| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 19.01.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlarım.
Bu kürsüye gelip ülke ekonomisinin içine düştüğü durumu ve AK PARTİ'nin getirdiği kanunların çaresizliğini ifade etmekten keyif almadığımı üzülerek ifade etmeliyim. Biz ülke batsın da biz de iktidar olalım diyebilecek insanlar ve siyasi bir yapı değiliz. Biz ülkemiz iyi olsun, bizler de daha iyisini yapabileceğimize siyaset yoluyla insanımızı ikna edelim, iktidar olalım isteriz. Fakat maalesef, Cumhuriyet tarihimizin en derin ekonomik krizinin yaşandığı günlerde Genel Kurulumuzda ekonomimizle ilgili günü kurtarmaya yönelik, ülkeye yük olacak ekstra maliyetleri göze alan bir kanun teklifini daha görüşüyoruz. Sormadan edemiyorum, acaba Merkez Bankası kasasında 128 milyar dolar duruyor olsaydı, böylesine peş peşe gelen canhıraş kanun maddelerine ihtiyaç duyulur muydu? Görüştüğümüz teklifin ilk maddesiyle gerekli şartlar oluşsa bile 2023 yılı sonuna kadar enflasyon muhasebesi veya düzeltmesi uygulamasının ertelenmesi öngörülüyor. Enflasyon düzeltmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekiyor. İlki: Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi'ndeki artışın son üç yılda yüzde 100'den fazla olması. İkincisi ise fiyat endeksinin içinde bulunan hesap döneminde yüzde 10'dan fazla artış olması. Siparişle veri hazırlayan TÜİK'in açıkladığı Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi'nde bile son üç yılda yüzde 103 oranında bir artış bulunuyor. Uygulamanın ikinci şartı için veriler incelendiğinde fiyat endeksinin içinde bulunan dönemde yüzde 39 arttığı görülüyor. Bu durumda her iki şartın da karşılandığı aşikâr. Diğer yandan, enflasyon düzeltmesi için gerekli şartların son üç yılda tamamlanmış olması çok önemli bir gerçeği açığa çıkarıyor. Bu da son üç yılın Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içinde geçmesidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemindeki liyakatten uzak, keyfî ve yanlış uygulamaların kanuni şartların oluşmasında doğrudan etkisi bulunuyor. Üzülerek ifade etmeliyim ki bu garip sistemle Türkiye, enflasyonu yükselen, fukaralık yaşayan, hayat pahalılığıyla boğuşan bir ülke hâline geldi. Ülkenin geleceği olan gençlik ümitsizlik içinde, hayal kurmaktan korkuyor. Vatandaşlarımızın bırakın tasarruf yapmasını, resmî borçları 850 milyar lirayı geçmiş durumda, 3,5 milyondan fazla vatandaşımız yasal takipte.
Türkiye'de birikmiş sermayeden, tasarruftan ziyade birikmiş varlık, servet olduğu kanaatindeyim. Çoğu yurt dışında olan bu servetler ülkemizde mevcut AK PARTİ yönetimine güven olmamasından dolayı kalkınmaya dönük yatırıma dönüşemiyorlar. Maalesef bu duruma AK PARTİ iktidarının demokrasiden hızla uzaklaşmasıyla varıldı. Demokrasi ortak akıl, uzlaşı, karşılıklı saygı temelinde gelişir. Demokrasi, kurallar içinde tahammüldür, ortak fedakârlıklardan özgürlük alanlarının açıldığı bir kurallar rejimidir; kuralsızlık, dilediğini yapmak demek değildir.
AK PARTİ'nin demokrasiyi ve devletin imkânlarını suistimal etmesi, güven duyulmayan politikaları, Mecliste kuralları ve teamülleri uygulamadan kişiye özel kanunlar çıkarması, içinde bulunduğumuz ekonomik krizin önemli sebepleri. Ekonomik krizin esas sorumlusu ise Türk devletini ve ülke ekonomisini akıl dışı teorileriyle keyfî idare edilir hâle getiren, ülkeyi iki dudak arasına hapseden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir.
İYİ Parti olarak milliyetçi, demokrat, kalkınmacı kadrolarımızla Cumhur İttifakı ve sistemin başımıza açtığı büyük sorunları çözmek için çalışıyor, yanlışları belirtip uyarılarda bulunuyoruz. Bu bakımdan "faiz sebep, enflasyon sonuç" teorisinin yanlış olduğunu belirtmek isterim. Doğru olan, kötü, eksik demokrasi sebep; ekonomik kriz sonuçtur. Cumhuriyet tarihimizin en ağır ekonomik krizini işte, bu nedenle yaşıyoruz. Allah korusun, bu krizin sosyal ve siyasi bir krize dönmesinden endişe ederim. Siyasi krizden kastım ülkenin ekonomik zafiyetinden faydalanıp siyasi tavizler istenmesiyle karşı karşıya kalma durumudur. Ülkemiz, AK PARTİ'nin kasta varan yanlış siyasal ve ekonomik tercihleri sonucunda bir devlet krizi içinde bulunuyor. Tüm uyarılarımıza rağmen yapılan yanlışlardan dönülmüyor. Belirtmeliyim ki ekonomi, demokrasiyle birebir bağlantılı olan, güvenle yürüyen, piyasanın ana aktör olduğu, bol rakamlı sosyal bir bilimdir. Yolu yordamı, kuralları bellidir. Her bir birey için ulaşılabilir sağlık ve eğitim hizmetleri, demokrasi, hukuk, basın ve ifade özgürlüğü olursa hem toplumsal refah hem de serbest rekabet ortamı oluşur.
