| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 16.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizi seyreden kıymetli Türk milleti; yoksulluk ve yolsuzluğun bütçesi olan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 16'ncı maddesi üzerinde söz almış buluyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Eğitim, doğal imkânları sınırlı ülkeler için son derece elzemdir. İyi bir eğitim insanlık hakkıdır. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener "Eğitim, bir insanın doğduğu yeri kaderi olmaktan çıkaran bir fırsat ve kendi hayatı üzerindeki söz hakkıdır." der. Eğitime ulaşmada her vatandaş eşit olmalıdır. On dokuz yıllık AK PARTİ'nin tek hesabı bir sonraki seçimi almak için ne yapılması gerektiği tarzında olmuştur. Üç yılda bir Eğitim Bakanı, bir buçuk yılda bir de eğitim programı değişmiştir. Öğretmenler, eğitimin omurgasıdır. Kendisini iyi yetiştirmiş bir öğretmen öğretmenlikten başka, daha öteye bir şeydir. Hükûmet, cari ideolojisine karşı çıkan bir öğretmene de adil davranmalıdır, on beş-yirmi yıl sonra ne olacağı belli olmaz.
Öğretmenler, ülkemizde geçinebilecek bir ücrete sahip olmalıdırlar. Etkili bir kariyer planlaması yapılmalıdır. Müdür olacak birisinin başka kariyerleri de örneğin lisansüstü çalışmaları olmalıdır. Öğretmenlerimiz maaşta OECD ortalamasının daha altındadır, daha fazla öğrenci okutmaktadır ve sınıflarımız daha da kalabalıktır. Şu anda devletin yetiştirdiği 450 bin öğretmen kapıda öğretmen olmak için beklemektedir, her yıl da 50 bin öğretmen yetiştiriyoruz. Bunun yanında, 140 bin kadar öğretmen kadrosunun boş olduğundan bahsedilmektedir.
Öğretmenler ne iş bulurlarsa yapıyorlar, çalışıyorlar, iş bulamazlarsa da intihar ediyorlar. "Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen" diye Hükûmetin yarattığı kadro çeşitleri bir nevi öğretmenler üzerinde sömürü sistemi oluşturmuştur. Bu, bizim öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin pürmelalidir, Kemal Sunal'ı rahmetle anıyorum.
New York Üniversitesinden Profesör Doktor Selçuk Şirin, okul öncesi eğitimin çok önemli olduğunu ve bu gruptaki açılacak bir okulun üniversite açılmasından daha da önemli olduğunu dile getirmektedir. 3-5 yaş arasında okullaşma oranı OECD ortalaması yüzde 83 iken, bizde yüzde 39'dur. Okul öncesi eğitim eğitimin en önemli ayağıdır. Okul öncesi eğitime devam edenlerde okul terk oranı daha azdır ve bunlar daha da başarılı olmaktadır. İlk ve ortaöğrenimde 17 milyon öğrenci eğitim görmektedir.
Peki, çocuklarımızın bu konudaki başarısı nedir? PISA sınavları 38 tane OECD ülkesinin çocuklarını tartmaya yarayan bir terazidir. Bizim çocuklarımız da oraya girmektedir ve bu hamasete yer bırakmıyor. 2003 yılında Türk çocukları OECD ülkeleri arasında, PISA sınavlarında 35'inci iken, 2015'te 50'nci sıraya düşmüştür, 2018'de tekrar 40'ıncı sıraya yükseldik. Öyle ki bazı ülkeler sistemini PISA sınavları sonuçlarına göre ayarlamaktadırlar. 17 yaşındaki gençlerin başarılarını gösteren üniversite alan yeterlilik sınavları vardır. Çocuklarımızın maalesef, 2021 yılında bu alanda başarısı yüzde 17 olmuştur. Bu, bizim liselerde yetiştirdiğimiz çocuklardır, hepsi aynı ülkenin insanlarıdır ve aynı sınava girmişlerdir. Eğitimdeki performansımız ortadadır.
