GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:16.12.2021

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle sayıyla selamlıyorum.

Bundan on yıl önce, 28 Aralık 2011 tarihinde Uludere'de, Roboski'de gün normal başlamıştı. İki gün sonra gelecek yılbaşı herkesi heyecanlandırıyor, yılbaşının yeni umudu, yeni iddiaları, gelecekleri köyün bütün gençlerini etkiliyordu. Yıllardan beri yaptıkları gibi, tarım olmayan, ticaret olmayan köylerinde başkaca gelir kaynağı olmadığından o gün de 38 genç sınırın öbür tarafına giderek mazot alıp gelecekler ve katır başına sadece 150 lira para kazanacaklardı. 38 genç, 70 katırla beraber Irak tarafına gitmek için hazırlıklarını yaparken, her biri, evde anneleri, babaları, kardeşleriyle vedalaştılar. Anneler tedirgindi, endişeliydi "Gitmeyin oğullarım." dediler ama onlar kararlıydı çünkü para kazanmak gerekiyordu.

Şervan Encü, 19 yaşındaydı, annesi ona sarıldı "Şervan, bugün gitme." dedi çünkü ertesi gün Şervan'a kız isteyeceklerdi. 16 yaşındaki Celal çok iyi top oynardı, arkadaşları ona "Messi" derlerdi "Messi Celal." derlerdi. Bedran, Muhammed, Erkan, Şivan 13 yaşındaydılar ve anneleri onları o sıcak yataklarından çıkartıp göndermek istemedi ama para kazanmak zorundaydılar, onlar da rüştlerini ispatlamak durumundaydı. 38 genç, 70 katırla beraber Irak'ı geçtiler, mazotlarını aldılar, heyecanla dönüyorlardı; yeni yılı hem parayla hem de yeni yılın güzellikleriyle kutlayacaklardı.

Onlar heyecanla dönerken Türk Silahlı Kuvvetlerinde de ayrı bir heyecan vardı. Türk Silahlı Kuvvetlerine son günlerde gelen istihbaratlar PKK'nın askerî kanat sorumlusu Fehman Hüseyin'in Türkiye'ye girip eylem yapacağı yönündeydi. Askerlerin kafası karışıktı, bir sürü istihbarat bilgileri geliyor ve gençler saatlerce insansız hava araçlarıyla izleniyordu. Genelkurmayda bir karar almak gerekiyordu. Genelkurmayda önce top atışına karar alındı ama saat 19.03'te şimdiki Genelkurmay Başkanı, o zamanın Genelkurmay İstihbarat Başkanı Yaşar Güler karargâha geldi. Top atışı değil hava atışı kararını aldı Yaşar Güler. Bunu hiyerarşik yapıda, Genelkurmay 2'nci Başkanına gidip onaylatması gerekiyordu. Yaşar Güler dosyayı aldı, 19.20'de Genelkurmay 2'nci Başkanı, şu andaki Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yanına gittiler, birlikte hava harekâtının kararını aldılar. Ancak sınır ötesi harekât olduğu için Genelkurmay Başkanının izni gerekiyordu. O zamanki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel o anda Millî Güvenlik Kurulunda toplantı hâlindeydi. Hulusi Akar telefonla Necdet Özel'i aradı, durumu bildirdi, "Fehman Hüseyin'i yakalıyoruz." dedi. O anda Millî Güvenlik Kurulunda olan Necdet Özel dosyayı aldı, konutuna getirttirdi ve hava harekâtının onay kararını verdi. Gençler, sınırdan içeri girerken ne olacaklarını bilemiyorlardı, 4 gruba bölünmüşlerdi. Hava harekâtı kararı alındıktan sonra 21.39'da 1'inci bomba atıldı, sonra 21.43'te 2'nci bomba, sonra 3'üncü bomba, sonra 4'üncü bomba. Köyde olan aileler şaşırdılar, hepsi dışarı çıktılar. Bütün dağ bir alev topuna dönmüş, ışıklarla âdeta aydınlatılıyordu. Ama gökten bir şeyler de düşüyordu. Aileler o gökten düşenlerin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama o an bilemezlerdi; gökten düşen parçaların Şivan'ın bacağı, Cemal'in kafası, diğerlerinin uzuvları olduğunu o anda bilemezlerdi. Gökten yağmur gibi çocukların, gençlerin uzuvları yağıyordu.

