| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 20.01.2022 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde partim ve grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin son maddesini görüşüyoruz. AKP ve küçük ortağının oylarıyla, Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen meşru bir zemine oturtulacak. Düşünün ki Anayasa'yı korumakla yükümlü iktidar Anayasa'yı yok sayarak kendi kanunlarını koyuyor, hukuk devleti yerine hukuksuzluk yaratıyor. Peki, bugün üzerinde konuştuğumuz ve birazdan çoğunluk oylarıyla kabul edilecek bu teklif fakiri fukarayı, yoksulu, ihtiyaç sahibi kişileri mi koruyacak? Tabii ki hayır. Sadece bu Meclisten çıkan yasaları şöyle bir göz önüne aldığımızda, hangi yasa ya da kanun teklifi gerçekten toplumun temel ihtiyaç ve beklentilerini giderebilecek ölçüdeydi? Özellikle kapitalizme altın çağını yaşatan bu iktidar, toplumu her zaman yok saymayı, sermayeye ise her türlü yasaüstü, kanunüstü hak ve imtiyazları tanımayı gelenek hâline getirmiştir. Baskı aracı olarak Demokles'in kılıcı gibi şimdi de tüzel kişilere yönelmiş durumdasınız. Anayasa ihlali bir durum mevcuttur. Bu durum vergi ödevini düzenleyen 73'üncü maddeye tamamen aykırıdır. 1982 Anayasası'nın 10'uncu maddesi "Herkes, kanun karşısında eşittir." der; hiçbir sınıfa, zümreye imtiyaz tanınmayacağı güvence altına alınmıştır. Bu "kur korumalı TL mevduat" adlı finans ürünü bir zümreye imtiyaz tanıyan bir düzenlemedir, özellikle pandemide kârına kâr katan tekelci sermaye kesimlerini kollamaktır. 1982 Anayasası'nın 73'üncü maddesi ise "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." der; yurttaşın ödedikleri vergilerin kamu yararı için harcanan kamusal giderlere ayrılacağı belirtilmektedir. Ancak, bu kur korumalı TL mevduat hesaplarını kompanse etmek için kullanılacaktır. Bu da yoksuldan alıp zengine vermekle eş anlamlıdır. Yani zenginlerin biraz daha semirmesi ve sömürmesi anlamına gelir. Bu sistem sadece sermayeye kaynak aktarmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Hazineye büyük yük getirecek bu sistem tekrar 84 milyon halkımıza ödetilecektir. Peki, asgari ücrete, memur maaşına, emekli maaşına, çiftçi ürününe niçin kur garantisi vermiyorsunuz? Üretim ve teknolojide bir atılım yapılmadığı sürece, bu patinaj yapan sınama-yanılma metotlarıyla, el yordamıyla yol almaya çalışmak imkânsızdır. Eğitime ve bilime önem vermediğiniz sürece bunu yakalayamazsınız. Bu döviz-faiz-kur sarmalı ekonomiyi derin bir karanlık sarmala sürüklemektedir. Bırakın dünya ülkeleriyle rekabet etme şansını ekonomide üçüncü lige sürüklenmek üzereyiz.
Belli kişi ve şirketlere imtiyaz sağlamayı hedefleyen bir teklife asla onay vermiyoruz. Bakınız, sadece yandaş şirketlerinize tanıdığınız vergi istisnaları ve aflarıyla bugün kamu-özel iş birliğini ya da övüne övüne bitiremediğiniz birçok projeyi bu ülkenin geleceğini ipotek altına aldırtmadan yaptırabilirdiniz. Yandaşlıkla ve yalakalıkla zenginleşmiş şirketlerinizden, haksız ihalelerle büyük vurgunlar yaptırdığınız patronlardan; döviz korumalı köprülerle, otoyollarla, havalimanlarıyla toplumun geleceğinin sömürülmesine izin verdiğiniz sermaye gruplarından almanız gerekeni almış olsaydınız milyonlarca SSK borcu bulunan vatandaşın borcunu ödeyebilirdiniz, milyonlarca öğrencinin KYK borcunu ödeyebilirdiniz, barınamayan öğrencilere yeteri kadar yurt yaptırabilirdiniz, emekliye hak ettiği insanca maaşını ödeyebilirdiniz, emeklilikte yaşa takılanların taleplerini yerine getirebilirdiniz, çiftçinin mazot, gübre; yoksulun elektrik, su, doğal gaz; esnafın pandemide arşa çıkmış borcunu kapatabilirdiniz. Ama şu unutulmamalı ki her sıkıştığınızda yastıkaltından bir şeylerini çıkarmasını beklediğiniz bu halkın elinde artık yastığı dahi kalmadı.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)