Ülkede gençler dört başı mamur bir eğitim almalıdır. Örneğin, din adamı felsefeye hâkim, Arapça yanında başka dil bilen, mükemmel eğitimli insanlar olmalıdır. Din insanları bilgi ve vicdanlarıyla konuşan âlimler olmalıdır, siyasetin kuklası değil.
İnsan gücü planlamasında inanılmaz bir başarısızlığımız var. Ülkemizde ara insan gücü yetiştirmede yetersizlik var, gelişmiş ülkeler de bunun farkındadır. Meslek eğitimi pek çok Batı ülkesinde yüzde 60-70 seviyesinde iken bizde yüzde 43 civarındadır. Genç işsizlikte kısa sürede sonuç almanın yolu meslek eğitiminden geçmektedir. İş yerleri kalifiye, yetişmiş insan gücü arıyor. Devlet bu liselerdeki çocuklara sigorta yaptırmalı, bir miktar cep harçlığı bırakmalı ve kendilerine saygı gösterecek iş yerlerinde staj hazırlamalıdır.
Sayın Şenol Sunat altı gün önceki konuşmasında, meslek lisesi mezunlarının yüzde 40'ının iş bulabildiğini, oysa ilkokul mezunlarında bu sayının yüzde 50 olduğunu söylemiştir. Bunun daha da hazin tarafı, bunların kendi alanlarıyla ilgili sadece yüzde 6'sı iş bulabilmektedir, geri kalanı iş bulamamaktadır. Meslek okullarına giren çocukların ancak yüzde 60-65'i mezun olmaktadırlar.
Eskişehir Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı "Kaynakçı, tornacı bulamıyoruz." dedi. "Ne yapıyorsunuz?" dedim, "Bunun için kurslar açıyoruz, kursun sonunda bunları işe alıyoruz." dedi. "Ne kadar ücret veriyorsunuz?" dedim, "6 bin lirayla başlatıyoruz." dedi. "Peki, üniversite mezunları ne kadar alıyor?" dedim, "3 bin lira, 4 bin lira para alıyorlar." dedi. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı gibi bazı sanayi bölgeleri devletten ümidi kestiler, kendi meslek okullarını açtılar ve kendi ihtiyaçları olan elemanları yetiştiriyorlar. 2021 yılında devlet bu okullara yardımda bulundu. Bunun 2020'den farkı ne kadar biliyor musunuz? Sadece yüzde 7. Bu "Zam yaptım." demek için verilmiş bir paradır.
15-19 yaş aralığında Türkiye'de okullaşma oranı yüzde 69 iken OECD ortalaması yüzde 84'tür. Ülkemizde 6-14 yaş okullaşma oranı yüzde 99 iken bu oranın daha sonra düşmesi eğitime erişimde sıkıntı olduğunu göstermektedir.
İki yıl önce Eskişehir merkezde ikili temel eğitim veren okul sayısı 28 iken, bugün 34'e çıkmıştır. Eskişehir'in 50 bin nüfuslu bir semti olan Emek Mahallesi'nde bir lise yoktur ve yıllardır yapılmamıştır. Ülkemizde temel eğitimin eksiksiz tamamlandığı 2 ilden 1'i Eskişehir'dir.
Ülkemizde iyi bir insan gücü planlaması ve eğitimi olduğunu söyleyebilir miyiz? Son yıllarda yapılan üniversitelerle düşük kalite, yaygın bir eğitim sağlama düşüncesi AK PARTİ'nin bir ideolojisidir. Nüfusumuzun yüzde 9,8'i yükseköğrenime devam etmektedir. Bu oran Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzde 6, İran ve Güney Kore'de ise sadece yüzde 4'tür. Bir tarafta ara insan gücü arayan iş dünyası, diğer tarafta iş bulamayan yükseköğrenim mezunları; Türkiye'nin çelişkileri.
