GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:06.02.2013

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör sorununun tüm dünyanın güvenliğini tehdit eden bir sorun olduğu hepimizin malumudur. Artık terörizm yerel bir sorun olmaktan çıkmış, küresel bir tehdit hâlini almıştır. İnsanlığın huzur ve güvenliğinin ortak düşmanı olan teröre ve terörizme tüm ülkelerin ortak bir tavır, ortak bir duruş sergilemesi kaçınılmaz hâle gelmiştir. Kaldı ki ülkemiz de maalesef terörden ve terörizmden en çok zarar gören ülkelerin başında yer almaktadır. Tüm insanlığın ortak düşmanı olan terörizmle mücadelede ülkemizin de yer alması, hem insani hem vicdani hem de uluslararası yükümlülüklerden doğan bir gerekliliktir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti küreselleşen dünyanın onurlu ve saygın bir üyesidir. Bunun gereği olarak da taahhüt ettiği yükümlülüklere uyma noktasında kendini, her zaman olduğu gibi, sorumlu hissetmektedir. "Pacta sund servanda" yani ahde vefa, uluslararası hukukun en temel ilkelerinden birisidir. Son yıllarda artan terör eylemleri yüzünden tüm dünyanın güvenliğinden sorumlu olan Birleşmiş Milletler bu konuda bir karar alma ihtiyacı hissetmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 9/12/1999 tarihinde Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme, terörizmin finansmanıyla mücadele konusunda ayrıntılı düzenlemeleri içeren ilk ve en önemli uluslararası sözleşme olarak kabul edilmiş ve ülkelerin imzasına açılmıştır. Bahse konu sözleşme, ülkemiz tarafından 10/1/2002 tarihli ve 4738 sayılı Kanun'la uygun bulunmuş ve 1/3/2002 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylelikle, Anayasa gereği iç hukukumuzun bir parçası hâline gelmiştir. Anayasa'mızın 90'ıncı maddesi "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir." hükmünü amirdir.

Terörizmle mücadele ederken alınması gerekli en önemli tedbirlerin başında şüphesiz, öncelikle terörizmin finansmanının engellenmesi gelmelidir. Bundan hareketle, teröre finansman sağlayanlar hakkında gerekli önlemlerin alınması gerektiği tartışmasızdır. Terör örgütlerinin finansman kaynaklarının tespit edilmesi ve bu kaynaklara ilişkin etkili önlemlerin alınması, terör örgütlerinin yapısının ortaya çıkartılmasında ve çökertilmesinde büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, terör örgütlerine destek sağlayanların ve terör örgütü üyelerinin mal varlıklarının dondurulmasının terör örgütlerinin hareket kabiliyetlerini büyük oranda kısıtlayacağı şüphesizdir. Bu nedenle, terörizmin finansmanının önlenmesiyle ilgili olarak Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş bünyesinde muhtelif sözleşmeler akdedilmiş ve çeşitli tavsiye kararları alınmıştır.

Söz konusu sözleşmeler ve tavsiye kararları taraf devletlere bazı yükümlülükler yüklemektedir. Bu konudaki uluslararası mevzuatın büyük bir kısmına taraf olmamız hasebiyle yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin iç hukuka aktarılmasına yönelik tasarının öncelikle bu minvalde değerlendirilmesi gerekir. Türkiye aynı zamanda Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne de taraftır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörizmin finansmanının önlenmesine yönelik bağlayıcı nitelikte bulunan 1267 ve 1373 sayılı kararları da mevcuttur. OECD bünyesinde kurulmuş olan Mali Eylem Görev Gücü'nün, FATF'ın tavsiye kararları da göz önüne alındığında, görüşmekte olduğumuz Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın bir gereklilik hâlini aldığı şüphesizdir.

Tasarıyla, terör ve terörizmin finansmanıyla daha etkin mücadele edilmesi ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerimizin yerine getirilerek terörizmin finansmanı suçunun düzenlenmesi, terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır.

Bu kanun tasarısı, tali komisyon olarak İçişleri Komisyonunda, alt komisyonda ve Adalet Komisyonunda enine boyuna tartışılmıştır, tüm siyasi parti temsilcileri, tasarı hakkında değerli görüşlerini ileri sürerek katkı vermişlerdir. Tasarı görüşmelerine aynı zamanda Hükûmet temsilcileri, ilgili Bakanlık ve kurum temsilcileri ile bilim adamları da görüşmelerde bulunarak ve görüşlerini açıklayarak çok değerli katkılar sunmuşlardır.

Bütün komisyonlar, yaptıkları görüşmeler sonucunda aldıkları kararla tasarının kanunlaşması gerektiği yönünde görüş bildirmişler ve raporlarını yazmışlardır.

