GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:20.01.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde konuşacağım. İYİ Parti Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, dün tümünü konuşurken bu maddeyle ilgili olarak da düşüncelerimi bir miktar ifade etmiştim. Bu madde ne getiriyor? Bu madde, işletmelere, bunlar kurumlar vergisi mükellefi olabilir veya gelir vergisi mükellefi olabilir...

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - 2 kişi var sizde!

ERHAN USTA (Devamla) - Sana ne!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Ne demek "Sana ne!" demin sen karışıyordun!

ERHAN USTA (Devamla) - Az önce siz neredeydiniz?

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Sen demin karışıyordun, 2 kişisiniz.

ERHAN USTA (Devamla) - Burada geçmiş önergeyi, bizim sahada kazandığımızı masada kaybettirdiniz; bir de sıkılmadan konuşuyorsun değil mi orada? Konuşuyorsun değil mi? Yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun sana! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.

ERHAN USTA (Devamla) - Yazıklar olsun! Söyleyeyim... Yazıklar olsun!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Genel Kurula hitap eder misiniz.

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, bu konunun konuşulmasını istemiyorsunuz tabii; kapitülasyon veriyorsunuz burada. Milletin parasını cayır cayır yaktınız -128 milyar doları- şimdi "Para gelsin de nereden gelirse gelsin." diye milyarlarca liralık işletmelere kıyak yapacaksınız; bunun konuşulmasını istemiyorsunuz ama ben konuşacağım.

Şimdi, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; burada yapılmaya çalışılan şey şu: İşletmelerin elindeki dövizleri... 31/12/2021 itibarıyla yani geçen yıl itibarıyla elinde döviz bulunduran işletmelere yapılıyor bir defa bu kıyak. Onlar bu dövizleri yıl içerisinde -bu 17 Şubata kadar olan vakti var, ondan sonraki vakitleri de çok problem değil aslında- kur korumalı mevduat denilen bu sisteme getirmeleri durumunda, dövizleri Merkez Bankasına o günkü kur üzerinden satmaları durumunda "Ben kambiyo kazancından kurumlar vergisi almayacağım." diyor, normal şartlarda kambiyo kazancı var burada çünkü. "Buradan elde ettiğin faiz gelirinden vergi almayacağım." diyor. "Yıl içerisinde kurun yukarı doğru gitmesi durumunda yine bir kur farkından dolayı gelir doğacak, ondan da almayacağım." diyor. Bu kadar ciddi bir taviz veriliyor.

Şimdi, bu kiminle veriliyor? Tabii, nereden ödenecek bu para? Normal şartlarda elbette vergilerden karşılanacak bir şey veya vergiyi daha az alacağız yani dolayısıyla, ciddi bir gelir transferi var burada. Yani 84 milyondan, iğneden ipliğe herkesten para toplayacaksınız; ekmekten; sudan KDV alacaksınız, ondan sonra da hiç hak etmediği şekilde bir grup işletmeye bunları transfer edeceksiniz. Bir defa bunun vicdanla örtüşecek yanı olmadığı gibi bu tamamen ekonomi bilimine de kamu maliyesi yönetimine de aykırı bir şey.

Tabii, "Faiz indireceğiz." "Faiz indireceğiz." dediler, faiz indirmenin getirdiği sonuçla -faiz indirilmedi de, sadece politika faizi indirildi- ekonomide bir kısım yarattığı tahribatlar oldu, bütün faizler arttı, enflasyon arttı, dolar arttı; şimdi o sıkıntıları gidermek için çok ciddi bir taviz veriliyor.

Bakın, bir hesap yapıldı, bu hesabı mutlaka Gelir İdaresi de yapmıştır. Şimdi, bu kapsamda önce şöyle söyleyelim: 1 Ekim itibarıyla dolar kuru 8,88 arkadaşlar, 31 Aralıkta da 12,98 olmuş yani dolar kurunda bu dönemde artış 4 lira 10 kuruş. Normalde bir işletmenin 100 bin dolar parası varsa bu paradan dolayı, kambiyo kazancından dolayı bu yıl içerisinde 102.500 lira sadece kambiyo kârı olarak bir vergi vermesi gerekiyordu yani 100 bin dolarda 102.500 TL hemen hemen dolar ve TL bire bir yani dolayısıyla, buradan diyelim ki bir 10 milyar dolar döviz çözülmesi olursa sadece 10 milyar TL'nin üzerinde -ilk üç ay için olan kısım itibarıyla söylüyorum- bir kurumlar vergisinden vazgeçiliyor. Bunun potansiyeli ne? Yani bu yıl içerisinde 183 milyar TL kurumlar vergisi öngörülmüş, potansiyel olarak tabii, hepsinin gelmesi mümkün değil ama varsayalım ki hepsinin gelmesi durumunda bunun 90 milyar TL'si gelmeyecek yani öngördüğümüz kurumlar vergisinin yarısının gelmemesine kadar potansiyel olarak bir taviz var, bu sadece ilk kısmı için. Yine yıl içerisinde kambiyo kârı oluşursa yıl içerisinde bozdurdu, diyelim ki 17 Şubattan sonra bozdurdu, herhangi bir tarihte bozdurdu yine o tarihte kambiyo kârından vergi alınmayacak, faizinden vergi alınmayacak ve ondan sonra hem kurumlar vergisi alınmayacak hem de diğer kâr paylarının hiçbirinden vergi alınmayacak; böyle bir şey yok, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey görülmemiştir. Bu, yani örtülü faiz artışının filan dışında çok ciddi bir olaydır. Dolayısıyla, milletten yani böyle herkesten para toplayan bir ekonomi yönetiminin bu kadar büyük bir kıyak geçmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.