Dünyanın değişik üniversitelerinde değerlendirme kuruluşları vardır. 2002'de bir "ranking"e göre ilk 300'de 5 üniversitemiz varken "QS World University Rankings"e göre 2020'de ilk 500'de sadece 1 üniversitemiz vardır. AK PARTİ hükûmetleri üniversiteleri işsizler için bekleme salonu olarak kullanmaktadır, sığ bir eğitim verilmektedir, ideolojik mülahazalarla ülkenin itibarlı üniversiteleri itibarsızlaştırılmaktadır. Günümüzde yükseköğrenim kurumlarımızın kısa tarifi şudur: Çok öğrenci, az eğitim, dört yıl oyalan, sonra Allah kerim.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde yükseköğrenim planlaması ve eğitim olduğunu söyleyebilir miyiz? İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanlığında çalışan bir bilim adamının doktora üzerinde dünyada geniş çalışmaları vardır. İskandinav ülkelerinden biri onu davet etti. O İskandinav ülkelerinde normal kadrolarda doktoralı insanlar istihdam edilirse çok fazla kazanç olacağını gördüler ve bizim bilim adamımızdan yardım istedi. Bizim bilim adamımız orada yaptığı incelemelerin sonunda gördü ki o İskandinav ülkesinin doktoralı öğrenci yetiştirmeye insan kaynakları müsait değil, ona önerisi dışarından öğrenci getirmesi şeklinde oldu. Şu anda da bizim çocuklarımız maalesef yurt dışına gidiyorlar. Ülkemizde doktora düzeyinde eğitim alanların oranı binde 2'yken OECD ülkelerinde bu yüzde 1,3'tür. Bu veri ülkemizin insan kaynağı olmasına rağmen bundan yararlanamadığını göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde iyi bir doktora eğitimi ve planlaması olduğunu söyleyebilir miyiz? On dokuz yıllık AK PARTİ yönetimi ülkemizde eğitimde ciddi bir fırsat kaybına neden olmuştur. Kaybedilen yalnız eğitim mi? Ülkenin refahı, insanların zenginleşmesi, mutlulukları ve pek çok şey. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener "Türkiye'nin kaynakları, 83 milyona kaliteli eğitim vermeye de yeter, dünyanın en ileri bilim merkezini kurmaya da yeter, Türkiye'yi PISA testlerinde ilk 10 sıraya sokmaya da yeter, Türkiye'nin en büyük 10 ekonomi arasına girmesine de yeter. Sorun, kaynaklarımızın olmaması değil, devleti yönetenlerin sorunlu olmasıdır." der.
Eğitim ülkeyi başarıya götürecek en önemli faktörlerden biridir. Bizim gibi, doğal kaynakları olmayan, fazla toprakları olmayan bir ülke için en önemli fırsat entelektüel kapasitemizi artırmaktır. AK PARTİ ülkenin yirmi yılını heba etti, çocuklarımızın gözü yurt dışında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Bir ülkenin gençlerinin yüzde 75'inin gözü yurt dışına çıkmakta ise bu ülkede artık geriye bir şey kalmış mıdır?
Şu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde dillerde dolaşan, benim daha önce düşündüğüm bir fikri pekiştirdi. AK PARTİ'nin çalışmaktan, iyilikten, kalkınmaktan ve yükselmekten yana hiçbir kaygısı yok; şu ana kadarki icraatların hepsi de maalesef bunu gösterdi. AK PARTİ'nin yeni ninnisi: "Yatırım, istihdam, üretim." Bakalım, bu ninni nereye kadar gidecek?
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. Biraz önce sosyal medyadan öğrendiğimize göre, kamu bankalarında sermaye artışına karar verilmiş. Bir; bu, doğru mudur? İki; doğru ise hangi ihtiyaçtan kaynaklanmıştır?
Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)