| Konu: | Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 02.02.2022 |
HDP GRUBU ADINA DERSİM DAĞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP'nin politikalarının sonucu olarak ülkede yaşanan çoklu krizler, toplumu bütünen ciddi bir derecede etkiliyor. AKP iktidarında, öğretmenlerin yıllardır dillendirdiği sorunlar çözülmediği gibi, var olan sorunlar daha da katmerleşti; güvencesiz ve esnek çalışma koşulları öğretmenleri ciddi bir şekilde yıprattı. Bir taraftan, geçinebilme kaygıları sürekli artan, geleceği sözleşmelerle sınırlandırılmış öğretmenler; diğer taraftan ise okulculuk yapan patronların insafına bırakılmış, özelleştirilmiş eğitim. 90 bin ücretli öğretmenin aldığı en yüksek maaş 3 bin lira yani asgari ücretin bile çok çok altında.
Öğretmenlik mesleği gün geçtikçe itibarsızlaşıyor; üniversiteyi bitirmiş, hayalleri olan gencecik öğretmenlere açlık sınırının altında maaşlar veriliyor. Öğretmenlerin çoğu, kendini değersiz hissediyor. Sayıları 700 bini bulan ataması yapılmayan öğretmenler ve özlük haklarının iyileştirilmesini talep eden genç öğretmenler, 15 bin öğretmen atamasını marifet sayan bir iktidar anlayışıyla karşı karşıya. Sayıları yaklaşık 1.500 olan Kürtçe öğretmenlerinde ise her yıl, trajikomik şekilde sadece 1 veya 2 öğretmenin ataması yapılıyor; bu da iktidarın baskıcı ve tekçi zihniyetinin eğitimde kendini nasıl gösterdiğine bir örnektir.
İktidar, mülakat ve güvenlik soruşturmaları nedeniyle yaşanan sorunlar; 700 bine yakın işsiz, ataması yapılmayan öğretmenin varlığı gibi temel konuların çözümü noktasında bugüne kadar hiçbir somut adım atmadı. Eğitime yıllarını vermelerine rağmen ataması yapılmayan öğretmenler ya istemedikleri işlerde çalışıyor ya da psikolojileri bu durumu kaldırmayıp yaşamlarına son veriyor.
Geçtiğimiz günlerde KPSS'de yüksek puan almalarına rağmen sözlü mülakat sonucu elenen ve ataması yapılmayan gençlerin belgelerini sosyal medyada paylaşmalarına şahit olduk. Dereceye giren yüzlerce öğrencinin mülakat sonucu elendiğini gördük. Urfa'da yaşayan ve dört yıldır ataması yapılmayan öğretmen adaylarından olan Murat Kaya ise daha birkaç gün önce, ataması yapılmadığı için hayatına son verdi. Neredeyse her gün bir genç ataması yapılmadığı için, geleceğini göremediği için intihar ediyor. Gençlere hesap verecek ve tüm bu yaptıklarınızın altında kalacaksınız.
Her ne kadar getirilmek istenen Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nde öğretmenlerin durumunun iyileştirilmesi vadedilse de teklifin içeriğine baktığımızda hiç de böyle olmadığını görüyoruz. AKP, iktidara geldiğinden beri reform adı altında sürekli eğitim sistemini değiştirdi. Hallaç pamuğuna dönen eğitim sisteminde bir türlü istikrar sağlayamayan AKP, bugün de öğretmenleri yoksulluk ve sefalet koşullarına mahkûm etme derdinde. Daha önce kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasında ayrımın kaldırılacağına dair vaatlerde bulunan AKP, bu kanun teklifiyle öğretmenleri daha çok ayrıştıracak duruma getirmiştir. Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nin kamu ve özel sektör ayrımı yapmadan o mesleği yapan herkesi kapsaması gerekirken özel okul, kurs ve özel eğitim veren kurumlarda görevli olan öğretmenlerin özlük haklarını bile koruyamadığı görülüyor. Bu durum, kayıt dışı çalışan öğretmen sayısını artıracağı gibi, öğretmenleri aynı zamanda güvencesizliğe mahkûm etmektir. "Nitelikli öğretmen" "niteliksiz öğretmen" algısı, öğretmenlik mesleğine duyulan saygınlığın düşmesine sebep olacak.
Özel okul öğretmenlerinin teklifte değerlendirilmemiş olması, öğretmenlerin ucuz iş gücü olarak kalmasını istemek anlamına geliyor. Ayrıca, KHK'lerle mesleklerinden ihraç edilen 33 bini öğretmen olmak üzere, toplamda sayıları 41 bin olan eğitimciye yönelik de bir düzenleme bulunmuyor. Hâlihazırda milyonlarca genci işsiz bırakan güvenlik soruşturması burada da kendini gösteriyor. Suçun şahsiliği ve masumiyet karinesine aykırı olarak bu hukuksuz uygulamayla yandaş dernek ve vakıfların oluşturduğu listelere alan açılıyor. Kanun yürürlüğe girdikten sonra TÜGVA ve TÜRGEV gibi iktidarın besleme dernek ve vakıflarına üye olanlar için ortalık bayram yeri olacak. Hakkı yenilen, atanmak için yıllarca emek veren öğretmen adaylarının payına ise yoksulluk, açlık ve sefalet koşulları düşecek.