Tabii, buraya nasıl gelindi? Bir defa aşama aşama gelindi. Önce gerçek kişilere, biliyorsunuz, bu kur korumalı mevduat çıktı; oradan, gerçek kişilerden buraya bir itibar eden olmadı; sonra, tüzel kişiler, şimdi bir de bu kanunla "tüzel kişiler" derken bir de gerçek kişilere gelir vergisi, tüzel kişilere de kurumlar vergisi istisnaları bu şekilde getiriliyor. Bundan sonraki aşamada muhtemelen -bunlar da yetmezse- sıcak paraya da bu verilecek yani yurt dışından gelen paraya da bu garanti verilecek. Bakın, bunu yaşayıp göreceğiz hep beraber.

Şimdi, bunun iktisaden de çok fazla bir mantığı yok biliyor musunuz? Çünkü bu para, sistemdeki para, bankacılık sisteminde bu para. Bu paranın zaten banka üzerine çökmüş de bir yerde, efendim, onun üzerine yatmış falan değil. Bu para sistemde dönüyor, bu para kullanılan bir para. Sadece bunun ne faydası var? Sayın Erdoğan'ın kürsülerden bağırırken "Bizim döviz rezervlerimiz şuradan şuraya çıktı." demesine faydası var. Bunun için bu taviz veriliyor, biliyor musunuz? Yoksa bu para sistemde, bu para kullanılıyor zaten. Bu paranın hatta yüzde 25'lik kısmı munzam karşılık olarak zaten Merkez Bankasında park etmiş durumda. Yani, hani, yastık altındaki bir para değil bu. Sistemde mevduat olarak görülen bir paraya bu kadar yüksek taviz verilebilir mi ya? Böyle bir şey olabilir mi? Bu sadece Erdoğan'ın brüt rezervini -net rezerve de faydası yok çünkü neti getirdiğiniz zaman bunlar düşülüyor- göstermesi açısından, o havayı atabilmesi açısından yapılmış bir şeydir. Bu, son derece yanlış bir şeydir.

Şimdi, peki, nasıl olacak? Bu parayı tutanların muhtemelen yıl içerisinde ihtiyacı olacak, döviz likiditesine ihtiyacı olacak. Onu nasıl yapacak? Tabii, böyle büyük bir avantajı kaçırmak istemeyeceği için... Bakın, iktisadi sonuçları da beklenildiği gibi olmayacak. Buradan dövizini bozdurdu gözükecek, bir şekilde elde ettiği... Yani mutlaka zaten TL gelirleri var, TL gelirleri de gidecek, sistem dışından, yine piyasadan döviz talep edecek çünkü döviz ihtiyacını karşılamak durumunda, ithalat yapmak durumunda. Burada parasının hepsini bozdurduğu zaman ithalatı nasıl yapacak?

Şimdi, burada, tabii, ciddi haksızlıklar var arkadaşlar. Yani yük geliyor da firmalar açısından da haksızlık var. Şimdi, bir tane firma düşünün yani yılın sonunda aslında parası var ama gidip dolara yatırmamış herkes gibi. Ne yapmış? Türk lirasında durmuş "Türk lirası benim millî param, ben parama güveniyorum." demiş veya "Hükûmete güveniyorum." demiş. Hükûmete güvenen kalmadı da... En fazla AK PARTİ'liler gidiyor zaten döviz alıyor, onu da biliyoruz. Şimdi, ondan sonra, güvenmiş, TL'de durmuş. Bunların hiçbirisine böyle bir şey yok. Böyle bir avantaj vermiyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi ya? Bu, bir defa, ciddi bir haksızlıktır.

