| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 16.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerinin son konuşmalarından bir tanesini yapacağım. İnsanlarımız mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürsünler diye yapıyoruz aslında biz bütçeyi, aslında her şey milletimizin iyiliği için ve aslında cumhuriyetin kurulma sebebi de buydu. Büyük Atatürk cumhuriyeti kurarken hedef, Türkiye Cumhuriyeti barış içinde kalkınmasını sürdürmeli, uygar ülkelerde ne varsa bu ülke topraklarında yaşayan insanlarımıza gelmeliydi; çocuklar okumalı, insanlar iş güç sahibi olmalı ve insanlar mutlu olmalıydı. Nereden nereye gelinmiştir ve bugün, gelinen yerden ne kadar geri gidilmiştir; biz size bunu anlatıyoruz esasında ilk günden beri. Ne kadarı anlaşıldı bilmiyorum ama sıkıntıların bir kısmı ezelden beri olanlar; bu, içeriden veya dışarıdan fark etmiyor ve her şeye rağmen güçlenerek bugünlere gelebilmişiz. Bu çok büyük bir başarı, bunu demokrasiye borçluyuz. İşte bunu unutmamak lazım, en önemli konu bence bu. Demokrasiyi kim işletecek? İşletilmeli demokrasi, kamuoyu işletecek. Ve Demirel'in sözüdür: "Kişilerin de toplumların da hayat hakkı, mücadele gücü kadardır."
Türkiye, dünyanın her yerindeki girişimcisi ve her yerde alıcı bulan ürünleriyle dünyanın önemli ekonomilerinden biriydi ve kurumlarıyla hukuk devletini de işletiyordu esasında. Mevzu güven iklimi, bu da işleyen demokrasiyle mümkün ve iç barış çok önemli tam bu noktada. Barış, huzur ve güvenlik ise hukukun üstünlüğüyle mümkün. Başımızı dimdik tutarak -buraya kadar bir sunuş yaptım- cevap verebilmemiz lazım. "Her şey iyi." diyebilir misiniz değerli arkadaşlar? Deminden beri alkışlıyorsunuz, böyle, bakıyorum konuşmalara ilk günden beri. Bakın, görüldü ki, görülüyor ki yönetimde 2 tane önemli şey var ve bunlar kardeş birbiriyle; ehliyet ve başarı hep kardeşler, hangi yönetim biçimi olursa olsun.
Şimdi, bir hikâye anlatacağım size: Deli Petro, Paris'i ziyaret ediyor ve Kardinal Richelieu'nun heykeline sarılıyor, diyor ki: "Sağ olsaydın, Rusya'yı ikiye bölerdim ve bir yarısını sana verirdim ki bize öbür yarısını nasıl idare edeceğimizi söyle diye." Yani Deli Petro Kardinal Richelieu'ya söylüyor, dikkatinizi çekiyorum. Yani yönetmek zor iş değerli arkadaşlar. Gelin, bu zoru başaralım, Anayasa'mızı değiştirelim; gelin, sistemi tepeden tırnağa revize edelim. Düze çıkmak için parlamenter sisteme geçmek şart; gelin, parlamenter sisteme yeniden geçelim. İnat etmenin hiç kimseye bir faydası yok, ne olduğunu görüyoruz hep beraber. Ve görüyorsunuz, işletilmeyen kurumlarıyla maalesef, işlemeyen en yüce kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisiyle bugün demokrasimiz hastanelik. Ve iyileşmek lazım ama önce iyileşmeye sağlıktan başlamak lazım. Sağlık Bakanlığı bütçesinden geri kalan sunumumu -birazcık- sizlere yapacağım.
Şimdi, pandeminin kalbinde mücadele eden sağlık çalışanlarımız; onların derdinin aslında her şeyin başında olması lazım. Onlar için hayat normalleşmedi, hâlâ küçücük maskelerin içerisinde, o kıyafetlerin içerisinde sıkışık vaziyette çalışıyorlar bizler için. Yani unutulmuş gibiler sanki, bir dikkatinizi çekmek istiyorum buradan.
