GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:46
Tarih:13.01.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve sizleri saygıyla selamlarım.

Her zaman olduğu gibi, torba kanun teklifleri, halkımızın gözüne hoş gelecek maddelerle vitrine çıkarılıyor. Fakat içinde bizleri maalesef hiç şaşırtmayan, son derece sakıncalı ve tehlikeli maddeleri de barındırıyor. Öyle ki, torba kanun teklifinin geneli üzerinde AK PARTİ Grubu kendi getirdiği teklifi savunamadı, konuşma yapamadı. Kanun teklifine imza attırılan Cemal Öztürk Bey yalnız bırakıldı. Bu tavrı ibretlik buluyorum. Kanunlara imza atarken AK PARTİ'ye mensup sayın milletvekilleri bundan ders çıkarmalılar.

10'uncu madde Varlık Fonunda bulunan bir anonim şirket olan BOTAŞ'a yetki devredilmesini içeriyor. Yetki devrinde Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu süreç dışı. Bununla ilgili özel bir sebep aradık ama biz bulamadık. Abu Dabi Kalkınma Holding Yönetim Kurulu Başkanının Türk lirasındaki zayıflığın fırsatlar sunduğunu, Varlık Fonundaki şirketlerin satın alınmasının da masada olduğunu belirten dünkü açıklamalarını üzülerek takip ettik. Yabancının iştahı AK PARTİ tarafından bu kadar kabartılmışken bir Varlık Fonu şirketine hiyerarşi dışında bir yetki devrinin Meclisimizce kanunlaştırılması devlet ciddiyetiyle de Meclis adabıyla da bağdaşmıyor. Maddede "Bakanlık görüşü alınmak kaydıyla..." deniliyor ancak görüş alınması yeterli değildir, onay alınması gerekir. Üstelik "Kademeli doğal gaz satış fiyatı uygulanabilir." denerek muğlak bir ifadede bulunuluyor. Isınma; ekmek, su, barınma gibi doğal bir ihtiyaçtır. Bir Erzurum Milletvekili olarak üç yıldır soğuk illerimizdeki doğal gaz fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini savunuyorum. Bu illerimizde doğal gaz kullanımının KDV ve ÖTV'den muaf tutulması için de teklif verdim. Tabii ki milletimizin çok muzdarip olduğu pahalı doğal gaz fiyatlarının düzenlenmesini destekliyoruz ancak teklif edilen düzenlemenin soğukla mücadele eden insanlarımızın bu büyük sorununu çözeceğine inanamıyoruz. Anayasa'mız Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti olduğunu kaydediyor ancak teklif gerekçesinde sosyal sorumluluk temelinde düzenleme yapıldığına dair ifade bulunmuyor. Sadece enerji verimliliğinin artırılmasının ve doğal gazın tasarruflu kullanılması gerektiğinin amaçlandığı yazılı. Eğer bu amaçla kademeleri belirleyecekseniz, maazallah, kış mevsiminin uzun ve soğuk geçtiği şehirlerimizde insanımızı soğukla imtihan ettirirsiniz. AK PARTİ iktidarı, teklifi net ifade etmektense can alıcı detayların yönetmelikle belirleneceğini söylüyor. Oysa teklif maddesine ilişkin düzenlemeye detaylarıyla yer verilse sosyal bir tarifenin belirlenip belirlenmediği Genel Kurulumuzca bilinir, ona göre karar verilir.

Diğer yandan, enerji verimliliğinin artırılması için öncelikle alınması gereken tedbirler bulunuyor. Yalıtımsız binalar ısıtılırken yalıtımlı binalara göre 2 kat enerji harcıyoruz. Binalara uygulanacak ısı yalıtımlarının geliştirilmesiyle büyük enerji tasarrufu sağlanacağı unutulmamalı. Ayrıca, BOTAŞ hangi teknolojik yöntemleri ve öngörüleri kullanarak kendisine veri sağlayacak, bilmek isteriz.

