GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:39
Tarih:17.12.2021

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları karşısında bizleri izleyen aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.

Konya'da gerçekleştirilen Hazreti Mevlâna'nın 748'inci Vuslat yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri'nin son gününde bu akşam Şebiarus merasimi icra edilecektir. Bu vesileyle Hazreti Mevlâna'yı rahmetle, minnetle, şükranla anıyor, Şebiarus'un hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Vuslat törenlerinin bu yılki ana teması "irfan vakti" olarak belirlenmiştir. Hazreti Mevlâna diyor ki: "Bütün ilimlerin aslı, insanın kendisini bilmesidir. İlim aklı mesken tutarken irfan kalbin bekçisidir. İlim yüksek rütbeler, şerefli mevkiler kazandırır. Bunu ahirette kalıcı hâle getiren irfandır." İmam Gazali der ki: "Aklı bir kenara bırakıp sırf eskileri taklitle yetinmeye çağıranlar cahil, sadece akılla iktifa edip Kur'an ve sünnetin ışığından yararlanamayan da aldanandır. Hamdolsun, biz bu iki cevheri irfanla birleştiren Müslüman Türk milletiyiz. Bizim medeniyetimiz ilim, irfan, bilgi ve hikmet medeniyetidir.

Değerli milletvekilleri, devlet ve siyasetin varoluş gayesi insana hizmettir. Siyasi hedefler milletimizin millî ve manevi değerleriyle birleşmedikten sonra, söylenen hiçbir söz millet vicdanında karşılık bulmayacaktır. Siyaset, demokratik bir rekabettir ama millete rağmen siyaset antidemokratiktir. Milliyetçi Hareket Partisinin siyaset anlayışının merkezinde millet vardır. Biz, siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikalar geliştirilmesinin yolu olarak görmekteyiz.

İnsan, yaratılmışların en şereflisidir. Biz bütün vatandaşlarımızı büyük Türk milleti ailesinin ayrılmaz bir parçası olarak bütünüyle kucaklayan bir siyasi anlayışın temsilcisiyiz. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etme anlayışını kendisine siyasi misyon olarak kabul etmiştir. Bu misyon hem Türkiye'yi lider ülke konumuna taşıyacak hem de bütün mazlum milletlerin hür ve onurlu bir şekilde yaşamasına vesile olacaktır.

Partimiz, temel görüş ve ilkelerine bağlı kalarak dünyadaki değişimi ve gelişimi doğru okumak suretiyle program, hedef, politika ve projelerini milletimizin ve insanlığın yararını gözeterek sürekli geliştiren dinamik bir partidir. Ülkemizde güçlü bir üretim ekonomisinin tesisi ve istikrarlı ekonomik büyümenin sağlanması suretiyle üreten, istihdam yaratan ve üretilen değerden her kesimin adil pay almasını sağlayan sosyal refah düzenini oluşturmak, partimizin temel amaçlarındandır. Partimize ait Üreten Ekonomi Programı da ülkemizin kendi imkân ve şartları ile doğal ve beşerî kaynaklarını dikkate alan, ileri teknoloji kullanan, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı gözeten, gelirin adil bölüşümünü esas alan, rekabet gücü yüksek üretim ekonomisini tesis etmek ve sosyal dokuyu güçlendirmek amacını taşımaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, geçmişte uygulanan düşük kur, sıcak paraya yüksek faiz politikalarını devamlı eleştirdik; tüketime, sıcak paraya ve ithalata dayalı politikaların yanlış olduğunu hep söyledik. Türk sanayisinin ithalata bağımlı bir yapıya sürüklendiğini, üretim, istihdam ve ihracat odaklı yeni plan ve programlara ihtiyaç bulunduğunu sürekli dile getirdik. İmalat sanayisinin ithalata bağımlılığının azaltılması, katma değeri yüksek ürün üretilmesi ve ihracatın da bu ürünlere dayalı olarak gerçekleştirilmesi için AR-GE, yenilik ve teknoloji alanında atılım yapılması gerektiğini daima savunduk. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, hâlen uygulanmakta olan yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme politikasını ve millî teknoloji hamlesini destekliyoruz.

