GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:20.01.2022

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Genel Kurulu, değerli halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Türkiye ekonomik kriz içerisinde ve Erdoğan "Tüm sıkıntıları biz çözeriz." diyor. Evet, biraz kabul ediyor ama halkın sıkıntısı yok, halk büyük bir açlık ve sefaletle karşı karşıya. Dolayısıyla, tespit yanlış, tespit yanlış olunca da çözüm de mümkün değil. Ne Covid sebebiyle bunları yaşıyoruz ne de dış güçler bu ekonomik krizin sebebidir. Aslında tek adam rejimi sebep, enflasyon ve sefalet de sonuç oluyor.

Kanuna baktığımızda bu kanundaki tercihlerden de rahatlıkla karar verebiliriz. Bu kanun teklifiyle tekelci sermaye daha da semirtecek, vergi indirimleri, imtiyazlar, teşvikler, ballı ihaleler yetmezmiş gibi yeni muafiyetlerle zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olacak. Bu yasa teklifiyle, direkt yoksullardan alıp yandaşa aktarmak için hazineye hortum bağlanacak. Emekçiden, emeklilerden, kadından, çiftçiden, küçük esnaftan ağır vergiler toplanıyor ve 5'li çeteye, dolar-TL mevduat sahiplerine aktarılacak. Bu kanun teklifiyle, Türkiye'de var olan iktisadi ve sosyal eşitsizlikler daha da derinleşecek. Diyorsunuz ki: "Şirketler istediği için bu yasayı getirdik." Kurumlar vergisi ödemeyen şirketlere bakıyoruz kârlarına kâr katmışlar, yüzde 600'leri geçen kârlar açıklamışlar ama vergiden muaf tutuluyorlar. Erdemir yüzde 627 kâr etmiş, Telekom yüzde 472 kâr etmiş, çok şirket var, sayabiliriz. Bu şirketler vergi vermiyor ama enflasyon altında inim inim inleyen vatandaş su alırken, ekmek alırken vergi ödüyor. Halktan direkt maaşlardan kesilerek ya da dolaylı vergilerle toplanan paralar sermayeye aktarılıyor, bu kabul edilemez.

Sayın vekiller, sermaye sahiplerinden, bankalardan, şirketlerden, mevduat sahiplerinden gelen her teşvik talebi, her vergi indirimi talebi iktidar partisi tarafından şefkatle karşılık bulurken, işçilerin, emekçilerin, kadınların ekonomik talepleri karşısında iktidarın despotlaştığını görüyoruz. Küçük bir basın açıklaması dahi, küçük bir direniş dahi polis terörüyle kriminalize ediliyor, hukuksuz müdahaleler yapılıyor.

Sayın vekiller, kadın işsizliği, güvencesizliği aşılması gereken çok önemli bir sorundur. Kadınların yoksul, erkekten daha da yoksul olduğu bir realitedir; çözüm bulunması gereken en önemli sorunların başında geliyor. Kadınlar cinsiyetçi iktisadi politikalar nedeniyle 2 kat yoksulluk yaşamaktadırlar. Bugün bir işe ve bir gelire erişemeyen milyonlarca kadın var. Gelin bu konular için kanun teklifleri getirelim. Ev emekçisi kadınlara sosyal güvence ve sigorta emeklilik hakkı için verdiğimiz kanun teklifi hâlâ getirilmedi. Ev emekçisi kadınlara emeklilik haktır. Sizin kadınlara reva gördüğünüz yaşam kocaya, babaya bağımlı kalmaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz, kadınlar kendi ayakları üzerinde durabilmelidirler. Bunun için sosyal devlet ilkesi gereği bir hak olarak desteklenmelidirler ama siz değil kadınların ekonomisini güçlendirmek, kadınların hak aramasına dahi tahammül edemiyorsunuz.

Bu hafta Meclis önüne gelen "Kampüs Cadıları" adlı kadın örgütü üyelerinin yaka paça gözaltına alınması kadın düşmanı politikalarınızın bir tezahürü olmuştur. Patronların ekonomik sorunu var da bu genç kadınların ekonomik sorunu yok mu sizce? Bankalarda istifledikleri dolarları, mevduatları yok diye; şirketleri, hanları, hamamları yok diye mi onları dinleme gereği bile duymuyorsunuz? Üniversiteli genç kadınların ped yoksulluğunu gündeme getirmeleri "Hijyenik ped ürünlerinden KDV kaldırılsın ve gelire sahip olmayan kadınlara hijyenik ped ürünleri ücretsiz sağlansın." talepleri haklı taleplerdir, toplumun yarısını oluşturan kadınlar adına bu taleplerin yanındayız.