Sayın milletvekilleri, devletle iş yapan yüklenici şirketlerin öneminin farkındayız, yüz binlerce insan çalıştırıyorlar. Teklifle yüklenici şirketlere bir fayda sağlanması amaçlanıyorsa, sorun onların talepleri doğrultusunda bir düzenlemeyle çözümlenebilir. Bu çerçevede, fiyat farkı uygulamasının altı ay yerine 2021 yılının tamamı için geçerli olması, ilave fiyat farkının 2022 yılında da devam etmesi, hiç başlamamış veya yüzde 50'den az ilerlemiş işler için şartsız tasfiye hakkı tanınmasıyla sorunları ancak çözümlenebilir. Unutulmamalı ki yüklenici şirketler bu iyileştirmelere AK PARTİ'nin hesap edilemez hatalı politikalarıyla oluşan ekonomik şartlardan dolayı ihtiyaç duyuyorlar. Bu durumdaki şirketler, yanlış ekonomik kararlar yüzünden iflas etme durumuna gelmişlerdir. Onlar, diğer 5 müteahhit gibi saray dokunulmazlığı zırhına sahip değiller. Bu firmalar neden tasfiye hakkı tanınmasına muhtaç hâle geldi? Bu kanun maddesine neden ihtiyaç duyuldu? Bu soruların cevaplarının Cumhur İttifakı'nca verilmesi gerekiyor. Açıkça anlaşılıyor ki enflasyonla mücadele etmeyen, doğru ve ayakları yere basan bir ekonomi politikasını hayata geçiremeyen Cumhur İttifakı'nın hesapsız ekonomi yönetimi bu şirketleri batma durumuna sürüklemiş ve sözleşmelerini tasfiye etme ihtiyacını bile ortaya çıkarmıştır. Aslında bu kanun maddesiyle sorunlara kökten bir çözüm sağlanamıyor. Bu madde teklifiyle, Cumhur İttifakı'nın sektörün başına açtığı dertleri milletimizin sırtına yükleyerek günlük bir çözüm bulmaya çalışmasının bir diğer örneğini görüyoruz sadece.

Değerli milletvekilleri, gelelim 1'inci maddeyle birlikte konunun en sorunlu diğer maddesine. Teklifin 12'nci maddesi olan kur korumalı, ucu açık faizli mevduat hesabı uygulaması ülkemizi, milletimizi ucu açık büyük tehlikelere sürükleyecek, sorumsuz, hesapsız bir tekliftir. Bunu günü kurtarma olarak bile açıklayamayız. Milletimize sosyal, ekonomik ve korkarım ki siyasi faturaları ağır olacak. Bu yanlış karardan geri dönülmesini samimi duygularımla rica ediyorum.

Kur korumalı, ucu açık faizli mevduat hesabı yasal altyapı olmadan âdeta korsan bir uygulamayla hayata geçirildi. Devletin gücünü suistimal eden AK PARTİ, kanunu bile olmayan uygulamayı, usulsüz bir şekilde Merkez Bankasını da alet edip kamu bankalarını kullanarak başlattı. Bu korsan yöntem, Türkiye Büyük Millet Meclisini hiçe saymaktır, büyük bir hakarettir. Bu kanunsuz yönteme ve Meclisin şahsiyetine yapılmış hakarete bütün milletvekillerinin tepki göstermesi gerekir. Parlamentomuzun saygınlığının korunmasında bizler gibi, AK PARTİ'li ve MHP'li değerli milletvekillerinin de sorumluluğu bulunuyor. Kanun teklifinin yasalaşmadan uygulanmaya başlanması skandalıyla birlikte, her gece yayınlanan tedbirlerle Meclisimiz hiçe sayılmaya devam ediliyor. Bunu şiddetle protesto ediyorum. 10 Aralık 2021 tarihli bütçe görüşmeleri sırasında yaptığım konuşmamda, Türk lirasının tasarruf ve fiyat ölçüsü değerinin kalmadığını, yüzde 63'lük banka tevdiat oranına bakarsak millî paramızın tedavül değerinin de kalmayabileceğini üzülerek ifade etmiştim. 12'nci maddeyle, dövizle ilgilenmeyen vatandaşlarımız bile artık dövizle ilişkilendiriliyor. Teklif öncesinde Amerikan doları ve Türk lirası olarak çift para varken, bu teklifle birlikte Amerikan doları bazında tek paralı bir sisteme piyasalar mahkûm ediliyor. Yapılan bu işlemle piyasalar, milletimiz ve geleceğimiz, Amerikan Merkez Bankasının insafına bırakılıyor. Bu, hakiki bir egemenlik sorunudur, büyük bir millî güvenlik riskidir; lütfen, aklımızı başımıza devşirelim.

