GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:42
Tarih:04.01.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ülkeyi yönetenlerin genel gidişatı bana tarihte sonu intiharla biten bir karakteri sık sık hatırlatmaya başladı; Goebbels. Kimdi Joseph Goebbels? Nazi Hükûmetinin Propaganda Bakanı. Medyayı, sanatı, iletişimi kontrol altına aldı; radyo ve filmleri de propaganda amaçlı kullandı; bir yere kadar da başardı. Söylettiği büyük yalanlarla Nazi hareketinin Almanya'da hızla yayılmasını sağladı. Düşmanı hep dışarıda aradı, sonra, sonu yaklaşırken bile başarı hikâyeleri yazdı: "Führer geçmiş krizlerin üstesinden nasıl geldiyse bu krizin de üstesinden gelecektir." dedi ama hem Führer hem kendisi hem de Almanya kaybetti. Sonra ne oldu? Her bitiş bir başlangıçtır. Algı ve iletişimle başarıya kavuşacağını düşünenler tarihten silindi, Almanya ekonomide şahlanmaya başladı. Tarihten mutlaka ibret almak lazım.

Sayın milletvekilleri, dümendekiler dışında mürettebat da yolcular da farkında; gemi su alıyor. 1 Ocak 2021'de dolar 7,42; 1 Nisanda 8,14; 1 Haziranda 8,5; 1 Kasımda 9,48 iken; 20 Aralık 2021'de dolar 18,5 seviyelerini gördü yani bir ayda kur 2'ye katladı. Batan geminin mallarını her gün Türk lirası karşısında paraları değer kazanan sınır komşularımız yağmaladı; Bulgar'ın 1 levası 10,5 Türk lirasına dayandı. Türk vatandaşı ekmek almak için bile metrelerce kuyruğa girerken İranlısı, Iraklısı, Rus'u konut alımında rekor kırdı. Bizim vatandaşımız ne yaptı? İpotek verip aldığı konutunu satışa çıkardı. Ülkemizde kasım ayı itibarıyla satılan ipotekli konut sayısı geçtiğimiz yıla oranla yüzde 61 artış gösterdi. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 22. Dolar 18'in üzerini görene kadar iğneden ipliğe her ürüne zam geldi; ev fiyatları uçtu, kira fiyatları uçtu, otomobil fiyatları uçtu. Peki, siz ne yaptınız? Sadece seyrettiniz, dış güçleri suçladınız. Sonra, bir gece yarısı hamlesiyle dolar 11-12 bandına çekildi ve şov başladı: "Doları düşürdük, şimdi indirim zamanı." Kim yapacak indirimi? 1 Ocak 2022 itibarıyla konutlarda kullanılan doğal gaza yüzde 25, sanayi doğal gazına yüzde 50, elektriğe yüzde 25 ile yüzde yirmi 50 arası zam yapanlar, stokçular mı? Akaryakıtı, köprü geçiş ücretlerini, harç ve vergi oranlarını arttıranlar, marketçiler mi? Ne söylemlerinizin ne icraatlarınızın akılla mantıkla izah edilebilir bir tarafı yok. Asgari ücretliye, emekliye, memura verdiğiniz zamlar daha sokağa adım atmadan eridi. İş bilmezsiniz, samimiyetsizsiniz ve adaletsizsiniz. Düşmanı dışarıda aramayın, kökü içinizde.

Değerli milletvekilleri, ikide bir önümüze aynen bu kanun teklifinde olduğu gibi, ihtiyaç nedeniyle değişiklik içeren kanun teklifleri getiriyorsunuz. Dediğim gibi, biri yürürlük, biri yürütme maddesinden oluşan, önce 8, sonra Komisyonda eklenen 1 maddeyle 9 maddeye çıkarılan bu kanun teklifinin gerekçesi de "uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması." İktidar ülke gündeminden bu kadar kopuk olunca ihtiyaçlar da milletten kopuk oluyor.

İhtiyaçlara bir bakalım: Özelleştirme yoluyla işletme hakkı verilen limanların sözleşme sürelerinin kırk dokuz yıla çıkarılması. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinin oda ve borsalara olan aidat borçlarıyla ilgili icra ve takip işlemlerinin 2023'e kadar durdurulması. Rafinericilerin ve piyasa faaliyetlerinde bulunanların rafine sahası dışında LPG depolayabilmeleri. 30 Haziran 2021 tarihinden sonra yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisi kuran işletmelerin yerli aksam desteğinden yararlanması. Mülga Etibank, TEK gibi kuruluşlara ait gayrimenkullerin bedelsiz olarak TEİAŞ ve TEDAŞ'a devredilmesi. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olanlara LPG lisansı verilmesinin önlenmesi ve fahiş fiyat artışlarının sebebi gösterilen stokçulukla mücadele edilmesi.

