| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 20.01.2022 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kanun teklifinin 2'nci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu ben de saygıyla selamlıyorum değerli milletvekilleri.
Nitelikli yasama yapma sürecinde bu dönem, özellikle de bu sistemle birlikte, çoğunlukla da Plan ve Bütçe Komisyonu gibi önemli bir Komisyona gelen kanun tekliflerinin dahi ne kadar hazırlıklı getirildiğine şahitlik ediyoruz(!)
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda bir kanun teklifi görüşülürken bu kanun teklifiyle ilgili 2 maddelik, işte yürürlük maddesiyle beraber 4 maddelik bir kanun teklifi aynı anda Komisyonda görüşülmeye başlandı. Benim üzerine söz aldığım 2'nci madde, daha dün Genel Kuruldan geçen, beraber oyladığımız 301 sayılı Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesinde gerçek kişiler için getirilen kur garantili TL mevduat hesabı düzenlemesinin bir devamı. Biz bu düzenlemeyi bu maddeyle kurumlar, tüzel kişiler için de düzenleyeceğiz. O zaman neden bu madde detaylı olarak Komisyonda yeterince görüşülmedi?
Değerli milletvekilleri, evet, bu düzenlemeyle -benim üzerinde söz aldığım bu maddeyle- mevduat ve katılma hesaplarında bulunan yabancı paralarını ve altın hesabı bakiyelerini Türk lirasına çeviren tüzel kişilere, kurumlara kur farkından kaynaklı faiz, kâr payları gelirleri açısından kurumlar vergisi ödemelerinden bir istisna getirilmekte. Bu düzenlemeyle, Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuyla paylaşılan, yasası çıkmadan uygulamasına geçilen "kur korumalı Türk lirası mevduatı" dediğimiz finansal araçla ister gerçek kişiler olsun ister kurumlar olsun 84 milyon vatandaştan toplanan vergi gelirlerini sayısı çok az olan bir kesime transfer ediyoruz. Birçok dünya ülkesi vergi adaleti açısından üst gelir grubunu vergilendirirken değerli milletvekilleri, bu iktidar, bu yasal düzenlemeyle üst gelir grubuna avantaj sağlayan, vergisini ödeyen vatandaşlara karşı haksızlık yaratan ve Anayasa'ya da aykırı olan düzenlemeler getirmektedir. İşte, kur korumalı mevduat düzenlemesi de tam da böyle bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Komisyonu üyesi Değerli Hocamız Sayın İbrahim Kaboğlu, Komisyonda bu, Anayasa'ya aykırılıkları çok detaylı şekilde gündeme getirdi. Bakın, bu 2'nci maddeyle Anayasa'mızın şu maddelerine aykırı düzenlemeler görüyoruz: Örneğin, kur farkından doğan ödemenin, hepimizin vergileriyle oluşan hazine ve bütçeden yapılacak olması Anayasa'nın 73'üncü maddesine aykırılık içermektedir; mevduatı bulunan ile bulunmayanlar arasında bir ayrım yapılmakta, bankada mevduatı bulunmayan vergi yükümlülükleri mevduatı bulunanlara katkıda bulunacaklar; Anayasa madde 73'e yani kamu külfet ve nimetlerinden eşit paylaşım ilkesine aykırılık içermektedir. Yine madde 73, sosyal adalet ilkesi ve kamu harcamaları tanımına da aykırıdır.
Diğer taraftan şunu da belirtmek istiyorum değerli milletvekilleri: Madde 65, Anayasa'mızda çok önemli bir düzenleme içeriyor, diyor ki: "Sosyal devlet harcamaları sosyal devletin gerektirdiği önceliklere göre harcanır."
Bakın, bugün, bu ağır kriz ortamında vatandaşın temel önceliği nedir, çözüm bekleyen önceliği nedir ve biz hangi düzenlemeleri yapıyoruz? Evet, tüm bu Anayasa'ya aykırılıkla birlikte kur farkı uygulaması aslında ikinci bir faiz uygulamasıdır; dolayısıyla, bir taraftan faize karşı çıkarken diğer taraftan yeni bir faiz aracı uygulamasıyla karşı karşıyayız; üstelik bu faizin yükünü de, bu faizi de bankaların yanında vatandaşlarımıza yüklüyoruz. İşte, görüldüğü gibi, son dönemde gündemimize gelen kanun teklifleri aslında bu iktidarın yanlış ekonomi politikaları sonucunda ortaya çıkan ve hızla artan, kontrol edilemeyen enflasyon, hayat pahalılığı, döviz krizi, Türk lirasındaki değer kaybı, hızla düşen kişi başına gelir, vatandaşlarımızın hızla düşen alım kriziyle karşı karşıya olduğumuzun aslında bir kabulüdür ve bu teklif tam da bunun bir örneğidir. Oysa Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu devlet krizi ve ekonomik krizin ortaya çıkışının doğrudan nedeni, işte, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değil midir? (CHP sıralarından alkışlar) İşte, bu, tek kişilik hükûmet sisteminin öngörüsüz, belirsiz, güven vermeyen, hukukun üstünlüğünü hiçe sayan, bağımsız ve özerk kurumları tahrip eden; kişisel, keyfî kararları, söylemi; inat, ısrar ve uygulamaları değil midir? (CHP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri, tüm bunların maliyetine de 84 milyon vatandaşımız katlanmaktadır.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Bugün halkın bizden çözüm beklediği temel öncelik, enflasyonla mücadele, enflasyon karşısında ezilen esnafın, çiftçinin, kurumların o sabit girdi fiyatlarındaki... Bunları önlememizi ve bunlarla ilgili gerçekten etkili düzenlemeler yapmamızı beklemektedir ama gelen bu kanun tekliflerinin bu gündemle bir ilgisi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Getirilen tekliflerin enflasyonla mücadeleye dönük bir gündemi yoktur. Bu teklif, döviz krizinin hâlen devam ettiğinin, kur krizini çözmede başarısız olunduğunun da bir beyanıdır açıkçası. Bu Hükûmetin ne uygulayacak bir ekonomi modeli ne de bir programı vardır ve bu Hükûmete güven gerçekten sıfırlanmıştır. Sorunların sebebi olan sistem ve devlet krizinden çıkmadıkça, bağımsız ve özerk kurumlara güveni artırmadıkça ve gerçekten öngörülebilir, istikrarlı politikalar ve daha da önemlisi liyakatli kadrolar ve kurumlar olmadığı sürece çok daha büyük bedeller ödeyecektir ülkemiz maalesef. Ve vatandaşlarımız için, esnaf için, çiftçi için, asgari ücretli için, emekliler için önümüzdeki günler, değerli milletvekilleri, çok daha zor ve yakıcı olacaktır. Biz Parlamento olarak vatandaşlarımızın çözüm bekleyen sorunlarına odaklanmalı ve bu yönde kanun tekliflerini Meclis gündemine getirmeliyiz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)