AKP'nin kanun teklifinde öğretmenlerin statüsüne ilişkin Uluslararası Çalışma Örgütünün tavsiye kararlarının dikkate alınmadığı görülüyor. Teklifin birçok yerinde geçen "kademe ilerleme cezası almamış olmak" ifadesiyle öğretmenlerin sendikal faaliyetlerini engellemeye çalışmak bir yana, aynı zamanda öğretmenleri zorunlu olarak yandaş sendikalara bağlama çabası söz konusu. Yetmiyor, üstüne bir de keyfî cezalandırma yöntemlerine şimdiden hukuki kılıf uyduruluyor. Sendikal faaliyetlerde bulunmak ve bunu özgürce yapmak kanuni hak iken bu teklifle bunun engellenmeye çalışılması kanunsuzluktur. "Aday öğretmen" "öğretmen" "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" sıfatlarıyla öğretmenler arasında hiyerarşi yaratacak bu kanun teklifi, ileride veliler arasında da ayrımcı yaklaşımların oluşmasına neden olacak. Veliler, çocuklarının daha kıdemli öğretmenler tarafından eğitim görmesini isteyecek. Bu durum zamanla öğrenciler arasında da ayrımcılığı artıracaktır. Ülkedeki yasalara da aykırı olan bu meslek kanunu toplumun vicdanında da kabul görmüyor. Öğretmenleri farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden, veliler ve öğrencileri ise bölmeye ve ayrıştırmaya yol açacak böylesi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir.
Kapalı kapılar ardında hazırlanan bu teklif, AKP'nin seçim yatırımından başka bir şey değildir. 1'inci derecedeki öğretmenlere verilmesi öngörülen 3600 ek gösterge ve ekonomik düzenlemelerle ilgili maddelerin 15 Ocak 2023 tarihinden sonra yürürlüğe girecek olması, çalışmanın seçime yönelik olduğunun açık beyanıdır. Eğitimi seçim malzemesi hâline getirmek, ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Bir toplumun geleceğini ve refahını eğitim belirler. Eğitimli toplumlar çağın gereksinimlerini yerine getirerek kendilerini ileriye taşır, eğitimsiz toplumlar ise kavga, gürültü, savaş ve yoksullukla boğuşarak zaman içerisinde kaybolur. Gelecek nesilleri eğiten ve toplumda bir birey hâline gelmesini sağlayan toplumun manevi mimarları ise öğretmenlerdir. Dünyanın her yerinde öğretmenlik mesleğine saygı duyulur ve her bireyin hayatı boyunca kendisinde algı yaratmış bir öğretmeni mutlaka vardır. Bütün dünyada öğretmenlik mesleği bu derece önem arz ederken ülkemizde ise öğretmenlerimiz, AKP'nin ideolojik kaygılarına kurban edilmek isteniyor.
Bugün tartışılan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'yle öğretmenlerin saygınlığı hedef alınarak öğretmenlere güvencesizlik dayatılıyor. Hazırlanma aşamasında bile oldukça sorunlu bir şekilde ortaya çıkan bu kanun teklifi; eğitim emekçileri, STK, sendika ve diğer kuruluşların görüşleri alınmadan AKP'nin kendi anlayışına göre hazırlamış olduğu bir tekliftir. Öğretmenlerin yararını gözetecek yeni bir meslek kanunu ihtiyacı söz konusu iken bu getirilen kanun teklifinin öğretmenlerin durumunu iyileştirmeye yönelik olmadığı çok açık.
Yıllarca eğitim gördünüz, öğretmen olmak istediniz, sınavlara girdiniz, bir süre deneneceksiniz, eğer birileri sizi beğenmezse tek çırpıda emeklerinizin hepsi boşa gidecek. Öğretmenlere ve öğretmen adaylarına yapmak istedikleri tam olarak budur, AKP'nin öğretmenlerimize yaklaşımı budur.
Yirmi yıldır ülkeyi yöneten AKP, eğitimde her sene sınıfta kalıyor. Bu sene de yandaş sendikaların telkinleriyle kamusal niteliğe sahip olmayan bu kanun teklifiyle sınıfta kalacağını daha yılın ilk aylarında ilan etmiştir. Eğitim sisteminde çözülemeyen sorunlar; ülkedeki ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunlardan, kuşkusuz, bağımsız değildir. Toplumsal sorunları sürekli derinleştiren AKP, öğretmenlere kölelik düzenini, rekabetçi koşulları dayatıyor, güvencesizlik ve geleceksizlik dayatıyor. Bu kanun teklifi, bütün öğretmen ve öğretmen adayları açısından tam bir hayal kırıklığıdır, teklifte öğretmenlerin faydasına ilişkin tek bir şey yoktur. AKP'nin kanun teklifi, öğretmenlerin taleplerini karşılamaktan çok uzak olduğu gibi, son derece yetersiz ve eksiktir. Dolayısıyla teklif, derhâl çekilerek eğitim emekçilerinin görüş, öneri ve eleştirileri dikkate alınarak öğretmenlerin statüsüne ilişkin tavsiye kararına uygun yeni bir meslek kanunu hazırlanmalıdır.
Konuşmama son verirken halkımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum: Ana dilinde eğitim, en temel hak iken bugün Kürtler ana dilinde eğitim hakkından mahrum bırakılıyor. Ana dilinde eğitim hakkı için mücadeleyi büyütürken yine mücadelemiz sonucu elde ettiğimiz seçmeli Kürtçe dersini de es geçmeyelim, 7 Şubata kadar okullarda seçmeli Kürtçe dersimizi seçelim. (HDP sıralarından alkışlar)