Ülkemizde yerli ve millî üretimi artırma, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikalar devrededir. Millî teknoloji hamlesinin çıktıları alınmakta olup birçok alanda yerli ve millî üretim artmaktadır. Servo motorlar, CNC tezgâhlar gibi ithal edilen pek çok ürün bugün yerli ve millî imkânlarla üretilebilmektedir. Savunma sanayisi alanında aralıksız devam eden ve her biri milletimizi gururlandıran yerli ve millî üretimlerimiz dış pazarda artan bir ilgi görmüş, birçok ülke satın almak için sıraya girmiştir. Birçoğu Avrupa'nın en büyük ve Türkiye'nin ilk tesisleri olan entegre güneş paneli, grafen, düz cam, sığır jelatini, gipe iplik, sitrik asit ve çinko izabe tesisi gibi birçok fabrika ve tesis yakın tarihlerde açılmıştır. Malzeme teknolojisinde kendini geliştiremeyen toplumlar ancak izin verilen ölçüde gelişebilirler. Türkiye, grafen tesisiyle çok kritik bir hamle yapmış, dünyada grafen maddesini seri üretebilen 10 ülkeden biri olmuştur. Bilim ve teknoloji dünyasının yeni gözdesi olan grafen, bir atom kalınlığında en ince malzeme olup mükemmel bir ısı ve elektrik iletkeni, ışık emme yeteneklerine sahip ve çelikten yaklaşık 200 kat daha güçlüdür. İthalat bağımlılığını azaltmak üzere yıllık 450 bin ton polipropilen üretimiyle ithalatın yüzde 20'sini ikame etmesi hedeflenen tesisin temeli Ceyhan'da atılmıştır. Milletimizin gururu, Türkiye'nin millî otomobili dünyanın da ilgisini çekmekte olup inşallah 2023 yılında yollarda göreceğiz. İthalata en fazla bağımlı olduğumuz enerji alanında "yerli ve millî enerji atılımı" kapsamında çok önemli yatırımlar yapılmaktadır. Türkiye, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci konumdadır. Nükleer enerji üretimi 2023 yılında başlayacaktır. Karadeniz'de keşfettiğimiz 540 milyar metreküp doğal gaz da 2023 yılında sisteme bağlandığında enerjide dışa bağımlılığımız iyice azalacaktır.

Üretimin ve ihracatın kaynağı hâline gelen ve doğrudan istihdam sağlayan organize sanayi bölgeleri Türk sanayisinin gururu hâline gelmiştir. Dünyaya örnek gösterilen organize sanayi bölgelerimizin kazanımlarının korunması ve geliştirilmesi Türk sanayisinin geleceği açısından çok önemlidir.

Değerli milletvekilleri, pandemi, küresel ekonomiye büyük bir darbe vurmuştur. Pandeminin yıkıcı etkisi birçok ülkeye nazaran Türkiye'de daha az düzeydedir. Türkiye genel ekonomik toparlanma ve büyüme konusunda diğer ülkelerden pozitif olarak ayrışmıştır. 2020 yılında küresel ekonomi yüzde 3,1 daralırken Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında büyümeyi başarmıştır. Bu yılın dokuz aylık döneminde ise ekonomimiz yüzde 11,7 büyümüş olup yılın tamamında da çift haneli büyüme sağlanacağı şimdiden anlaşılmaktadır. Türkiye güçlü büyüme oranlarıyla dünyada en yüksek büyüme kaydeden birkaç ülke arasında yer almış ve üçüncü çeyrek performansı Türkiye'yi G20 içinde ilk sıraya taşımıştır. Tüm dünyada ham madde temininde yaşanan zorluklara, girdi fiyatlarındaki anormal artışa, navlun fiyatlarındaki keskin yükselişe ve konteyner sıkıntılarına rağmen Türkiye yatırım, üretim, istihdam ve ihracatta yüksek bir performans sergilemektedir. Makine ve teçhizat yatırımları iki yıldır yüksek oranda artmakta olup 2021 yılının dokuz aylık döneminde artış yüzde 27 düzeyindedir. Sanayi üretimi bu yılın on aylık döneminde yüzde 18,6 artmıştır. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı kasım ayı itibarıyla yüzde 78,1 seviyesine yükselmiştir.