Tüm komisyon raporları incelendiğinde, tasarının kanunlaşmasının ülkemizin faydasına olduğu aşikârdır. Terörün ve terörizmin kötü bir şey olduğu, tüm insanlığı tehdit ettiği ve ülkemizin de terörden bizar olduğu herkesin ortak görüşüdür. Dolayısıyla, terörizmin önlenebilmesi için terörizmin finansmanının da önlenmesi gereklidir; sanırım bu hepimizin de ortak görüşüdür. Buna yönelik usul ve esaslarda ayrı düşünmek doğaldır ve bu da demokrasinin bir gereği ve güzelliğidir. Lakin ortada olan bir gerçek var ki o da bu tasarının kanunlaşmasının zamanının geldiği, hatta geç bile kalındığıdır.

Tasarıya ilişkin, kafalarda şüphe oluşturabilecek tüm hususlar komisyon ve alt komisyonlarda tartışılmış ve şimdi de Genel Kurulumuzda tartışılacaktır.

Tasarıya getirilen en önemli eleştirilerden biri, mal varlığının dondurulmasına ilişkin kararların yargı kararı olması gerektiği şeklindedir. Mal varlığının dondurulması kararları hukuki niteliği itibarıyla bir tedbirdir. Dondurma kararı ile müsadereyi karıştırmamak gerekir. Dolayısıyla, mal varlığının dondurulması kararlarının illaki yargı kararı ile olması zorunlu değildir. Değerlendirme komisyonu idari bir birimdir. Anayasa'mıza göre, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdari bir karar olan mal varlığının dondurulmasına ilişkin kararların idari yargı denetimine tabi olacağı şüphesizdir. Dolayısıyla, idari nitelikte bir tedbir olarak, mal varlığının dondurulması kararlarının yargı denetimi dışında bırakılması söz konusu değildir.

Tasarıya ilişkin bir diğer eleştiri ise mülkiyet hakkının kısıtlandığına ilişkindir. Şunu unutmamak gerekir ki -Anayasa'mızın da amir hükmü gereği-mülkiyet hakkı kamu yararına aykırı olarak kullanılamaz.

Terörizmin finansmanında kullanıldığı tespit edilen mal varlıklarının dondurulması kararı verilirken kamu yararının üstün tutulduğu şüphesizdir. Başkasına zarar veren bir mülkiyet hakkının, evrensel hukuk ve Anayasa'mız tarafından da korunmadığı hepimizin malumudur. Dolayısıyla, mülkiyet hakkı sınırsız bir özgürlük alanı değildir. Bu nedenle, terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla mülkiyet hakkının kullanılması sınırlanabilir. Bu, hukuki bir durumdur. Yani mülkiyet hakkı ile kamu yararı çatıştığı zaman, kamu yararının üstün tutulacağı hukuki bir gerçektir.

Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gerekse Anayasa'mız temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmasına cevaz vermemekte, buna göre de, terör faaliyetlerinin ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla mülkiyet hakkının sınırlanmasını meşru görmektedir.

Bakanlar Kurulunun yabancı devletlerin tüm taleplerini kabul etme gibi bir zorunluluğu yoktur. Bakanlar Kurulunun bu konuda takdir yetkisi bulunmaktadır. Talebin gerekçesinin yeterli bulunmayıp reddedilmesi veya yeterli gerekçe istenmesi mümkündür. Bakanlar Kurulunun değerlendirmede bulunurken, öncelikle ülkemizin menfaatini, talepte bulunan devletin bize karşı tutumunu yani mütekabiliyet (karşılıklılık) esasını gözetmesi mümkündür.

Dondurma kararının verilmesinden sonra bir yıl içerisinde soruşturma başlatılmaması durumunda dondurma kararı kaldırılabilecektir. Buna göre, idari bir karar olan dondurma kararının uzun süreli olmasının önüne geçilecektir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörizmin finansmanına yönelik dondurma kararlarının Bakanlar Kurulu kararı ile uygulanması, Anayasa'mızın 90'ıncı maddesi gereğidir. Bu konu, Danıştay İdari Dava Daireleri tarafından karara bağlanmış ve hukuka uygun bulunmuştur.

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerden dolayı, görüşmeye başladığımız Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın kanunlaşmasının, uluslararası yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi bakımından gerekli ve önemli olduğunu düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, biz de millet ve ülke olarak, terörden ve terörizmden bizarız. Terörizmin insanlığın geleceğinde en büyük tehlikelerden biri olduğunu ve bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu kanun tasarısının uygulanması ve alınacak önlemlerle, ülkemizin başındaki terör belasıyla da daha başarılı bir mücadelenin yapılacağı, terör sorununun ülkemizde sonlandırılması amacına hizmet edeceği görüşünü taşıyoruz. Bu nedenle, terörizmin önlenebilmesi için öncelikli olarak finansman kaynaklarının önlenmesi gerektiği görüşüyle bu tasarının lehinde olduğumuzu bildiriyor, Genel Kurulunuzu saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaşdemir.