enflasyon Araştırma Grubu ise TÜİK'in açıkladığı bu verilere ne dedi biliyor musunuz? "Doğru değil." dedi, "Enflasyon geçen senenin kasım ayına oranla yüzde 58,6 artmış." dedi. Yine, TÜİK, kasım ayında bir önceki aya oranla enflasyonu 3,5 kadar artmış gösterdi ama Araştırma Grubu verileri buna da "yalan" dedi, "Kasım ayı enflasyonu ekim ayına oranla 9,9 artmış." dedi. Uçuyoruz, uçuyoruz; evet ama güzel uçuyoruz da TÜİK verileri az gösterdiği için alçaktan uçuyoruz. (HDP sıralarından gülüşmeler, alkışlar) Hâlbuki bu rakamlarla ne uzayı, bizler kara deliğin en ucuna doğru uçuyoruz. Eğer bu bütçe geçerse uçuşu bir de siz önümüzdeki sene görün. 2022 yılı itibarıyla vergi, ceza, harçlara yüzde 36,2 oranında zam yapılacak. Şu an B sınıfı ehliyet için olan 822 liralık harç 2022'de 1.116 lira yapılacak; üç ile on yıl arası verilen pasaportun harcı 1.008 liradan 1.478 liraya uçuyor; gerçekten güzel uçuyoruz! Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği değişikliği uçak biletimiz Resmî Gazete'de yayımlandı bile, hayırlı uğurlu olsun! Tabii, bir de paraların gittiği pudra şekeriyle kafayı bulup uçanlar var, onu aklamaya nasıl bir çözüm bulacaksınız gerçekten çok merak ediyoruz; pudra şekeri sonuçta! Gerçi, siz bulursunuz bir yolunu; yol yapmak sizin işiniz.
Değerli milletvekilleri, iktidar "Ekonomiyi uçurduk, uçurduk." diyor ya; bu uçuşun bir de bir sert inişi olacakmış. Bu iniş yerini de Ay olarak seçmiş iktidar. Bu coğrafyayı mahvetti, dağı, taşı, toprağı sattı; sıra Ay'a geldi tabii. Ay'ın yerinde olmak istemezdik doğrusu, onun dengesi bozulacak bu defa da. O yüzden, siz, iyisi mi, ekonomide uçma fikirlerini sizlere verenleri de hatta şu yazmış olduğunuz ekonomi kitabını da yanınıza alın, uçun, uçun ama aya maya iniş yapmayın, uzay boşluğunda kaybolup gidin, böylelikle, bu halk da sizden kurtulmuş olsun. (HDP sıralarından alkışlar) Bırakın artık gerçekten bu "Uçurduk." hikâyelerini. "Ekonomiyi uçurduk." laflarına inanmayı bir kenara bırakın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Gerçekten artık bu "Uçurduk." hikâyelerini, "Ekonomiyi uçurduk." laflarını bir kenara bırakın; halkımız artık "Alay etti bizimle." diye isyan ediyor ama merak etmeyin, halkımız sizin tek yönlü uçuş biletinizi çoktan kesti. İlk seçimde alırsınız biletinizi, bizler de arkanızdan "..."(x) deriz. (HDP sıralarından alkışlar)