GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:48
Tarih:19.01.2022

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, biraz önce burada kabul ettiğimiz kanun teklifiyle birlikte 20 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan ekonomik tedbirler kapsamında değerlendirilebilecek hükümlerden oluşmaktadır. Açıklanan tedbirlerle, ekonomide istikrar bozucu gelişmelerin önüne geçilmesi, vatandaşlarımızın tasarruflarının korunması, atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, üretim ve ihracatın desteklenmesi ve ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması amaçlanmış; açıklamayla birlikte de Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle örtüşmeyen kurlardaki aşırı yükselme, yerini görece istikrara bırakmıştır.

Uygulamaya konulan tedbirlerle, tasarruflarını koruma endişesi taşıyan vatandaşlarımızın TL dışı araçlara yönelimlerinin önüne geçilmesi amacıyla tasarruflarını TL hesaplarında tutmaları desteklenmiştir. Kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı ile altın korumalı TL vadeli mevduat hesabı gibi yeni enstrümanların başarılı bir şekilde uygulanması piyasalara olumlu yansımış, giderek artan bir şekilde bu etki görülmeye devam etmiştir. Ekonomideki gelişmeler dikkate alınarak, ihtiyaç duyulan ilave idari ve kanuni düzenlemeler kuşkusuz yapılmaya devam edilecek, bu şekilde istikrarın sürdürülebilirliği temin edilmiş olunacaktır.

Kanun teklifiyle, mevcutta sadece gerçek kişileri kapsayan yeni enstrümanların tüzel kişileri de kapsaması ve bazı vergi istisnaları getirilmesi düzenlenmektedir. Aynı zamanda, yasal olarak uygulanma zarureti ortaya çıkan enflasyon muhasebesi yönteminin de ertelenmesi öngörülmektedir. Teklifin 1'inci maddesiyle yapılan düzenlemeyle, 2023 yılı sonuna kadar enflasyon düzeltmesi yapılmaması, ayrıca 2023 yılı hesap dönemi sonu itibarıyla yapılacak enflasyon düzeltmesi neticesinde, belirlenen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmaması, geçmiş yıl zararının da zarar olarak kabul edilmemesi amaçlanmaktadır.

Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298'inci maddesine göre, enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşması hâlinde şartların gerçekleştiği hesap dönemlerinde mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir. Buna göre, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksi'ndeki artışın içinde bulunulan dönem dâhil son 3 hesap döneminde yüzde 100'den, içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10'dan fazla olması hâlinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutma zarureti bulunmaktadır. Diğer taraftan, madde hükümleri 213 sayılı Kanun'un mükerrer 298'inci maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındaki mükellefler bakımından geçerli olmayıp bu mükellefler bahse konu fıkra kapsamında geçici vergi dönemleri ve hesap dönemleri sonları itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmaya devam etmektedir. Bilindiği gibi, bu fıkra münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın ve gümüş alım satımı ve imaliyle iştigal eden mükellefleri kapsamaktadır. Hatırlanacağı üzere, enflasyon düzeltmesi 2003 ve 2004 yıllarında uygulanmış ve mezkûr maddenin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındakiler hariç, sonraki dönemden günümüze kadar şartların gerçekleşmemesi nedeniyle tekrar gündeme gelmemiştir. 2021 yılı sonunda, enflasyonda meydana gelen artış nedeniyle kanundaki şartlar oluşmuş ve ilgili hüküm uyarınca uygulanma zarureti ortaya çıkmıştır ancak gerek mükelleflerin gerekse mali müşavirlerin uygulamayı hayata geçirebilecek yeterli altyapı ve hazırlığa sahip olmadığı gerekçesiyle uygulamanın bir süre ertelenmesi talebi gündeme gelmiştir. Kanun teklifiyle, bu yöndeki talep ve beklentilerin karşılanmasının da hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Yapılan düzenlemeyle, geçici vergi dönemleri de dâhil olmak üzere, 2021 ve 2022 hesap dönemleri ile 2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaması öngörülmektedir. Aynı zamanda, 31/12/2023 tarihli mali tabloların enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı hükme bağlanmakta ancak yapılan enflasyon düzenlemesinden kaynaklanan kâr zarar farkı geçmiş yıllar kâr zarar hesabında gösterilirken, bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmayacağı ve geçmiş yıl zararının zarar olarak kabul edilmeyeceği de hükme bağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, teklifin 2'nci maddesinde ise Türk lirası mevduat ve katılım hesaplarına dönüşümün desteklenmesi amacıyla, gerçek kişiler yanında kurumların da kapsama dâhil edilmesi ve kapsama giren kurumlara belli şartlar dâhilinde vergi istisnası sağlanması öngörülmektedir. Düzenlemeyle, bankacılık sistemindeki toplam mevduat ve katılım fonu büyüklüğü içerisinde Türk lirasının payının artırılarak finansal istikrarın desteklenmesi kapsamında, yabancı paralarını Türk lirasına çeviren kurumlar vergisi mükelleflerinin dönüşüm esnasında oluşan kur farkı kazançları da dâhil olmak üzere, açılan vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarından elde edecekleri faiz ve kâr paylarının vergiden istisna edilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası varlığı açılan en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi durumunda, söz konusu yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının 1/10/2021 ila 31/12/2021 tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı, ayrıca, 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevrilen hesaplarla ilgili oluşan kur farkı kazançları ile söz konusu hesaplardan dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.

