GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:16.12.2021

HDP GRUBU ADINA DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler, bizi izleyen değerli halkımız; erkek devlet, bütçe görüşmeleri boyunca kendini yine gösterdi. Biz kadınlar olarak kadınların taleplerini dile getirdik. İktidar her yerde olduğu gibi Genel Kurulda da kadınları, kadınların taleplerini, söylemlerini yok sayarak bu bütçeyi oluşturdu. Bu da bize sorunun sistem olduğunu, sistemde olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Çok boyutlu erkek devlet şiddetinin kadınlara yaşama alanı bırakmayacak ölçüde genişlediğini görüyoruz. Erkek aklının ürünü olan bu bütçe, kadına dair elle tutulur hiçbir düzenleme içermemektedir. Bizler, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçede ısrarcı olduk. Kadınların talebi, kadın emeğinin görünür olacağı, kadın istihdamının artacağı, kadın yoksulluğunun son bulacağı bir bütçedir. "Bütçe sürecine kadın örgütleri, STK'ler dâhil edilsin." dedik, "Kaynaklar şiddete son vermek için kullanılsın, vergi sistemi toplumsal cinsiyete duyarlı hâle getirilsin." dedik, "Kadın tutsaklara yönelik yeterli ödenekler oluşturulsun, kız çocuklarının eğitimini teşvik eden özel bir bütçe ayrılsın." dedik. Peki, onlar ne yaptılar, bakanlar neler söylemişler, bu bütçede kadına dair ne var, hep birlikte bakalım. Tarım Bakanlığı deseniz, kadın çiftçi, kadın tarım emekçilerine dair tek bir satır yok. Adalet Bakanlığı deseniz, erkek devlet şiddetinin daimî bekçisi görevini üstlenmiş vaziyette; katiller aklanıyor, öz savunma yapan kadınlar ise cezalandırılıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bakıyoruz, kadın emekçiye dair hiçbir şey yok; kadın emeği görünmez, emekçi kadınlar yoksullukla burun burunalar, ev emekçisi kadınlara, ev eksenli çalışan kadınlara güvence yok.

Bugün geldiğimiz saatlerde "Asgari ücrete müjde." diye verildi AKP Grubundan. Evet, bunun adı müjde, kime göre müjde, onu hep beraber görelim. Asgari ücret belirlendi, 4.250 TL, bu ücret daha şimdiden erimeye başladı. Asgari ücretten vergi muafiyeti patronlar lehine yapıldı, sefalet ücretini "büyük zam" diye pazarlayanlara asla halkımız inanmamalı. Çünkü asgari ücret kimin kârına, kimin lehine onun hepsini biliyoruz. Yani sermayenin çıkarları emekçinin hayatından üstün tutuluyor; açlıkla, yoksullukla boğuşan emekçiler değil, lüks yaşantısından taviz vermemek için "Ben ödeyemem bu parayı." diyen patronlar dinleniliyor.

Ticaret Bakanlığı deseniz, kadın girişimciyi, esnafı koruyan yaklaşımdan uzak. Gençlik Bakanlığı... Barınamayan gençleri gözaltına alarak barınacak yer sağlıyorlar.

Ankara Siyasalda ekonomik kriz konulu forum düzenlemek isteyen öğrencilere polis saldırdı, 30 öğrenci ters kelepçeyle gözaltına alındı. Durum o kadar vahim ki yoksulluğun konuşulmasından dahi korkar hâle geldiler. Suç işleri bakanlığı ise mücadele eden kadınları gözaltına almak, işkence, kaybettirme, tehdit etmekle meşgul.

Hakları ve hayatları için mücadele eden kadınlar, erkek devlet şiddetinden en ağır şekilde nasibini alıyorlar. Birçok ilde kadınların polis tarafından yolları kesiliyor, iş yerlerine gidilerek tehdit ediliyor fakat nasıl ki erkek iktidarın şiddeti günbegün büyüyorsa biz kadınların öfkesi de günbegün büyüyor.

Öfkeliyiz çünkü Garibe Gezer'in bütün başvurularına rağmen hiçbir talebi kabul edilmedi ve Garibe, hukuksuz bir biçimde tek kişilik bir hücrede tutulmaya devam edildi. 24 Mayıs günü erkek ve kadın gardiyanların işkencesine ve kötü muamelesine uğradı ve o gün cinsel saldırıyla yüz yüze kaldı. Garibe, bunu kamuoyuyla paylaştı, bunun karşısında yine, tekrar, ısrarlı bir biçimde tek kişilik hücrede kalmak istemediğini belirterek dilekçeler verdi, bu dilekçeler işleme alınmadı. İşte, böylece Garibe Gezer devlet şiddetiyle katledildi. Yetmedi, cenazemize dahi tahammül edemediler, ölümüzden dahi korkuyorlar. "Cenazeniz alın, gidin." sözlerini, bağrışlarını kulaklarımıza, beynimize kazıdık. Biz kadınlar öfkeliyiz. Aysel Tuğluk başta olmak üzere hasta mapus kadınları cezaevinde tutanlara öfkeliyiz. Emekçilerden, ezilenlerden ve onların avukatlarından intikam almak için devrimci avukatların yargılanmasına öfkeliyiz. ÇHD'li avukatlar için, cezaevinde çıplak aramaya, işkenceye maruz kalan mapuslar için, erkek devlet şiddetiyle katledilen tüm kadınlar için öfkeliyiz. Gülistan Doku başta olmak üzere kaybedilen kadınlar için öfkeliyiz. Bu öfkemizle kadın mücadelesini büyütecek; Garibe Gezer, Deniz Poyraz ve erkek devlet şiddetiyle katledilen tüm kadınların hesabını biz kadınlar soracağız.

