GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:45
Tarih:12.01.2022

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz teklifle, Merkez Bankası nezdinde bulunan yabancı ülke merkez bankalarına ait varlıkların haczedilemeyeceği veya tedbir konulamayacağı konusu düzenleniyor. Teklif sahipleri ülkemizin finansta bölge yıldızı olacağını; Afrika'dan, Orta Doğu'dan, Asya'dan talepler geldiğini, bu doğrultuda bu maddenin gereklilik arz ettiğini dile getiriyor. Gerekçeleriyse ülkemizin diplomatik ve stratejik güç olmasına teveccüh gösterilmesi ve Merkez Bankasında hesap açmak istemeleri. Buraya kadar "Peki, tamam." diyelim. Her fırsatta ülkemize güçlü bir güven tesis ettiğinizi söylüyorsunuz; peki, o zaman neden başka bir ülke bize getirdiği kendi parasına hukuki teminat arama ihtiyacı peşinde? Demek ki ülkeye güveniyor, yatırım yapmak istiyor ama Hükûmetinize güvenmiyor. Siz de ekonomik güveni Hükûmet olarak sağlayamadığınız için kanunla teminat verme yoluna gidiyorsunuz. 2021 sonunda da benzer bir teminatı TL mevduatlarına vermek zorunda kalmıştınız hatırlarsanız. Anlaşılan, artık sözünüz, arabalarınız, uçaklarınız, itibarınız yetmiyor; çareyi, işinize gelmediğinde yok saydığınız Meclisin kanunlarında arıyorsunuz.

Teklifinizle aslında bir yargı bağışıklığı kuruluyor ancak siz, ne bunun hukuki etki analizini yapma ne de Adalet Bakanlığını sürece dâhil etme gereği duymadınız. Bir torbanın içine atarak "ben yaptım oldu" anlayışıyla yürütmeye çalışıyorsunuz. Kanun yapıyorsunuz, kimseyle istişare etmiyorsunuz; sonra, her zamanki gibi yanlış yapıyorsunuz. Bu sebeple bu maddenin çekilmesi ve Adalet Bakanlığıyla istişaresi şarttır, elzemdir. Finansal ilişkiye gireceğiniz ülkeler resmen "Ekonomiyi yönetemiyorsunuz, ben size para verdim ama bunun haczedilme riski var, kanunla bunu güvence altına alın." diyor. Teklif edilen madde, iktidarın ekonomi yönetimine itimadın küresel çapta nasıl yıprandığının, ne seviyeye geldiğinin apaçık bir kanıtı.

Ağustos ayında Güney Kore'yle 2 milyar dolarlık bir swap anlaşması yapılmıştı ancak bir türlü para gelmedi; gerekçe, teknik pürüz. "Teknik pürüz" denilen durum Hükûmetinize olan güvenin yerle bir olması mıydı, merak ediyoruz. Bu konuda kanun çıkartmak yerine muhataplarınıza gözlerinizdeki ışıltıyı gösterseydiniz keşke, eminim diğer ülkeler Merkez Bankamızda kayıtsız, şartsız hesap açtırırlardı. Daha önce Merkez Bankası tarihinde tek bir haciz işlemi bile olmamışken kendi imzanızla bu haciz riskini meşrulaştırmanız bile ülkemizin itibarına yönelik çok büyük bir darbedir. Ortada somut hiçbir endişe yokken hiç kimse kendi parasını korumak için bile devletin itibarına böyle bir darbe vurmaz. Bu konu, ikili hukuki anlaşmalar, mütekabiliyet ilkesi açısından değerlendirilmeliydi; devletimizin itibarının milletler arası hukuka aykırı şekilde zedelenmesinin önüne geçilecek adımlar atılmalıydı, yapmadınız. Zira sizden başka kimse böyle bir kanunun altına imza atmaz.

Kıymetli milletvekilleri, bu kanun teklifinin ülkemizin hangi ihtiyacına yönelik olduğuna dair tatmin edici bir açıklama ne Komisyonda ne de şimdiye kadar Genel Kurulda yapıldı. İşte bu yüzden, en başında, kanun teklifinin Adalet Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini söylemiştik fakat her zamanki gibi reddedildi. Hâliyle etkin ve verimli bir tartışma ortamı olmadan, teklif şeffaf bir şekilde gerekçelenmeden onay için buraya, Genel Kurula geldi; reddedilerek yeniden düzenleneceği temennisindeyim. Sağduyunuza sesleniyorum, umarım dikkate alırsınız.

Buradan 84 milyon adına tekrar sormak istiyorum: Bu düzenleme, ülkemizin yüksek ekonomik menfaatlerine hangi açıdan yararlar sağlayacak? Belli değil. Hangi ülkelerin para, alacak, mal, hak ve varlıklarını güvence altına alınmak isteniyor? Belli değil. Bu düzenlemeye, hangi ülke ya da ülkelerin varlıkları üzerinde gerçekleşme ihtimali olan tehdit endişesiyle ihtiyaç duyuluyor? Belli değil. Bu garantiyi kim istiyor; Libya mı, Güney Kore mi, Birleşik Arap Emirlikleri mi, Çin mi, Katar mı? Belli değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

Eminiz ki kur korumalı TL mevduat sisteminin halkın vergilerinden rantiyeye ne kadar destek ödemesine yol açacağını bile hesaplayamayan, olası sonucu etki analizi raporlarında "ölçülemez" diye tanımlayan Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi, Merkez Bankası bürokratları da yukarıdaki soruların cevaplarını bilmiyor.

Yine, talimatla Meclis gündemine getirilen, içeriği hakkında birçoğunuzun bilgi sahibi olmadığı, kâğıttan gemi misali dalgalı denize iteklenen bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Bu kürsüden, iktidarı siyasette alıştığı polisiye tedbirleri finansta uygulamayı bırakmaya, ekonomide verimliliği artırmaya, piyasa sistemini daha iyi çalıştırmaya, gerçekçi bir şekilde güven verip ekonomideki riskleri azaltmaya davet ediyorum ama bu davete de icabet etmeyeceğiniz belli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - O sebeple tüm bu sorunları seçim çözer, biz çözeriz diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)