GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Üç ayların başlangıcı ve Regaip Kandili'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:52
Tarih:03.02.2022

ORHAN ATALAY (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün hicri takvime göre recep ayının 1'iydi, bu gece ise Regaip Gecesi'dir.

Recep, şaban ve ramazan ayları kültürümüzde mübarek üç aylar olarak bilinir. Tüm inanç sistemlerinde bazı zamanların ve mekânların farklı manevi derecelere sahip olduklarını biliyoruz. İslam inancına göre de henüz başında bulunduğumuz üç aylık sürenin ayrı bir yeri vardır. Bu aylarda daha fazla ibadet ve iyilik yapmak, kötülüklerden de daha fazla sakınmak tavsiye edilir. "Bu işin hikmeti ne olabilir?" diye düşündüğümüzde ise elbette ki farklı şeyler söyleyebiliriz ama özünde, iyiliğe fırsat ve imkân vermek, kendimize ayna tutup samimi bir iç muhasebede bulunmak, içinde bulunduğumuz hâli gözden geçirmek, daha iyiye, daha doğruya biraz daha yaklaşmak, kendileriyle sınandığımız kişilere, şartlara ve olaylara karşı tavrımızı gözden geçirip biraz daha iyileşmek, kısacası, içinde yaşadığımız iklimi, insani değerlerle biraz daha ısıtmak ve aydınlatmak olduğunu söyleyebiliriz.

Sayın Başkan, değerli vekiller; inancımıza göre, insanoğlunun davranışlarına içerik ve istikamet veren asıl saik "nefis" dediğimiz özdür. Nefis, kendine hem kötülük yapma hem de kötülükten korunma ve iyilik yapma kabiliyeti verilmiş bir cevherdir. Birbirlerinin karşıtı olan bu 2 zıt kabiliyetten birinin diğerine galebe çalması ise insanın sıfatını tayin eder ve "iyi insan" ya da "kötü insan" deriz. Ama yaratıcı kudret, iyilik tarafını âdeta takviye etmek için insana ayrıca "akıl" ve "vicdan" dediğimiz son derece önemli 2 başka cevher daha bahşetmiştir ki insan, akılla doğruyu kavrarken vicdanla da "adalet" ve "merhamet" dediğimiz değerleri inşa eder. İşte, manevi olarak daha faziletli kılınmış zamanlar ve mekânlar, bu değerleri daha fazla anmanın, çoğaltmanın ve yaymanın imkânını sunar ki bunu "bereketlenmiş" anlamında "mübarek" sıfatıyla ifade ederiz. Nitekim, sevgili Peygamber'imiz de "Ey Rabb'im, recep ve şaban aylarını bize bereketli kıl ve bizi ramazan ayına ulaştır." diye dua etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ayların bereketli kılınması elbette ki kendi niyet ve çabamıza bağlıdır çünkü inancımızda kişinin kader yıldızı, kendi niyet ve çabasıyla birlikte yürür. Gerek bireysel ve gerekse toplumsal hayatımızda cari olan değişim kuralı, esasında bizim niyet ve çabamıza bağlıdır. Zira, iyiye de kötüye de değişimin asıl öznesi bizzat insanın kendisidir. Böyle olduğu içindir ki sonuçta karşılaşacağımız ödül veya cezanın hak edeni de insanın kendisinden başkası değildir.

Buradan hareketle inanıyorum ki yarınımızı dünden daha iyi kılmanın sonsuz imkânları vardır. Bu imkânlara rağmen, var olana, söylenmişe, yapılmışa, daha kötüsü, dayatılmış olana teslim olmak, onun dışına çıkamamak; değiştirmeye, geliştirmeye, farklı olmaya cesaret etmemek; kanaatimce gizemli birçok güç ve imkâna sahip biz insanlara yakışmıyor. "İnsan, yaratıcı kudreti örnek alıp her an yeni bir işte olmalıdır." der Muhammed İkbal. Nitekim, tarih boyunca buna cesaret edildiği içindir ki tarihte bildiğimiz birçok kötülük, çirkinlik ve yanlışlık, bugün zıtlarıyla yer değiştirmiş durumdadır. Mesela, köle pazarları dün vardı ama bugün yoktur. Dün kız çocuklarını diri diri toprağa gömen nice gelenekler vardı ki bugün kendileri toprağa gömülmüş durumdadır. Dün "Kanun benim." diyen nice kralların, şahların koltukları bugün boştur. Dün nice barbarca yasakların yarattığı trajedilerin yerlerinde bugün özgürlük anıtları dikilmiştir. Dün insanların dinlerini, dillerini, ten renklerini yasaklayan nice zorba sistemler vardı ki bugün tarihin iğrenç kokan çöp kutularına atılmış durumdadır. Dün "Buraya siyahiler giremez." tabelası asılı nice binalar vardı ki bugün siyahilerin idaresinde bulunmaktadır.

Öyleyse değerli arkadaşlar, gelin, bu milletin vekilleri olarak biz de kendimizden başlamak üzere iyilik, adalet ve merhamet yüreklerini büyütelim; bilelim ki biz yerdekilere yani durumu bizden daha aşağıda olanlara merhamet etmedikçe yani zengin fakire, güçlü zayıfa, öğretmen öğrenciye, amir memura, hâkim mahkûma merhamet etmedikçe gökler de bize merhamet etmeyecektir. Merhamet, zifirî karanlıkta ışık, yakıcı güneşte gölge, dondurucu zemheride yorgan, açlık gününde ekmek, derde derman, kanayan yaraya ise yanan bir yürek olmaktır.

Bu vesileyle, mübarek üç aylarınızı tebrik ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)