Hükûmetiniz faiz lobisi olmuş, para babalarının kasalarının dolması, mevduat hesaplarının dövize endekslenmesi derdindedir. Kusura bakmayın, bizim derdimiz ise halkın faturaları nasıl ödeyeceği, halkın ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağıdır; sarayın iktidarına karşı halkımızın sesi olmaya devam edeceğiz.

Sayın iktidar partisi vekilleri, pazartesi günü İzmir Gıda Toptancıları Çarşısı'ndaydım, fiyat istikrarsızlığının küçük esnafı bitirme noktasına geldiğini gördüm. Bu yetmezmiş gibi bir de devletin imkânları yandaşlara aktarılıyor, haksız rekabete maruz kalıyorlar. Diyorlar ki: "Devlete ait şeker fabrikalarından paramızla şeker alamıyoruz, bütün şekeri 3 harfli market zincirleri kapatıyor; paramızı yatırdığımız hâlde bize şeker vermiyorlar." Toptancı esnafı şekeri yüzde 60 daha fazla fiyat koyarak özel fabrikalardan alıyor. Bu doğru mudur, bunun için bir şey yapacak mısınız? Kamuya ait kuruluşların kamunun faydasına hizmet etmeleri gerekirken, küçük esnafı desteklemeleri gerekirken kamu neden tekelleri destekliyor, bize cevap verin.

Bir de sesleri olmak istediğim Öğrenci Dayanışmasından gençler var. 9 Ocakta Cengiz Holding, Kolin Holding ve TÜSİAD önünde yaptıkları protestonun ardından Cengiz Holding patronu Mehmet Cengiz gençleri şikâyet etmiş. Öğrencilerin hakkında soruşturma başlatılmış, öğrenciler ifadeye çağrılmışlar. Şikâyetin gerekçesi ise tehdit ve hakaret. Ya Cengiz, ben şimdi sana ne diyeyim! Sen ballı ihalelerle bu halkın hayatını her gün tehdit etmiyor musun? Topyekûn bütün halkın annesine sen alçakça küfürler savurmadın mı? Cengiz, sen çocuklarımızdan şikâyetçi olamazsın; asıl bu halk senden şikâyetçidir, bunu bilesin.

Gençler bu halkın umududur, geleceğidir. İnsanlar en temel yaşamsal ihtiyaçlarına erişemezken, geleceği karartılan Enes Karalar yaşamlarından vazgeçerken büyüttükleri servetleriyle yüzyıllarını lüks içinde yaşamayı garanti altına alan holdinglerin kapısına dayanmak bir haktır. 5'li çeteye "Çalıyorsunuz, bizden çalınanları alacağız." demek suç değil, gurur kaynağıdır. Hayatlarına, haklarına sahip çıkan gençleri tebrik ediyorum. İyi ki gençler var, iyi ki öğrenci dayanışması var. Yaşamımızı, geleceğimizi, toprağı, dereyi, ağacı, hayvanı, tüm canlıları doymak bilmeyen sermayenin saldırılarına karşı savunmak için holdinglerin kapısında protestolarını yükselten bu halkın onurlu çocukları var. Ne söyledilerse ben de noktasına, virgülüne kadar savunuyorum. "Ne söylediysek az bile söylemişizdir." diyen Öğrenci Dayanışmasının yanındayım. "Ne söylediysek az bile söylemişiz." diyen Öğrenci Dayanışmasını tebrik ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Kırk beş saniyem var. Buradan herkesi, barıştan, emekten, demokrasiden yana olanları Deniz Poyraz duruşmasına davet etmek istiyorum. 24 Ocakta İzmir Adliyesinde Deniz Poyraz yoldaşımızın ikinci duruşması olacak. Biliyoruz ki bu ülkede böyle karanlık siyasi cinayetler çok olmuştur. Hrant Dink cinayeti -yakın tarihte yıl dönümündeydik- on beş yıldır aydınlatılamadı. Dedeoğulları cinayeti, aynı şekilde aydınlatılmak istenmiyor. Bu cinayetlerle, siyasi cinayetlerle hesaplaşmak için, hesap sormak için herkesi duruşmaya davet ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)