Sonuç olarak, döviz kurunun çok hızlı bir şekilde kasten yükseltildiği, yüksek enflasyonla yaşanan bir duruma gelindi. Şimdi ise günü kurtarabilme amacıyla arka arkaya düzenlemeler getiriliyor. Önerilen yeni düzenlemeler ve getirilen istisnalar da ekonomik sorunlara çözüm oluşturmayacaktır çünkü sorunu oluşturan AK PARTİ iktidarının bizzat kendisidir. Artık yapısal ve mental bir hâl alan sorunların AK PARTİ'yle giderilemeyeceği net bir şekilde anlaşılmışken derhâl seçime gidilmesinin ülke menfaatine olacağını samimiyetle ifade ederim.
Sayın milletvekilleri, enflasyon düzeltmesi iptali gibi sakıncalı kanun tekliflerine neden olan gelişmelerle ilgili düşüncelerimi paylaştıktan sonra tekrar maddeye dönmek istiyorum. Enflasyon düzeltmesi veya enflasyon muhasebesi kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılıyor. 2021 yıl sonunda enflasyon düzeltmesi şartları oluştuğu için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca enflasyon muhasebesi uygulanmak zorunda. Önemle belirtmeliyim ki, bu uygulamayla oluşması muhtemel on yedi yıllık düzeltmenin kârı zaten vergiye tabi değildir. 2022 ve devamındaki yıllarda enflasyon düzeltmesine neden olacak şartların devam etmesi durumunda, yalnızca o yıllardaki düzeltme sonucu doğacak kârlar vergiye tabi olacaktır yani kurumların ilgili kanun gereği 2021 yılı için yapacakları enflasyon düzeltmesi sebebiyle vergi ödeyeceklerine yönelik oluşturulan algı doğru değildir.
Görüştüğümüz maddeyle enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna kadar ertelenmesi sağlanıyor. Gerekçede net bir açıklamada bulunulmuyor, sadece mükelleflerden gelen talepten bahsediliyor. Bize açık, net, muğlaklıktan uzak ifadelerle gerekçeler açıklanmalı. Enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna bırakılmasıyla hedeflenenin ne olduğu söylenmeli. Enflasyon muhasebesi konusunda mevzuatta 3 değişik kanun bulunuyor. Bugün 4'üncüsünü görüşüyoruz. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'yla enflasyon düzeltmesi, 2018 yılı Mayıs ayında yasalaşan 7326 sayılı Kanun'la yeniden değerleme, 2021 yılı Ekim ayında yasalaşan 7338 sayılı Kanun'la sürekli yeniden değerleme uygulamaları yürürlüğe girmişti. Aynı konuyla ilgili değişik uygulamaları içeren kanunun yasalaşması güven eksikliği oluşturuyor. Geçmiş kanunlarla mevzuata girmiş olan yeniden değerleme uygulaması enflasyon düzenlemesinin yerini alabilecek bir yapıda bulunmuyor. Yeniden değerleme yaparak 2004 yılından bu yana sabit kıymetlerin değerinde enflasyondan kaynaklanan aşınmanın giderilebilmesi ve yeni değerler üzerinden amortisman ayrılarak vergi avantajı sağlanabilmesi için mükellefler yüzde 2 oranında vergi ödüyorlar. Anlaşılan ihtiyaç çok acil ki AK PARTİ iktidarı yeniden değerlemeyle tahsil edilmiş olan yüzde 2'lik vergi gelirini riske atamıyor. Sağlıklı bir ekonomi için şart olan enflasyon muhasebesini 2023 yıl sonu gibi ileri bir tarihe öteleyerek belirsizliğe katkı sağlıyor. Bu durum ise hem piyasada fiyatlamaların sağlıklı olmaması hem de ileride elde edilecek daha büyük bir vergi kazancının feda edilerek batık tüccarın günü kurtarmak için ekstra maliyetlere katlanması gibi bir durum oluşturuyor. Enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna kadar ertelenmesi yerine 2021 ve sonrası yıllarda enflasyon düzeltmesi yapılması hâlinde doğacak kârların vergilendirilmemesine ilişkin Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddesinde değişiklik yapılması daha yerinde olacaktır. Bu amaçla, İYİ Parti olarak kanun teklifinin 1'inci maddesi üzerinde değişiklik önergesi verdik. Yüksek enflasyonla sonuçlanması beklenen 2021, 2022 ve 2023 yıllarında yapılacak düzeltmelerden kaynaklanan kârların vergiye tabi tutulmaması, zararların ise zarar olarak dikkate alınmamasını amaçladık. Böylece hem enflasyon düzeltmesinin ertelenmeden uygulanmasını hem mükelleflerin yüzde 2 oranında bir vergi ödemeden sabit kıymetlerini değerleme ve yeni değerler üzerinden amortisman ayırmasını hem de düzeltmeden kaynaklanan kâr ve zararın vergi dışı bırakılmasını önerdik. Teklifimizde ayrıca mükelleflerin bilançolarında yer alan sabit kıymetlerin dışındaki mali varlıkların da düzeltilmesi imkânını oluşturduk.
Değerli milletvekilleri, enflasyon muhasebesi şartlarının sağlanmasına rağmen düzeltmenin yapılmaması doğru bir tercih değildir. Enflasyon düzeltmesini iki yıl ertelemekte nasıl bir fayda var, anlaşılır iş değil. Mükellefler ve mali müşavirler için enflasyon düzeltmesinin uygulanmasında adaptasyon sorununu önleyecek tedbirler önceden alınmalı, yeteri kadar zaman tanınmalı, geç kalınmamalıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Zaman kısıtlamasından dolayı, maddeyle ilgili konuşmamın geri kalanını önergemizde devam edeceğimi belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)