Ve birinci acili Türkiye'nin bugün, aşılama oranlarımızın düşüklüğü. Bakın, omicron bütün dünyayı sarıyor ve 5'inci dalga kapımızda yani bunun çok çok önemli olduğuna yüksek heyetinizin dikkatini çekmek istiyorum. Ve araştırmalar diyor ki: BioNTech, omicron'a karşı yüzde 35 koruyor ve 3'üncü hatırlatma dozuyla bu ancak yüzde 75'lere çıkıyor. Sinovac'ın etkinliği zaten yok denecek kadar az, artık biliyoruz. Geçen konuşmamda Sayın Bakan buradayken söylemiştim "Dünya 3'üncü doz BioNTech'i yapıyor, altı ay beklememek lazım." diye, kendisine teşekkür ediyorum huzurunuzda, duymuşlar sesimizi, dün itibarıyla açıkladılar, bunu çok olumlu ve doğru buluyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Evet, senin önerin üzerine yapmışlar!
AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, ama biz hâlâ aşılamada yüzde 17'deyiz ve bu da doğru bir rakam değil aslında çünkü bu yüzde 17'nin içerisinde Sinovaclar da dâhil. 2 doz BioNTech oranını hızla artırmalıyız değerli arkadaşlar, ilk acilimiz bu olmalı Türkiye için, yarınlar için. Geçtiğimiz günlerde günlük aşılama 50 binlere düştü, çok üzülerek karşılıyorum bunu yani Almanya, İngiltere hâlâ günlük 1 milyondalar, aradaki makası görmeniz için bunu söylemem lazım. Bizde 2 doz aşı olmamış 30 milyon var. Kaç kişi, kaç doz BioNTech oldu, ne kadar oldu; bunları bilmiyoruz, bunları öğrenmemiz lazım ki insanları aşı olmaya ikna edebilelim, ikna olsunlar, endişe etsinler.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - 2'inci doz aşı olan 65 milyon, yanlış bilgiler söylüyorsunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, ülkeler aşısızlara kısıtlama yapıyor; bu ekonomide kısıtlamaya gidemezsiniz, o belli artık ama tedbirleri artırmak lazım. Aşılamayı hızlandıracak mıyız? Hangi tedbirleri, nasıl sıkıştıracağız, aşı kartı vesaire sorulacak mı kapalı yerlere girerken? Hükûmeti uyarıyorum ve yüksek dikkatlerinize sunuyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Aylin Hanım, rakamları yanlış almışsınız
AYLİN CESUR (Devamla) - Bence susun da beni dinleyin çünkü bilmiyorsunuz, bari öğrenin.
Şimdi, omicron bizi çok kötü vuracak değerli arkadaşlar, Hükûmeti uyarıyorum ve yüksek heyetinize sunuyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Biyokimyacı olarak çok doğru, iyi şeyler söylüyorsunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, bir uyarı daha... Hükûmetiniz, sağlık çalışanlarımıza özellikle pandemi zamanında hiç iyi davranmadı, ek ödemeler şaka gibiydi; bir kuru alkışla bırakmadınız sadece, bazılarınız pandeminin kaynağı olmakla suçladı. Sivil toplum kuruluşları kapatılmakla tehdit edildi. 524 sağlık çalışanı görev şehidi oldu -buna da bağırsana- ama Covid meslek hastalığı sayılmadı ve illiyet bağı istendi. İlliyetten de zilletten de bu millet bıktı artık, bu bağlarınızdan bıktı artık; millet düzlüğe çıkmak istiyor. Ve sağlıkta şiddet aldı başını gitti yani olayları olmadan caydıracak bir mekanizma yok esasında.
Ve iki günde otuz altı saat çalışıyor sağlık çalışanlarımızın büyük bir kısmı, 39 branşta 600 bin sağlık çalışanı hâlâ atanamamışken işte, biz bir yandan da eksik sağlık çalışanını bu kadar çalıştırıyoruz; bu da ayrı bir handikap. Ve önce "40 bin atama" diye duyurdunuz daha sonra duyduk ki bunların 10 bini sürekli işçi, üç gün önce öğrendik ki atamalar 2022 Martına kalmış, 2021 diye bekliyordu atanacaklar. Bir an önce atamak lazım bu arkadaşları. Yöntem mi? Mesela, şehir hastanelerine bu yıl ödenen parayla aylık 7 bin lira maaşla 250 bin sağlık çalışanı alabilirdiniz ve yüzde 25 artardı sağlık ordumuz; düşünebiliyor musunuz, nasıl muazzam bir rakam ama bir vizyon lazım.