Şimdi, ikinci haksızlık nedir? Kambiyo zararı. Şimdi, kambiyo kârından vergi almıyorsun ama kambiyo zararı oluşursa yıl içerisinde bir şekilde yani -kurun düşmesi- diyelim ki kur 18 lirayken aldı, bugün 14 liraya düştü, bunu satacağı zaman "Aradaki 4 liradan dolayı bir zarar oluştu." diyecek ve bunu matrahtan düşüyor. Şimdi böyle de bir adaletsizlik var. Mesela, arkadaşlar söyledi, firmalar aradı beni. "Ya, benim döviz alacağım var." dedi. 31/12 itibarıyla bilançoma kaydedilmiş döviz alacağım var, bu para 31/12'den sonra geldi. Diyelim ki 1 Ocakta geldi, 2 Ocakta geldi benim dövizim. Bu hakkı bana niye vermiyorsun arkadaş? Ben de kullanmak istiyorum. Yani benim bilançomda kayıtlı bir döviz alacağım var, o geldi. Şimdi, ona o hakkı vermiyorsunuz, sadece belli bir tarih için veriyorsunuz. Tabii, bunlar burada getirilmiş ciddi adaletsizliklerdir. Dediğim gibi, yani vergiyle Merkez Bankası rezervini sübvanse eden bir anlayış. Böyle bir şeyin dünyada görüldüğünü filan biz hiç görmedik. Yani Türkiye'de yapılmış ama Türkiye'de kurumlar vergisi istisnası yoktu. Bu dövize çevrilebilir mevduat... Yani biz ondan şikâyet ederken yani bunun sadece kur farklarını devlet ödeyecek, hazineden bunlar çıkacak diye bundan şikâyet ederken şu anda getirilen bunun çok daha ötesinde başka bir şey. Ha, buradan bir rağbet olur mu? Olur. Aklı olan firma, kayıtlı parası varsa bu şartları taşıyan, mutlak surette buraya rağbet edecektir çünkü böyle bir avantajı bulması mümkün değildir. Döviz likidite ihtiyacını da sistemden tekrar girerek, döviz talep ederek piyasadan döviz toplayacaktır. Yani, dövize olan talebi de azaltmış olmayacaksınız ama tabii, bunları kime anlatacaksın, kim var bunları anlayabilecek karşımızda muhatap olarak, onu da bilmiyorum.

Şimdi, tabii, bir de bu konuda ne yaptılar, bu kur korumalıda? Yani bu faiz midir, değil midir? Arkadaşlar, bunun adı zaten faiz. Şimdi, geliyorum, kurumlar vergisi kısmında değil. Ne diyoruz? Burada yüzde 14 faiz işletilir diyoruz. Mevduat olarak ancak 3 puana kadar, bankalar 14'ün üzerine 3 puan verebilir; 17 puan olur diyoruz. Şimdi, bir defa, o 3 puanı da anlamak mümkün değil. Banka 5 puan vermek istiyorsa niye ona biz vermesin diyoruz? Versin ki eğer bir kur artışı olursa benim -hazinenin- kur farkı olarak vereceğim kısım azalsın. Bana kârı var onun, banka bırak versin çünkü banka normal mevduatı zaten yüzde 20'yle topluyor ama bunu yüzde 17'de bir defa sınırlandırıyor, burayı anlamak mümkün değil. Şimdi, adı faiz olan bir şeye, hocaları çıkartıyorlar, sarayın bir fetvacısı var, o zaten her şeye istenilen fetvayı veriyor "Faiz değildir." diyor. Ya, Allah'tan korkun yani bu nasıl faiz değildir? Adı faiz olan bir şeye "Faiz değil." demek gibi bir şey olabilir mi? Yani ben bunun burada hani ilmî kısmını, İslami kısmını tartışacak filan değilim ama arkadaşlar, bunu zaten faiz olarak alıyorsunuz. Bakın, ilk kısmı, 17'lik kısmını faizle alıyorsun; kur yüzde 17'den fazla artarsa üst kısmını da kur farkı olarak alıyorsun. Şimdi, burada "Faiz yoktur." deyip... Bir de geçen Habertürk'te Cübbeli Ahmet Hocayı da çıkardılar. Ben Cübbeli Ahmet Hoca'nın şeylerinin doğru olduğunu düşünürdüm. Yani muhtemelen sistemi iyi anlatmadılar, o da oradan bas bas bağırdı "Burada faiz yoktur, bu hibedir." şeklinde birtakım şeyler söyledi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Devamla) - Burada apaçık bir şekilde milleti de kandırma var, o da işin başka bir boyutu. Ben o kısmına karışmıyorum çok fazla ancak tekraren söylüyorum: Bu çok yanlış bir şeydir, bu çok ciddi bir tavizdir yani "Kur ve faiz lobisine boyun eğdi Hükûmet." filan diyorduk, bu artık onun ötesinde bir şeydir, ciddi bir kurumlar vergisi kaybına neden olacak bir şeydir. Bunun yapılmasının doğru olduğunu düşünmüyorum. Maalesef, burada, tabii, AK PARTİ Grubunun bu anlamda bir irade gösteremeyeceğini hepimiz biliyoruz zaten.

Arkadaşlar, muhtemelen haklı olduğumu düşünenler de olabilir içlerinde ama buradan Hükûmete sesleniyorum, buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum: Bu yanlıştan mutlak surette dönülmesi lazım, bu yanlıştan dönülmezse... Bakın, bir defa, bunun rezerv olarak bir faydası yoktur, sistemdeki paradır. Özetliyorum, ondan sonra yine para talep edecektir, dolara talebi çok fazla değiştirmeyecektir ama çok ciddi bir vergi kaybına neden olacaktır. Yani fakirin fukaranın vergisini bu tür yerlere transfer etmeye de kimsenin hakkı yoktur diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)