Şunu baştan belirtmek istiyorum: Biz bu kanun teklifinin her maddesine karşı değiliz; tabii ki yenilenebilir enerji kapsamında elektrik üretmek isteyen her yatırımcıya destek olalım, tabii ki önce Covid'in, arkasından dövizin ve en sonunda da sizin vurduğunuz odalar ve borsalara yardımcı olalım, tabii ki stokçularla hep beraber mücadele edelim ama sizin niyetiniz bu değil ki, bu, sizin bir alışkanlığınız. Önce kanun tekliflerini kamuoyunun genelinde kabul görecek bir reklam malzemesiyle süslüyorsunuz, ardından Pandora'nın kutusunu açıyorsunuz. Bütçeden önce görüştüğümüz kanun teklifinin reklamı "elektrik faturalarında TRT payına son"du. 100 lirada 1 liralık TRT payı kalktı, yerine, 100 lirada 150 liralık RTE payı geldi. Bütçe sonrası görüştüğümüz kanun teklifinin reklamı ise "stokçularla mücadele" güzellemesi ardına gizlenmiş, limanlarımızın kırk dokuz yıllığına şirketlere devri. İki reklam arasında hedefi şaşmış bütçe. Reklam sonrası iktidarın stokta beklettiği zamlar.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi son döneminin modası adsız, minicik bir torba paket; yürürlük, yürütme maddesini geçin, toplamı 7 madde ama içinden fışkıran fışkırana. 1'inci maddeden başlayalım. Nedir 1'inci madde? Türkiye Denizcilik İşletmelerine ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğüne ait iken özelleştirme yoluyla işletme devir hakkı verilen ya da devredilen bazı limanlarımızın kırk dokuz yıldan az süreli sözleşmelerinin kırk dokuz yıla uzatılması. "Kimin ihtiyacı bu?" diye sormak lazım çünkü bu kanun teklifinin gerekçesi uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar. İhtiyaç mı, baskı mı, keyfiyet mi; niyete göre değişir.

Bahsi geçen bu madde 23 Kasım 2021 tarihinde Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu toplantısında görüşülmüştür. Toplantı sırasında muhalefet partilerinin milletvekilleri ilgili maddenin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle teklif metninden çıkarılması yönünde önergeler vermiştir. Maddeye ilişkin verilen önergeler Komisyon toplantısında iktidar milletvekilleri tarafından reddedilmiştir. İlgili madde 3 Aralık 2021 tarihli Meclis Genel Kuruluna getirilmiş ancak görüşmeler sırasında iktidar partisi milletvekilleri tarafından verilen bir önergeyle kanun metninden çıkarılmıştır. Teklif metninden çıkarılan limanlara süre uzatımına ilişkin madde kısa bir süre sonra 298 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi olarak Komisyonun gündemine tekrar getirilmiştir. Kanun teklifinde "stokçularla mücadele" reklamı ardına gizlenen bu madde, içeriği açısından sakıncalı, yasama tekniği açısından aykırılıklarla dolu bir maddedir.

Anayasa'mızın 2'nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu hükme bağlar. Yönetimde keyfîliğin önlenmesi, bütün işlem ve eylemlerin hukuka uygun olarak gerçekleştirilmesi için bu hüküm çok önemlidir. Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait limanların bir kısmının özelleştirilmesine ilişkin özelleştirme kararları Danıştay tarafından iptal edilmiş ve bu kararlar kesinleşmesine rağmen uygulanmamıştır. Yapılmak istenen düzenlemeyle ise bu hukuksuz duruma hukuki nitelik kazandırılmaya çalışılmaktadır. Ayrıca, sözleşme süreleri uzatılarak daha önceki mahkeme kararlarının uygulanmamasına yönelik hukuki altyapı hazırlanmaktadır.

