| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 19.01.2022 |
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın kurduğu ekonomi oyununda kazanan ve kaybeden taraflar hiç değişmiyor. Kimler kazanıyor? Yandaş sermayedarlar, üçer beşer maaş alan bürokratlar ama kaybedenleri saymak kazananlar kadar kolay değil çünkü liste gerçekten çok uzun. Kıdem tazminatlarını ödememek için ya da sırf sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan işçiler, traktörüne, tarım destek kredisine haciz koyulan çiftçiler, yıllardır değişmeyen onlarca sorunla mevsimlik tarımda çalışan mevsimlik tarım işçileri "Barınamıyoruz." diyen öğrenciler; en zorunlu ihtiyaçları "ped"lere bile yüzde 18 vergi ödeyen, işsizlikten en çok etkilenen kadınlar, büyük işletmelerle aynı külfeti üstlenen küçük esnaf; doğal gaz, su, elektrik faturaları boylarını aşan yurttaşlar... Gerçekten saymakla bitmiyor.
Şimdi, görüştüğümüz kanun teklifiyle kazanan takımın hanesine bir artı daha yazılmak isteniyor. 2023 yılı sonuna kadar şirketlerin ÜFE oranında yeniden değerleme üzerinden ortaya çıkan kârları, bilançolarında görünse bile vergiden muaf olacak. 2003'te yasalaşan ve 2004'te sadece bir kere uygulanan enflasyon muhasebesi zaten o gün bugündür erteleniyordu. Şimdi bir kere daha 2023 sonuna kadar ertelenecek ancak defterlerde tutulan muhasebeyi erteleseniz de yurttaşın akıl muhasebesi yaptığını ve bunu erteleyemeyeceğinizi de unutmayın. Bu madde, Türkiye'de var olan iktisadi ve sosyal eşitsizlikleri daha da derinleştirecek.
Muaf tutulacak şirketlerin kârlarına bakalım: Örneğin, Erdemir yüzde 627, İsdemir yüzde 472, TELEKOM yüzde 126, Koç grubu yüzde 95, ENKA yüzde 172, Garanti yüzde 73, Şişecam yüzde 93, Sabancı yüzde 72 olarak kârlarını artırmış. Şimdi bu kârlar vergilendirilmeyecek ve vergilendirilen yine emekçinin ücreti olacak. Açıkçası, hazinenin gelirini yurttaşların elektrik, doğal gaz, benzin faturaları üzerinden sağlamaya çalışıyorsunuz ve tüm vergi zamlarını hane halkına yüklüyorsunuz.
İktidarın ekonomideki temel yanılgılarından biri de şurada: Ekonomik krizin iş dünyasının yeteri kadar yatırım ve üretim yapmamasından kaynaklandığını düşünüyorlar; bu sebeple de şirketlere vergi, kredi, faiz gibi kalemlerde yeni yeni olanaklar sağlayarak iktisadi krizden kurtulacaklarını zannediyorlar. Ancak şirketler bu desteği üretim ve yatırım için kullanmıyor; aksine, bu parayı daha kazançlı gördükleri borsaya yatırıyorlar. Sermayeye muafiyetler, kıyaklar, ödünler, teşvikler, vergi indirimleri getirince ekonominin düzeleceği varsayımı defalarca başarısız oldu ve ceremesini de halk çekti, bugün de çekmeye devam ediyor. Bakınız, ülke tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybını yaşıyoruz ve hâlâ şirketlerin kârı artsın ve emekçilerin sırtından şirketler varlıklarına varlık katsın diye kaynak aktarmaya devam ediyorsunuz.
Evet, değerli arkadaşlar, bu halkın gerçek gündemi daha ellerine geçmeden eriyen maaşlar, ödeyemedikleri faturalar, açlık, yoksulluk. Gençlerin gelecekten umudu kalmadı. Yaşanan bu krizin sebebi iktidarın ta kendisi ancak sorumluluğunu örtmek için yeni krizler ve bu krizlere saçma sapan sebepler yaratıyor. Maksat ne? Maksat: Yurttaşların kafasını bulandırmak. Kafalar ne kadar bulanırsa o kadar iyi ve sorumluluktan kaçmak da o kadar kolay tabii ki. Mesela, döviz yükseliyor "Sebebi dış güçler." diyorlar; marketlerde fiyatlar artıyor, zincir marketleri sorumlu tutuyorlar; eğitim, barınma hakkına erişmek isteyen öğrenciler hemen terörist ilan ediliyor. Tüm gerçekleri yüksek sesle haykıran partimizle uğraşmak da tabii ki temel konuların başında geliyor. İktidar başı sıkıştıkça geriye dönük suç ve suçlu icat ediyor. Aynı suçlamalarla tekrar tekrar HDP'liler olarak yargılanıyoruz. Açılan davalar yetmiyor, karalama organlarında her gün hedef gösteriliyoruz. Ciddiye aldığım için değil ama yürütülen taktiği ortaya sermek için anlatıyorum bunları. Âdeta büyük büyük olaylar varmış gibi gösteriliyor "Son dakika... Son dakika..." denilerek. Aslında son dakika falan yok neredeyse her davanın ilk dakikası çözüm süreci dönemine çıkıyor. Kendileri için asla yargılanmama garantisi sağladıkları yandaş yargı düzeniyle o dönemin meşru olaylarını altı yıl, yedi yıl sonra suçmuş gibi ortaya atıyorlar. Oysa aynı döneme ait onlarca beraat kararı olmasına ya da yargılama konusu bile olmamasına karşın bunu yapıyorlar işte. Neden, neden yapıyorlar bunu? İktidarın amacı ne? HDP'yi devre dışı bırakmak. Peki, bu neden? Neden HDP'yi devre dışı bırakmak istiyorlar? Çünkü HDP varsa seçim kazanması mümkün değil, umut yok. Çünkü bu ülkede muhalif olanlar yakınlaşırsa, birleşirse konforlu iktidarlarını sürdürebilmeleri için umut yok. İşte tam da bu nedenle kipkirli bir siyaset yürütülüyor. Adına siyaset bile diyemeyeceğim ucube bir hâl.