Sayın Genel Kurul üyeleri, her yıl bu kürsüden iktidarın oluşturduğu bütçelerin halkın temel ihtiyacını, beklenti ve taleplerini karşılamadığını ifade ediyoruz. Yine, her yıl oluşturulan bu bütçelerin, patronların kaygılarını kıstas alarak oluşturulduğunu belirtiyoruz. Bu, gerçek yaşam tarafından defalarca da doğrulanıyor. İktidar ve suç ortakları, ülkemiz emekçileri için bir cehennem yaratmış durumda. Sokaklar "Geçinemiyoruz." diye haykıran halkın çığlıklarıyla çınlıyor. İşçiler, emekçiler sürekli olarak patronların baskı ve hak gasplarıyla karşı karşıya kalmış durumdalar. Köylüler hayvanlarını, tarlalarını satıyorlar; bankalar tarafından esir alınmış, kredi borçlarıyla baş başa bırakılmış hâldeler. Ekilebilir tarım arazileri ya çoraklaşıyor ya da betonlaşıyor. Gençler, ekonomik ve güvenlik kaygılarıyla ilk fırsatta ülkelerini terk etmenin yollarını arıyorlar. Kadınlar, her gün daha fazla erkeklerin ve onları koruyan devlet yönetiminin şiddetine maruz kalıyorlar. İktidar ve suç ortakları, ulusal ve inançsal eşitsizlikleri sürekli olarak derinleştiriyorlar. Neredeyse sokakta Kürt olduğunu söyleyen herkes iktidar tarafından teröristlikle suçlanıyor. İşçilerin, emekçilerin, köylülerin, kadınların, gençlerin tüm hak arayışları iktidar ve basın tarafından hedef gösteriliyor. Devletin bütün organlarını ele geçiren AKP ve MHP iktidarı tüm yalanlarına, halka karşı baskı ve tehditlerine karşı sokaklardan ve meydanlardan adalet, eşitlik ve özgürlük haykırışları yükseliyor. Öğrenci gençlerin akademik özerklik mücadelesi iktidarın yalanlarına ve baskılarına karşı baş eğmiyor. Kadınlar, zırhlı araçların ve kimyasal gazların karşısında korkusuzca duruyor. İşçiler fabrikalarda, üretim alanlarında seslerini daha gür ve cesurca haykırıyor. Kamu emekçileri meydanlarda hak arayışlarını sürdürüyor. İşte, tam burada AKP iktidarı neyle karşı karşıya olduğunun tam da bilincinde; sokaktan yükselen uğultuları, çığlıkları en az bizim kadar onlar da görüyorlar, sokakta biriken öfkeyi iliklerine kadar hissediyorlar; bu nedenle huzursuzlar ve uykuları kaçıyor; yine, bu nedenle bu kadar hırçın ve saldırganlar, bu nedenle böylesine öfkeliler. Kadına, işçiye, öğrenciye, Kürt'e bu derece öfkeliler çünkü ne yaparlarsa yapsınlar, emekçilerin, ezilenlerin sesini kısamıyorlar.

Ekranları başında bizleri izleyen değerli emekçiler, dünya ve onun parçası olan insanlık son sürat büyük felakete sürükleniyor. Kapitalist kâr hırsı, emperyalist savaş ve sömürü düzeni uçurumun dibine kadar getirdi. Öyle ki bilim insanları tarafından dünyamızın sadece birkaç derecelik ömrü kaldığı ifade ediliyor. Birçok bitki ve hayvan türü yok olmanın eşiğinde. Kapitalizmin neden olduğu tüm bu eşitsizlikler ve doğa tahribatları dünyanın yüzde 1'inden fazla insanı mülteci durumuna düşürdü. Zengin ile yoksul arasında uçurum her geçen gün derinleşiyor. Dünyanın yüzde 1'lik en zengin kesimi toplam gelirin yüzde 40'ına sahip, Türkiye'de ise zengin yüzde 10'luk kesim gelirin yüzde 55'ini gasbetmiş durumda.

Sevgili halkımız, sizlere seslenmek istiyorum çünkü bu bütçe, sizlerin bütçesi değil. Ekmek kuyruklarına mahkûm edilen, simit ve çaya talim edilmesi istenilen, sabahın kör karanlığında tıklım tıklım otobüslerle işe gitmek zorunda bırakılan sizlere, cebindeki telefonları sorgulanan, yoksulluğa mahkûm edilmek istenen sizlere seslenmek istiyorum: İnsanlığın çok vakti kalmadı. Sizler bu düzeni değiştirecek güce sahipsiniz. Örgütlü hareket ederseniz hiçbir sömürücüye göz açtırmazsınız ve bu talana "Dur!" diyebilirsiniz.

Bu ülkenin devrimcileri, demokratları, sosyalistleri, yurtseverleri olarak emekten, emekçiden yana, ekolojiyi temel alan, adil, eşit ve özgür bir geleceğe yani sınıfsız, savaşsız, sömürüsüz, kurtuluş olan, sosyalizm mücadelesi olan mücadeleyi gelin hep birlikte inşa edelim diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)