| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 05.01.2022 |
DERSİM DAĞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır'ın en büyük merkezî ilçesi olan Bağlar'ın 90'larda köy boşaltmalarından sonra nüfusu sürekli arttı. Kentte işsizlik ve yoksulluğun en yoğun ilçelerinden olan Bağlar, bugünlerde yine bir başka trajediyle karşı karşıya. Bağlar, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kentsel dönüşüm adı altında rant alanına çevrilmiş durumda. Hak sahiplerinin izni olmadan törenler eşliğinde yıkım çalışmaları sürüyor. Pilot bölge olarak seçilen Kaynartepe Mahallesi'ndeki 53 dönümlük alanda 1.354 hak sahibi var ve yıkım sonrası 10 bin kişiden fazla insan göç etmek zorunda bırakılacak. Ev sahiplerinin çoğu evlerinin yıkımına karşı çıkıyor. Mahalleliler endişe içinde beklerken bu kez de DEDAŞ evlerin sayaçlarını direklere taşıyarak, elektriklerini keserek halka baskı kuruyor. Kaynartepe gibi mahallelerde yaşayan binlerce ailenin düzenli bir geliri yok ve deyim yerindeyse sefalet koşullarında yaşıyorlar. Yurttaşların mülklerini ucuza satın alıp üzerine koca koca binalar yapanlar geçim derdi olan aileleri bir de barınma sorunuyla karşı karşıya bırakacaklarının farkında mı? Kaynartepe Mahallesi sakinlerine sağlanan şartlar rant ve yoksulluk değilse nedir? Kimin boğazı daha geniş ise o yiyecek düşünceniz bu milletin başına bela oldu artık. Diyarbakır'ın birçok yerinde olduğu gibi talancı zihniyet, şu an Sur'da da kendisini gösteriyor. Diyarbakır'ın tarihî Sur ilçesinde 2 Aralık 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrası başlayan yıkım parsel parsel sürdürülüyor. Sur'un Benusen, Fiskaya, Dicle ve Ferit Köşk Mahallelerinde yaşayan yurttaşlar da Bağlar Kaynartepe Mahallesi sakinleriyle ortak kadere sahip. Yoksulların ve yerinden edilmiş insanların göç ettiği Sur ilçesinde yaşayan halkın evleri tek tek yıkılıyor. Savaşla göç ettiremediği insanları kanuna kılıf uydurarak göç ettiren AKP iktidarı yıktığı evlere 50 bin lira fiyat biçerek 700 bin TL'nin üzerinde yeni evlerde oturmayı vadediyor. Ekonomik buhranın yaşandığı şu şartlarda, dağ başında bir oda bile satın alamazsınız 50 bin liraya ama AKP, söz konusu Kürtler oldu mu elindeki bütün imkânlarını ortaya koyuyor, düşmanlığından taviz vermiyor. Kentsel dönüşüm adı altında yapılan yıkımlarla kültürel soykırım yapılıyor. Kültürel soykırımı hayata geçirmek isteyen AKP, Diyarbakır halkını yerinden yurdundan etmek istiyor. TOKİ'lerle tek tip yaşamı dayatan AKP, halkın fiziksel ve sosyal değişiminin yanında planlanmış mimari yapısıyla Diyarbakırlıların toplumsallığını da hedef alıyor. Yeni yapılar ve özgürlük vadeden açıklama ve eylemlerinizin altında yatan nedenin şehirlerimizin dokusuna, kültürüne karşı geliştirdiğiniz rant politikaları olduğunu biliyoruz. Metruk bina, riskli alan, terör tehdidi gibi gerekçeleriniz ve ranta giden yolunuza döşediğiniz yalanlarınız hiç bitmiyor. Denizde kum, AKP'de yalan bitmez. Her şey biter ama AKP'nin rant sevdası bitmez.
Halkın çilesi gibi mücadelesi de bitmiyor. 2013 yılında özelleştirilen DEDAŞ uzun süredir Kürt illerinde terör estiriyor. İşsizliğin had safhaya ulaştığı bölgede DEDAŞ'ın uygulamalarından dolayı çiftçiler üretemez hâle geldi. Halk pandeminin ayyuka çıktığı şu zamanlarda elektriksiz ve susuz bırakılarak âdeta ölüme terk ediliyor. Elektrik kesintileriyle ilgili büyük sorunlar yaşanırken kesintiler yüzünden halk mağdur olmaya devam ediyor. Yurttaşlar yaptıkları eylemler ve açıklamalarla seslerini duyurmaya çalışsa da DEDAŞ halkı mağdur etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 2 yaşındaki bronşit hastası Yunus Emre Binen, DEDAŞ'ın elektriği kesmesi sonucu oksijen maskesi çalışmadığı için yaşamını kaybetti. Bölgede halkın hayatını tehlikeye atan DEDAŞ'a hiçbir yaptırım uygulanmıyor; aksine, arkasına devlet desteğini alan DEDAŞ jandarmalar eşliğinde sık sık yurttaşlara şiddet uyguluyor. Yüksek gelen elektrik faturaları, uzun süreli elektrik kesintileri ve altyapı sorunlarıyla bölge halkına terör estiren DEDAŞ'ın kamulaştırılıp acilen bu uyguladığı politikalardan vazgeçmesi gerekir. Yine, enerji bedeli adaletsizliği ortadan kaldırılarak bir avuç sömürücünün önüne geçilmelidir. DEDAŞ terörüne karşı hukuki önlemler alınarak çiftçiler ve halkın mağduriyeti giderilmelidir.
Türkiye'nin ekonomik bir buhrandan geçtiğini hepimiz biliyoruz. İktidarın kendisi bildiği gibi, sokakta mikrofonlara konuşan 13 yaşındaki çocuk da biliyor. İktidarın yarattığı bu krizden en çok da bölge halkı zarar görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
DERSİM DAĞ (Devamla) - Bölge halkı büyük bir yoksulluk sarmalıyla karşı karşıya; gençler iş bulamıyor, çiftçiler üretemiyor, esnaf bir bir kepenk kapatıyor. Kuşkusuz ekonomi ile demokrasi ayrı düşünülemez. Yarattığı krizin faturasını halka ödetmeye çalışan AKP, demokrasi ve sosyal devlet anlayışını tamamen terk etmiş durumda. Ülke genelinde yaşanan tüm krizlerin sebebi "ama"sız, "fakat"sız, koşulsuz AKP'nin savaş politikalarında ısrarıdır. Kürt sorunu çözülürse, kayyum yasaları lağvedilirse, yerel yönetimler güçlenir ve demokrasiye olan bağlılık artarsa çoklu krizlerin hepsi de kendiliğinden geçecektir. Halklar Kürt sorununun çözümü ve özgürlüklerin genişletilmesi için mücadele ediyor. Halklar mücadelesinde başarıya ulaşınca ekonomik kriz de AKP'yle birlikte gidecektir. Bu halkın hafızası güçlüdür ve ilk seçimde bu rantçı ve talancı iktidardan hesap soracaktır. (HDP sıralarından alkışlar)