Yine, bu kanunun 13'üncü maddesinde emeklimizi insanlık dışı bir muameleyle 2.500 liraya mahkûm ederken milyonlarca insanımızın ödediği vergileri heterodoks icadınız kur korumalı, ucu açık faizli mevduat sahibi birkaç yüz bin varlıklı kişi ve şirketi finanse etmek için harcayamazsınız. Anayasa'nın 73'üncü maddesi "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." diyor. Anayasa Mahkemesi, kur korumalı, ucu açık faizli mevduatlara yapılacak ödemelerin kamu gideri olmadığına dair muhtemelen karar verirse bu garip heterodoks icadın maliyetini kim üstlenecek? Teklif, Anayasa'ya da vicdana da aykırıdır.

Uygulamanın başlangıcından üç gün önce kabul edilen 2022 bütçesinde bile adı konulmamış, bu hesap edilemeyen ucu açık maliyetin bütçenin hangi kaleminden, neye dayanarak harcanacağını biliyor muyuz? Kanunda bile olmayan böylesine kritik bir kararın düşünülüp taşınılıp verildiğini ümit ederken; Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı kalkıyor ve "Bu garip icadın heterodoks mucidi benim." diyor. Kendi şehrini yolsuzluğa ve altından kalkılamayacak borca batırmış bir kişinin fikrine kapıldılarsa vay bu ekonomi yönetiminin hâline! İşin ciddiyetini varın siz anlayın. Meseleyi milletimize havale ediyorum. Gün geçtikçe maalesef, daha iyi anlıyoruz ki işin vahameti; 7 liradan 18 liraya kasten çıkarılan doların, 20 Aralık gecesinde vatandaşımızın müdahale etme şansı olmadığı, piyasanın işleme kapalı olduğu bir sırada kapı arkası operasyonuyla, "Doları düşürüyoruz." ambalajı içinde 10 liraya kadar geri getirilerek yapılan büyük vurgunla sınırlı kalmayacak. Aziz milletimizin kötü gün için kenarda tuttuğu birikimlerine, kolyesine, küpesine, bileziğine, altınına göz dikmeye kadar varan bir operasyon planlanmış. İktidarın kendi milletine kurduğu tuzak deşifre olmuştur. Bu, aynı zamanda, devletin hazinesini göz göre göre zarara uğratacak, cehalet ötesi bir yoldan çıkmadır.

20 Aralık gecesi yapılan operasyonu, buharlaşan 128 milyar dolar operasyonunun devamı olarak görüyorum. Aziz milletimiz aldatılmış ve dolandırılmıştır. Devlet tutarlılık, ciddiyet ister. Bu teklif kabul edilirse büyük bir maceraya, nesillerin altından zor kalkacağı; tahmin edilenden fazla sosyal, ekonomik, siyasi sonuçları olacak çok tehlikeli bir devlet krizine neden olunur.

Ekonomi, demokrasiyle birebir bağlantılı olan, güvenle yürüyen, içinde bol rakamın olduğu bir sosyal bilimdir; yolu yordamı, kuralları bellidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bu garip sistemden faydalanma imkânı olanlar bile yoldan çıkmış heterodoks ürüne akıl erdirip destek olmuyorlar ki Meclis hiçe sayılarak yine, bir gece tebliğiyle şirketler de uygulamaya dâhil edildiler. Birkaç yüz bin hesap sahibinin çıkarını korumak ve siyasi iktidarınızı ayakta tutabilmek için kamunun kaynağını hazine yoluyla hesap edilemeyecek adı konmamış faiz giderlerine aktarmaktan vazgeçin, aklın ve Cenab-ı Hakk'ın yoluna dönün. Egemenliğimizi tehdit edecek boyutları olan böylesi bir girişime devletimiz, milletimiz için Genel Kurulumuzda lütfen "Dur!" diyelim.

Ülkemizin, devletimizin, milletimizin ebet müddet başı dik yaşamasını diler, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)