Ama o anda herkes bir yanlışlık olduğunu anladı, grubun içinde Fehman Hüseyin'in olmadığı çok kısa süre içerisinde anlaşıldı. Sonra ortalık karıştı, bir sorumlu arandı. Sorumlu bulunurken ya da aranırken gençlere, ailelere "Bu olay karanlık dehlizlerde kalmayacak." sözü verildi. Ama olay o kadar berraktı ki o zamanın İçişleri Bakanı ve Millî Güvenlik Kurulu üyesi olan İdris Naim Şahin üç yıl sonra açıklama yaptı, "Devlet, neyin ne olduğunu biliyor. O hadisenin istihbarat kaynağı MİT'ti. Başında yalanlanmıştı ama doğrusu MİT vermişti. Bilgi, Fehman Hüseyin'in o kaçakçı grubuyla kamufle olarak geçiş yapacağı ve saldırıda bulunacağı yönündeydi. Bu, büyük bir balık, pas geçilecek bir istihbarat değil. Bu bilgi bana da ilgili herkese de geldi." diyerek vicdanının sesi olmaya çalıştı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, olay karanlık değildi, son derece berraktı. Devletin bütün üst kademesinin kader birliği içerisinde olduğu ve karar süreçlerinin birlikte alındığı bir olaydır Roboski. Herkesin haberi vardı. Peki o üst düzey MİT yetkilisi kimdi? Benim tanıdığım en üst düzey MİT yetkilisi Hakan Fidan'dır. Eğer bu olayda istihbaratı Hakan Fidan verdiyse "Verdim." diyecektir, vermediyse, hangi üst düzey MİT yetkilisinin istihbarat verdiğini mutlaka açıklamalıdır.

Sevgili dostlar, Uludere'de on yıldır yılbaşı gelmiyor, Roboski'de, Uludere'de on yıldır hiç kimse yılbaşının gelmesini istemiyor çünkü yılbaşının gelmesi demek, 28 Aralığın gelmesi demek. Ben de her 28 Aralıkta bir tuhaf olurum, evimde dolaşırım, evimde dolaşırken saatimi durdurmaya çalışırım, ilk bombanın atıldığı 21.39'da saatimi durdururum -ondan önce durdururum- isterim ki o bombalar patlamasın, isterim ki çocuklar parçalanmasın, isterim ki Mehmet Ali Tosun, Özcan Uysal, Cemal Encü, Vedat Encü, Selim Encü, Nadir Alma, Selahattin Encü, Celal Encü, Bilal Encü, Şivan Encü, Nevzat Encü, Hüsnü Encü, Şerafettin Encü, Salih Ürek, Yüksel Ürek, onlar dağdan annelerine koşarak gelsin isterim, annelerin onlara sarıldığını hayal ederim, saati durdururum kendimi avuturum ama bir süre sonra gerçekle yüzleşirim çünkü sadece duran benim saatimdir, bütün herkesin saati devam etmekte ve bombalar patlamaktadır, o bombalar patlayınca havaya çıkan uzuvlar, bacaklar, kafalar, kollar, katır etleriyle birleşmiş insan etleri benim uykularımı alır, rüyalarıma girer.

Sevgili dostlar, bu bütçe Roboski'ye adalet getirmiyor; Roboskililer bu bütçeye baktılar ve "Bu bütçe Roboskililerin, Uluderelilerin bütçesi değildir." dediler. Çünkü on yıl sonra Roboski'ye, Uludere'ye yine adalet gelmedi.

Sevgili gençler, sevgili çocuklarım, sevgili evlatlarım, ölen genç kardeşlerim; sizi annelerinize kavuşturmamız mümkün değil, bunu biliyoruz ama siz yattığınız yerde, bulunduğunuz yerde, her perşembe sizi ziyaret eden annelerinizin mezarında yine de rahat uyumaya gayret edin. Bu ülkede elbette adalet işleyecek, bu ülkede elbette bu işleri yapanların yanına kâr kalmayacak, bu ülkede elbette devletin sorumluluğu mutlaka yerine gelecek. Değerli evlatlarım, sizlerle helalleşemiyoruz ama olayı yapanlarla mutlaka hesaplaşacağız. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Roboski'de sizleri sevgili annelerinize, babalarınıza, kardeşlerinize kavuşturamasak da emin olun ki Roboski'ye bir gün adalet mutlaka gelecek ve bu olayın hesabı mutlaka sorulacaktır. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)