Türkiye 2021 Küresel İnovasyon Endeksi'nde 10 basamak birden yükselerek tarihindeki en iyi sıralama olan 41'inci sıraya çıkmıştır. Endekste yer alan 132 ülke içinde Türkiye, en büyük sıçrama kaydeden 2'nci ülke olmuştur. İhracat bu yılın on bir aylık döneminde yüzde 33,8 oranında artmıştır. Türkiye'nin dünya ihracatından aldığı pay ilk defa yüzde 1 seviyesini aşmıştır. "İşten çıkarma yasağı kalkınca işsizlik patlayacak." diyenler vardı ama istihdam patladı. İstihdam, ekim ayında 29 milyon 581 bin kişiye ulaşmış, bir yılda 2 milyon 561 bin kişi artmıştır. Ekim ayı itibarıyla mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11,2; genç işsizlik oranı yüzde 20,1; atıl iş gücü oranı ise yüzde 22,8 olup hâlen yüksektir. Ama geçen yılın aynı ayına göre işsizlik oranı 1,9 puan; atıl iş gücü oranı 2,9 puan; genç işsizlik oranı ise 4,9 puan düşmüştür. İşsizlik oranındaki bu düşüş neden görmezden gelinmektedir? Yatırım, üretim ve ihracata dayalı büyüme işsizlik oranlarını daha da düşürecektir.

"Türkiye İstatistik Kurumu iş gücü istatistikleri ankete dayanıyor, yanlış." diyenler, peki, somut verilere ne diyecektir? Sosyal Güvenlik Kurumunun eylül ayı verilerine göre, aktif sigortalı sayısı bir yılda 1 milyon 722 bin kişi, zorunlu sigortalı sayısı ise bir yılda 1 milyon 441 bin kişi artmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen iş yeri sayısında da 132 bin 531 adet artış bulunmaktadır. 500 ve üzeri sigortalı çalıştıran iş yeri sayısı 285, bin ve üzeri sigortalı çalıştıran iş yeri sayısı 72 adet artmıştır.

TOBB verilerine göre, 2021 yılının on bir ayında kurulan şirket sayısı yüzde 7,6 artarken kapanan şirket sayısındaki artış yüzde 1,8 olmuştur.

Turizm gelirleri, bu yılın dokuz aylık döneminde yüzde 107 artmıştır. Türkiye, küresel turizmden aldığı payla Akdeniz havzasındaki ülkeleri ve tarihte ilk kez İspanya'yı geride bırakmıştır.

Ödemeler dengesi iyileşmektedir. Ağustos, eylül ve ekim aylarında toplam 5,7 milyar dolar cari fazla elde edilmiş ve bu yılın on aylık döneminde ise cari işlemler açığı yüzde 70,5 oranında; 20,2 milyar dolar azalmıştır.

Bütçe performansı çok olumludur. Kasım ayında 32 milyar lira bütçe fazlası; 47,3 milyar lira faiz dışı fazla verilmiş ve bu yılın on bir aylık döneminde bütçe açığı yüzde 64,8 oranında azalmıştır. Aynı dönemde, geçen yıl 3 milyar lira açık veren faiz dışı denge, bu yıl 125,4 milyar lira fazla vermiştir. Bütçe açığının millî gelire oranının yüzde 1,5 düzeyinin de altında kalması beklenmektedir. Bu oranın dünyada ortalama yüzde 7,9; gelişmekte olan ülkelerde yüzde 6,6 olması beklenmektedir. Bu da ülkemizin kamu maliyesinde güçlü duruşunu göstermektedir.

AB tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, 2021'in ikinci çeyreğinde yüzde 38,4'e inmiştir. AB üyesi ülkelerde bu oran ortalama yüzde 91'dir. Türkiye kamu borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane halkı borçluluğu bakımından benzer ülke ortalamalarının oldukça altında, düşük bir riskliliğe sahiptir. Bankacılık sektörünün takipteki alacaklılar oranı önceki yıl yüzde 5, geçen yıl yüzde 4 iken bu yıl ekim ayında yüzde 3,5; hâlihazırda yüzde 3,2 düzeyine kadar inmiştir. Aynı şekilde, protestolu senet ve karşılıksız çeklerde de pandemi öncesine göre ciddi azalma bulunmaktadır.