Yine, Anayasa'mızın 47'nci maddesi "Devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişiliklerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıklarının özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir." der. Bu hükümle, vatandaşa ait devlet malının keyfî ve kanun dışı yöntemlerle el değiştirmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Yani teklif metninde olduğu üzere "Limanlarımızın işletim hakkını ihalesiz olarak kendi belirlediğin şartlarda keyfî olarak uzatamazsın." denilmiştir ancak özellikle kanun teklifini hazırlayan akıl, ardından da Komisyon keyfiyeti yanlış anlamış, keyfî davranmıştır. Meclis İçtüzüğü'nün 38'inci maddesi komisyonlara, kendilerine havale edilen tekliflerin, ilk önce, Anayasa'nın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etme yükümlülüğünü vermiştir. Komisyonların bir teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddetmesi gerekmekteydi. İlgili madde Anayasa'nın hem 2'nci maddesine hem 47'nci maddesine aykırıdır ama Komisyon görevini yapmamıştır.

İktidar milletvekilleri "Aman bunlar teknik ayrıntılar, buna mı takıldınız?" diyebilir, keşke sadece buna takılsaydım. Kanun teklifiyle Özelleştirme Kanunu kapsamında otuz, otuz altı ve otuz dokuz yıl süreyle işletme hakkı verilen bazı limanların sözleşme süreleri kırk dokuz yıla uzatılacaktır. Bahse konu limanların 17 tanesi Türkiye Denizcilik İşletmelerine, 5 tanesi Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına ait limanlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nu çöküşe götüren nedenlerin arasında özellikle limanlarımız konusunda yabancılara kapitülasyonlar yoluyla tanınan imtiyazlar da sayılmaktadır. Türkiye, hem siyasi hem ekonomik hem de hukuki açıdan bağımsızlığının önünde engel olan kapitülasyonlara, büyük mücadeleler sonunda, Lozan Anlaşması'nın 28'inci maddesiyle nokta koymuştur. "Bağıtlı yüksek taraflar, Türkiye'de kapitülasyonların tümüyle kaldırılmasını her biri kendisiyle ilgili olarak kabul ettiklerini açıklarlar." hükmüyle kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Yine, 1 Temmuz 1926 tarihinde Kabotaj Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanunla "Türkiye limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşıması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri Türk vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır." hükmü getirilmiştir. "Yerlilik ve millîlik" lafını diline dolayanlar, tarihe bir bakın, yerlilik ve millîlik nasıl oluyormuş? Şimdi ne yapıyorsunuz? Tarihsel bir kazanımı iktisadi nedenlerle tavize çeviriyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait 17 liman en eskisi 1997 yılı, en yenisi ise 2003 yılında olmak üzere otuz yıllığına işletme devir hakkı yöntemiyle özelleşmiştir. Bu sözleşmelerin başlangıç ve bitiş tarihleri dikkate alındığında, 1997 yılında özelleştirilen limanların sözleşme bitiş süresine bile en az altı yıllık bir süre kaldığı görülmektedir. Bu arada, küçük bir hatırlatma, şu an elinde işlettiği 7 liman kalan Türkiye Denizcilik İşletmeleri, Varlık Fonuna devredilmiştir. Türkiye Varlık Fonunun portföyünde yer alan bir diğer liman da İzmir Alsancak Limanı'dır. Ne yazık ki kamunun elinde kalan bu limanlar Türkiye Varlık Fonu üzerinden yapılan anlaşmalar üzerinden yeni işletmecisini beklemektedir. 24 Kasımda Abu Dabi Liman Şirketi ile Türkiye Varlık Fonu arasında mutabakat muhtırası imzalanmıştır. Bu imzanın ardından, tekrar hatırlayalım, Varlık Fonunda şu an 8 liman bulunmaktadır.

Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmanın bir bölümünde diyor ki: "Kısa zamanda kendi kendimizi idare eder hâle gelmezsek denize döktüğümüz düşmanları parası için ülkemize getirmeye çalışırsınız."