Diğer taraftan, kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşüm kuru üzerinden çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası varlığının en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda, oluşan kur farkı kazançlarının, geçici vergi dönemi sonu değerlemesi ile Türk lirasına çevrildiği tarih arasında isabet eden kısmı ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna tutulmaktadır.

Kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşüm fiyatı üzerinden çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası varlığının en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi durumunda ise çevrildiği tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar, yine kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.

Ayrıca, teklifin Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri sırasında yapılan değişikle 2'nci maddede yer alan istisna hükümlerinin aynı şartlarla geçerli olmak üzere, bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinin kazançları hakkında da uygulanması sağlanmış; bu şekilde, olası eşitsizliğin giderilmesi de amaçlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, 2021 yılı sonuna doğru, Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle bağdaşmayan kurlardaki aşırı yükselmeyle fiyatlar genel seviyesindeki artış, Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmeleri gölgeleyerek kur ve enflasyonu öne çıkarmıştır. Makroekonomik gelişmeler dikkate alındığında, ekonomik temeli olmayan ve rasyonel mülahazalarla izahı yapılamayan bu gelişmeler Türkiye ekonomisinin sert bir kuşatma altında olduğunu da göstermiştir. Döviz yükselirken piyasalardaki anormal oynaklıklar Türkiye'nin Ağustos 2018'den itibaren benzerlerine şahit olduğumuz bir senaryoya maruz kalındığına da işaret etmiştir. Bu süreçte kamuoyunda hem fiyat artışlarının hem de kurlardaki yükselişin durdurulması ve öngörülebilir bir ekonomik düzenin oluşturulması yönündeki beklentiler artmış, Hükûmetimizce atılan isabetli adımlar ve alınan tedbirlerle bu beklenti büyük ölçüde karşılanmıştır. Devamında yapılan önemli orandaki maaş artışlarıyla asgari ücretli, memur ve emeklilerimiz enflasyona ezdirilmemiş, asgari ücrete bağlı birçok destek ödemeleri de artırılarak dar gelirli büyük bir kesimin elinden tutulmuştur. Türkiye, pandemi döneminde üretimin kesintiye uğramaması için üretimi destekleyen adımlar atarken olumsuz etkilenen tüm kesimlere yönelik gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 14,2'si olan 717,8 milyar Türk lirasını doğrudan ve dolaylı destek harcaması yapmış, bu şekilde devletimiz müşfik elini her vatandaşımıza uzatmıştır. Önümüzdeki süreçte de çalışan, emekli, esnaf, çiftçi tüm kesimlerin bu ve benzeri gelişmeler karşısında sürekli olarak korunması önem arz etmektedir. Türkiye yatırım, üretim, ihracat ve istihdamı esas alan ekonomi modeliyle küresel ölçekte yaşanan değişim sürecine bağlı fırsat ve imkânları değerlendirirken riskleri de bertaraf edecektir. Bunun yanında orta ve uzun vadede Türkiye ekonomisinin yapısal zaaflarını tamamen giderecek köklü adımların eş zamanlı olarak atılması da mümkün hâle gelecektir. Dayanışma ve yardımlaşmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde ekonomideki devrevi sorunları siyasi ve toplumsal krize tahvil etmek isteyen, bunun üzerinden sokakları karıştırmayı amaçlayan odaklara milletimiz prim vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir. Şüphesiz Türkiye, büyüme, istihdam, ihracat, ödemeler dengesi ve bütçe performansında gösterdiği olumlu gelişmeleri enflasyonda da gösterecektir. İnsanımızın yüklendiği külfetle birlikte hiçbir vatandaşımızın bu külfetin altında kalmaması için birçok adımın atıldığının, alınan etkili tedbirlerle ekonomik dengelenmenin temin edildiğinin, Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğinin, yapılan salgın ve terör mücadelesi yanında sağlanan uygun iklimle Türkiye'nin yatırımcı için cazip bir ülke olmaya devam ettiğinin de görülmesi gerekmektedir. İnanıyoruz ki ülkemizin pozitif yönlü ayrıştığı birçok gelişmede ve makroekonomik göstergelerde sağladığı başarı, Cumhur İttifakı kararlılığıyla ekonominin tüm alanlarına da yansıyacaktır. Cumhur İttifakı, Türkiye'yi tuzak ve engellerden, karanlık emellerden, kaos tetikçilerinden koruyacak, milletimizle bir ve bütünlük hâlinde geleceği inşa edecektir. Bölgesel güç ve küresel bir aktör olan ülkemizi lider ülke yapma ülkümüz de adım adım gerçekleşecektir.

Bu düşüncelerle görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve bizi izleyen muhterem vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)