Tüm bu gelişmelere karşın, son günlerde döviz kurlarında yaşanan oynaklıklar ekonomik gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Türkiye ekonomisinin bazı yapısal zaafları olsa da bunlar dövizdeki tırmanışın bahanesi değildir, olamayacaktır. Manipülatif, spekülatif işlem yapanlar kimlerdir ya da hangi sermaye gruplarıdır? Döviz talebini artıranlar, güvensizlik pompalayanlar kimlerdir? Bunlar, mutlaka açıklanmalıdır. Devlet Denetleme Kurulunca yapılan incelemenin hızla tamamlanarak sonuçlarının açıklanmasını bekliyoruz. Türkiye'yi "kur-faiz-enflasyon" şeytan üçgeninde boğmaya çalışanlar açığa çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır.

Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe ve karamsarlık havası yaymak, kriz ve kaos ortamı oluşturmak için var gücüyle uğraşanlar bulunmaktadır; hep aynı yöntemler, malum ezberler, klişe sözler, şablon ifadeler sürekli devrededir. Bunlara kalsa, Türkiye, bugüne kadar defalarca batmış, bitmiş, tükenmiş ve yerle yeksan olmuştu. Ekonomiye yönelik yıkıcı söylemler çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Karanlık bir kampanya yürütülmektedir. Dönemsel ekonomik ve sosyal sorunlardan rektör atama ve yurt sorununa hatta salgın, deprem ve orman yangınlarına varıncaya kadar her olaydan sokak hareketi çıkarmak için çırpınanların varlığı bir gerçektir. Son günlerde de sokakların terörizme teslimini alçakça düşleyenler bulunmaktadır. Engin bir sağduyuya sahip Türk milleti bugüne kadar tezgâhlanan oyunlara gelmemiş, sokak çağrılarına prim vermemiştir. Daha önce de yaşadığımız üzere, kur ve faiz üzerinden ekonomimize saldıranların neyi amaçladıkları, nereye ulaşmak istedikleri vicdan sahibi her insanımızın malumudur. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Toplumsal barış ve huzur ortamımızı bozmak için çalışanlara ne devletimiz ne de milletimiz müsaade edecektir. Türk milleti, küstahça "Türkiye ekonomisini tamamen yıkarım, yok ederim, ki daha önce yaptım." diyen, Türkiye'deki iktidarı değiştirecekleri söyleyen emperyalist güçleri ve taşeronu olan terör örgütlerini çok iyi bilmektedir. Bilinmelidir ki döviz ve faiz üzerinden Türkiye ekonomisini sıkıştırma girişimleri yine sonuçsuz kalacaktır, Türkiye'yi teslim alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyeceklerdir. Cumhur İttifakı vatan nöbetindedir, Türk milletinin bağımsızlık onurunu yere düşürmeyecektir.

Değerli milletvekilleri, Türk milleti asil ve alicenap bir millettir. Milletimiz inancımız kaynaklı kanaat ve şükür erdemine sahiptir; insanımıza hatırını sorunca "Allah'a şükür, iyiyim." der, esnafımıza işlerinin nasıl olduğunu sorunca "Allah bin bereket versin, bugünümüze şükür." cevabını verir ama insanımızın omuzuna çöken ağırlığın, yüklendiği külfetin samimiyetle farkındayız. Kur ve fiyat artışlarından kaynaklanan olumsuzlukları görüyor, üst üste gelen fiyat artışları nedeniyle özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın sıkıntı çektiğini biliyoruz; fahiş fiyatlardan dert yananlara hak veriyor ve onları anlıyoruz.

Tüm dünya pandemi kaynaklı olağan dışı gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçmektedir. Bugün dünyanın en fazla meşgul olduğu ekonomik konuların başında da enflasyon gelmektedir. Dünyanın önde gelen merkez bankaları enflasyonu coronavirüsten daha büyük bir tehdit unsuru olarak görmektedir. Dünyada emtia fiyatları anormal düzeyde artmıştır. Enflasyon ABD'de de son otuz dokuz yılın, Avrupa'da son otuz yılın, Almanya'da son yirmi dokuz yılın, Çin'de son yirmi altı yılın zirvesine çıkmıştır. Enflasyonun geçici mi kalıcı mı olacağı tartışılmaktadır. Ülkemizde de uluslararası fiyat artışlarına bağlı girdi maliyetlerindeki yüksek artışlar ve Türk lirasındaki değer kaybının etkileri fiyatların yüksek seyretmesinde belirleyici olmaktadır.