Değerli milletvekilleri, kanun teklifi kapsamında süre uzatımına tabi olacak limanların bir kısmı da Devlet Demiryollarına aittir. Günümüz itibarıyla Devlet Demiryollarının 7 limanından sadece 2'si Genel Müdürlük tarafından işletilmektedir. Diğerleri hangi şirketler tarafından işletiliyor bir bakalım: İskenderun Limanı, Limak; Mersin Limanı, PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu; Samsun Limanı, Ceynak; Bandırma Limanı, Çelebi; Derince Limanı, Safi şirketleri tarafından işletiliyor. Bu limanların işletme süreleri Derince Limanı dışında kalan diğerleri için otuz altı, Derince Limanı için otuz dokuz yıldır. Tabii, biz bu sözleşmelerin yerli firmalarla yapıldığını düşünüyoruz. Sonra bir bakıyoruz, Mersin Limanı örneğinde olduğu gibi, karşımıza Avustralya menşeli uluslararası bir fon çıkıyor. Sonra bir bakıyoruz, Antalya Limanı örneğinde olduğu gibi, karşımıza Katar çıkıyor. Nasıl mı? Hisse satışı yoluyla. Antalya Limanı'nın işletme hakkı 2028 yılına kadar Global Yatırım Holdinge devredilmişti ancak Global Yatırımın liman iştiraki Global Ports, Antalya Limanı'nın işletme hakkını 140 milyon dolar karşılığında Katarlı QTerminals'e satmıştır. Bu teklifin kanunlaşmasıyla, Katarlı şirketin limanı kullanım süresi 2047 yılına kadar uzatılacaktır. Katar, bu limana yatırdığı 140 milyon doları 2047 yılına kadar katar katar katlayacaktır.

Bir soru daha sormak istiyorum: Limanların işletim süresini kırk dokuz yıla uzattınız. Ülkede ekonomik bir istikrar yok, ekonomi deneme tahtası gibi. Hadi bu liman işletmeleri hisselerini yabancı şirketlere satmaya başlarsa liman işletmeleri, limanlar millî güvenlik sorunu hâline gelmeyecek midir? Bunun önüne nasıl geçeceksiniz? Bir erken seçim kararı alınmadığı sürece seçimler 2023 Haziran ayında yapılacaktır, bu durumda liman sözleşmelerinin bitiş süresi 1997 yılında özelleştirilenler için 2027 yılında sona erecektir. Normal zamanda yapılacak seçimden sonra dahi sözleşme süresinin bitmesine en az dört yıl kalacak liman işletmeleri için kırk dokuz yıllığına süre uzatılması için neden bu kadar acele ediyorsunuz? Aslında belli, dışarıdan sıcak para girişi yapmak lazım. Vakti gelmeden gelecek hükûmetlerin kasasına, gelecek nesillerimizin varlıklarına el atıyorsunuz, "Günü kurtaralım, yarın ne olursa olsun." bugün, Şevki Yılmaz'ın söylediği gibi.

Bu arada, sizin 2023 yılına ilişkin hedefleriniz yok muydu? Daha süre var, iktidarda kalabiliyorsanız yeni sözleşmeleri kuralları dâhilinde siz imzalayın; yok, kalamayacaksanız yeni iktidarın işine karışmayın, biraz siyasi etiğe uygun davranın. Bizim iktidarımızda bu limanlarla ilgili sözleşmelerinizi tek tek gözden geçireceğiz, oluşan kamu zararının da kimin imzası varsa onlardan hesabını soracağız.

Değerli milletvekilleri, bir başka maddeye geçelim, 6'ncı madde. Bu maddeyle, kapatılan Etibank, TEK, Türkiye Elektrik Üretim İletim AŞ ve özelleştirilen elektrik dağıtım şirketleri adına tapuda tescil edilmiş olan mülk ve tesislerin faaliyet alanlarına göre TEİAŞ veya TEDAŞ'a bedelsiz devredilmesi, devir işlemlerinin harç ve döner sermaye hizmet bedelinden muaf tutulması öngörülmektedir.

Önce TEİAŞ ve TEDAŞ'ın yapısına bir bakalım. TEİAŞ, 3 Temmuz 2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı doğrultusunda halka arz yöntemiyle özelleştirme kapsamına alınmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından halka arza yönelik hazırlık işlemleri başlatıldı. Bu işlemler plana göre 31 Aralık 2022'de tamamlanacak.

TEDAŞ ise uhdesinde bulunan tüm dağıtım şirketleri özel sektöre devredilen ve zararı her yıl artan bir kuruluş. Kurumun 2017 zararı 216 milyon lira, 2018 zararı 42 milyon lira, 2019 zararı 389 milyon lira, 2020 zararı kesinlikle bundan daha fazla olacak. TEDAŞ bu kadar zarar etmek zorunda mı? Değil çünkü TEDAŞ özelleştirmesi sırasında dağıtım şirketlerinin hakları kadar TEDAŞ'ın hakları da sözleşmeyle kayıt altına alınmıştır. Ancak mülkiyeti TEDAŞ'a ait olan trafo merkezleri, aydınlatma, nakil direkleri ile diğer taşınmazların kiralanması hususu TEDAŞ lehine iken elektrik dağıtım firmaları bu taşınmazları kira elde etmek için kullanmıştır. Yine, TEDAŞ, Dağıtım Sistemi Gelirlerinin Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ'le reklam gelirlerinden de dağıtım şirketleri lehine vazgeçmiştir.