Bir yandan HDP'yi karalamak, bir yandan yoksulluğu örtmeye çalışmak için gözlerini âdeta ışın kılıcı sanan bakanlar ortaya atıyorlar. Evet, "Gözlerim ışın kılıcı." diyor, "Bakın onlara, görürsünüz o ışıltıyı." diyor. Bütün bunlar gerçek gündemi ve yolsuzlukları örtmeye yetmiyorsa bu kez başka suni gündemler devreye giriyor. "Şarkı yarışmasında kullanılan maskeler kültürümüzü yozlaştırıyor." diye bir tartışma başlatıyorlar. Evet, "Hoppa!" diyoruz. Yani şarkı yarışmasındaki maskeler kültürümüzü yozlaştırıyormuş. Şimdi tartışma bu oluyor. Ondan sonra, diğer tarafta, Sezen Aksu'nun beş yıl önce çıkardığı şarkının sözleri eğilip bükülüp hakaret unsuru yaratılıyor. Yani gerçekten Taliban benzeri politikalar yürütülüyor ve haftalık linç konuşmalarında yeni yeni, bir sürü, abuk sabuk hedef yaratılıyor. Bununla ne amaçlanıyor, bu daimi trolleme hâliyle? Düşman yaratmak. (AK PARTİ sıralarından uğultular)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, burada bilinçli bir şekilde yüksek sesle konuşuluyor. Hakikaten rahatsız oluyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Yeni düşmanlar yaratalım ki linç kültürüne teşne olan insanları kışkırtalım ve kendi çaresizlik ya da yoksulluklarının nedeni olarak bu insanlar iktidarı değil başkalarını görsünler. Yani sevgili halkımız, yoksulluğunuzun nedeni maskeli şarkı yarışması da değil, Sezen Aksu da değil, HDP de değil. Sorumlu mu arıyorsunuz? Sorumlu, yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten ve serveti yandaşlara aktaran iktidar. Evet, tüm bu iktidar atraksiyonlarına rağmen konu yine ekonomik krize gelirse yani Sezen Aksu yetmedi, maskeli şarkı yarışması yetmedi, HDP yetmedi, öğrenciler yetmedi; o zaman ne yapıyoruz? Bu atraksiyonlara ve ekonomik krize gelirse tekrar konu, gerçekleri söyleyenlere deniyor ki: "Çıkar telefonunu, göster telefonunu." Evet, ben şunu söylemek istiyorum gençler: Göğsünüzü gere gere telefonunuzu gösterin, gösterin telefonunuzu gerçekten çünkü sizin telefonunuz varsa... Bir tek telefonunuz var zaten. Niye var? İş aramak için, iş görüşmesi yapmak için ya da birazcık mutlu olmak için var ya telefonunuz birazcık mutlu olmak için var bu gerçekten karanlık ülkede. Ama onların nesi var? Onların göstermedikleri milyonlarca haksız kazanç, kaçırdıkları vergiler ve bu düzeni sürdürmek için çevirdikleri dolaplar var. Siz göğsünüzü gere gere telefonunuzu gösterin. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Demir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Evet, biz İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezini kurduğumuz zaman çok sayıda yoksul kadının başvurusunu alıyorduk ve aramızda özellikle konuşuyorduk, gelen kadınların asla eline koluna bakmayın diye çünkü kolunda bir bilezik olabilir, elinde bir yüzük olabilir, bu sadece onun son bileziğidir; kendisine asla yoksul olduğunu da hissettirmeyin, sanki bunu bir zenginlikmiş gibi yansıtmaya da çalışmayın diye. Ama bugünün zenginleri, muktedirleri ne yapıyor? Yoksulluğun asla görünür olmasını istemiyorlar. Yapmaya çalıştıkları şey, aslında yoksulluk yokmuş gibi göstermek; işte, bu kanun teklifinin bu maddesi de aslında zengine zenginlik katmak, onu vergilerden muaf tutmak ama bütün vatandaşları doğal gaz, elektrik, su faturalarıyla boğuşur hâlde bırakmak. Ha, bir de öyle fütursuzlar ki "Simidi, bölün de yiyin, eti kuşbaşı almayın -sanki alabiliyormuş gibi halk- işte, kıyma alın."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Son olarak selamlama yapabilir miyim?
BAŞKAN - Vermiyoruz genelde.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Efendim...
BAŞKAN - Kimseye vermedim yani o bakımdan...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamam, o zaman selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Evet, biz bu oyunu kabul etmiyoruz, bu oyunu kabul etmiyoruz ve gerçekten birlikte güçlenerek bu oyunu bozacağız çünkü karanlığınız artık yeter.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)