Şimdi, şiddeti bol, koşulları zor ve ücreti düşük bir işte neden çalışsın sağlık çalışanları hem de tepsiyle canını koyarak yani neden? Düşünsenize o yüzden kaçıyorlar, kaçmaya başladılar ve Türkiye işte bu yüzden çok derin bir halk sağlığı sorunuyla karşı karşıya. Ve doktor kıtlığı geliyor, uyarımızı dikkate alın. Bakın, burada söylediğimiz her şey çıktı, yakında doktor kıtlığı yaşayacaksınız. Ve doktor, hemşire sayısında OECD ülkelerinin altındayız ve sonuncuyuz. Yetişmiş sağlık çalışanlarımız yurt dışına kaçıyorlar, TUS'a hazırlanmak yerine dil kurslarına gitmeyi tercih ediyorlar. Son on sekiz ayda 8 bin hekim istifa etti değerli arkadaşlar, bunu ciddiye alın.
Ve hâl böyleyken "müjde" diye ilan ettiğiniz TUS sınavındaki okul puanı olayına değinmek istiyorum. Dinamit koyarsınız, dinamit, daha çok kaçırırsınız sağlıkçıları çünkü zaten eşitlik olan tek sınav bu kalmıştı, buna da eğer müdahale edecek olursanız puanı bol olan okullardan mezun olanlarla eşitlensinler diye, işte o zaman liyakati... Liyakatsizliği sağlığa bulaştırmayın, sağlıkta liyakat elinizde kalsın çünkü avuçlarınıza aldığınız insan sağlığı; canınız, sizin de canınız, yakınlarınızın da canı, bu milletin canı.
Ve yurt dışında 4 bin euro maaş alanlar Türkiye'de 400 euro alırken niye dursunlar burada? Şimdi, bir ücret nifakı soktunuz, "Maaşları düzenleyeceğiz." dediniz, döner sermayeleri keserek bu cepten alıp öbür cebe koymaya kalktınız; bunu da tabii, yemedi millet. Biz de söyledik "Olur mu, 1,5 milyon sağlık çalışanına yapın; böyle bir ayrımcılık olur mu?" diye. Şimdi, bir düzenlemeyle geleceksiniz. Aman ha, sakın sağlıktan kesmeyin, sağlıkçıdan kesmeyin, 1,5 milyonun tamamına yapın, hakkaniyetli şekilde yapın. Öyle adına "maaş" falan diye, bu cepten alıp öbür cebe falan da koymaya kalkmayın, sağlıkçılar bunu hiçbir şekilde kaldıramazlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ve hemşirelere 3600 ek göstergeyi söz verdiniz, çok görmeyin. Bir şeyi daha unutmayın, TSK sağlık personelini unutmayın, onları da unutmayın. Ve personel bütçesini artırmak lazım, bunu biz yapacağız ve atamaları, maaşları, emeğe uygun hâle getirmek lazım, bunu biz yapacağız. Ve bakın, asıl sorun sistemde; ne kadar iş, ne kadar çok para. Bu performans sistemini kaldırmak lazım, bunu da biz kaldıracağız çünkü muayene süresini, bütün bunların tamamını etkileyen bir sistem bu ve etik de değil. Beş dakikada muayene mi olur değerli arkadaşlar?
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hiç muayene ettin mi sen? Hiç hasta muayene ettiniz mi?
AYLİN CESUR (Devamla) - Beş dakikaya sığdırmak zorunda kalıyor, bu yüzden. Hasta, çözümsüz, hastane hastane geziyor; kamuyu da sistem zarara uğratıyor çünkü her biri kamuya fatura ediliyor; işte biz, bu sistemi kaldıracağız.
Ve bir başkası; birinci basamağın ihmali. Pandemi döneminde sınırlı personel ve ekipmanla büyük yük aldı aile hekimlerimiz. Onların sırtındaki o yükü almak lazım, onların çalışma şartlarını, koşullarını rahatlatmak lazım; bunu da biz yapacağız inşallah. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ve derme çatma binalarda, apartman dairelerinde bir ticarethane gibi çalışmak zorunda kaldılar onlar; bunu da biz düzelteceğiz çünkü yüksek tıp hizmetinin aslında sırrı birinci basamağı düzeltmekte gizli.