Hâl böyle iken bir yandan halka arz yoluyla özelleştirme kararı alınan TEİAŞ'ın değerini artırmak, kanuni haklarını bile dağıtım şirketine devreden TEDAŞ'ın zararlarını perdelemek, bilançosunu düzeltmek adına kamu uhdesinde bulunan mülk ve tesisleri bedelsiz olarak bu 2 kuruma devretmek istiyorsunuz.

Bakınız, Etibankın denize sıfır noktalarda tesisleri yanı sıra maden sahaları da bulunmaktadır. Etibank'ın, TEK'in ve kanun teklifinde mülkleri bedelsiz devredilecek mülga kurumların tapuda tescil edilmiş mülk ve tesislerinin ne olduğunu biliyor muyuz? Bu bilgiler kamuoyuna açıklanmadan önce devir işlemi gerçekleşirse TELEKOM özelleştirmesi örneğinde olduğu gibi büyük kamu zararı oluşması ihtimal dâhilindedir ki siz bunu ustalıkla yapıyorsunuz. Tabii ki devlete ait yerlerden tahsis yoluyla istifade edilmesine karşı değiliz ama icraatınız ortadayken bu yerlerin yok pahasına satılmasına gönlümüz razı değil.

Değerli milletvekilleri, gelelim meşhur stokçulukla mücadeleyi içeren 7'nci maddeye. Hepimiz buradaydık; 16 Nisan 2020'de Covid-19 şartları göz önünde bulundurularak Meclisten bir yasa geçirilmişti. Özellikle Covid-19'u bahane eden bazı fırsatçılar maske, temizlik ürünleri, dezenfektan gibi ürünleri neredeyse karaborsada satar hâle gelmiş ve bir önlem alınması zorunluluğu doğmuştu. İşte, 7244 sayılı Kanun bu dönemde çıkarılmış, 6585 sayılı Perakende Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a bir ekleme yapılarak fahiş fiyat artışı ve stokçuluğa ilişkin yasal düzenleme yapılmıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Ve sonra, 28 Mayıs 2020'de Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği yayınlandı. Arkasından da yaptığınız mücadelede ne kadar kararlı olduğunuzu gösteren haberler ardı ardına çıkmaya başladı: "Hükûmet fırsatçılara izin vermiyor." "Zam üstüne zam yapanlara ceza yağdı." Yani elimizde bir kanun, bir yönetmelik ve fırsatçılara izin vermeyen müfettişlerimiz var ama stokçular soframızın tadını kaçırdı; inanırsanız. O zaman, ya kanunun gereği yerine getirilmedi ya yönetmeliğe uygun davranılmadı ya müfettişleriniz gereğini yapmadı ya da siz bu işi beceremediniz.

Konuşmamın başında da belirttiğim gibi Goebbels iyi bir propaganda ustasıydı, düşmanı dışarıda arayarak büyük yalanlar söylenilmesini tavsiye ederdi. Bu tavsiye tanıdık geldi değil mi? Aynaya bakmayı bilmeyenler suçu dışarıda ararmış, aynı ekonomiyi bilmeyenlerin yaptığı gibi.

Görüştüğümüz kanun teklifiyle üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkan, yirmi dakika konuşacağım...

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Son söz olarak şunu söyleyeyim: Kötü yönetim sebep, fiyat artışı sonuçtur. Yeni yılın ilk dakikası itibarıyla en hayati ürünlere gelen zamlar sonucu stokçu tarifi değişmiştir. Dolar düşerken akaryakıt fiyatını artıran, dolar düşerken elektriğe zam yapan, dolar düşerken doğal gaza zam yapan kimse, vergileri, harçları artıran kimse stokçu da odur. Milletin de bu stokçulara tahammülü kalmamıştır...

BAŞKAN - Sayın Öztürk, teşekkür ediyoruz.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - ...ve kanun maddesine benzer şekilde stokçulara cezasını sandıkta kesecektir, keseceği ceza da sizin makyajınıza benzemez. Milletinin ahını alan, milletin hakkına göz diken, milletin tokadını yiyen bir daha da iflah olmaz. Millet dört gözle sandığı beklemektedir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)