Ülkemiz enflasyonla mücadele kapsamında önemli adımlar atmaktadır. Fiyat ayarlamalarının yanı sıra vergi indirimleri yapılmaktadır. Bu kapsamda, petrol maliyetindeki yüksek artışlar vatandaşa aynı oranda yansıtılmamaktadır. Doğal gazda maliyetin dörtte 3'ünü, elektrikte ise yarısını devlet üstlenmektedir. Elektrik faturalarındaki TRT payı ve Enerji Fonu kaldırılmaktadır. Doğal gaz fiyat artışlarında konutlar hariç tutulmaktadır. Fahiş fiyat artışı yapan fırsatçıların üzerine gidilmektedir. Piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunanlara yüksek ceza verilmesi konusunda yapılacak düzenlemeyi destekliyoruz, sonuna kadar üzerlerine gidilmelidir. Fiyatları yükseltmek amacıyla fırsatçılık, stokçuluk, karaborsacılık yapan vicdansızlar bilsinler ki sağladıkları haksız kazanç haramdır ve bu kazancın hayrını göremeyeceklerdir.

Fiyat artışları nedeniyle sıkıntı çeken özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın gelirlerini artıracak, yüklerini azaltacak tedbirler alınmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği müjdeyle net asgari ücretin yüzde 50,4 artırılarak 4.253 liraya yükseltilmesinden, asgari ücretten gelir ve damga vergisinin kaldırılmasından ve işveren yükünün 450 lira azaltılmasından Milliyetçi Hareket Partisi ziyadesiyle memnun olmuştur. Partimizin yıllardır dile getirdiği asgari ücretle ilgili taahhüdü de yerine gelmiş olmaktadır.

Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla tarihî bir reforma imza atılmış ve asgari ücrette yapılan tarihî artışla da hayat pahalılığından dolayı zor günler geçiren 10 milyonların duası alınmıştır. Asgari ücret artışı başta muhtar ödeneği, işsizlik maaşı olmak üzere, birçok kesimin gelirine de aynı oranda yansıyacaktır. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması da tüm çalışanlara maaş artışı olarak yansıyacaktır. Söylenecek tek bir söz vardır: Allah razı olsun, devletimize zeval vermesin. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Milliyetçi Hareket Partisi, esnaf ve sanatkârın ve çiftçilerin de desteklenmesi görüşündedir. Asgari ücret artışıyla yükselecek esnaf ve çiftçi BAĞ-KUR primlerinde de indirim yapılmalıdır. Esnafımızın ve KOBİ'lerimizin işletme sermayesi ihtiyacının giderilmesi için uygun kredi imkânları sunulmalıdır. Maliyetleri yüksek oranda artan kamu müteahhitlerine yönelik kolaylık getirilmelidir. AVM ve büyük market zincirlerinin şube açmaları acilen kurallara bağlamalıdır. Vergi ve oda kaydı olup BAĞ-KUR kaydı olmayan esnafımıza ve çiftçimize geçmiş hizmetleri borçlanabilme hakkı tanınmalıdır. Kamu çalışanlarına ek zam ve refah payı verilmeli, 3600 ek göstergeyle ilgili çalışmada ek gösterge sistemi tüm memurları kapsamalıdır. Yardımcı hizmetlerde çalışanlar genel idare hizmetlerine alınmalı, sözleşmeli, vekil, fahri ve ücretli çalışanlar kadrolu hâle getirilmelidir. Emeklilerin aylıkları geçimlerini sağlayabileceği düzeyde artırılmalı, emeklilerin aylıklarından kesilen katılma payları kaldırılmalı ve emekli aylıkları arasındaki farklılıklar dengeye getirilmelidir. Ayrıca, çıraklık ve staj süreleri hizmetten sayılmalı, emeklilikte yaşı bekleyenlerin yaşadığı mağduriyeti giderecek bir düzenleme yapılmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız, çiftçimize kuraklık desteği ödemesinin bu ay yapılacağı müjdesini vermiştir. Desteklerden kesilen 4 milyar liralık vergilerin iadesi ve tohum desteği ödemeleri de çiftçimizin hesaplarına hızla yatırılmalıdır. Çiftçimize mutlaka gübre temin edilmeli, gübre ve yem destekleri daha da artırılmalıdır. Çiftçimize doğrudan TİGEM'den tohum alabilme imkânı verilmelidir. Tarımsal kredi borçları uzun vadeli ve uygun şartlarda yapılandırılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz, prim kolaylığı getirilmek suretiyle teşvik edilmelidir. Kırsal kalkınma desteklerinden tüm çiftçilerimizin yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Çiftçimizin borsaya ürün tesliminde yapılan hamal kesintisi kaldırılmalıdır. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik için mesken tarifesi uygulanmalıdır. Enflasyonla mücadeleye yönelik tedbirlerin alınmaya devam edileceğine; vatandaşlarımızın gelirlerinde artış sağlayacak, mali yüklerini azaltacak yeni kararlar alınacağına inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bakanlarımızın da açıklamaları bu yöndedir. Türkiye büyüyen ve güçlenen bir ülkedir. Dönemsel sorunlar geçicidir. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar mutlaka sağlanacak, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır.