Ve randevu sistemimiz sorunlu; haftalarca, aylarca randevu alamıyor, ameliyat olamıyor insanlar. Bütün bunları da düzeltmek lazım çünkü sevk sistemi tıkanmış; bunu da biz açacağız inşallah.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Pandemiyi unuttunuz herhâlde!
AYLİN CESUR (Devamla) - Ve ilçelerde uzman branş doktoru eksikliği var. Sağlıkta devrim yapacaksanız bunları yapacaksınız değerli arkadaşlar. Öyle "Devrim mevrim" diye filan yutturamazsınız millete.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Devrim yapıldı, yapıldı; genel sağlık sigortasıyla, aile hekimiyle devrim yapıldı, sağlıkta devrim yapıldı.
AYLİN CESUR (Devamla) - Ve hastane koridorunun genişliği elbette önemli, geniş koridorlar bulsun hastalarımız ama siz hastayı hastaneye ulaştıramıyorsanız hastane beş yıldızlı olsa ne yazar, ne çıkar bundan? Dolayısıyla, bütün bunları düzeltmek lazım.
Tıbbi cihaz sektörümüzde sorunlar var; kura bağlı artıştan dolayı çok etkilendiler, ameliyat malzemesine, ilaca ulaşılamıyor ve yerel tıbbi cihaz üreticileri devletten parasını alamıyor sattıkları zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Geçen yıl ilaç şirketlerine 2,3 milyar dolar borç vardı, bu bütçenin üçte 1'i yapıyor; bu para ne oldu mesela bunu bilmiyoruz ama eczanelerimizde ciddi sorunlar var, bunları biliyoruz.
Ve son olarak, AR-GE ve yerel sektör odaklı değil; borçluluğu en çok bu artırıyor. Sistemi AR-GE'ye yatırmak lazım ve kalıcı yatırımlar yapmak lazım; bunu da biz yapacağız inşallah. Çünkü Türkiye'yi içine soktuğunuz, bir halk sağlığı krizidir; bu krizden de biz çıkaracağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
En büyük kambur şehir hastaneleri. Şehir hastanelerinden detaylı bahsetmiştim ve daha fazla girmeye vaktim yok.
Her köye ebe, sağlık ocağı; ilçeye hastane ve uzman doktoru tepetaklak edip onları merkezde topladınız. Uzman doktorlar, maalesef ilçelerden merkezlere gittiler ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını bari sağlıkta birisine vermeseydiniz ama şehir hastaneleriyle tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirdiniz siz, yedirdiniz bu milletin hakkını. Biz ranta karşıyız, hastaneye karşı falan değiliz; bunu da yanlış anlamayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Hastaneye karşısınız, hastaneye! Hastaneye karşısınız siz!
AYLİN CESUR (Devamla) - Geçen konuşmamda söylemiştim, hekimlik gibi kutsal mesleğimizi ne sizin ne de uluslararası sermayenin tahakkümü altında ezdirmeyeceğimize ant içmiştim burada. Tekrar söylüyorum; biz o andımıza bağlı kalacağız ve İYİ Parti iktidarında...
BAŞKAN - Sayın Cesur, selamlamak için mikrofonu açıyorum, selamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) - Teşekkür ederim.
Geçen konuşmamda hekimlik gibi kutsal mesleğimizi ne size ne de uluslararası sermayeye yedirmeyeceğimizi söylemiştim. Tekrar söylüyorum; biz andımıza bağlı kalacağız ve İYİ Parti iktidarında Sağlık Bakanlığı 1,5 milyon sağlık çalışanının Bakanlığı olacak, hekimlerimizi de sağlık personelimizi de size yedirmeyeceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Seneye bu bütçeyi sağlıkçılar için ve milletimiz için biz yapacağız inşallah; vizyoner, çağdaş bir bütçeyle geleceğiz. (İYİ Parti sıralarından "İnşallah." sesleri, alkışlar; CHP sıralarından alkışlar)