GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:16.12.2021

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN MESTEN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi, milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçe maratonunun sonuna geldik; zaman zaman gerginlikler, Meclisimizin mehabetine yakışmayacak kavgalarımız da oldu, gerildik, üzüldük. Şimdi, gerginliğimizin bir nebze azaltılması ve eskilerin deyişiyle "hitamuhu misk" kabîlinden konu dışı bir sunum yaparak bir ay önce Rahmetirahman'a tevdi ettiğimiz büyük şair Sezai Karakoç'u anmak ve şiirlerinden bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

"Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı,

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum.

Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın,

Ben yaşamıyor gibi, yaşamıyor gibi yaşıyorum,

Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum."

diyerek inancı ve ilkelerinden zerre taviz vermeden, gerçekten yaşamıyor gibi yaşayıp sanat ve fikir dünyamıza şaheserler bırakarak dünya sürgününü tamamlayıp sessizce aramızdan ayrılmıştır. Bu açıdan merhumun hayatı, şiirleri ve fikirleri birbirinden ayırt edilemez bir bütündür.

"Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!"

"İyi ki bilmiyor kalabalıklar,

Yağmura bakmayı cam arkasından."

mısralarıyla teselli bulsa da şair ve mütefekkir olarak insanlığa, tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirmekten asla geri durmamış, yazmış, konuşmuş ve siyasi hareket başlatmıştır.

"Onlar sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak!

Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak,

Tarih sussa hakikat susmayacak."

düşüncesiyle son nefesine kadar hakikati ve çıkış yolunu haykırmaktan geri durmamıştır.

"Topluma karşı ödevimiz bu, inandıklarımızı, doğru bulduğumuz şeyleri söylemek. Büyük nehirlerin kıyısından büyük şehirlerin ortasına bir tayf gibi inmişsek bunun için."

"Ben geldim geleli açmadı gökler.

Ya ben bulutları anlamıyorum,

Ya bulutlar benden bir şeyler bekler.

Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum,

Ben geldim geleli açmadı gökler."

Gökler açmasa da çoğunluğun kulakları sağır, gözleri kör, dilleri lal kesilse de diriliş avazesini gök kubbeye Davud gibi salmıştır. İzinden gittiği Yunus, Mevlâna, Fuzuli gibi beş yüz yıl sonra dahi sözlerine kulak verecek izan ve zevk sahipleri mutlaka bulunacaktır. O, kendisi gibi şair olan arkadaşı Cemal Süreya'nın deyişiyle sıkışmış ve sıkıştırılmış bir dehadır. Bu yönüyle çağları aşan bir şair ve mütefekkirdir.

"Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma,

Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim.

Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana,

Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim.

Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim.

Sen kaç köşeli yıldızsın.

Evlerinin içi kabartma bahar,

Köşelerinde keklik gibi bakıp duran saksılar,

Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar,

Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar?

Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar.

Konuştun, güneşi hatırlıyordum.

Gariptin, yepyeni bir sesin vardı.

Bu ses öyle benim, öyle yabancı,

Bu ses, saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı.

Ve güldün, rengarenk yağmurlar yağdı.

İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı.

Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak,

Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı"

İşte, bu içli sesiyle kalbimizi titreten büyük şair, mükevvenatın Mona Roza'sına naat yazmış. Yaşadığı metafizik gerilimle, varlık yokluk sancılarıyla varlığın, yegâne var olanın yüce katına münacatta bulunmuştur.

"Senin kalbinden sürgün oldum ilkin,

Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği.

Bütün törenlerin, şölenlerin, ayinlerin, yortuların dışında,

Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim.

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Uzatma dünya sürgünümü benim.

Güneşi bahardan koparıp

Aşkın bu en onulmazından koparıp

Bir tuz bulutu gibi

Savuran yüreğime,

Ah, uzatma dünya sürgünümü benim.

Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil,

Ayaklarımdan belli.

Lambalar eğri,

Aynalar akrep meleği,

Zaman çarpılmış atın son hayali,

Ev miras değil, mirasın hayaleti.

Ey, gönlümün doğurduğu,

Büyüttüğü, emzirdiği,

Kuş tüyünden

Ve kuş sütünden,

Geceler ve gündüzlerde

İnsanlığa anıt gibi yükselttiği

Sevgili,

En sevgili,

Ey sevgili,

Uzatma dünya sürgünümü benim,

Bütün şiirlerde söylediğim sensin.

Suna dedimse sen, Leyla dedimse sensin.

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin, Belkıs'ın,

Boşunaydı saklamaya çalışmam, öylesine aşikârsın, bellisin

Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için,

Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini,

Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini.

Ey, gönüllerin en yumuşağı, en derini

Sevgili,

En sevgili,

Ey sevgili,

Uzatma dünya sürgünümü benim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır.

Aşk celladından ne çıkar, madem ki yâr vardır,

Yoktan da vardan da öte bir var vardır.

Hep suç bende değil, beni yakıp yıkan bir nazar vardır.

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır.

Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır.

Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.

Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır.

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır.

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır.

Senden umut kesmem, kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır." (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

"Sevgili,

En sevgili,

Ey sevgili."

2022 yılı bütçemizin milletimize hayırlı olmasını, aynı zamanda bugün belirlenen asgari ücretin milletimize hayırlı olmasını temenni eder, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)