Değerli milletvekilleri, 2022 yılı bütçesi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi döneminin 4'üncü bütçesidir. Her alanda hızlı ve etkili karar mekanizmasının işlemesi gereken günümüz koşullarında, milletimizin onayıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilerek bu sağlanmış; Türkiye, siyasi istikrara ve özgüvene kavuşmuş, ayak bağlarından kurtulmuştur. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ezberi; içi boş, günü kurtarmaya dönük taktik bir adımdır. Türk milleti, parlamenter sistem döneminde yaşadığı siyasi istikrarsızlıkları, hükûmet krizlerini, kısa süreli koalisyon ve azınlık hükûmetlerini, koalisyon ve milletvekili pazarlıklarını, vesayet odaklarının hükûmetlere müdahalelerini, darbe ve darbe girişimleriyle kaybedilen on yıllarını unutmamıştır. Türkiye eskiye dönmeyecek, geriye gitmeyecektir. Siparişle çalışan kamuoyu araştırma şirketlerinin masabaşı anketleri neyi söylerse söylesin 2023 Cumhur İttifakı'nın, Türk milletinin, Türkiye'nin zafer yılı olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi millî bekamızın sigortasıdır. Türkiye, yoğun bir şekilde maruz kaldığı dayatmalara, terör saldırılarına, ekonomik ve siyasi baskılara güçlü bir şekilde karşılık vermiş, her bir saldırıyı püskürtmüş, oyunları bozmuştur. Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle atılmıştır. Türkiye çok yönlü ve insani dış politika anlayışıyla bölgesel gelişmelerin belirleyicisi, küresel düzeyde etkili bir aktör konumuna gelmiştir. Bu süreçte, Türkiye'nin, terörle mücadeledeki kararlılığı, güney sınırımız boyunca bir terör devleti kurmaya dönük asırlık projeyi akamete uğratması, mavi vatan projesindeki akılcı hamleleri, Doğu Akdeniz'deki oyunları boşa çıkarması, Kıbrıs'ı millî rotasına yerleştirme adımları, Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtarılması, Türk dünyasıyla ilgili güçlenen somut iş birliği, savunma teknolojilerinde millî ve yerli üretimler, Ayasofya'nın tüm karşı çıkışlara rağmen ibadete açılması gibi gelişmeler aslında ülkemize yönelik hesap yapanların korkuları ve bahaneleridir. Bilinmelidir ki, Cumhur İttifakı ülkemiz üzerinde hesap yapanların oyunlarını bozmaya devam edecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Cumhur İttifakı Türkiye'nin millî birliğini, tarihsel haklarını, ekonomik menfaatlerini, toplumsal huzurunu, bekasını ve refahını temine kararlı ve yeminlidir. Türk milletinin huzur ve refahı için geceyi gündüzüne katan millî ve sağlam bir irade görevinin başındadır. Yolu doğru olanın yükü de ağırdır, bu yük fedakâr yürekler tarafından omuzlanmıştır. Milletler ve medeniyetler mücadelemizde millî ve stratejik gücümüz olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gücümüze güç katacağımız parlak bir gelecek önümüzdedir. Tarih, Türk milletinin destanını tekrar okumaya başlamıştır. Bu destan bitmeyecek, bu devran da böyle gitmeyecektir. 21'inci yüzyıla Türk mührü vurulacak, yeni bir Türk mucizesi yaşatılacak, inşallah, geleceğin süper gücü Türkiye olacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Konuşmama son verirken 2022 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütçenin tümüne de kabul oyu vereceğimizi belirtiyor, sizlere ve aziz Türk milletine saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)